gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

AĞLAMAK AYIP(MI?) DEĞİL!

01 Şubat 2012, 03.09
A- A+

En insani duygulardan biride ağlamaktır. Üzüntüden, acıdan, mutluluktan, korkudan, sıkıntıdan daha birçok nedenden. Bazen durduk yere bile ağlayabilir insan. Hani hep derler ya erkekler ağlamaz. Hadi canım kim diyor bunu? Bence erkek olan ağlar! Böyle insani bir olgu nasıl olurda sadece bayanlarla ve çocuklarla bütünleştirilir.

Herkes ağlayabilir ama ortalık yerde ağlayabilenler dikkatimi çekmiştir. Ben yapamam nedense. Genellikle yalnız başıma olmam gerekir. Birkaç kere etrafı iyice kolaçan edip kimselerin olmadığına kanaat getirdiğimde ağlamıştım. İnanın bazen insan hiç aldırmıyor. Etrafta biri mi varmış? Gören mi olurmuş? Kim görürse görsün özgürce, gururla, inatla ağlamaya devam edebiliyor. Bu duruma şahit olduğum birkaç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir gün arkadaş ziyaretine giderken, parkta banka oturmuş sessizce ağlayan bir adama rastladım. Tahminimce 30-35 yaşlarında, oldukça düzgün giyimli biriydi. Derdi vardır diye düşünüp yoluma devam ettim. Ziyaret dönüşümde tekrar parkın karşısından geçiyordum. Hala oradaydı. Üstelik neredeyse 5 saate yakın bir zaman geçmişti. Bu sefer yalnız değildi. Yanında bir bayanda vardı. Bu kez her ikisi de ağlıyorlardı. Sonrasını bilemiyorum çünkü yoluma devam etmiştim.

Uçak saatimin gelmesini beklerken kafeteryaya yöneldim. Kahvemi yudumlarken, mekana orta yaşlı bir çift geldi. Masalarına oturup, siparişlerini verdikten sonra yalnız kaldıklarında ağlamaya başladılar. Bir süre sonra bayan ağlarken erkek onu teselli ediyor sonra erkek ağlamaya başlıyor ve teselli sırası bayana geçiyordu. Ama ilginç olan siparişi verinceye dek kendilerini tutabilmeleriydi. Demek ki insanlar bazı şeyleri kontrol edebiliyor ve erteleyebiliyor.

Bir günde otogarda hararetli bir kalabalığa rastladım. Acı acı feryatlar, ağıtlar eşliğinde sicim gibi süzülen göz yaşları… Kalabalığa yaklaştığımda askerini uğurlamaya gelen gruptaki yaşlı bir amcanın rahatsızlanıp, vefat ettiğini öğrendim. Ne acıydı. Sevinçli bir asker uğurlaması bir anda mateme dönüşmüştü.

Yine bir gün kampüste arkadaşlarla vakit geçirirken, hocalardan birinin telefonla konuşurken oldukça sesli olarak ağladığına şahit olmuştuk. Bir arkadaş bu durumu alaycı bir dille eleştirmişti. Eğitmen niteliğinde birinin toplum içinde hareketlerine ve duygularına hakim olması gerektiğini dile getirmişti. Gerçeklik payı olabilir ancak ne durumda olduğunu kim bilebilir ki?

Ben ağlamayı unutmamış insanları seviyorum. Ağlamanın cinsiyeti, statüsü, kimliği olamaz. Eminim sizlerinde başına buna benzer olaylar gelmiştir. Sizlerde paylaşın. Bizlerin yeniden içtenlikle ağlamayı öğrenmemiz lazım.

 

YORUMLAR

01 Şubat 2012, 20.34
Gizli gizli ağlamak, en iç yakanıdır bence. Daha saf gelir bana. Toplum içinde ağlayan insanlardan pek hazzetmem. Özellikle de televizyon kanallarında. Bir çoğumuz şahit olmuşuzdur. Tabi bu durumun da istisnaları var elbette.

Ben, en çok rahmetli amcamı kaybettiğimde ağlamıştım sanırım. Bundan 1,5 yıl kadar önceydi. Dükkanında çıkan bir olayın büyümesi sonucunda, olayla uzaktan yakından alakası olmadığı halde amcam kurban olmuştu. Olayı çıkaran taraflardan biri, dükkanın önünden içeri doğru kurşun yağdırmış, kurşunlardan biri amcamın başına isabet etmişti. Henüz 35 yaşında ve iki çocuk babasıydı. Haberini aldığımda inanmak istememiştim. Olayın şokuyla uzun bir süre tepki bile verememiş, donup kalmıştım öylece. Sonrasında ise ne kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Ailevi durumumuzdan dolayı köyde, babaannemlerde kalmıştım yıllar boyu. Amcamlarla tıpkı bir kardeş gibi büyümüştük. Sanırım ondan dolayı da bendeki etkisi büyük oldu. Hala da aklıma geldikçe zor tutarım kendimi. Mekânı cennet olsun...

Ağlamak, gerçekten başka bir iklime sokuyor insanı. Bazen de sizi zor durumda bırakak, yalan söylemeye itebiliyor. Birkaç kere de kimseye söyleyemediğim bir sebepten ötürü gece boyu ağlamış, sabah da o şekilde işe gitmek durumunda kalmıştım. Bir keresinde babam bu durumu farketmiş, gözlerimin neden şiş olduğunu sormuştu. "Gece az uyudum, ondandır" diyerek geçiştirmiştim. Tabi ne kadar inandırıcı oldu, orasından emin değilim. Ama her şeye rağman güzel bir şey ağlamak. Ağlayın fırsat buldukça :)
01 Şubat 2012, 23.33
En son geçtiğimiz yaz askerde benden 4 yaş küçük yeni okul mezunu kıdemsiz astsubayımız yüzünden,ağacın altına oturup hüngür hüngür ağladım.Hala unutamıyorum,düşündükçe gücüme gidiyor.

Şimdi Allah' havale ettiklerimin ilk sırasında yer alıyor.
02 Şubat 2012, 09.48
benim her zaman dile getirdiğim bir sözün blogunuzda görmek ve yalnız olmadığımı düşünmek güzeldi...erkek adam ağlar...eğer harbiden delikanlıysa ağlar....delikanlı adam içi dışı bir adamdır..delikanlı adam duyguların ne olduğunu bilen adamdır...bu nedenle erkek adam ağlar...hemde zırıl zırıl ağlar....
02 Şubat 2012, 12.05
Her erkek ağlar, ağlamaz diye kandırıp avutmuşlar bizi :)
Ağlayamazsam sinirden geberirim ben ,bu tür üzüntü verecek duygu ve hallerimi sadece çocuklarımdan saklamaya çalışırım gerisi önemli değil.
En son bir arkadaşımın oğlu için salya sümük ağladım diyemeyeceğim resmen zırladım,ikiz oğulları var ve teki genetik ölümcül bir rahatsızlığa sahip diğer teki ise gayet sağlıklı.Rahatsız olan eninde sonunda ölecek yani bunu bilerek yaşamak öyle zorki hem arkadaşıma üzülüyorum hem de hiç yürüyemeyen,konuşamayan ,yemek yiyemeyen hatta göremeyen masmavi gözlü oğlancığa üzülüyorum ,bazen şükretmeyi unutuyorum :((
02 Şubat 2012, 22.08
Ben ağlamam asla ne ayıp! Arada  sırada kimse yokken gözüme toz kaçar sadece,konjuktivitim de olduğundan rüzgar da tozla aynı etkiyi yapıyor arada sırada.
05 Şubat 2012, 01.40
aglamanin acilmak oldugunu söyledilerde acittigini söylemediler.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın