gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

YARIM KALAN AŞK

29 Aralık 2011, 03.31
A- A+
Rasim, bir aksam okuldan döndüğü vakit, kendi ismine gelmiş bir zarf buldu. İçinde, çiçekli bir kağıt üstüne, su satırlar yazılıydı:

"Rasim Bey, Ben sizi uzaktan uzağa seven bir genç kızım. Çok güzel olduğumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyada en büyük emelim sizin tarafınızdan sevilmek ve sizin kariniz olmaktır. Fakat yaşlarımız çok küçük olduğu için zannederim ki birkaç sene beklemek gerekecek. Şimdilik kendimi size tanıtmayacağım. Mektuplarınızı ..... adresine taahhütlü olarak gönderiniz. Benim çok mutaassıp bir beybabam vardır ki, çok az sokağa çıkmama müsaade eder. Bununla birlikte belki bir gün ayaküstü görüşebiliriz. Kendimi şimdiden sevgiliniz ve nisanlınız saydığım için sizinle görüşmeyi fena ve ayıp bir şey saymıyorum. Evde yalnızlıktan çok canim sıkılıyor. Mektuplarınız benim için bir teselli olacaktır." 

On altı yaşına gelmiş her okul çocuğu gibi, Rasim için de hayatta sevilip sevmekten daha önemli bir şey yoktu. Bu mektubu okur okumaz yüreğine bir ateş düştü. Tanımadığı bu kızı deli gibi sevmeye başladı. O gece sinemaya gidecekti, vazgeçti, erkenden odasına çekilerek kendisini seven bu genç kıza uzun bir mektup yazdı. Mektubu posta kutusuna attığı zaman birdenbire on yas büyümüş gibi gurur duyuyordu. 

İsminin Bedia olduğunu söyleyen bu genç kız, Rasim'in mektuplarına düzenli olarak cevap veriyor, eğer bir iki gün geciktirecek olursa kıyametleri koparıyordu. 

"Sizi ne kadar sevdiğini ve sizin mektuplarınızdan başka tesellisi olmadığını söyleyen bir zavallı kızın gözlerini yollarda bırakmak doğru olur mu? Hem mektuplarınızı çok kısa yazıyorsunuz. Bir rica daha: mektuplarınızı biraz okunaklı yazıyla yazamaz misiniz?" 

Genç okullu, akşamları erkenden odasına kapanıyor, sevgilisine kendini beğendirmek için saatlerce müsveddeler yaparak, kitaplar gibi uzun mektuplar yazıyordu. 

Bedia ayni zamanda meraklı bir kızdı. Bazen söyle sorular sorduğu da oluyordu: 

"Evlendigimiz zaman balayımızı geçirmek için acaba İtalya'ya mi gidelim, İsveç'e mi? Bu iki memleket acaba nasıldır? Halkı nasıl yasar ne iş görür? Oralara gitmek için hangi denizlerden hangi memleketlerden geçilir?" Yahut da "Sen Abdülhak Hamit Bey'in Esber'ini okudun mu? Nerelerini en çok beğendiysen yaz da ben de okuyayım...
" Genç okullu, nişanlısına karşı küçük düşmemek için, coğrafya ve edebiyat kitapları karıştırıyor, onun istediği bilgiyi toplamak için günlerce çırpınıyordu. 

Bedia bir mektubunda ona söyle darıldı: "Sizinle muhakkak görüşmeye karar vermiştim. Dün okul dönüşünde yolunuzu bekledim. Fakat bir genç kızın sevgilisi olduğunuzu hatırlamamış, çok fena giyinmiştiniz. Üstünüz başınız, ayakkabınız çamur içindeydi. Çocuk gibi arkadaşlarınızla mı boğuştunuz acaba? Bunu görünce sizi mahcup etmekten korkarak yanınıza gelemedim." 

Rasim fena halde utandı ve üzüldü. O günden sonra olağanüstü dikkat ve özenle giyinmeye başladı. Bedia bir kere de onun okuldan çıkar çıkmaz eve gitmemesinden, geceye kadar sokakta dolaşmasından şikayet etmişti. Acaba kendisi evde onun için ağlarken, o, başka kızların pesinde mi geziyordu?

Rasim dünyada Bedia'sindan başka hiçbir kızı sevemeyeceğini yeminlerle yazdı ve sokakta dolaşmaya, tesadüf ettiği kızlara göz ucuyla bile bakmaya cesaret edemez oldu. Bir aksam, Rasim'in annesi Nedime Hanim kocası Ahmet Beyi matemli bir çehre ile karşıladı, ağlamaklı bir tavırla: 

"Ah Bey,başımıza gelenleri sorma. Oğlumuza Bedia isminde bir kız musallat olmuş. Bugün Rasim'in odasını düzeltirken mektuplarını buldum. Evladımız elden gidiyor. Bir çare bul." 

Ahmet Bey'de hiçbir meraklanma işareti görünmüyor, tersine kıs kıs gülüyordu. Sesini alçaltarak: 

"Korkma Hanim," dedi, "oğlana aşk mektuplarını yazan kız benim! Oğlandaki haylazlık arttıkça artıyordu. Ne okuldaki öğretmenler, ne ben, bütün gayretimize rağmen, ona doğru dürüst yazmayı bile öğretemiyorduk. Nihayet düşüne düşüne bu çareyi buldum. 

Rasim'in kıza yazdığı mektuplar sayesinde yeni yazıyı mutlaka öğreneceğinden ve bu sene sınıfı geçeceğinden eminim. Doğrusunu istersen, ben de eski yazıyı bir zamanlar sana mektup yaza yaza öğrenmiştim."
..ALINTIDIR

UMARIM BU HİKAYEYİ BEĞENMİŞSİNİZDİR....?? YENİ YILDA SAĞLIK VE MUTLULUKLAR DİLERİM....

YORUMLAR

29 Aralık 2011, 08.13
sabah sabah hic gülesim yoktu valla bende dikkatli bi sekilde okuyorum sonu cok hosuma gitti agziniza saglik...
29 Aralık 2011, 08.39
Çok güzel ))) acaba bu takdiği bendemi çocuklara karşı kullansam. ))

Mutlu senelerrr.
29 Aralık 2011, 08.44
Güzel evet bazen bu tür oyunlar bazı şeylerin düzelmesini sağlayabilir. Ama birde şu yönü var olayın: Gerçek ortaya çıktığında Rasim'in içine gireceği durum, hadi eskisinden daha kötü olursa?
29 Aralık 2011, 09.05
Çok beğendim.paylaşımınız için tşklerr.
29 Aralık 2011, 11.24
:) öle babam olacağına :D 
29 Aralık 2011, 11.26
"Rasim Bey, Ben sizi uzaktan uzağa seven bir genç kızım. Çok güzel olduğumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyada en büyük emelim sizin tarafınızdan sevilmek ve sizin kariniz olmaktır =))
29 Aralık 2011, 13.00

beğendim. böyle müsbet yazıların paylaşılmasını herdaim takdir etmişimdir bu bloglarda.

emeğine sağlık.

 

29 Aralık 2011, 14.06
evet gercekten rasim örenirse nolcak ya bu blog u okursaaaaaa yazikkkk düscegi durum cok aci ben bana öle bisey yapmis olsa babam offff cok kötüüüüüü babasi naptin yaaaa......
29 Aralık 2011, 14.35
 . )  paylaşımınız için teşekkürler gülümsettiniz .     Hayatta bu tür dersler bazen gerekiyor   ancak ölçüsünü kaçırmamak kaydıyla , duyguları incitmeden , kırmadan ..herkese mutlu seneler.
29 Aralık 2011, 14.55
Keşke Ahmet Bey başka bir yol deneseydi. Bence bişeyleri öğretmek pahasına bile olsa duygularla oynamak hiç hoş değil. Rasim Bey durumu öğrendikten sonra ya herşey tersine dönerse... Nedense Rasim bey için üzüldüm ben..Paylaşım gzldi tşkler CANIM34, sevgilerle..
29 Aralık 2011, 16.00

Rasim'in babası gamyuna üyeyse, ben    hemen   kaçın derim :)))

 

29 Aralık 2011, 16.19
Yazınız çok güzel işe yaramış görünüyor fakat ders alınması gereken birşey var insanların gururuyla oynamak ilerde sadece aile içi değil çevresel kötü olaylarıda peşinden getirir.Her ne kadar ilk başlarda işe yarasada ilerki zamanlarda iyi yönü değilde kötü yönlerin ortaya çıktığı görünür ilk başta insanlara GÜVENSİZLİK duyar ( ki bu kişiler anne babaysa daha kötü ) buda yaşamda olmazsa olmazlardan birisidir ( GÜVEN ).Bir evlat anne babasının değişmesi için bu şekilde kendisiyle oynanmasını kaldıramaz sanırım..
29 Aralık 2011, 17.36
süper  çok beyendim kutlarım
29 Aralık 2011, 20.58

Bir kızın ; genç bir delikanlıya hayatı ciddiye almayı öğretmesi olarak baktım da ,çok hoş .Abim çok güzel giyinen,  çok bakımlı biridir.Erkek lisesinde okurken 3. sınıfta sürgün olmuş başka bir liseye . Bir gittik ki diye anlatıyor ;''Dünyanın en güzel kızları orda. O süklüm püklüm ben ,her şeyime özen göstermeye başladım''Eminim Rasim bey in babası da olaya böyle bakmıştır. Yine de çocuklarıma uygulamayı düşünmem .

29 Aralık 2011, 22.39
asım yıldırım sesinden dınlemenisi tavsiye ederim
29 Aralık 2011, 22.45
bu devir de Rasim lere rastlarsanız bana da söyleyin türünün son örneğidir mutlaka şimdiki çocuklar daha ilk satırında bunu yazan annemni yada babammı veya hangi kelek arkadaşım acaba der ve güler eminim. yinede saolun saf ve sevginin olduğu gözü açılmamiş dönemlere değindiğiniz için.

30 Aralık 2011, 00.45

tek  kelime vallahi hiç güleceğim yoktu  ... ve güldüm   bravoo  canısı bizlerle paylaştığın için  bende sonunu çok merak ettim hatta biraz kestirme okudum   çok mersi tekrar okuyacağım ::::::))))))

 

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın