gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

FARKLILIK VE FARKINDALIK

07 Ocak 2012, 10.08
A- A+

İnsanoğlu yüzyıllardır, hayata farklı çerçevelerden bakmıştır. Birçok konuda yaşanılan çatışmalarda veya olumlu özelliklerde farklı bakış açılarının sonucudur. Farklılıkların olmadığı bir düzen düşünebiliyor musunuz? Gelin birlikte öyle olduğunu farz edelim. Akla gelen her şeyin aynı olduğunu, duyguların, düşüncelerin, isteklerin, ihtiyaçların… Hatta bir süre sonra hayal gücümüz bile tıkanıyor ve devamını getiremiyoruz. Öyle değil mi?

Gelelim bir diğer konuya, insan tabiatı gereği sosyaldir. Bu da beraberinde sosyal ilişkileri getirir. Hayatta çoğu şey birbirine bağımlıysa eğer, insanlarında birbirlerine bağımlı olduğunu söylersem yanlış olmaz sanırım. Üreten kesim olacak ki tüketebilelim, eğiten kesin olacak ki öğrenebilelim. Konuya biraz ironi katmamız gerekirse, Lider vasıflı bireyler olmalı ki onların adımlarından gidebilelim.

Sizce Hitler’i lider yapan, milyonları arkasında ölüme sürükleyebilen farklılık neydi? Acaba sıradan biri bunu yapabilir miydi?

Lider nasıl olunur? Ya da kişi belli bir fark yaratmadan diğer bireylerden nasıl sıyrılır?  Toplum neden bazı insanları seçer? Gibi soruları cevaplamamız gerekirse, hepsinin sonunda farklılıkları barındırdığını görebiliriz. Mesela ortalamanın 50 olduğu bir derslikte 10 alan öğrenciyle 100 alan öğrencinin dikkatleri çekeceğini söyleyebiliriz. Ya da satış performansı % 90ları bulan bir elemanla daha vasat düzeydeki elemanların performansı işveren tarafından göz ardı edilemez.

Fark etmediğimiz çiçeği koklayamayız. Eskilerin agah olmak dediği bir kavramdan söz etmek istiyorum. Aynı kavramı, uyanık ya da farkında olmak diye de ifade edebiliriz. Farkında olmak ya da farkındalık kavramı, son zamanlarda iyice önem kazanmaya başladı. İnsanlar seçimlerini, yaptıklarını ya da başkalarının onların yerine yaptıkları seçimlerin sonuçlarını bilmek istiyorlar. Bazıları da, bunu bilmemek konusunda sorumluluğu başkalarına atmakta ısrarlı hala.

Farkındalık, dikkatle başlıyor aslında. Biraz çaba istiyor. Farkında olsanız da yaşıyorsunuz, farkında olmasanız da. Değişen, yaşadığınız hayatın biraz daha, aslında bayağı bir size ait olması ya da olmaması.

Şu anda evlerimizde-işyerlerimizde kullandığımız teknolojik aletlere baktığımızda hepsi  farkındalıkla, emekle ve farklılıkla günümüze gelmiştir. Yahut bilimde ulaşılan son noktaya nasıl geldik. Her gün fikirlerin bir yenisi ortaya atıldı. Üzerinde aylarca, senelerce, yüzyıllarca emek harcandı ve günümüze geldi. Geldikleri noktada duracaklar mı? Elbette daima yeni fikirlerle ve ilerlemelerle bu gelişimler devam edecek.

Gelelim bu konuyu işleme nedenime. Bazen blog ortamında, gereksiz yere sesler yükselmekte. Neyi – neden savunduklarını bilmeden körü körüne, belki de sadece  ‘’ bende varım demek’’ ya da ‘’kendisini gösterebilmek’’ için, ortaya bir bomba atıp gündem yaratılmaya çalışılıyor.

Sadece alıntılar üzerinden gelişim gösterebilmek söz konusu değildir. Her gün aynı şarkıyı dinlemek, aynı kitabı okumak, aynı insanla konuşmak, aynı olayı yaşamak gibidir. Kendinden bir şeyler katmadan, sadece alıntılarla boy göstermekte yeterli değildir. Eğer yeterli olsaydı, 3-5 tane büyük eser üzerinden döne dolaşa aynı cümleleri tekrarlar dururduk. Edebiyat, bilim, sanat ve insana dair her ne varsa gelişim gösteremez ve asla ilerleyemezdi.

Üretip, emek ve zaman harcayıp yazdıklarını size sunanları baltalamak yerine, olumlu teşviklerle paylaşımları çoğaltma taraftarıyım. İnsanlara bir fikri taşımanın her zaman ürkütücü bir şey olduğunun farkındayım. Ama paylaşacak bir fikriniz varsa, bu korkuyu yok edemezseniz de yenmek zorundasınız! Başkaları tarafından yazılmış yazıları, burada paylaşan arkadaşları (kendisi yazmış gibi gösteren) ve onların bu yaptığı hareketi etik bulduğunu savunanları sıklıkla görür olduk. Bilginin paylaşımı yararsızdır demiyorum. Diyemem de. Ama ‘’ kendinden hiç bir şey katmadan, başkalarının kaleminden prim yapmaya çalışmak’’, ‘’ sürekli abdest almak ama namaz kılmamak’’ gibidir desem ne dersiniz?

Kişi eğer farklı değilse (ortalama vatandaş ise) farklı olan düşüncelere ve kişilere saygı duymalıdır. Diyorum, başka da bir şey demiyorum.

 

YORUMLAR

07 Ocak 2012, 20.04
Elinize, kolunuza, gozunuze, beyninize, dusuncelerinize saglik..Okurken zevk aldigim ender yazilardan biriydi tebrikler..
Alinti yapilarak paylasilan yazilari sahiplenip burada "ben yazdim bak bak" durusu sergilemek cok komik..Yanliz su var, bu yaziyi okuduktan sonra arastiran veya dah once okudugu halde yorum yazip bunu belirtmeyen arkadaslari da goz onunde bulundurmak gerek. Belki daha once okudugu bir yaziyi tekrar okudugunda "ben bunu okumustum" deyip sayfayi kapatan insanlar da oluyor, ama onlar bizlere "bu yaziyi daha once su sitede okumustum" demedikleri surece biz o yazinin firindan yeni ciktigini dusunup, tazeligine veriyoruz kendimizi.
07 Ocak 2012, 21.36
"Az yazarım, öz yazarım" demişsiniz yine:). Tebrikler, ancak bu kadar sade ve güzel bir dille anlatılabilirdi. Bende bir şey eklemek istiyorum. Eğer sadece alıntı yapılacak bir blog olsaydı, kimseye gerek almazdı değil mi? Genel oplar, alıntıları bize yayınlardı yada link atıp, "buyrun okuyun" derlerdi. Çok teşekkürler.
07 Ocak 2012, 21.59
Anlatamıyorsan yaz, Yazamıyorsan anlat. Her ikisini de beceremiyorsan sadece sus.Gore Vidal..
Simdi yillardir bitmek tukenmek bilmiyen CALINTI ya da ALINTI yazilar.Okumak ya da gormek istemiyoruz..
Neyi kanitlama derdinde bu kisiler?
07 Ocak 2012, 23.33
Yine güzel bir yazı yazdığınızı ve katıldığımı belirtmek istiyorum öncelikle.

Fakat;
Herhangi biri olsun ve yazdığı şey tam olarak özgün olsun? Mümkün müdür? Değildir tabi ki. Yazdıklarımız ve düşündüklerimiz asla tam olarak bize ait değildir. Öğrenme ve etkileşim varolduğu sürece de aidiyet görevini tam olarak yerine getiremeyecektir. Gördüğümüz herşey birikimli ilerlemektedir. Fikirler  teoriler vs.

Misal  Jung a göre rüyalarımız dahi yüzyıllar öncesinde yaşayan atalarımızdan mirastır.İşte dna da girdi işin içine.

Kimse fikirlerini bahçesinde yetiştirmiyor. Ne yapıyor. Birleştiriyor birşey katıyor içine başka birşey çıkarıyor içinden . Elinizdeki malzemeleri farklı miktarlarda koyarak farklı  lezzeti yakalıyorsunuz. Ve buna yeni birşey diyoruz. Kabak tadı vermeyen birşey.

Misal kendiniz yazarsınız alıntı değildir ama benzerdir. Kabak tadı verir yine. Kabak tadı vermeyen yazılar ve yorumlar görmek dileğiyle.
08 Ocak 2012, 02.01
       Ben klasikleri seviyorum,özellikle de klasik olmuş sözleri,mesela şu sözü seviyorum, ''ne kadar anlatırsan anlat,anlattığın karşıdakinin anladığı kadardır''.Bu sözü ne kadar sevsem de AK'a KARA deme gayretindekileri sevemiyorum,sırf muhalif olmak uğruna eksenleri şaşanları,doğrularından sapıp komik duruma düşenleri sevemiyorum ve onlara gülemiyorum.Ayrıca bir de senin yazılarını seviyorum,taşı gediğine koymanı ve bunu kestirme yoldan yapmanı seviyorum,üslubun öğretici olduğu için seviyorum,ben öğreniyorum umarım herkes nasiplenir....FARKLILIĞI FARKETMEK...Yine harika yazmışsın işte kısaca....
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın