Ben sana inanmıştım...
04 Mart 2012, 05.59 A- A+
Büyüsü bozulan bir AŞK'ın hikayesini yazmak ne derece kulağa hoş gelecek bilemiyorum. Ben, duygularımın vermiş olduğu bir özentiliği sizlerle paylaşma hevesindeyim.
BEN SANA İNANMIŞTIM
Sahne - 1
Eline aldığı aynasız tarağı ile, aynanın karşısına geçip, rüzgarların yelken şeklini verdiği, Gökkuşağı altında ki tılsımlı altın hazinesi kadar "inandırıcı olmayan" güzel saçlarına dokunmaya başladı.Hayalinde her zaman biriktirdiği ama hiç bir zaman taşıramadığı aşk günlerine, bir gün muhakkak kavuşacağını ümit ederek gözlerini kendi yansımasından çekip, sağ kulağının yanına iliştirdiği, teni kadar güzel kokan gülüne "Gülerek" , sende benimle yaşlanacaksın sözlerini sarf etti.
Sıradan bir günü yaşamak üzere ayağı kalkıp, yatağının baş ucuna vararak, nazarların kendi üzerine gelmesini istermiş gibi, kırmızıların kendini kıskanacağı, siyahın kendinden güzel olduğunu bileceği, beyazın adeta renginden solacağı elbisesini giydi. Kokuların en güzeli teninin kokusu olduğunu bildiği içindi sanki, koku sürünmedi.Yalnız kalmışlığın heyecanında, teyzesinin yanına giderken, bir kuğunun süzülüşüne benzer adımları, insanın canını yakacak kadar güzeldi. Teyzesinin yanına geldiğinde, her zaman olduğu gibi, uzattığı yanağına bir öpücük kondurup, diline en yakışan sözü söyledi. "Günaydın teyzeciğim".Teyzesi bugünde, düne inat etmiş, yorgun yüreğini, yarına saklamış gibi, gün'ü aydına çeviren yeğenini gördüğünde, bir çocuğun sevinç çığlıyla tebessüm etti.Geçirdiği hastalıktan ötürü, yatağa mahkum olan teyze, her sabah yanına gelen bu dermana muhtaçtı. Kimse onu, onun kadar sevmiyor, onun kadar değer vermiyordu.Gerçi, kimse diye bir tabir yoktu o başlarına yıkılması yüz tutulmuş, her yeri delik deşik olmuş kimsesiz evde...
BEN SANA İNANMIŞTIM
Sahne - 1
Eline aldığı aynasız tarağı ile, aynanın karşısına geçip, rüzgarların yelken şeklini verdiği, Gökkuşağı altında ki tılsımlı altın hazinesi kadar "inandırıcı olmayan" güzel saçlarına dokunmaya başladı.Hayalinde her zaman biriktirdiği ama hiç bir zaman taşıramadığı aşk günlerine, bir gün muhakkak kavuşacağını ümit ederek gözlerini kendi yansımasından çekip, sağ kulağının yanına iliştirdiği, teni kadar güzel kokan gülüne "Gülerek" , sende benimle yaşlanacaksın sözlerini sarf etti.
Sıradan bir günü yaşamak üzere ayağı kalkıp, yatağının baş ucuna vararak, nazarların kendi üzerine gelmesini istermiş gibi, kırmızıların kendini kıskanacağı, siyahın kendinden güzel olduğunu bileceği, beyazın adeta renginden solacağı elbisesini giydi. Kokuların en güzeli teninin kokusu olduğunu bildiği içindi sanki, koku sürünmedi.Yalnız kalmışlığın heyecanında, teyzesinin yanına giderken, bir kuğunun süzülüşüne benzer adımları, insanın canını yakacak kadar güzeldi. Teyzesinin yanına geldiğinde, her zaman olduğu gibi, uzattığı yanağına bir öpücük kondurup, diline en yakışan sözü söyledi. "Günaydın teyzeciğim".Teyzesi bugünde, düne inat etmiş, yorgun yüreğini, yarına saklamış gibi, gün'ü aydına çeviren yeğenini gördüğünde, bir çocuğun sevinç çığlıyla tebessüm etti.Geçirdiği hastalıktan ötürü, yatağa mahkum olan teyze, her sabah yanına gelen bu dermana muhtaçtı. Kimse onu, onun kadar sevmiyor, onun kadar değer vermiyordu.Gerçi, kimse diye bir tabir yoktu o başlarına yıkılması yüz tutulmuş, her yeri delik deşik olmuş kimsesiz evde...
YORUMLAR
Sahneden ziyade güzel , akıcı bir aşk romanının henüz ilk girişi bile bitmedi. :) Bu roman burada bitmez. Bitmemeli...
Yada her güzel şey gibi , bu da bitsin !
Ya arkadaş harbi deli yazıyorsun. Hele bu sefer ki insanı çok yormuyorda. Geçmiş yazılarınızda bazen nasıl desem okurken yorulmuştum. Haa bu onları beğenmediğim anlamına gelmez. Benim sizin hiç beğenmediğim yazınız olmadı.
Devam...
Kimsesiz hissetmek vardır. coklugun icinde yasadıkca yalnız hissetmek, giderek kimsesizleşiyoruz galiba, içimizi dolduran şarkılar tükendi ya da hepsi eskidi. herkes işine gidiyor evine geliyor sıradan şeylere gülüyor bize verileni yiyoruz konuşmamız gerekeni konusuyoruz. sevme vaktimiz kısıtlı saatlere göre kişilere göre aşklar. cam şişelerdeki kücük balıklarız artık. koca okyanuslarımızı derinligimizi çaldırdık kimsesiz hissetmek vardır. öoklugun içinde yaşadıkça yalnız hissetmek.. bizler onlardaniz artik...
çok kısaydı çook böyle hikayeler bu kadar kısa olmamalı yasayla sabitlemeliler bunu çünkü ben doymadım bekliyorum devamını
Yine çok güzel yazılmış satırlar okuyacağım, biliyorum...
Teşekkürler