74.724.269
15 Mart 2012, 20.55 A- A+Televizyon ekranlarında birçok kez 70 milyon bizi seyrediyor sözünü duymuşuzdur. Sanki cümbür cemaat herkes aynı programı seyrediyor memlekette:) Ya da programda yer alanların genel isteği bu doğrultuda.
Neyse ben araştırdım arkadaşlar. 2011 adrese dayalı nüfus sayımına göre 74 milyon 724 bin 269 kişiyiz. Kilometrekareye 97 kişi düşüyormuşuz. Eh fena sayılmaz. İş yok, güç yok ama artıyoruz işte…
Nüfus sayımı malumunuz artık adrese dayalı yapılmaktadır. Önceleri sokağa çıkma yasağı ile yapılan sayımlar yok. Yani özgürlüğümüz artık kısıtlanmıyor:) En son 22.10.2000 tarihinde kısıtlanmış özgürlüğümüz.
Aslında ben de bu konuda bir şeyler yazmak istiyorum. Bu bir günlük sokağa çıkma yasağı gerçekten özgürlüğümüzü kısıtlıyor muydu? Bence hayır:)
1990 nüfus sayımını hatırlıyorum mesela. O yıllarda mahallede oynayabileceğimiz tüm boş arazilere büyük bir hızla betonarme binalar dikiliyordu. Ama o gün tüm sokak ve caddeler biz çocukların olmuştu. Evimizin önündeki dakikada onlarca arabanın geçtiği cadde bomboştu. Sabahtan akşama kadar bisiklete binmiştik, futbol oynamıştık. Gerçekten çok eğlendiğimi hatırlıyorum. Bu sözde yasak benim için bulunmaz bir özgürlük olmuştu.
Hem beraber fazla zaman geçirmeyen aile bireyleri içinde aile olmanın ne demek olduğunu hatırlamak için iyi bir fırsattı bu yasaklar. Özellikle günümüzde aile bireyleri evi bir otel gibi kullanmakta. İnsanlar tatil günlerinde evden kaçacak yer arıyor. Lise ve hatta ilköğretim öğrencileri dershane yollarındalar. Gençler sinemalara, kafelere, çarşıya pazara koşarken anneler ev işi yapıyor. Babaların ise çoğu tatilde olsa yine ekmek parası peşinde koşuyor. Çocuklar ve özellikle anneler, babaları kendilerine yeterince zaman ayırmamakla suçluyor. Eskisi gibi sabah kahvaltıları beraber yapılmıyor, kimi geç kimi erken kalkıyor. Hatta bazıları evindeki eşyaların yerini değiştirseniz fark etmeyecek durumda. İnsanlar evlerinden öyle kopmuş ki huzuru hep dışarıda arıyorlar.
İnsan kendi evindeki rahatlığı ve huzuru başka nerde bulabilir ki? Ama o dışarıya çıkma yasağının uygulandığı günlerde herkes bir günlüğüne de olsa mecburen evde oluyordu. Aile bireyleri konuşuyor, dertleşiyor, beraber zaman geçiriyordu. Hatta aile içi kırgınlıklar bile belki de telafi edilebiliyordu. Koskocaman bir gün tüm aile hep beraber. Artık birçok ailenin özlediği bir tablo. Öyle bir hale gelmişiz ki normal olanı özlüyoruz.
Hem işin bir heyecanı vardı:) Sayım memuru ne zaman gelecek merak edilirdi. Memura çay, pasta veya çörek ikram edilirdi. Bu ufacık olay bile toplum olabilmenin başlangıç noktalarından biri değil midir?
Bazen komik olaylarda yaşanmıyor değildi aslında:) Rahmetli annem ile cicimin ve en küçük yengemin adı Hatice’dir. Anlayacağınız babamlar 3 erkek kardeş 3 Hatice ile evlenmiş. Hepimiz aynı bahçeli, iki katlı evde oturuyorduk. Memur bilgileri yazarken hangi geline sorsa adım Hatice cevabını alınca “ Ya kardeşim sizde Kayseri’de nerde Hatice bulduysanız almışsınız. “ demişti.
Birde yan komşumuz vardı, adı Ramazan. Daha doğrusu Ramazan teyze:) İlk başta alay edildiğini düşünen memur gülmeye başlayınca bizim sevimli ihtiyar basmış buna kalayı. Allah rahmet eylesin!
Haaa! Unutuyordum. Birde özellikle kırsal yerlerde sadece insanlar sayılmazdı, büyük ve küçükbaş hayvanlarda üçkâğıtçılıkla insan gibi kayıt ettirilirdi memurlara zorla:) Tek sakat yönü buydu belki de yasaklı sayımların.
Hayatımızı birçok yasakla sürdürmekteyiz. Ama birde bu yönleriyle baktığımızda sanki o nüfus sayımları yasaktan çok bir hediye idi hayatımıza…TuRK
YORUMLAR
Ve bir şey daha güldürdü:) -KUPA-KIZI- yorumun yarısı başka bir bloğa mı yazılacaktı yoksa;) Bir karışıklık olmuş sanki.
O yılları çok net hatırlayamasamda sen yazdığında yaşamış gibi oldum. Zaman makinesi çok güzel işlemiş. Çok beğendim, ellerine sağlık.
elinize sağlık,yazınız bana bir fıkra çağrıştırdı kendi kendime güldüm.
genç delikanlı evlenme çağında ve herkes seferber. arkadaşının biri ona bir kız bulur zengin yani yok yok.tek kusuru çirkin.genç düşününce arkadaşı,ya akşam geç gelirsin cumartesi pazar maça gidersin sadece karanlıkta karşılaşmaya çalışırsın olur biter der. genç yine düşünür ve peki sayım günü ne yapacağım der.
Okuduğum bir paylaşım beni biryerlere götürüyorsa işte bu diyorum.. tşk ediyorum , sanırım çocukluğumuzun en güzel yasağı bu olsa gerek.
Babamı sayım günü hariç , hiç bir zaman gündüz vakti evde görmedim , o günleri düşünmek hüzünlendirdi beni (nedense bu gün o moddayım ).babam çok çalışkan biri olduğundan sürekli çalışır, vardiya dönüşü gece eve geç geldiğinden bizler uyumuş olurduk , onunla zaman geçiremeden büyüdük.
Sayım günü memurlar gelinceye kadar da boş durmaz bahçe işleriyle uğraşır ama en azından bizlerle olurdu , onun etrafında dört dönerdim.
Şimdiki çocuklar, zamanlarının çoğunu okulda, kurslarda ve pc başında geçiriyor olsalarda , aileleriyle beraber zaman geçirmenin özlemini içlerinde hissettiklerini düşünüyorum ben.
Öyle güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık.
Daldım ben de, bir an o günlere gittim ve beni çok etkileyen; "Yaşamak böyle bir şey işte." dedirten, Nüfus Sayımı dendiğinde ilk aklıma gelen, unutmadığım anım aklıma geldi yine.
Sayımda görevliydim, verilen bölgede çalışırken çok katlı, çok daireli bir binaya girdim.
Bir evde, ertesi gün yapılacak nişan töreni hazırlıkları, coşkulu bir müzik sesi ve neşeli insanlar vardı. Onlarla birlikte neşelendim.
Başka bir ev, bir gün önce kaybedilen, çok sevilen aile bireyinin ölümü nedeniyle soğuk, suskun, karanlık ve hüzün yüklüydü. Onlarla üzüldüm.
Yine aynı binadaki başka bir ev ise öğrenci eviydi ve 3-4 genç arkadaş, zorunlu eve kapanış nedeniyle enerjilerini boşaltacak yer bulamadıkları için sanırım, sabahtan başlamışlardı alkolle haşır neşir olmaya ki hepsi de kör kütük sarhoştu.
3-4 yılışık sarhoş herif ve bir genç kız. Kendimi sert, suratsız ve otoriter göstermek için ne kadar çabaladığımı siz düşünün artık...:)
Hayat böyle bir şey...
Teşekkürler paylaşıp okumamıza neden olduğunuz için.
Sevgiler
günümüz nüfus miktarından yola çıkarak geçmişe bir yolculuk yaptıran blog, geçmişe özlemi, yaşanmış hoş anılarla tatlandırmış.e daha ne olsun diyerek 10 üzerinden 6 veriyorum bloga 3 puanı kıllığımdan kırıyorum 1 puan da farketmediğim bir şey vardır diye.
nüfus sayımları kafamda o kadar net değil ama elektrikler gittiğindeki heyecanı hatırlıyorum.sanki sihirli bir değnek dokunur da bir cümbüş başlar ya aynen öyle olurdu.