Yaşımı bile hatırlamıyorum. Büyük ihtimalle ilkokul yıllarım. Genellikle hafta sonları saat 24:00’ı gösterdiğinde, evdekileri uyutup gizlice televizyonu açardım. Acaba bu gece televizyonda hangi korku filmi var? Çoğunu hatırlamam. Ama biri var ki çocukluğumun korku dolabına saklamışımdır. O derece tırsardım. Elm Sokağı kabusu. ''1-2 Fredi senin için geldi! 3-4 kapını sıkı sıkı ört:D'' hem izler hem de hah tamam şimdi kesin gelecek, beni öldürecek diye korkudan yorganın içinden çıkamazdım. Korkuyorsun işte kapat dimi ama yok sonuna kadar izlemeliyim. Birde çişim geldiyse yandım. Herkes uyuyor ben nasıl gideceğim? Odanın ışığını yak, ardından kolidorun ışığını yak. Of 30 adımlık yer sanki 300 km git git bitmez. Bu seferde aklıma cinler periler gelir. Şimdi yandın kızım! Fredi öldürmese bu uğrak şeyler seni kesin çarpar.  Zor bela tuvalete girip çıkar, kaldığım yerden filme devam ederdim. Hayır birde neden Fredi bu kadar tipsiz. İzlerken korktuğum yetmiyor gibi rüyama da girmek zorunda mı? Film bitince oluşturduğum psikolojik baskımda biterdi. Bir anda sanki az evvel korkudan altına işemeyi bile göze alan ben değilmişim gibi, büyük bir cesaretle ‘’hıııııh ben Fredi’yi döverim. Çıksa ya karşıma bıçaklı tipsiz…’’ diyerek gövde gösterisinde bulunurdum. Çok lazımmış gibi uzun yıllar serisi devam etti o aptal korku filminin. 

Hem ağlarım hem giderim misali, bendeki korku filmi izleme özelliği hiç bitmedi. Hatta sinemaya ne zaman gitsem Japon yapımı dahi olsa mutlaka korku filmine bilet alırım.  Bazen içimden testereli bir canavar çıkacak diye de düşünmüyor değilim. Ya da ilerde kesin bi tane çaki bebek doğururum. ‘’ anneeee hiyaaaaaa hihhihhihhii’’ diyen bir  velet düşünsenize:))

Neyse yine bir gün arkadaşlarla toplandık. Vizyonda ne varmış ne yokmuş araştırma kısmı pek bizlik değil. ‘’Ahaa kanlı manlı bişiy var hadi’’ dedim onu izleyelim. 3 arkadaşıma da rumuz vereceğim anlatırken kolaylık olsun. Biri salçalı ekmek yemeğe bayılan tuhaf bir yaratık rumuzu ‘’ salça ‘’ olsun. Diğeri gelmiş geçmiş en karizma adam ama tek kusuru var ‘’ yumoş’’ olsun onunda, son olarak fallarla kafayı kırıp, bütün servetini bu uğurda harcayabilecek kankim, ona da ‘’ astroloji’’  diyeyim.

En arka sıralardan biletlerimizi alıp tren gibi dizildik koltuklarımıza. Elindeki mısırları döke saça yaklaşıp yan koltuğuma oturan bir çift geldi. Son 5 dakikamız. Reklamlar falan derken ve işte başladı filmimiz. Filmin başlamasıyla yan tarafımdaki çifte sanki start verilmiş. Harala gürele mısır yiyorlar. Yemin ediyorum ilk 10 dakika filme konsantre olamadım. Şeytan diyor al kafalarını poşedin içine geçir yani o derece sinir bir durum.

Salça başladı ‘’ayy noluyoo noluyoo anlatın’’ demeye. Kızım izlesene ne diye kafanı deve kuşu gibi kolumuza gömüyorsun. Aksine filmde hiç korkunç değil. Astroloji’ de ilerleyen dakikalarda Buz bizi getire getire bu filme mi getirdin:@ demeye başlasa da neyse ki o etkisiz eleman. ‘’ izle sen yaa az sonra heyecanlı olacak’’ diye susturdum.

Anam yandaki adamın kolu kendi hudutlarını aşmış benim kolumun üstünde neredeyse. Çekiyorum ediyorum, şöyle koltuğuma tekrardan yerleşiyorum yok. Adam hem hatunuyla fingirdiyo hem de arsız çaktırmadan bana gözünü dikmiş. – Ben senin o gözünü oyar!!! Köpeklere mama niyetine atarım höyttt! Tabi dermiyim demiyorum. Hemen bende şimşekler çaktı. ‘’Yumoş’cummm tatlım seninle koltukları değişsek süper olacak!’’ Yine de doğasında var çocuğun sahiplenme hissi kıyıda köşede saklanmış. ‘’ n’oldu Buz hayırdır? ‘’ dedi. Yer değişirken durumu ufak çapta fısıldadım Yumoş’a.  Gözleri parlayarak geçti koltuğuma. Yeni dizilişimize göre, Salça, ben, Astroloji ve Yumoş şeklinde sıralıyız.  Artık belli, kapı gıcırtısından tırsan Salça’nın yanında bu film hayatta izlenmez. Solumda desen zaten filmin ilk dakikasından işe yaramaz olduğunu anlayan ve somurtan Astroloji var arada kalmak ne kötüüüü. Meraklı Astroloji hemen çaktı durumu zaten. Kolumu çimdikliyor. Ne oldu kızz diye? Adama sevgilisi yetmedi, benimde koltuk altında olayım istedi, bende meydanı Yumoş’a bıraktım diyince, ikisi birden kıkırdamaya başladı. Biz tabi filmi izlemeyi bırakıp, yan tarafımızdaki filmi izlemeye başladık:))) Bizim Yumoş’ta az değil hani. Sen misin Buza dokunmaya çalışan, gel bana dokun diye kendini siper etmiş garibim :D Kolu adamın üstünde resmen, bacağı desen öyle bir yayılmış ki, adam sevgilisiyle bütünleşmiş. Veee ışıklar yandı. Kocaman bir ara:D

Bunlar anında fırladı. Hadi yürüyün bizde ara verelim diye örgütledim bizimkileri. İçimden ‘’yok yok yetmez bu adama! daha çok huzurlarını bozalım diyorum’’ ama kafeteryada bunların gölgesi bile yok. Yumoş sen erkekler tuvaletine, bizde bayanlara hayde marş marş. Ne kızdan ne de oğlandan eser yok. Tüh kaçırdık elimizden.

Elimiz boş, kaldığımız yerden filmi izlemeye döndük. Pof bu filmde cidden sıkıcıymış. Kaçak çifti çekiştirerek bolca güldük filmin sonuna kadar.

Filmin ardından hadi bir şeyler içelim diyen Astrolojiyi kırmak olmazdı. Taa ki bizi götürdüğü yerin  bir şeyler içmekten ziyade asıl amacının FAL olduğunu anlayana dek:D bunu da belki başka bir sefere anlatırım.

NOT: Olurda denk gelir bu yazımı okursanız, Sevgili Salça’m, Yumoş’um ve Astroloji’m sizleri çok seviyorum. Rumuzlara takılmayın sakın :DDD

Gamyuna NOT: Umarım sizlerde okurken eğlenirsiniz.