YOK OLUŞ.
27 Ocak 2012, 01.47 A- A+Diyecek sözümün kalmadığı yerde susup sadece dinlemiştim. Ne desem nafile olacaktı. Gençliğin verdiği cehalet ve korku susmayı emrediyordu. Konuşmasını kesen hıçkırıkları nefes almasını zorlaştırıyordu. İkimizde yerde oturuyorduk, o dizlerini göğsüne doğru çekmiş kolları ile bacaklarına sarmış, başı dizlerinin üzerinde sadece ağlıyordu. Ben paniklemiş, sürekli etrafı kolaçan edip gelen giden var mı diye sürekli bakınıyordum. Birisi gelirde sorarsa bir yalan uydurmak zorunda olduğumuzu düşünüyordum. “Annesi hasta, dedesi vefat etmiş, cüzdanını kaybetmiş, sınavdan zayıf almış…….” Bir şeyler söylemem gerekecekti. Çünkü Yasemin konuşamayacak kadar kötü durumdaydı.
1 Saat öncesi Yasemini okulun arka tarafına koşarken gördüm. Arada arkasına bakarak, sendeleyerek koşuyordu. Benim gibi birçok kişinin dikkatini çekmişti. Zil çaldığı için kimse yanına gitmeyi göze alamamıştı. Yasemin hem komşum hem de sınıf arkadaşımdı. Merakımdan gittim. Bir şeylerin olduğu çok belliydi. Öylece durmuş yerde sabit bir yere bakarken gördüm onu. İlk 3-5 dakika konuşmadı. Yere oturduk birlikte. Başını bana çevirdi ve konuşmaya başladı.
“ Neden bunu yaptılar bana? Neden korkularımı ardı ardına yaşıyorum? Allah cezalarını versin. Hepsine lanet olsun.( benzeri hakaretler ). Ben “ne oldu Yasemin. Onlar kim. Ne yaptılar söylesene??? “ demekten öteye gidemiyordum. Daha çok küçüktüm, okula yeni başlamıştım. Sadece saklambaç oynuyorduk. Hem o ablamın arkadaşıydı, Zeynep ile sadece saklambaç oynuyorduk biz. Evde sadece üçümüz vardık, ben saklanacak yer ararken Ali abi “ burada saklan” diyerek beni banyoya çekti. O benim abim gibiydi. Nerden bilebilirdim ne yapacağını ben. Çığlığıma Zeynep kapıyı zorladı o’da korkudan beni bıraktı. Zeynep hiç bir şey anlamamıştı. Meraklı bakışlarını hatırlıyorum. Kaçtım ve eve gidip ablama anlattım. Anneme söyleyemedik çok korktuk. Günlerce ağlamıştım. Babam ayda 1 hafta geliyordu eve. Duyarsa suçlar, döver diye sustuk. İki kardeştik, ablamın tesellileri ile avunup ve unutmaya başladım. Artık susmuştum ne diyebilirdim ki, şaşkınlık içerisinde sonu nereye gelecek diye merakla dinliyordum onu.
Üstünden seneler geçti. Annemin yatak odasına ütü yapıyordum, kapı kapalıydı. Birden kapı açıldı ve içeriye yakın akrabamız Emre abi girdi. Elinde oyun kağıtları vardı. Yatağa oturup beni de çağırdı, kağıt oynayacağımızı düşünüp oturdum. Kağıtların birazını bana verdi. Ama üstünde bildiğimiz sinek karo şekilleri yoktu. İnsan resimleri vardı. Gördüğüm anda yere fırlattım ve kalkmaya yeltendim. Geç kalmıştım. Burada Yasemin öyle bağırıyordu ki. Geç kaldım…. Geç kaldımmmmmmmmm.. geç kaldım. Ne yapacağımı bilemedim, Yasemin o anda kendini kaybetmiş gibi ağlanmaya başlamıştı.
Az önce Kadir beni çağırdı. ( Kadir bizden 2 sınıf üstte okuyan bir öğrenciydi. Sürekli görür, şakalaşır konuşurduk. ) Spor salonuna gittik. Kimse yoktu orda. Bana yaklaştı ve saçımla oynamaya başladı. Sustummmm korkudan yine sustummmmm.. Gözümün önüne Ali abi ve hayatımı karartan Emre abi geldi. Kolu ile belimi sarmıştı, bir anlık güçle kurtulup koşmaya başladım.
Üstünden 2 gün geçmişti. İkimizde sessizdik. Yasemin okula gelmiyordu. Okul çıkışı “derslerini vericem” bahanesi ile yanına uğruyordum. Babası uzak yol şoförüydü, annesi ise çok katı, bakışlarında bile azar olan birisiydi. Ablası ile konuşmaya karar verdik ve o’na her şeyi anlattık. Ama o da sustu. Sadece okulda rehber öğretmeni ile konuştuğunu, Kadir’in olanları inkar ettiğini öğrendim. Yasemin bir daha okula dönmedi. Susmam için bana yemin ettirdi. Konuşamadım.
Yazım kesinlikle kurgu ya da akıldan üretilmiş hikaye değildir. İsimleri değiştirerek, konuyu değiştirmeden çok ufak eklemeler yaparak yazdım. 1990 tarihinde İstanbul (Avcılar) da yaşadım bu olayı. Henüz lise 1. sınıf öğrencisiydik.
Yasemin olan her şeyi anlatmış annesine. Seneler sonra babası vefat ettikten sonra anlatabilmiş. Evlenmeyi reddetmiş. Ağır ilaçlar kullanıyormuş. İyi değilmiş. Kendimi de suçlu görüyorum. Keşke susmasaymışım. Seneler önce yaşadığım bu olay bugün bana vicdan azabı oldu. Konuşmuş olsaydım ne değişirdi onuda bilemiyorum.
Okunduğunda belki sesim bir kişiye ulaşır konuşması gerektiğinde susmaz, çocuklara konuşmayı, ( konuşma cesareti yaratılabilmeyi ), dikkati ve çevreyi sorgulama gerekliliğini anımsar düşüncesi ile paylaştım bu anıyı. Kapalı kapılar arkasına neler yaşanıyor bilemiyoruz. Çocuk tacizi çok yaygın, bazen hayatın şartlarına göre sumen altı edilen bir sorun. Yakın zamanda Mardin de yaşanan N.Ç taciz olayı. Korkudan susmayı seçmiş nice çocuk. Hatta Anne, Abla, Arkadaş. Geleceği yok olan (yok edilen) Yaseminler. Bir kız çocuğu annesi olarak bu korkuyu içimde yaşıyorum. Her daim, bir gölge gibi takipte olacağım sanırım. Korkuyorum. Dışarıda cani, insan sıfatını hak etmeyen canlılar dolaşıyor. Çocuklarımız, genç kızlarımız ne kadar güvende onu bile bilemiyoruz.
Hepimize doğru insanlarla karşılaşmayı, korkusuz ve keşkesiz bir yaşam diliyorum.
YORUMLAR
Kız yada erkek çocuğu farketmemeli bence. Bakın sizde ayrımcılık yapıyorsunuz.
Sadece şimdi değil yüzyıllardır var tacizler tecavüzler olayları .
Ayrımcılık yapmadan kız -erkek demeden çocuklarımızı eğitmeli korumalı gözetmeliyiz.
Ali , Emre, Kadir bunlar ağaç kovuğundan çıkmadılar ya onlarıda bir kadın doğurdu büyüttü...
Rusyada çocuk tacizcilerine hadım cezası var bazı ülkeler ve eyaletlerde uygulanan bir yöntem, bence en uygun cezadır. gel gör kim uygulayacak?
Siz siz olun çocukları korumaya çalışırken bunu çocuğa çok fazla hissettirmeyin . O' na farkettirmeden tehlikeleri engelleyin.
Allahımmm:( Bela okumak dinen uygun değil ama .... İzem maf ettiniz beni. Zavallı Yasemin ve onun gibiler.
Yazmadan geçemeyeceğim. İdam cezası kaldırılmamalı. Bir insanın hayatını maf etmek ucuz olmamalı. Saflığa dokunmaya kimse cesaret edememeli. İnsanların saf kalmaları sağlanmalı.
Acıyla doldu içim. Sevmem ama küfrediyorum...
Offf sabah beri gelip gidip bakıyorum şu yazıya kahroluyorum yaa,keşke okumasaydım ben bu gidişle panik atak filan olacağım.Çok korkuyorum ben nasıl koruyacağım kuzularımı kimselere emanet edemez oldum herşeylerini ben yapmazsam rahat edemiyorum kafayı yedim iyice parka götürsem birini alır kaçırırlar mı filan diye aklımı oynatıyorum paronoyak oldum böyle hikayeleri duydukça,aklıma hep şu kayseride şeker bayramında şeker toplarken komşuları tarafından kaçırılıp öldürülen 3 minik yavru geliyor allahım nasıl bir ülkede yaşıyoruz ya :(
Rabbim bütün çocukları korusun inşaallah ve bu tür bu gibi olaylara yeltenen insanlarda şifa versin.içimizde norml insanlar gibi dolaşıyorlar anlamak çok zor malesef :( çocuklarımızı uyarmalıyız ve taciz konusunda onları mutlaka bilgilendirmeliyiz hemen bize anlatmalırını sölemeliyiz onlara cesaret vermeliyiz korkmamalılar susmamalılar bnm iki erkek çocuğum var ben anlattım onlara taciz nedir tecavüz nedir bilsinler diye. BU EN YAKINIIZ BİLE OLABİLİR UNUTMAYALIM :(
sevgili gmyundan ricamda bu blogu keşke bir iki gün daha sayfada bulundursa da daha çok kişi okusa
Şeriat demişken bakın bakalım Şeriat ile yönetilen doğu bloku ülkelerine, bu olaylarda kaçıncı sıradalar.
Beyaz_kugum => güzel bir konuya değinmişsiniz. Genelde asi olmasınlar diye çocuklara öğütlenir hep "herzaman büyüklerinin sözünü dinle" diye. Öğütlesinler bakalım. şansı varsa koyun olur yoksa antidepresana bağımlı, acı bir dramın kahramanı...
Kumruum=>O yüzdelere toplumsal/ailesel tabular yüzünden bastırılmış duygu durumlarını da eklemek lazım.Bu da bir çeşit eğitim öğretimle alakalı gerçi. Bu tarz kişilerde asosyallik iletişim bozukluğu had safhadadır.
Bence insanlar her evrede psikolojik teste tabi tutulsunlar ilkokul 1 de,ortaokul 1 de ,lise 1 de ,öss ye girerken,üniversiteye girerken,işe girerken,atanırken,evlenirken ve özellikle anne-baba olurken...her ama her evrede test edilelim çürük elmaları ayırt edelim ne var yani ?