KARŞIYAKA VAPURU
22 Eylül 2011, 18.08 A- A+Ofiste dalmış sıkkın, sıkkın çalışırken,büyük kızım cep telefonuma çağrı bıraktı. bu anne evi arar mısın? demekti.Derin bir iç çekerek telefona uzandım ,kızımın buruk,üzgün sesi karşımdaydı.Daha telefonda merhaba diyemeden çok üzgün olduğunu sınıfça çok ağladıklarından bahsettiğinde, benim gözlerimin önüne daha evin kapısından içeri girmeden günlük yaşadıklarını anlatma telaşına giren kızımın görüntüsü belirivermişti bile.
Ah bu çocuklar, nasılsın?,gününüz nasıl geçti? diye başlayan karşılama kültürüne hiç erişemeyeceklerdi sanırım. Malum, bizde bu teknolojiye erişememiştik haliyle :=)
Kendime geldikten sonra, ne kadar üzgün olduğu faslını hızlı geçmek amacıyla hayrola! diye arada sorabilmiştim ! Sıkıntısının dünyanın en çözülemeyecek problemiymiş gibi boş derslerinde onları susturmaya gelen öğretmenlerinin nasıl tüm sınıfı disiplin kuruluna verdiğini dehşetle anlattı.
Birden masamda biraz daha küçüldüğümü hissettim daha 1 saat önce küçük kızımın tv.kanallarını bozduğunu iddia eden ve seyretmek istediği çizgi filmi kaçırmasının verdiği haksız hırçınlıkla, ufacık çocuktan fırça yiyen bakıcımızın, kırılan kalbini onarmak için ne kadar çok enerji harcamıştım oysa..
Acaba, her gün yaşanan tüm bu periyodik olaylar,Tanrı’nın bana verdiği bir disiplin cezası mıydı? diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi .İşte gene haksızlığa uğradığımı düşündüğüm paranoyalarımdan birini daha yaşıyordum..Ne kadar bildikti.
Demek ki, uzun süredir bu durumdaydım.çünkü kendimi ruh hastası gibi hissetmiyordum artık.
Daha gecen gün bunun tarifini küçük kızımın “TIMARHANE NE DEMEK?”anne sorusuna “ kızım, hani ara sıra çok sinirlendiğimde, benden duyduğunuz, ama benim hep hissettiğim gelenler var ya ! “ -evet - dedi tuhaf tuhaf.”Hah ! işte tımarhanede, gelen sinirlerin geri gitmemesi durumunda, bunlara kapının yolunu gösterme konusunda eğitilen insanlar yatıyor kızım, bir nevi hastane” demiştim.Ve eklemiştim “beni çok üzer ve kızdırırsanız, binayı da yakında görebilirsiniz” diye de ekledim en endişeli halimle ..
Haaa !! tamam o zaman dedi benim ufaklık..
Belki de aklında bahçesinde oyun yeri var mı? diye düşündü ama ben açıkçası ne düşündüğünü sormaya cesaret edemedim.Bu aralar gene tüm çocuklu annelerin çoğu zaman yaşadığı “gönlüm yorgun” triplerindeydim..hani şu neden kimse benimle ilgilenmiyor etrafımda da hep ben herkese çare oluyorum tripleri.. hatırladığınıza eminim kimse etrafına bakınmasın :)
Ben bu ruh durumlarınla ne kadar tanış olduğumu, bu aşamalarda hemen teselli sürecini otomatikman başlatmamdan biliyorum zaten.En büyük tesellinin de ANNELİK duygusundan başladığının farkındayım.
Elimizi alnımıza siper edildiğinde bile,bir annenin tahammül sınırlarının görülmemesi gerektiğinden tutun da, sağlıklı çocuklarımız olduğundan dolayı içimize dolan şükretme duygusuna kadar, ne kadar terapi varsa yapılmak üzere bünyem ve beynim işbirliği ile otomatik devreye girerdi böyle durumlarda.
Hatta daha da ileri gidip, iyi bir anne olmanın yanında, nasıl çalışılıp ta, iyi bir ev kadını ve en önemlisi tüm bu koşullarda GÖREVLERİNİ eksiksiz yerine getiren mükemmel, bakımlı,esprili,neşeli,dost,sevgili bir eş olma durumları ile gaza geldiğim bile çok olmuştur.
Sonunda kendime biçtiğim payelerden apolet yapsam omuzlarım almazdı sanırım.Zira bizim güruhu ,akademik kariyeri ile sosyal statüsünü başarıyla birleştirmiş psikolog ayarında yönetici yada çalışan(bu kural, evde çalışandan farkı olmayan diğer anneler içinde geçerlidir. ),mükemmel eş, pedegog ayarında anne ,ünvanları ile tek başına tüm Türkiye’de böyle annelerin çokluğu(en azından ben öyle düşünüyorum ) varsayımına dayanarak AB.ye girme sebeplerinden bile sayabilirdim tüm megolamanlık ruhumla .
Oysa ben şu anda ;yüreğimde ısrarla kalmış iyi niyetlerimi,umutlarımı,heyecanlarımı,tüm anılarımı çıkarıp, şuradaki ağacın altına iyice yaşlandığımda geçeceğimi varsaydığım , çocukluk evresinde geri almak üzere koymak istiyorum.Üstelik yıllar sonra onları aldığımda gene eskisi gibi ,güneşi denizle yıkadığım günbatımı zamanlarında ,kulağımda güzel bir Sezen Aksu şarkısı eşliğinde , bindiğim pasaport-karşıyaka vapurunda torunlarımı özlemek istiyorum.
Sevgiyle,
YORUMLAR
Ya bizde çocuktuk ama böyle çocuk değildik sanırım.şimdikiler cidden çok fena:))Allah hepsine uzun ömürler versin.sevgiyle kalın.
Tek kelimeyle müthiş...Duygular,anne olmak bu kadar güzel ve duygulu anlatılabilirdi.Bir İZMİR
li Oolarak sizi kutlarım.Bence yazmaya devam edin ltf...
Ne kadar hoş... ne kadar güzel bir ruhunuz var... annelik etiketini tam anlamıyla taşıyanlardansınız...sizi kutluyorummmm arkadaşımm...Zaman zaman ıstıfa etmeyi düşündüğüm annelik mesleğini ölene kadar gururla taşıayacağımm... sizee heyecanlarınız...umutlarınızla.. sağlıklı yıllar diliyorumm....