gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

KELİMELERİN BİTİĞİ AN....

12 Mart 2012, 00.15
A- A+

   Değerlerimizle  bağdaşmasa da , küfrün toplumumuzda ki varlığı  tartışılmaz.Hemen hepimiz  bir şekilde  argo   yada sinkafla  küfrün içinde bir  şekilde yer almışızdır.

    Bu gün  kaleme alcağım paylaşım,  yaşanmışlığımın  içinde büyük  bir  utanç  barındırmakta.Ben  dersimi bu yaşanmışlığımdan aldım.İnanıyorumki,  eleştirilerini kişiye değil, içeriğe odaklı  yapan sevgili gamyun üyelerinin  anlayış ve sağduyusu,  aşağıda tırnak içinde gecen  sözlerin orjinalini bile  tölera  edecektir.Mümkün olduğunca tırnak içindeki  sinkaflı  sözcüğü yumuşatıp  sunum haline getirmeye çalışırken,  şimdiden  teşekkür  ederim   hoşgörünüze..

          -  Tevfik abi..   47  yaşlarında... 5  yıl kadar önce eşinden boşanmıştı. Kendisi yıllardır  Japonya 'da ikamet  ediyor..   Yılda  3-4 kez gelir  Türkiye' ye.  2  yıl  kadar önce   bir  japon kadınla 2. evliliğini yaptı.  Kadın ; 11  yaşında  bir erkek çocuk sahibi. Yani  Tevfik abim  cici  baba  oldu..Japon yengemiz kısa  sürelerle  2 kez geldi gitti  Türkiye'ye.   Oğlu  hiç gelmemişti.

  2 ay kadar önce  Tevfik abi tekrar  geldi  Türkiye'ye.   15 gün sonrada  eşinin ve oğlunun geleceğini de     söyledi.15  gün  çabucak  geçti.  Ve   beklenen o gün  tüm hareketliliği ile başlamıştı.Atatürk Hava Limanı' na  eşini ve oğlunu  2 araba ile karşılamaya gittik. Tevfik abi, annesi, ben ve  Tevfik abinin  kardeşinin kayınçocu 35  yaşlarındaki  Kubilay'dan  oluşuyordu  karşılama takımı.

  1 saat kadar  hava limanında bekledikten sonra,   saat  19.00  civarında geldi  misafirler.Karşılama merasimi  hoşbeşlerle devam ederken,  ben  11  yaşlarında  tek kelime türkçe  bilmeyen oğlunun yüzünden makas  alıp, saçını başını okşuyordum.Belli ki onunda kanı kaynamıştı bana. Valizleri alıp arabalara  doğru yönlendiğimizde , oğlu benden hiç ayrılmıyor,  benimle  aynı arabaya binmek istediğini  anne ve babasına  kendi  dilince ısrarla anlatıyordu.Önce  babası  sonra da annesi ikna oldular.Ama  Tevfik abi  kendi  arabasına yönelmeden, otoritesini eşine gösterir  bir tavırla bana dönerek:   - oğluma     türkçeyi  yolda  öğretmeye başla... Sakın küfür öğretme .. tembihinde  sıkı  sıkı bulunmayı,  aynı   ses  tonu ve tavırla sürdürmeyide ihmal  etmiyordu.  Oğluna ise    japonca ve daha yumşak bir ses tonuyla,   beni  dinlemesi  gerektiğini   ve ona  türkçe öğreteceğimi anlatıyordu muhtemelen.

   Tevfik abi, eşi  Nanu ve anne  bir arabada..   Kubilay ve oğul  Kiyoshi  benim arabada  , güzergahımız ise akşam  yemeği için  Çengelköy'de  boğaza nazır  bir restorant. Arabalara biner binmez  Tevfik abi  gözden kayboldu gitti. Biz ise  45 dakika kadar sonra vardığımız boğaz  köprüsünde,  gişelerdeki  akşam yoğunluğunun  sinirleri gerdiğine  bizzat  yaşayarak  şahit oluyorduk.  Birde   Tevfik abi  telefon  açıp gıcık verircesine  --  eee  nerde kaldınız  biz  çoktan geldik   deyince;   çaktırmadan ritim tutar şekilde  direksiyona   şiddet uygulamaya başlamıştım  .Durağan halde  önümüzdeki  araçları beklerken  yanımda bulunan çakma kayınço  Kubilay  efendi, gişelerin üstünde  büyük   harflerle yazan  OGS   ( otomatik  geçiş  sistemi )   yazısını alfabe niyetine gösterip  Kiyoshi'ye  tek tek  harf  öğretmeye   kalkınca  ,ben  öfkeyle  karışık   atladım hemen ve başladım eğitime.  No no  no !!    ...O-G-S  değil, ''  Or-dan  Geç-me   Se-ver-ler!! ''.. Kiyoshi  papağan  gibi  tekrar ederken  söylediklerimi , Kubilay'ın yüzü kızarıyordu.Gişeleri geçtikten  sonra da yol  boyunca  '' Ordan  Geçme  .......  !! '' cümlesini  sürekli  tekrar  ederken, Kubilay  susması için araba  aksesuarı,  oyuncak köpeği  verdi ona.  Oyuncağı kurcalarken susmuştu..Zaten  10   dakika sonrada belirlenen restoranta varmıştık.

     Bizim için iki  masa uzunlamasına  birleştirilmişti. Hemen bizim masalara paralel  yine  bir kaç masa birleştirilmiş, oturanların  kıyafet  ve   tarzlarından  belli ki  kadın  erkek karışık   kalabalık  bir grubun  iş  yemeği  vardı.  Yanımızdaki iş yemeği masalarıyla bizim masaların arasından  zayıf bir garsonun geçmesi  bile çok zordu.  İki ayrı grup  sırt  sırta vermiş, ortada  iç içe  bir  görüntü varken,  biz sonradan  gelen  3 kişi, bizi bekleyen  Tevfik  abilerin önceden  hazır bulunduğu  masamıza yerleştik.

     Henüz siparişler verilmemişti ki, masanın diğer ucunda oturan Tevfik abinin telefonu çaldı.Belli ki  açması gerekiyordu telefonunu..   ama konu özel olmalı ki kalktı.. ve bizim bulunduğumuz  masalarla    grubun masalarının arasından  göbeğini içine  çekerek ve  karşı gruptan  özür dileyerek  zar zor geçmeye çalışırken;  Anne  Nanu' da oğluna mırıldanıyordu   şevkatli gözlerle.. ( ne öğrendin  türkçe ?  demiş  meğerse)   Bunu  duyan  Kiyoshi büyük bir  heves ve gururla  öğrendiği baba  dili   türkçeyi, annesi  yerine;   iki  masa arasından geçmeye çalışan  babasına dönüp, yüksek sesle   '' chichi(baba) ..  ordan geçme severler,   ordan geçme severler..chichi ordan geçme ....   ''  demesi kulaklarımda acı acı yankılanırken  sanki dünyadan kopmuştum. Tevfik abi telaşla yan masadaki  gruba  türkçe bilmiyor,özür dilerim o türkçe bilmiyor,küfür bilmez.. diyerek amansız ama  şaşkın  ve çaresiz  durumu kurtarma mücadelesi verirken,  İş  yemeği yiyen yan masadaki  yaşı kemale ermiş  ama  hala  faal  idareci görünümündeki  olgun  amca,  homurtular içinde o kalabalık  gruptan çıkan  en net  sesin de  sahibiydi.   Kiyoshi' ye   sesleniyordu.'' oğlum sakin  ol,  sakin ol ..  kimse babana  bir şey yapmayacak !!  ''

   İnsanı  olgunlaştıran yıllar değil,  yaşadığı acı tecrübelerdir...  bazen  bedeli ağır olsa da !!  :))  Ben  bir taksit  daha ödedim o akşam..:)

YORUMLAR

12 Mart 2012, 02.00
süperr ya gece gece ne çok güldümm:)))
12 Mart 2012, 03.10
Blog başlığını görünce bir hevesle açıp okudum ve gördüğüm manzara hayal kırıklığına uğrattı. 
Bende bu gece çok önemli bir deneyim edinmiş oldum konu başlığına bakıp her önüne gelen yazı makale vs.. okunmaması gerektiği oldu.
Emeğinize sağlık ama  !!ZAMAN KAYBI!!                                         
12 Mart 2012, 03.38
Beymen:)))
Ne olacak senin bu halin hahahaha
Yine yakalanmışsın
O küçük kızın misafirler gitti artık olupsuluk yapabiliriz sözleri daha kulaklarımızdan silinmemişken şimdide OGS çıktı
Senmisin çocuklara küfür öğreten bu kaçıncı yahu
Ne ayıp aaaaaaaa:))))
12 Mart 2012, 09.03
       Öncelikle siyahorkide'nin yorumunun altına bir ''den den'' atarak aynen katıldığımı belirtmek isterim.Hem 1 dk.dur O.G.S nin açılımı tamamen alıntı,seni uyanık seni,alıntı açılımı bize yedirmeye kalkarsın ha pes doğrusu:)...Yıllardır Turizm Sektörün'de olduğum için anlattığın konudan gayet müzdaribim.Şöyle ki,bizim ayıp olarak,terbiyesizlik olarak gördüğümüz,duyduğumuzda kınadığımız küfrleri başka ülke vatandaşları dillendirdiğinde sevimli gelebiliyor,bu yüzden de muzip arkadaşlar turistlere bir süre sonra bizim sinkaf lı ifadeleri öğretiyor,e insanoğlunun karekteristik özelliği değilmidir,öğrendiğini biran önce göstermek,hal böyle oluncada alakasız bir yerde kelli felli bir dünya vatandaşından ya da dünya güzeli bir bayandan bizim çok bilindik küfrü duyabiliyorsunuz,normalde kendi vatandaşından duysan kavga sebebi olacak söz sanki turistin ağzında yumuşuyor sevimli bile gözükebiliyor.Kiyoshi sen bu yazıyı okuyamassın ama yinede beymen abinden uzak dur,tehlikeli adam vesselam:)
12 Mart 2012, 09.36
sunu tek paragrafta anlatabilirdiniz niye bu kadar uzun yazdiniz gereksiz uzun bir blog olmus :))
12 Mart 2012, 10.59
Bizden başka başka milletler küfür etmez mi zannediyorsunuz?Ben buraya Rusça küfürler yazsam ban yememe sebeb olur.;-))

12 Mart 2012, 13.32

Bana gecen sene gittiğim Mardin-Midyat gezisinini hatırlattın. Şimdiki Firar dizisinin çekildiği köşkteyiz. Yörenin kızları etrafımı sarmış bireyler satmaya çalışıyor. Sıkıldım ben de böyle olunca ama adım atamıyorum o derece. Çıkardım az sayılmıyacak bir para cebimden kızın biri kaptı diğerleri de bana da bana da diyor. Dedim ki; hiç bir şey satın almayacağım siz aranızda paylaşın.

Kürtçe birşeyler söylediler sinirli sinirli uzaklaştılar. Yanımda kürtçe bilen arkadaşlarıma sordum ne dediler diye? Artık akraba olduğumuzu, bütün kürt erkeklerini yakından! tanıdığımı söylediler !!

İyi ki, bilmiyordum dillerini cevap ta veremezdim hoş gene hem para ver hem küfür ye acayip sinir olmuştum.Gülümsettin beni. Güzel blog olmuş eline sağlık...

12 Mart 2012, 13.50
Dublaja uğrasa;lanet olsun,canın cehenneme,aman tanrım tarzı kelimelere bırakırdı yerini.Yurdum insanı da gelip biz küfürlü ve argo konuşuyoruz,yabancılara bak hele derdi.Filmleri kendi dillerinden oda olmadı alt yazılı izleyin ;)

12 Mart 2012, 14.08
Eğlenceli yazıydı ve bu tadı almak için gerekli olan yazı dili yakalanmış tarafınızdan yine tebrikler.
En çok eğlendiğimiz yerler gerçek insan hallerini anlatan durumlar bence.

Hani derler ya; "Bazı insanlara küfür yakışıyor abii!" bence de öyle.:)
Ve bazen öyle durumlar oluyor ki  isterseniz ansiklopedik bilgi sunun, hiç bir söz o anki durum için -küfür olarak tanımlanan- o iki çift lafın etkisini vermiyor.:) Buna da "Cuk oturdu" deniyor.:)

Size minicik bir konuda öneirim olacak kabul ederseniz.
Lütfen güzel yazılarınızı, bilinçli ya da bilinçsiz olumsuz eleştirilere gard almış gibi görünen cümlelerle gölgelemeyi refleks haline getirmeyin. Dediğiniz gibi yapıp umursamayın. Biz hiç umursamıyoruz çünkü.;)

Yalnız kendime ait bir görüşümü söylemeden edemeyeceğim: -bilmeyenler de üzerinde düşünebilir,serbest.-
Ben henüz 6 yaşımdayken, okumayı çözdüğüm zamanda öğrendim; -ister bir koca kitap, ister bir cümle, ister bir sözcük olsun- okunan her şey için harcanan zamanın "VAKİT KAYBI" olarak nitelendirilmesinin ukalalık, daha öteye geçeyim "Okumayı bilmeyen cahillik" olduğunu...
Ayrıca, yazma eyleminin, tüm emekler gibi saygı duyulması gereken bir eylem olduğunu da,
yazan ya da yazara -fikri paylaşmayabiliriz, tartışabiliriz ama- "Şunu şöyle değil böyle yazsaydın." gibi karışılmasının hadsizlik, densizlik olduğunu da öğrendim çoktan...

Ellerinize sağlık.
Teşekkürler.




12 Mart 2012, 14.18
bi solukta okdum tam bi fıkra:)osmanlı zamanında hatrı sayılır bir zat yüklü paralarla küfür satarmış.evet evet aynen böyle o güne kadar kimsenin duymadığı bilmediği küfürler, müşteri gelirmiş mesela o gelen kişinin karakterine uygun üretirmiş ve başkasına vermezmiş aynı küfrü, bi kitapta okumuştum bunu ve küfrün de ticareti varmış meğer:)
12 Mart 2012, 15.22

Ben  küfür etmeyi bırakalı  baya  bi zaman oldu.Antropoz mu dersiniz, kırılma anı mı dersiniz bilmiyorum ama ;

   Bana gıcık verip,kızdıran arkadaşıma  patlamıştım en son.Benim  ağzımdan çıkan  küfür biter  bitmez verdiği  cevap   tövbem  oldu.    ''  hep vaad..  hep vaad ''  demişti. :)

   Okuyan ve yorum yapan herkese teşekkür ederim.Sadece yazımın görünen  yüzünü değil, yaşanmış  halini  hissedebilenler düştüğüm durumu çok daha iyi anlamışlar zaten :) tövbeeee  bir daha ..3   yaşındaki çocukla bile  siyaset , ekonomi  konuşlucam  artık....

   Tekrar çok teşekkür ederim herkese ...

12 Mart 2012, 17.26

varmı birbirimizden farkımız .(

doğru olanı yapmak çok zordur bize .

yinede güzeldi çüzüm kendimizde. eğitim şart ;)

13 Mart 2012, 00.06
"tövbeeee  bir daha ..3   yaşındaki çocukla bile  siyaset , ekonomi  konuşlucam  artık...."

bir kere bilinçaltı bile karşı ki klavye sürçmüş, bkz. "konuşlucam"

gelelim konuya,argo kötüdür kakadır bilmem nedir de çözüm basit: argonun tamamen kalkabilmesi için bazı tabuların yıkılması silinmesi gerekir ki bu da çok zor. o yüzden argoyla yaşamaya alışmalıyız.biz delinmiş ozon tabakasıyla yaşamayı öğrenmişiz bunu mu öğrenemeyeceğiz...

bence ziyanı yok. zaten ben gülmem böyle şeylere, ne banal. ben sadece sinirlenince kullanırım argoyu.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın