YAZININ ADI YOK!!!!
28 Aralık 2011, 15.04 A- A+“Sen kimsin Allah aşkına. Ne hakla, kültürle ve eğitimle böylesi bir laf edip, henüz 8 yaşındaki bir kız çocuğunun iler ki yaşlarında geçmişine ait acı bir iz olacak sözler kullanabiliyorsun,” demeyi isterdim….. ama diyemem çünkü karşımdakide 8 yaşında bir çocuk.
Kızımı okuldan almaya gittiğim de kızımın sınıf arkadaşının suratının asık oluşu, ağlama sınırına gelmiş olması dikkatimi çekti. Sorduğumda “ benimle dalga geçiyorlar, sen bıyıklısın diyorlar” dedi. O anda öyle çok sinirlendim ki başlangıçta yazdığım sözleri geldi aklıma. Sevdiğim bir bayan arkadaşım da aynı sorunla karşı karşıyaymış ama günümüz teknoloji ile bu sıkıntısına son vermiş. Bir gün bana “okul çağlarımda benimle dalga geçen kişilerin sözlerini ve yüzlerini asla unutmıcam, kalbimden akan yaşların bedelini onlara iade ediyorum ve hayatımda acıyla hatırladığım günlerdir o günler” demişti. Bizler bu soru yaşamıyoruz diye yaşayanların neler hissedebileceğiniz kestiremiyoruz ne yazık ki.
Konu, insanların elinde olmadan, Allah’tan gelen, belli yaşa gelmeden engelleyemeyeceği, ya da onula yaşamayı kabul etmek zorunda kaldığı, bazılarının kusur gördüğü bedensel, gensel, hormonsal-(kilo) farklılıklar. Birçok yabancı ülkede hastalık olarak kabul edilmiş bu sorun ülkemizde dalga konusu yapılacak kadar basitleştirilmiş. Ne kurumsal ne de bireysel olarak bilgilendirilip çareler üretilmemiş. Bu sorunu yaşayan kişilerin başlarının çaresine bakması gibi bir önyargı yaratılmış. Yeri gelmiş aşağılanmış. Düşünüyorum bu durumda çocuklardan bu sözleri duymak anormal değil gibi.
Oyun çağlarını henüz aşmamış, beyinleri her türlü bilgiye açık, eğitilmeye ve bilgilendirmeye hazır çocuklarımızdan bazen olmadık kötü hareketler görüyor ve sözler işitiyoruz.
Hata kimde? O sözleri söyleyen o çocukta mı? Bana göre ASLA…… Aile’ler. Anne’ler. Baba’lar. Eğitmen’ler. Çevre. Sağlık ile ilgili devlet çalışan yöneticileri. Çocukların yontulmasına, şekil almasına, insanlara bakış ve davranış biçimlerine yön vermesine, topluma edepli- ahlaklı, faydalı gençler yetiştirmeye ve buna benzer birçok güzel şeyler yaratmaya çalışmaz mıyız hep birlikte. Peki çocuklarımıza insanların farklı özellikte olduğunu, kimisinin 6 numara gözlük takabileceğini, kimisinin dudak üstünde ya da kollarında normalden fazla tüy olabileceğini, kimisinin de engelli bir insan olabileceğini söylüyor muyuz? Maddi manevi farklılıkların olabileceğini aşılıyor muyuz? Bununla dalga geçilmemesi gerektiğini öğretiyor muyuz? Yoksa sadece kendince fikirlerimizi mi sunuyoruz önlerine. Ne kadar yeterliyiz bu konuda. Bazen çocuk ya da ergen diye ayırmadan, düşünmeden kişileri kırdığımız olmuyor mu? Yaşadığım bu olay ile bir kez daha sorguladım kendimde bunu.
Toplumsal olarak bazen yanlış yönlere, fikirlere kayabiliyoruz. Herkes kendi çabasında, kendince yaşamaya çalışıyor. Değer dediğimiz şeyleri çok kolay unutabiliyor. Bir söz, bir bakış neler ifade eder, nasıl algılanır diye düşünülmüyor.
Sevdiğimiz kişi (engelli, hastane tedavili ya da gensel-hormonsal, kilolu ) sıkıntı ile yaşıyor diye onu sevmekten vazgeçebilir miyiz?
Kim ne düşünür bilemiyorum. Ama umuyorum ki sözlerim dikkate alınır.
Saygılar
YORUMLAR
İzninle yazın için ''olağanüstü'' tabirini kullanacağım çünkü O kadar hassas,toplumun her ferdi tarafından dikkat edilmesi gereken fakat bir o kadar da ıskaladığımız bir konuyu sade,akıcı ve muhteşem bir yazı diliyle ele almışsın,içerikten önce Yazar'a değinmemek haksızlık olurdu.
Psikologlar'ın hep söylediği,bizlerin de geyik malzemesi yaptığımız bir söz vardır,''önce çocukluğuna inelim'',bizler bu sözü ne kadar ağzımızda sakız yapıp hoyratça çiğnesekte altı çok dolu bir cümledir.Özellikle yazıda bahsedilen,ilköğretim çocukluklarının O yıllarda yaşadığı,üzüntüler,sevinçler,kalp kırıklıkları,kompleksler geleceklerini şekillendiriyor.Ama ne yazık ki biz zaman zaman bu durumu görmezden gelebiliyoruz.Bir çocuk sınıfta arkadaşına,''dört göz'' diyor,bir diğeri ''şişko'' diyor,bir diğeri ''çirkin'' .Bunun sorumlusu kim?.O yakıştırmayı yapan diğer çocuk mu? yoksa O çocuğun ebeveynleri mi?.O yüzdendir ki,''aile içi eğitim'',''aile terbiyesi ve görgüsü'' ksvramları bu denli önem kazanıyor.Aile'de bu konulardan bihaber çocuk,farkında olmadan arkadaşını ÖTEKİLEŞTİRİYOR ve daha o yaşta kutuplaşmayı yaratıyor bilmeden.
Senin de belirttiğin üzere çocuklara insanların farklı fiziksel ya da zihinsel özelliklerde olabileceklerini ve bunun herkesin başına gelebileceğini algılayabilecekleri yaşa geldiğinde anlatmak gerek.Okulda yakıştırma yapılarak tacize uğrayan çocuk hepimizin olabilir ve bunu paylaşmadan içinede atabilir,bu durumun önene geçme durumu Aile de başlıyor bunu aklımızdan çıkarmamalıyız.Duyarlılığın için teşekkürler...HEPİMİZ ÇOCUĞUZ,HEPİMİZ KUSURLU,HEPİMİZ ÖTEKİ...
''Bıyıklı kızlar kankimiz olur diyen erkeklere,kızların cevabı, küpeli erkeklerde bacımız olur '' cümlesini geçenlerde twiterda okumuş,kızların ince zekasına bayılmıştım.
Ama konu küçük bir çocuğu ise, hele bir de anneyseniz,durumun vehametini ve sizi çok iyi anlıyorum.
İlköğretim seviyesi yaş grubu çocuklarıyla,uzun yıllar içiçe yaşadığım için kesin olarak bildiğim birşey var.Anne olarak kabul etmek zor belki ama,çocuklar sandığımızın aksine çok acımasız olabilirler.Babası yeni ölmüş bir çocuğa,arkadaşlarının en ufak bir tartışmada ''hadi ordan senin baban öldü bana yok,veya hafif aksayana ''topal'' gözünde sorun olana '' sen körsün'' diye yüzlerine karşı söylebilirler.Böyle durumlarda öğretmenin öngörüsüyle,eksiği ya da fazlası olan çocuk,bir şekilde sevimli hale getirilmedikçe,ya da çok ayıptır ve saire söylemleriyle sıkı sıkı tembihlenmedikçe,minik hikayelerle bunun yapılmasının kötü bir şey olduğu eğitimi verilmedikçe bunlar yaşanır.
Siz ve sizin gibi çocuğu ile ilgilenen ,sorumlu aileler ve
anneler her zaman ,her öğrenciye nasip olmadığına göre büyük iş öğretmenlere düşüyor.
Bir büyüğünüz olarak,size tavsiyem, çocuğunuza ,böyle bir durumda hazır cevap olmayı,aldırmamayı hatta gülebilmeyi empoze ederseniz,çocuğunuzda ,sizde üzülmezsiniz, diyebiliyorum.
İlgili bir anne olduğunuzu görerek en azından çocuğunuzun sağlıklı yetiştireceğinizden sizi kutluyor,benzer bir olayı bir daha yaşamamanızı diliyorum. Kızınızı öpüyorum.Sevgiler.
Çok güzel sosyal içerikli bir yazı olmuş. Kendi adıma bana düşen payı aldım. Daha dikkatli olucam. Bu sıkıntıları yaşayıpta bizide anlayın diyenlerin sözcüsü olmuş gibisin. Onlar adına teşekkür ederim İzemim..
onun iÇindirki; ÇocukLara yaŞamı öğretirKen hiç kimSenin kusuruyLa dalga geçilmeyecegini cocuklara görsel ve sözle öğretilmesi lazım
Yoksa burda bu yazıyı yazıpda başka yerde cocugun önünde birisinin kusuruyla dalga gecmek olmaz
Bunu Tek yazıyı yazana deiL bu yazıyı okuyan herkese yazdım
masaya girer oynarsın,konuşursun.............
oynadığın kişi yada konuştuğun kişi sadece elleri mausta ve klavyede onu göremezsin duyamazsın ama önemsersin değer veririsin (enazından ben herkezi önemserim)sadece oyunu yada masaya yazdığı birkaç cümle ile yargılarsın asla çirkin asla engelli olarak düşünmezsin.
herkezi kendim gibi görürüm o anda sadece zaman geçirmektir aklımdaki.
Üstada sormuşlar:
- Kırılan kalp sever mi?
Üstad : "Evet" demiş.
- "Peki" demişler ve bu cevabına istinaden üstada tekrar sormuşlar:
- Siz hiç kırılan bardaktan su içtiniz mi?
Üstad cevap vermiş:
- Peki sen hiç, bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçtin mi.?
Suç bizde..Biz kırıyoruz, biz öğretiyoruz...Aklımızca çocuklarımıza özgürlüğü öğretiyoruz..
Temmenim şu ki kırılan bu çocuk asla '' su içmekten'' vaz geçmesin..
Tebrik ederim aşkitom ''İNSANLIĞA!!'' dair olan bi konuya el attığın için..
Engelleri bedenin en tepe noktası sergiler....zihinler. ''YARADILMIŞI SEVERİZ YAratandan ötürü''..İnsan olma onuruyla yaşamamız gerektiğini hatırlattığınız için sevgiler sunarım..yüreğinze sağlık.
Üfff böyle şeyleri duydukça gördükçe gözüm çok korkuyor zira günümüzde anne-baba olmak epey zor :(
Şimdi o alay eden çocuğun evine görünmeden misafir olsanız ailesi çocuklarının bu davranışını duyduğunda hem takdir edip güldüğünü hemde ödüllendirdiklerini görürsünüz eminimmm :((
Nasıl engellenecek bunlar ,nasıl eğitilir bu bilincsiz anne-babalar bilmem ki :(((
Çocuğumuza vicdanı,sucluluk duygusunu,merhametide öğretmeliyiz.Bence günümüzde aşırı verici ödüllendirici ,sürekli her koşulda takdir eden anne-baba modelleri dolu malesef .