EN İYİ DOSTLARIMIZ
02 Ekim 2011, 01.11 A- A+Çocukluğumdan beri hayvanları çok severim. Şimdiye kadar birçok hayvan besledim. Onlara sıcak bir yuva sunabilmek, sokaklarda eziyet görmelerini bir nebzede olsa engelleyebilmek beni mutlu ediyor. Beklentisiz sevgiyle onlar sayesinde tanıştım. Zaman zaman hor görülen, insanların şiddetine maruz kalan, itilip kakılan o hayvanlar bana öyle tarifsiz duygular tattırdılar ki…
3 sene evvel köpeğimi, bir başka köpeğin saldırması sonucu kaybettim. Benim için çok sancılı dönemlerdi. Bir daha buna benzer acılar yaşamamak için hayvanları hep uzaktan sevdim. Evimi, kalbimi açmaya korkuyordum. Birkaç ay öncesine kadar…
Cesaretimi tekrar toplayıp petshopa gitmek yerine, barınaklardan ya da evsiz kalan hayvanlardan edinmek istedim. Onların sevgiye aç oldukları kadar benimde onların sevgisine ihtiyacım vardı. Ancak bu seçimim, petshopa girip gözüme kestirdiğimi almaya benzemediği için daha detaylı düşünerek karar vermemi gerektiriyordu. Aile bireyleri için sorun yaratmamalı, evde bakımı mümkün olmalı vs… Dün internette köpeklerini sahiplendirilmek üzere verilmiş ilanlara bakarken gözüme bir kaçını kestirip, sahipleriyle iletişime geçtim. Vermek isteme nedenleri öyle acıydı ki…
-‘’ Aldığımda ufacıktı. 5-6 ayda kocaman oldu evim küçük ve bakamıyoruz.’’
-‘’ Bizim oğlan istedi. Bizde kıramadık aldık. Aşısıydı, mamasıydı derken masrafıyla baş edemez olduk.’’
-‘’ Valla doğruları konuşmak gerekirse, gençken sorun yoktu ama şimdi yaşlandı. Bazen tuvaletini tutamıyor. Geçenlerde patilerini yıkayalım derken pek huysuz yerinde durmadı. Yanlışlıkla yere düşürdüm. Topal kaldı.’’
-‘’ Eşim istemediği halde zorla ikna ettim ve aldık. Artık söz geçiremiyorum. Şimdi istemiyorum diye tutturdu. Napalım mecbur vereceğim.’’
Bir solukta geçen bu diyaloglar hayvanlara ‘’ hayvan’’ demekte çektiğim güçlüğün nedenini yansıtır nitelikte. Bu nasıl bir vicdan? Nasıl bir sorumsuzluk? Keşke o canlılarında dili olsa. Sahiplerinin kaç defa mamasını vermeyi unuttuğu, evde yalnız bırakılıp sosyalleşemediklerini anlatsalar. Dışarı çıkartılmadığı için tuvaletini kaçırdıklarını, yediği mamanın günü geçmiş olduğu için tüm gün bir köşede sancılar içinde ağladıklarını, hastalanmış olabileceklerini, iri cüsseye sahip olsa bile düzenli gezdirilmeyle her yere sığabilip sorun yaratmayacaklarını, vermeyi düşündüğünüz halde sizi kocaman yüreklerinin başköşesine oturttuklarını anlatabilseler. Ya da sizin kemiklerinizi tuz buz edebilecek güce sahip oldukları halde, siz onların canını acıtsanız bile size zarar vermeyeceklerini…
Lütfen bu canlıları sahiplenmek istiyorsak, yaşatabileceği zorlukları göze alalım. Tüm ayrıntıları gözden geçirip en sağlıklı kararı verelim.
YORUMLAR
Güzel konu. Öncelikle tebrikler. Şimdi ülkemizde olmayıp başka 1 ülkede olan bir kaç HAKKI sayacağım size. Eminim çok hak vereceksiniz..
Türkiyede ; SOKAK KÖPEĞİ tabiri vardır vede neredeyse her sokakta köpeğe rastlamak mümkündür...
İsviçrede ; Sokağa köpek atmak ve birinin şikayet etmesi HAPİS CEZASIDIR. Sokakta köpek yaşaması imkansızdır. Gören 1 kişi dahi olsa Belediyesine haber verir en yakın barınakta 5 yıldızlı korumaya alınır..
Türkiyede ; BAHÇE KÖPEĞİ varıdr... Eviini korusun diye alıp sonrada bahçeye bir kulube yapıp orda yaşatan...
İsviçrede ; Hayvanlar ile İnsanların tek ayrımı konuşamamaktır. Hiçbir Hayvan DIŞARIDA BAKILAMAZ. Havaderecesi Eksi dereceye düşerse balkonda bile bakmak yasaktır. HAyvanların yeri evin içidir. Cezalar
Dışarıda hayvan beslemek PARA CEZASI + Bir daha Hayvan besleyemem + Psikolojik destek...
Evde dahi olsa tek hayvan beslemek yahut çiftleşme sürelerini atlamış olmak ( şikayete tabi evin içini görmek mümkün değil tabiki ) PARA CEZASI + Bir daha hayvan besleyememk yahut Dişi ise erkeğini erkk ise dişisini de aynı anda beslemek...
Kurallar katı vede caydırıcı. İnsanları burda 19*21 arası saatlerde sık sık elinde köpeği möpeği gezerken görürsünüz. Üşenmezmisin diye sormamazsın bile yersin fırçayı. Olması gerektiği gibimi bilmem ama cana kıymet verdirdiği kesin...
Tekrar tekrar çok teşekkür ederim hislerime tercüman olduğunuz için.
Saygılar ,
Monur.
Ev sahiplerine, bu kedi kaç yaşında ve neden tüyleri bu kadar bakımsız dediğimde, ''14 yaşında ve ölmesini bekliyoruz'' dediler ve ben sanırım beynimden vurulmuşcasına sinirlendim. Hani Pis Herif sen öl, demek geldi içimden. Kediyi kendi isteğinizle bana devreder misiniz yoksa hayvan hakları polisini mi arayayım dediğimde; ''al götür zaten uyuzun teki!'' dediler...Aslında böyle insanları kafese kapatıp sergilemek lazım. Öküz de diyemiyorsun ki, kurban olsunlar ''hayvanlığa'', insanlıktan bir haber canavarlar. Allahım, insanları merhametten uzaklaştırma...
Süs veya istek veya ihtiyaç, dediğiniz gibi bu canlıları sahiplenebileceksek evimize alalım. Sadece ahirette kul hakkı sorulmayacak. Bunun bilincinde olmak ümidiyle...
Ayrıca halen bir hayvan edinmediysen bu konuda sana bahsettiğim arkadaşım yardımcı olabilir diye düşünüyorum.
Ve her sabah yaşadığım bir olayı anlatarak yazıma son vereceğim: Ben büyük bir arazisi olan bir fabrikada çalışıyorum ve doğal olarak bir çok hayvan var. Çoğu köpek bunların. Hele ki şuan 8 tane yavrumuz var inanılmaz tatlılar:) Neyse anlatacağım şey şu, büyük köpeklerden birkaç tanesine sürekli yemek veren bir bayan arkadaşımız var her sabah kesintisiz yapar bunu. Ve ben her sabah çalışma yerime giderken o köpekleri o arkadaşımı beklerken bulurum. Kimseye koşmazlar ama onu gördükleri an varya.. O anı anlatmam imkansız, görmek lazım inanın nasıl bir mutluluk yaşadıkları. Ve benim çoğu zaman gözlerim dolar bu duruma. Keşke derim şu hayvan korkum olmasa da bir tane alabilsem :(((
Sağlıcakla kal..
http://img101.imageshack.us/img101