bu nickle yazmam doğru olmaz birazdan psikiyatrist nickimle cevap yazıcam bu bloga
Efendim öncelikle biz yıllardır bu tür konularla ilgileniyoruz. Kısaca belirtmek gerekirse aile ne kadar özverili olursa olsun, çocuğun seçimleri ve çevresi kişiliğini belirlemede daha ön plandadır. Bazı istisnai durumlar da mevcut bu konuda. Aile çocuğu dış etkenlere, yeni arayışlara itmeyecek kadar anlayışlı ve hoşgörülü olursa durum değişebilir. Daha fazla bilgi için lütfen bir üstteki haci rumuzlu üyeden muayene adresimizi alınız, menajerim olur kendileri.
hacii abiii 2 böbrek daha gelio haberin olsun. İsrailli dostumuz Talut'a haber ver o da hazır bulunsun.
bence çocuk aileden çok dışarıda olacağı için ailenin yönlendirmesine rağmen çevrenin etkisinde daha çok kalır yüzde 60 a yüzde 40 derim bence
Anne..Anne.. Anne...
Sonrada aile en büyük etken. Eğer doğruyu, yanlışı, iyi ve kötüyü iyi aşılarsak çocuklarımıza ortam ne olursa olsun onlar doğruyu ayırt edebilirler.
Hiç birimiz her türlü kötülükten arınmış ortamda yaşamıyoruz.Her çevrenin kendine göre olumsuz örnekleri var.
Her davranışıyla okulun da ve çevresinde öğretmen ve komşularının sevgisini kazanmış harika bir erkek çocuk yetiştirmiş biri olarak yazıyorm, güzel ahlaktır asıl olan bunu empoze etmeliyiz.
Rabbim hepimizin çocuklarına önce güzel ahlak, iyi bir gelecek, vatana millete hayırlı bireyler olmayı nasip etsin inş..
Bir çocuk anne babasının aynasıdır.. Mutlaka çevreninde etkisi olur ama anne baba müdahale ettiği sürece çocuğun gelişimini etkilemez. Kesinlikle çocuğun kişilik gelişiminde ve alışkanlıklarında anne babayı sorumlu tutarım. % 90 ailedir...
Çocuğun yetişmesinde ailenin verdikleri tabiki önemli.çünkü çocuk karakter dediğimiz temel kişilik oluşumunu 4-5 yaşına kadar tamamlar.bu temeli ileriki yaşlarda edindiği alışkanlıklarla geliştirir.bu alışkanlıkların oluşmasında aile,okul ve çevre büyük etkendir.okul çağına gelen çocuk üzerinde ailenin etkisi azalır çevre ve okul etkili olur.işte ilköğretim dönemi o kadar etkili ki,bu dönemde kazanılan bilgi ,beceri,alışkanlıklar ile kişilik oluşumunu destekler çocuk..bunun içindirki tek başına ne aile,ne çevre,ne de okul etkilidir çocuk üstünde.bütün bunların birbirini destekler olması önemlidir..
''Arkadaş çevresi kişiyi rezil de eder,vezir de'' fakat aile içi eğitim ve alınan terbiye çevre etkisini minimize edebilir,çocuğun kişiliği ne kadar gelişirse dış etkenlere karşı o kadar savunabilir kendini,bu noktada ebeveynlerin çocukları üzerinde en azından belli bir yaşa gelene kadar kontrol mekanizmasını sağlam tutmaları zaruridir,arkadaş çevresini bilmek hatta arkadaşlarının aileleri hakkında fikir sahibi olup zaman zaman onlarla beraber hareket etmek oluşması muhtemel tehlikelerin önüne geçer,aile de sevgiyi tam anlamıyla alamamış çocukların çevresel faktörlerden daha çok etkilendiği gerçeği göz önünde tutulmalıdır.özellikle günümüzde kötü alışkanlıkların ilköğretim seviyesine kadar düştüğü gerçeğini göz önünde bulundurursak bu konunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oluruz...
Bazı çiftler aileye bir üye katarak mutluluklarını pekiştirmek . Annelik. babalık duygularını. yaşamak amacıyla çocuk sahibi olmak istiyor..
Eşinden ilgi sevgi görmeyen bazı kadınlarımız kendisine arkadaş olması için çocuk sahibi olmak ister.Sonucunu bilmeden ....
Bence erkek veya kadın kendilerini hazır hissettiklerinde çok yapmayı düşünmelidirler.aksi halde o saf.sevimli. varlıklar o küçük yürekler o kadar derin den hissediyolarki..onları kendi duygularımız için harcamamalıyız.
Bizlerin yaşamın küçük bi örneğidir . çocuk yaşıyla küçüktür .ama çocuğun önemi kocamandır akıp giden hayatımızda yaşam denizinde arı. duru.. su damlasıdır çocuk...
Ruh sağlığı açısından ANNENİN.. BABANIN. AİLENİN VE ÇEVRENİN. OKULUN .. büyük sorumlulukları vardır..
Çocuğu büyük sabırla . özenle tanımak iyiyi doğruyu değerlendirmemizde çok büyük sabır ve anlayış gerektirir..
Çocuk gerçek sevgiyi. ilgiyi. çok çabuk kavrar .ve inanın hangisi gerçek sevgi veya sevgi gösterisi yapanı bilir.. ve asla af etmezler.. farkında olmadan olumlu değerler bir anda yok olur. huzursuz. kırıcı. asi. öfkeye dönüşür...
Ş uda bi gerçektirki eğer çocuk ailesinden saygı görüyorsa saygı gösterir...
NE EKERSEK ONU BİÇERİZ.....
SAYGILAR....
Bir şarkı var. öğretmen kutsaldır ana gibi,öğretmen kutsaldır baba gibi... evet gerçektende öyledir.peki en büyük öğretmen kimdir diye sorsanız ben anne ve babadır derim. tabiki insan çevresinden çok etkilenir,çevresinde neler gördüyse onları uygular.çocuğun ahlaki kurallar içinde yetişmesindeki en büyük pay anne ve babaya düşer.herkes evladını aynı şekilde yetiştirebilse çevrede kendiliğinden düzelecektir...
ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı:)
bence anne ve baba dır:) önce anne baba iyi bi cevreye sahip olmalı,çocugun ilk cevresi aileninki olur.çocuk kendi cevresini kurma yaşı aşağı yukarı 12 yaş falandır:) yorum uzucak ya :D yani işin özü ailede aile iyi cevreye sahipse çocuga iyi bi eğitim veriyosa onu kendi gibi görüp ona göre davranırsa, çocukda ilk gördüğü,duygularını hissettiği ailesini örnek alır...
eğitim ailede başlar,öğretim değilse de..en azından okul çağına kadar olan kısımda bilinli hareket etmek gerekir,çünkü çocuklar fotokopi makinesi gibidirler ne görürlerse aynını taklid ederler.anne-baba ilişkisi aile içi konuşma şekilleri yemek adabından tutunda oturup kalkmaya kadar ne görürlerse onu yaparlar,okuyup yazarak değilde bizzat görerek uygularlar, demem o ki ne ekerse ebeveynler onu biçerler..
Kişisel gözlemlerime dayanarak, aile mi-çeıvre mi- orantılamasına girmeyecek, bambaşka bir oran vereceğim.
Her birey %80-85 oranında öz karakteri ile doğar.
Aile ve çevre, kendi yapılarına göre ancak geri kalan %15-20'den nasiplenir.parla
-Birden fazla çocuğu olan aileler bu kıyası yaparlar.-
Örneğin, biz dört kardeştik; aynı kollarla sarıldık, aynı öpücüklere boğulduk, aynı yemekleri yedik, aynı azarları işittik, aynı uyarılarla dürtüldük, aynı terliğin tadına baktık.:)
Ama baktık ki,hepimiz birbirimizden çok farklı karakterlere sahibiz...
Bireyin etrafında her kim varsa; ana, baba, diğer akrabalar, arkadaş, öğretmen, iş vs.. "Mükemmel, şahane, ne iyi yetiştirmişsiniz falan feşmekan..." diyebilir.
Bu sadece ama sadece ana babanın gururunu okşar.
Bence esas olan, kimin ne dediği değil, esas muhatap bireyin kendini harika ve mutlu hissetmesidir.
Sevgiler
cocuk %50 kendi kisiligi karekteri ile dogar bunun %25 aile %25 ni cevre tamamlar.agac yasken egilir atasozumuzude unutmuyalim , bir soz daha yedisinde neyse yetmisindede odur gibi belli eder kisiligini bunla hareket edersek yedi yasina kadar kim ilgileniyor tabiki aile aile sevgi ,saygi , hosgoru, guven, anlayis , paylasim, ve benzeri onemli konular da cocuklarimiza ne verirsek onu biceriz. 7 yasindan sonra dis etkenler okul cevre dahil olur egerki bu yasa dek dogru davranmis isek yan etkileri azaltip pozitif sekilde geri donecegini dusunuyorum.
Bu mevzu okullarda düzenlenen pek çok münazaraya da konu olmuştur.Elbette her ikisi de etkendir ancak ben eskiden anne babaların işlerinin daha kolay olduğunu düşünüyorum çünkü anneler genelde çalışmıyordu ve o zamanlar çocukların etrafı sözel-yazılı medya ve internetle çepeçevre kuşatılmamıştı.
Günümüz aile yapısına baktığımızda ve çocukların bebek yaşta kreş ortamı sayesinde çevreyle hızlı iletişime geçtiğini göz önüne alırsak,artık çevrenin daha büyük etken olduğunu düşünmekteyim.
Okullarımızda en problem yaşayan öğrencilerimiz maalesef aile düzeninde bozukluklar bulunanlar. Çevreden direkt etki ile bunlara yön vermeye çalışmak çok zor. Aile-okul-çevre birlikteliğini sağlamak lazım. Hatta bence sırf bu iletişim için okullarımızda yeni bir branş açılımı yapılabilir. Keşke okullarımızda rehberlik servisleri idareye yardım müessesi olarak görülmese.
İnsanın hayatını bir bütün olarak yaşadığını düşünecek olursak eğer çevre ve aile etkileşiminin önemini bir kez daha kavramış oluruz.
Genetik kodlar çok önemli tabii ki çocuğun fiziksel ve psikolojik durumu açısından , ama , aynı anda , aynı karında büyüyen ikizlerde bile değişiklik gösterebilen durumlar söz konusu , bırakın aynı çevrede olmayı . Yine de yönlendirmeler ve aileden alınan eğitim çok önemli rol oynuyor çocuğun gelişmesinde . Bir de eklenen çevre ve eğitim hayatı tabii ki . Yorumda uzun yazmak istemezdim ama duramıcam galiba bir örnek vermek adına ;
Bir gün komşusunun oğlu , Steve Jobs ' a diyor ki ;
-Biliyor musun , sen evlatlıksın , annenle baban senin gerçek annen baban değil . Onlar seni terk etti ! Sen terkedilmiş birisin !
Steve ağlayarak onu sevgiyle büyütmüş olan ailesine koşup soruyor ;
- ....... Bu anlatılan doğru mu ?
Onlar da bu tarihi açıklamayı yapıyorlar O' na ( etkilendim ben bundan )
SEN TERK EDİLMİŞ OLAN DEĞİLSİN , SEN SEÇİLMİŞ OLANSIN .. Seni biz , onlarca çocuk arasından seçtik . Steve sonra defterini açar , hikayesine üzülüp yazdığı defterini .
'' Ben ailem tarafından terk edilmişim '' cümlesini siler ve yerine '' Ben ailem tarafında seçilmişim '' yazar . Seçilmiş olanım tanımlamasını hep kullanır sonra . İşte böyle ...
KİŞİ AİLESİNDEN TUTUN ÇEVRESİNE KADAR BİR BÜTÜNDÜR .. HERŞEY ETKİLER .AMA ÇOCUK 4 YAŞINA KADAR ZATEN ALACAĞINI ALIR AİLEDEN . DİĞER ETKENLERDE BUNU İYİ YADA KÖTÜ YÖNDE TAMAMLAR ... AİLE NE KADAR ETKİLİYSE ÇEVREDE O DERECE ETKİLDİR . NİCE OLAYLAR DUYUYORUZ Kİ AİLE MÜKEMMEL AMA ÇOCUK AİLEYE HİÇ YAKIŞMAYAN BİR TUTUM İÇİNDE BULUNMUŞ .. ÇÜNKİ BİR ŞEKİLDE ÇEVRE ONU ETKİLEMİŞTİR .
emeğinize sağlık ... saygılarr
YORUMLAR
Efendim öncelikle biz yıllardır bu tür konularla ilgileniyoruz. Kısaca belirtmek gerekirse aile ne kadar özverili olursa olsun, çocuğun seçimleri ve çevresi kişiliğini belirlemede daha ön plandadır. Bazı istisnai durumlar da mevcut bu konuda. Aile çocuğu dış etkenlere, yeni arayışlara itmeyecek kadar anlayışlı ve hoşgörülü olursa durum değişebilir. Daha fazla bilgi için lütfen bir üstteki haci rumuzlu üyeden muayene adresimizi alınız, menajerim olur kendileri.
hacii abiii 2 böbrek daha gelio haberin olsun. İsrailli dostumuz Talut'a haber ver o da hazır bulunsun.
Sonrada aile en büyük etken. Eğer doğruyu, yanlışı, iyi ve kötüyü iyi aşılarsak çocuklarımıza ortam ne olursa olsun onlar doğruyu ayırt edebilirler.
Hiç birimiz her türlü kötülükten arınmış ortamda yaşamıyoruz.Her çevrenin kendine göre olumsuz örnekleri var.
Her davranışıyla okulun da ve çevresinde öğretmen ve komşularının sevgisini kazanmış harika bir erkek çocuk yetiştirmiş biri olarak yazıyorm, güzel ahlaktır asıl olan bunu empoze etmeliyiz.
Rabbim hepimizin çocuklarına önce güzel ahlak, iyi bir gelecek, vatana millete hayırlı bireyler olmayı nasip etsin inş..
Bazı çiftler aileye bir üye katarak mutluluklarını pekiştirmek . Annelik. babalık duygularını. yaşamak amacıyla çocuk sahibi olmak istiyor..
Eşinden ilgi sevgi görmeyen bazı kadınlarımız kendisine arkadaş olması için çocuk sahibi olmak ister.Sonucunu bilmeden ....
Bence erkek veya kadın kendilerini hazır hissettiklerinde çok yapmayı düşünmelidirler.aksi halde o saf.sevimli. varlıklar o küçük yürekler o kadar derin den hissediyolarki..onları kendi duygularımız için harcamamalıyız.
Bizlerin yaşamın küçük bi örneğidir . çocuk yaşıyla küçüktür .ama çocuğun önemi kocamandır akıp giden hayatımızda yaşam denizinde arı. duru.. su damlasıdır çocuk...
Ruh sağlığı açısından ANNENİN.. BABANIN. AİLENİN VE ÇEVRENİN. OKULUN .. büyük sorumlulukları vardır..
Çocuğu büyük sabırla . özenle tanımak iyiyi doğruyu değerlendirmemizde çok büyük sabır ve anlayış gerektirir..
Çocuk gerçek sevgiyi. ilgiyi. çok çabuk kavrar .ve inanın hangisi gerçek sevgi veya sevgi gösterisi yapanı bilir.. ve asla af etmezler.. farkında olmadan olumlu değerler bir anda yok olur. huzursuz. kırıcı. asi. öfkeye dönüşür...
Ş uda bi gerçektirki eğer çocuk ailesinden saygı görüyorsa saygı gösterir...
NE EKERSEK ONU BİÇERİZ.....
SAYGILAR....
Bir şarkı var. öğretmen kutsaldır ana gibi,öğretmen kutsaldır baba gibi... evet gerçektende öyledir.peki en büyük öğretmen kimdir diye sorsanız ben anne ve babadır derim. tabiki insan çevresinden çok etkilenir,çevresinde neler gördüyse onları uygular.çocuğun ahlaki kurallar içinde yetişmesindeki en büyük pay anne ve babaya düşer.herkes evladını aynı şekilde yetiştirebilse çevrede kendiliğinden düzelecektir...
ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı:)
Her birey %80-85 oranında öz karakteri ile doğar.
Aile ve çevre, kendi yapılarına göre ancak geri kalan %15-20'den nasiplenir.parla
-Birden fazla çocuğu olan aileler bu kıyası yaparlar.-
Örneğin, biz dört kardeştik; aynı kollarla sarıldık, aynı öpücüklere boğulduk, aynı yemekleri yedik, aynı azarları işittik, aynı uyarılarla dürtüldük, aynı terliğin tadına baktık.:)
Ama baktık ki,hepimiz birbirimizden çok farklı karakterlere sahibiz...
Bireyin etrafında her kim varsa; ana, baba, diğer akrabalar, arkadaş, öğretmen, iş vs.. "Mükemmel, şahane, ne iyi yetiştirmişsiniz falan feşmekan..." diyebilir.
Bu sadece ama sadece ana babanın gururunu okşar.
Bence esas olan, kimin ne dediği değil, esas muhatap bireyin kendini harika ve mutlu hissetmesidir.
Sevgiler
Bu mevzu okullarda düzenlenen pek çok münazaraya da konu olmuştur.Elbette her ikisi de etkendir ancak ben eskiden anne babaların işlerinin daha kolay olduğunu düşünüyorum çünkü anneler genelde çalışmıyordu ve o zamanlar çocukların etrafı sözel-yazılı medya ve internetle çepeçevre kuşatılmamıştı.
Günümüz aile yapısına baktığımızda ve çocukların bebek yaşta kreş ortamı sayesinde çevreyle hızlı iletişime geçtiğini göz önüne alırsak,artık çevrenin daha büyük etken olduğunu düşünmekteyim.
Okullarımızda en problem yaşayan öğrencilerimiz maalesef aile düzeninde bozukluklar bulunanlar. Çevreden direkt etki ile bunlara yön vermeye çalışmak çok zor. Aile-okul-çevre birlikteliğini sağlamak lazım. Hatta bence sırf bu iletişim için okullarımızda yeni bir branş açılımı yapılabilir. Keşke okullarımızda rehberlik servisleri idareye yardım müessesi olarak görülmese.
İnsanın hayatını bir bütün olarak yaşadığını düşünecek olursak eğer çevre ve aile etkileşiminin önemini bir kez daha kavramış oluruz.
Genetik kodlar çok önemli tabii ki çocuğun fiziksel ve psikolojik durumu açısından , ama , aynı anda , aynı karında büyüyen ikizlerde bile değişiklik gösterebilen durumlar söz konusu , bırakın aynı çevrede olmayı . Yine de yönlendirmeler ve aileden alınan eğitim çok önemli rol oynuyor çocuğun gelişmesinde . Bir de eklenen çevre ve eğitim hayatı tabii ki . Yorumda uzun yazmak istemezdim ama duramıcam galiba bir örnek vermek adına ;
Bir gün komşusunun oğlu , Steve Jobs ' a diyor ki ;
-Biliyor musun , sen evlatlıksın , annenle baban senin gerçek annen baban değil . Onlar seni terk etti ! Sen terkedilmiş birisin !
Steve ağlayarak onu sevgiyle büyütmüş olan ailesine koşup soruyor ;
- ....... Bu anlatılan doğru mu ?
Onlar da bu tarihi açıklamayı yapıyorlar O' na ( etkilendim ben bundan )
SEN TERK EDİLMİŞ OLAN DEĞİLSİN , SEN SEÇİLMİŞ OLANSIN .. Seni biz , onlarca çocuk arasından seçtik . Steve sonra defterini açar , hikayesine üzülüp yazdığı defterini .
'' Ben ailem tarafından terk edilmişim '' cümlesini siler ve yerine '' Ben ailem tarafında seçilmişim '' yazar . Seçilmiş olanım tanımlamasını hep kullanır sonra . İşte böyle ...
emeğinize sağlık ... saygılarr