gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

BEKLENTİSİZ DOSTLUKLARA...

26 Eylül 2011, 03.34
A- A+

Geçen gün çok sevdiğim bir arkadaşımla sohbet ederken aklımıza bir konu geldi. Beklentiler ve olumsuz etkileri üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Hatta bu konuyu kaleme almalıyız dedik. Ben dayanamayıp yazmaya başladım.

Çoğu ilişkimiz beklentileri de içinde barındırır. Arkadaşlık, dostluk, akrabalık, duygusallık… durum ne olursa olsun bu kavramlara ek, yanına beklentileri de ekleyiveririz. Bu gereksiz eklentiyle farkında olmadan, kişiler üzerinde olumsuz bir baskı oluştururuz.

Çok geniş kapsamlı olan bu konuyu bir takım örneklerle sizlere sunacağım. Öncelikle hayatlarımızın en önemli yerinde bulunan, duygusal ilişkilerimizden başlamak istiyorum. Birçoğumuzun ortak hatalarından biridir. Karşımızdaki insana onda bulunmayan özellikleri ekleriz. Romantik olmayan bir erkekten özel bir günümüzde akla hayale güçlükle gelebilecek bir jest beklemek ne kadar doğrudur? Ya da olmasını istediğimiz bir şeyi eşimize söylemeden, bu isteğimizi anlamasını beklemek. Ne kadar başarılı olabilir? Belki sadece olmasını istediğimiz doğrultuda yönlendirmelerle başarabileceğimiz bu istekleri, paylaşmak yerine kendiliğinden olmasını beklemekle en büyük hatayı yapıyoruzdur. Ayrıca bu durum şöyle bir riski de barındırır. Hayalimizden geçen değil de farklı bir şey sunulduğunda, bu bile bizi hayal kırıklığına uğratmaya yetecektir.

Küçük yaşlarımda babamın benimle ilgili farklı hayalleri vardı. Çoğu çocuğun maruz bırakıldığı, ‘’ başkalarının çocuklarıyla kıyaslanma’’ eylemi evimizin başköşesinde dururdu hep. İnsanoğlu doğası gereği özgürlüğüne düşkündür. Ayrıca inatçıdır da. Babam, istekleri doğrultusunda hareket etmemi arzu ederken, ben inatla (yapacağım varsa da yapmayıp) kendi istediklerimin üzerine gittim. Ebeveynler çocuklarını dünyaya getirdiklerinde onlar için olması gerekenin en iyisi olsun isterler. Unutmamaları gereken bir şey vardır. En iyisi olsun derken çocuklarında seçim yapma özgürlüğünü elinden almaya çalışmamalıdırlar. Belki de kendi seçimlerinde, ailelerinin seçimlerine kıyasla çok daha başarılı olacaklardır.

Yeni kurulan arkadaşlıklarda, kişisel kanılara hemen varılmamalıdır. ‘’ Çok iyi bir insan’’, ‘’ Tereddütsüz kefilim’’, ‘’ Beni asla göz ardı etmez’’, ‘’ Verdiği sözü tutar.’’ Fazlasını sıralayabiliriz. Ola ki düşündükleriniz doğru çıkmadı. Verdiği sözü tutar zannediyordunuz ama tutmadı. Ya da tereddütsüz kefil olduğunuz arkadaşınız kaçıp sizi kocaman bir borç batağına sürükledi… Ne büyük bir düş kırıklığı olurdu. Bunlar da insanlara, onlar istemeden yüklediğimiz özellikler oluyor. Unutmayın ki insanlar, siz istediğiniz kadar hayatınızdalar. Göz yumduğunuz kadar dürüstler ve onları affettiğiniz kadar iyiler.

Sağlam ilişkiler kurabilmek için beklentiye girmemek gerekiyor. Akışına bırakıp, gidişata göre hareket etmek hem kendimiz, hem de karşımızdaki kişiler için daha yararlı olacaktır. Siz ne dersiniz?

YORUMLAR

26 Eylül 2011, 10.50

İnsanlar,en az, iki yüzlüdür.... Kendi oldukları, olmak istedikleri, ailesi, arkadaşları vb.kişilerin o insanda görmek istedikleri yüz(ler) gibi... başarılı bir kariyer, İyi evlat,sadık sevgili, vefalı dost, yardımsever komşu vb... Herkes bizden onun bişeyi olmamızı bekliyorHer iletişim,her paylaşım bir beklenti ile başlar sanki... 
 Hele bir de duygusal ilişkilerin beklentisiz olması mümkün mü diye düşündüm bir an? Aşk, karşındaki "mükemmel sandığın şeye" ulaşma beklentisidir, ulaşamaz yada ulaştığı şeyle mutlu olamazsa oluşabilecek psikolojik problemleri düşünmeye çalışıyorum... :)) 

Seni seviyorum diyen bir insan bile karşılığında "seni seviyorum" bekler. Söylenmezse kırılır sanki...  
Evlilikler örneğin, mutlu etme değil, "birlikte" mutlu olma beklentisidir.  Geçimsizliğin şiddeti arttıkça, yada eş ihtiyaçlarınıza duyarsız kaldıkça, beklentiler karşılanmayınca iyi bir boşanma avukatı tutuyor insanlar... 
Kraliçem, önceki yazını da hatırlayarak, dost sohbetlerinde insanlar dinlenmeyi - umursamayı bekler, çünkü emek veriyordur, çünkü kendisi dinliyordur, "ya ben seni dinliyorum sen beni neden dinlemiyorsun"gibi sorulara sık sık rastlıyorsunuzdur... Ben çok sık duyarım bu soruyu : )
Dünyanın beklentisiz tek ilişkisi: bir kadın gebe kaldığında başlar ve anne evladını başkalarının çocukları ile kıyaslamaya başladığı güne kadar sürer. Başka da yok sanırım... 
Beklenti kelimesini ben hep duygusal/manevi yönden düşündüm sanırım. Ama sevgili kraliçemin bahsettiği, insanları oldukları gibi görün, olmadıkları şeyi olmalarını boşuna beklemeyin, mutsuz olan siz olursunuz, insanlar oldukları şeyi olmayı zaten sürdürürler... Kimse kimse için değişmez, kimse kimse için olduğu şeyden vazgeçmez. Emeğiniz, zamanınız, umutlarınız ve hatta başkalarına olan güveninizi kaybedersiniz, ama karşınızdaki hiç bir şey kaybetmez... 
Kendimizden örnek verelim X kişisi istiyor diye olduğumuz şeyden vazgeçer miyiz? Saçımızın rengini değiştirmek kadar basit birşeyden bahsetmiyorum, daha önemli şeylerden karakterimizden ve dünyaya bakışımızdan vazgeçer miyiz? 
Sevgiler... 
26 Eylül 2011, 11.58
çok yerinde ve dogru bir tespit derim..tebrikler.
26 Eylül 2011, 12.10
       Ben de özellikle yeni başlayan her türlü ilişkide ''0 beklenti'' sloganını destekliyorum.İnsanlara beklentiyle yaklaştığımızda ve bu beklentimiz zamanla su yüzüne çıktığında karşımızdakini çok kolay kaybedebiliyoruz.Aslında bu beklentiler 2'ye ayrılıyor.Birincisi; kendi isteklerimiz doğrultusunda karşı tarafla iletişim kurmak, O'nu kendi istediğimiz yöne çekmek,ikincisi ise O kişide olmayan özellikleri yükleyip,belli kalıba sokup gerçekle karşılaştığımızda hayal kırıklığına uğramak.Her ne kadar bu konularda kendimize telkinde bulunsakta istemsiz bir şekilde beklentiye girebiiliyoruz ya da çevremizdeki insanlar bizim kendi gerçeğimizi bilmeden,bizi kafalarında farklı bir yere koyabiliyorlar.Son paragrafına kesinlikle katılıyorum,konuyu güzel özetlemişsin.İlişkileri bir sandala benzetirsek,sandalın su almaması için,suyun akışına göre hareket ettirmek lazım,beklentilerimiz ya da hedefe erken ulaşmak için rotayı değiştirdiğimizde batmamız kaçınılmaz sondur...
26 Eylül 2011, 13.44
Çok güzel bir yazı, tebrikler... Ve de haklısınız.
26 Eylül 2011, 15.59
Pollyanna şu cümleyi sevdi ve tüm kalbi ile onayladı:

Unutmayın ki insanlar, siz istediğiniz kadar hayatınızdalar. Göz yumduğunuz kadar dürüstler ve onları affettiğiniz kadar iyiler.

Belki bu kadar beklenti içine girmeden yaşamış olsaydım, şuan pollyanna olmak zorunda kalmazdım...
BEK-LEN-Tİ-LE-Rİ-MİZ
BEK-LEN-Tİ-LE-Rİ-MİZ
BEK-LEN-Tİ-LE-Rİ-MİZ ve sonunda hayal kırıklığı yaşayan biz.
ne yazık ki bu beklentiler sonucu içimizde açılan derin yaraların tamiri ile geçiriyoruz ömrümüzü...Yazınızda kendimi buldum ve gördüm, tebrik ediyorum sizi..çiçekler, böcekler ve bilimum şeyler benden size :)
26 Eylül 2011, 20.35
aynen katılıyorum ve yazının baştaki kısmına bir fıkranın özetiyle katkıda bulunmak istiyorum kadının biri her gece dua edermiş sayısal loto bana çıksın diye bir gece melek karşısına dikilip demiş  be kadın önce git de bir kupon oyna
27 Eylül 2011, 01.48
Dürüst olmasını beklemeden dürüst davranabilmek, güvenilir olmasını beklemeden güvenli olmak,yapabiliyorsak karşılık yapmadan iyilik yapmak , hesapsız kitapsız dost kalmak  mümkün olsaydı böyle olurdum. Ancak kuşkusuz bizler birilerine muhtacız çünkü insanız .Bunun içinde seçici olmak zorundayız. Kimseyi olduğundan fazla görmemek ,hatalarıda abartıp etiket yapmamak lazım.Doğru zaman içinde insanların rengi anlaşılıyor.İyi olana da kötü olana da kendi olması için zaman tanımak lazım.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın