gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

KİMDİ 'O' NEDEN GELMİŞTİ ?

15 Nisan 2012, 13.43
A- A+
 

Sabah uyandım, evde keskin bir soğuk. 'Allah Allah, kombiyi mi kapatmışım, ya da kapatmışlar' diyerek ,mutfağa bakmaya gittim..'Yoo açık'. Salona yaklaştıkça, soğuk daha da birkendini hissettiriyor. Salonda ki, balkon kapısı ardına kadar açık. Hemen kapattım. Doğal gaz boşa yanıyordu. Günlük işlerime devam ettim.

Canım sıkkın, epeydir sokağa çıkmıyorum. Gelen telefonları açmama gibi bir istek olsa da içimden, 'acaba kimdi' dememek , kendimi yememek için açtığım bir hallerdeyim. Diyeceksiniz, kimin aradığı belli değil mi? telefonunda. Bazı arkadaşlarım var ki, cebten aramamayı yeğliyor, ev telefonundan arıyorlar. Ev telefonunda ise,numarayı göstermesi için, bir takım işlemler yapmam gerek. Sorunun ne olduğunu bilmiyor, ve de bununla uğraşmak istemiyorum.

Telefon çaldı, kim olabilir diye, hafızamda seri bir taramadan sonra açtım. Işık karşımda, 'nasılsın masılsın' faslından sonra, 'hadi gel beni al, Beylerbey'ine, midye yemeye, deniz havasını çekmeye gidelim' dedi. Ben yok, mok türlü bahaneleri sıralarken, sihirli cümleyi kullandı. 'Ama benim çok ihtiyacım var' . Bu durumlarda, boynum kıldan ince. Çaresiz 'peki' deyip, alelacele giyindim ve yola çıktım.

Işık'ı evinin önünden aldıktan sonra, Beylerbey'ine geldik. Başta çok zorlanırım ama bir çıktıktan sonra mutlu olurum. Özlemişim denize bakmayı, özlemişim temiz havayı içime çekmeyi, özlemişim de özlemişim herşeyi...

Müşteri bekleyen 1' i 5' le çarpan garsonların arasından, kafamızı denize çevirerek kurtulup, en sonunda, 2 şer çeyrek ekmeğe, midye tavamızı alıp, salaş bir öğlen yemeğine başlamak üzere, koca çınar mı, bilemiyeceğim ama içimden çınar demek geliyor, ağacının altındaki yuvarlak oturaklara oturduk.Sıkılıyorum, çok konuşmuyorum.Aklım başka yerde, başkalarıyla konuşuyorum, tabii çimden. Birden sırtımda, popoma yakın bir yerlerde, bir sıcaklık duydum.'Ne oluyor,me oluyor 'derken, küçücük, hafif sarışın, bembeyaz bir yavru kedi ,hop kucağıma oturdu.Hayvanları çok severim.Hele Işık! O hala, kaybettiği 'Boncuk' un yasını tutmakta.İki arka bacağı ile yükselerek, iki ön patisini, omuzlarıma dayayıp, burnunu burnuma sürttü. Sanırım bu bir öpüştü...İçimde ki hüznü hissetti, ya da seslenişlerimi duydu da onca yolu, göze alıp geldi. Bilemiyeceğim. Sonra, kucağımda, tostoparlaK olup 1 saate yakın, öylece bizi dinledi. Kimdi 'o' , ya da kim göndermişti. Dönüş vakti yaklaştı. Kalkacağız. 'pist' dedim inmedi, 'şişt' dedim daha da bir kuvvetli yerleşti. Tuttum elimle yere koydum, başladık yürümeye. Arkamızda, nasıl koşturuyor, yolumu kesiyor. Gidemiyorum. Bizi gören tüm garsonlar, 'aaa bizim kedi, alın götürün onu, çok tatlıdır' derlerken, Işık' ta sürekli konuşuyor.'Bak üstümde kedi kokusu varken bile, bana değil de sana geldi, bunun bir anlamı var' diye.

Uzun zamandır, evcil hayvan beslemeyi bırakmıştık. İkilem içindeyim. Oğlan istemez, eşim ise çok öncelerdeki, Minnoş'un hatırasına ihanet etmez. 'Tamam ya dedim, hadi sana 1 günlük bir saltanat yaşatayım, nasılsa her tarafa yapacak, her yeri tırmılayacaksın' dedim. 'Ve benim seni yarın buraya geri getirmem için bahanelerim hazır olacak' dedim. Ve kucağıma alarak arabama yöneldim. Araba çalıştığında, kedi koltukların altına yapıştı resmen, belli ki, beyimiz ilk kez bir arabaya biniyor.

Geldik eve, oğlana mesaj çektim, aradı. 'Böyle böyle,kedi medi' derken, 'ben yarın eve geliyorum, o kediyi götür yerine bırak, yoksa beraber bırakırız 'dedi.

Kedi nasıl sakin, kucağımdan inmiyor, bekliyorum ki, ortalığa yapsın,yapmıyor. Efendi efendi duruyor.Karakterimiz de sağlam yani. Ertesi gün gelecek olan oğlum, o akşam geldi.Hem de koştura koştura. Uzun zamandır, evdeki rollerimiz değişmiş, 'o' ebeveyn bizler, çocuk olmuştuk. Kapıdan girer girmez : 'hani nerede o kedi' dedi. 'Al burada' dedim...Mırmır bakıyor oğlana, indi koltuktan, koştur koştur yanına vardı..Ayaklarına sürtünmeye başladı.İşini de nasıl biliyor, nasıl üçkağıtçı. Üzgün üzgün de, göz süzüyor oğlana. Arkasından kapı çaldı ,eşim. Ben yine,başladım anlatmaya, 'hıh' deyip, gitti üstünü değiştirmeye...Kedi, ona gitmedi. Ama süreki uzaktan süzdü. Dedim ya, işini biliyordu...

Ertesi sabah, kalktım yine ev buz. Salona geçtim, yine balkon kapısı açık. Ne düşünceli, kediye tuvaletini yapması için, her sabah balkon kapısını açıyor,öyle işe gidiyor dedim. Artık, herkesin gönlündeydi. Tam bir hafta geçti, yatıyor ve düşünüyorum. Birden birşeyler karıştı, ve bir şüphe belirdi. Gecenin ikisiydi. Eşimi uyandırdım. 'Sen her sabah , balkon kapısını açık bırakıp gidiyorsun, değil mi diye sordum?... 'Yooo, sen akşamdan,kedi için bırakıyorsun,ben de kapatmıyorum sabah gördüğümde ' demez mi?...

Salonda akşamları, 100 kere, kapının önüne gelip bağırır, bizi yerimizden kaldırır. 'Açın şu kapıyı, sevgilimle konuşacağım ya da tuvaletim geldi 'der. Her seferinde, kalkar açarız. O gece, salonda yattım, ışıkları söndürdüm. Bu arada, kedi hep benimle yatar. Uyuyor numarası yapıyorum. Çok geçmedi, kalktı bu, dogru balkon kapısının önüne. Balkon kapısı pimapen, kolu da çok sert, aşağıya doğru kilitleniyor. Ve kolun tam hizasında, pencerenin mermeri var, içeriye dogru. Çıktı mermere, kilidin yanına geldi, kilit kolunu, alttan yukarıya doğru kafasıyla ittirmeye başladı. 2 hamlede, kapı açılmış, bu aşağıya inmiş, 'kapı böyle açılır,istediğiniz kadar kapatın' diyen bir eda ile, patisiyle kapıyı ardına kadar açıp, sevgilisine şarkı söylemek üzere balkona çıktı...

 

Ertesi gün ??

 

Salonda filim izliyoruz, kedimiz, yine kapının önüne gelip, çığlık çığlığa ' açın kapıyı' diyor. Kimse suratına bakmıyor bizlerden. Ağladı ağladı, sonunda yine çıktı, bu sefer gözümüzün önünde, kapıyı açtı ve çıktı. Artıl illegal yaptığı işlemi, legalleştirmişti.

İşini biliyor, hem de çok biliyor. Peki yaz geliyor, hırsızlar?? onlarda biliyorlardır değil mi, işlerini....

Kim o? kim gönderdi? nereden geldi? amacı ne?, bilmiyorum ama bize 'çok hoş geldi'...

YORUMLAR

15 Nisan 2012, 16.41
Bende bir kedi severim ve evimde iran cinsi bir kedim var ,adi ''Pa§a''....Ve biz pa§a ile pa§a pa§a ya§ayip gidiyoruz...Merak ettigim ,evde ya§ayan kediler ihtiyaclarini kum dolu bir kutuda giderirler ve dogasi geregi yaptigi pisligin üzerini örterler...Siz kedinizin ihtiyacini gidermek icin balkona ciktigindan bahsetmi§siniz,acaba bolkonunuzda böyle kum dolu bir kutu,legen türü bir§ey var mi merak ettim!!!Yoksa kedicik icin bu i§lem,i§kenceye dönecektir...Ayrica bir hayvansever oldugunuz icin sizi can-i gönülden kutluyorum,kedinize ve size aile bireylerinize saglikli bir ömür diliyorum....
15 Nisan 2012, 16.54
ya o bir insan olsaydı? hiç tanımasaydık ve gelse ellerini omzumuza koysaydı? ne yapardık? sen de işini biliyorsun kupa, biliyorsun ki o miyavlayan şeyin en kötü ihtimalle tek zararı orayı burayı kirletmek olduğunu...
15 Nisan 2012, 16.56

Sevgili Turco, elbette balkonda onun kumu var ayrıca tuvalette de var bir tane. Ama o, balkonu tercih ediyor. Kızlara şarkı söylemek için :-))

Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim, bil mukabele...:-)))

15 Nisan 2012, 16.57

Sevgili Turco, elbette balkonda onun kumu var ayrıca tuvalette de var bir tane. Ama o, balkonu tercih ediyor. Kızlara şarkı söylemek için :-))

Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim, bil mukabele...:-)))

15 Nisan 2012, 17.03
Ayy , canım kedicim ya , nasıl da bilir , kendisini eve alacak kişileri de diger ya sürtünür , ya kucağına çıkar , melul melul bakar öyle . Beni Buji adındaki kedim de , arabama saklanmıştı 2 yıl önce . Taa direksiyon boşluğuna kadar gitmiş şapşal şey . Benim OOOO :) Bujim :) . Çok güzel anlatmışsınız kupabeys , ellerinize sağlık .
15 Nisan 2012, 17.09
    :)) Sizi dinlerken sürekli kedi dediğiniz kedinizin hikayesi olmalı bu... Ne kadar güzel anlatmışsınız kedinize olan sevginizi aranızdaki bağı. Fakat ben kedi olan kısımları ayy nasıl dokunuyor, off ben olsam yapamam edemem dıye  okudum özellikle beraber uyumak tüylerimi diken diken etti benim yanımdan geçse çığlık çığlığa bir tavır sergilerim değil daha kucağıma oturtup yanımda uyutuyum :( Az da olsa kedilere olan ön yargım yok oldu :) Kedinizin hikayesi de çok enteresanmış... Hoşgelmişş size  :)) 
15 Nisan 2012, 17.12
ben 1 kedilerden 2 oyuncak bebeklerden hiç hoşlanmam ,  kedi ile bir anımda var
çocukken , bir kızın doğum günü var , ama kızın ailesi çok zengin çevreside öyle etilerde oturuyordu ,ben kıza aşıktım , ama bende tipsizdim çocukken o kadar tipsizdimki , benim resmimi görselerr hastanenein duvarına asarlardı ,yanınada yazarlardı , eğerki akraba evliliği yaparsanız çocuğunuz böyle olur diye , o derece.
her neyse ben kızın dikkatini çekmeye çalışıyorum , ne hediye alım filan düşünürken , hayvan almaya kara verdim , sonra kedi almıştım ucuzlarından , işte evlerine gittim ,içeriye girdim , bi baktım millet gülmeye başladı , tabi gülerler daha 12 yaşında 80 kilo , annemin zoruyla papyon giydirilmiş ceket takılmış saçları yana taranmış ön dişeri olmayan bir çocuk üstelik elinde bir kedi hüngür hüngür ağlamıştım ozamanlar .
ama böle olmamın suçu annemle ,   lanet ettim naciye abladıi ya kardeşim 1 yaşındaki çocuk köfteyle beslenirmi beni beslediler, bu nasıl mantık , yasin aç azını oğlum kamyon geliyo, ne kamyonu köfte geliyo , evde muhabbet kuşu var  , ya kardeşim 1 muhabbet kuşu 5 kilo olurmuartık nasıl beslenme şeklimiz varsa hayvanda hayatından bezdi.
11 yaşındaydım 79 kiloydum denize girmye utanıyordum , denize girdim zaman balıkların bile piskolojisi bozuluyodu , kırk yıllık kefalim böle popo görmedim , 

 neyse birazda içimi dökmüş oldum smile Resmi  eline sağlık güzel blog olmuş
15 Nisan 2012, 17.22
bizde de var bir tane adı ŞEKER çocuksuz evimize ses...görüntü...yani bir garip sıcaklık...iyi bir şey....en azından evde kimse yok demiyorsunuz...eşim evde değilse ben ben yoksam o yalnızlığa anahtar uzatmıyoruz....kapıda bir karşılayan herdaim var yani...ve iyikide var....
15 Nisan 2012, 19.38
Van kedisinin üstüne kedi tanımam. Çocukluğumdan beri fırsat buldukça farklı cins ve renkte kedim oldu. Çeşitli sebeplerle kaybettim onları. Asla evden göndermedim. En son  pamuğum veterinerin yanlış tedavisine kurban oldu. Halen hatırladıkça kendimi güç tutuyorum. Bırak yaşayabildiği kadar hayatınızda kalsın lütfen gönderme. Sokaktaki kediler iç güdüsel olarak (bana göre) onlara kimin sahiplik edeceğini çok iyi biliyorlar ve kesinlikle ona yöneliyorlar. İnşallah bende pamuğum gibi güzel ve akıllı bir kediyle karşılaşırım. Bunun için bir van yolculuğu görünüyor uzaktan )))
15 Nisan 2012, 19.46

Bir canı emanet almanın sorumluluğunu 7 -8 yaşlarımda öğrenmiştim. Miniminicik aldığım civcivlerim, tavuk ve horoz (çoğu horoz) olma yolunda hızla ilerlerken balkonumuza sığmıyorlardı artık. Bahçe katından biraz yüksekçe olan evimizin balkonunun altını kümes yapmıştık babamla. İlk geceleriydi yeni evlerinde. Hain köpekler nasıl açmışlar kapısını kümesin.... parçalamışlar cikciklerimi :(   Sabah sadece bıdık kalmıştı onu kurtarabilmiştik. Ve ben ondan sonra hiç bir canlı  beslemedim, çicek bile. Bu yıla kadar. Arkadaşlarımın, eşin, dostun besledikleriyle gideriyordum sevgimi.

Bu dostlardan biri benim korkumu ve sonu  hüsranlı hikayemi bilmediğinden sanırım, doğum günümde muhabbet kuşu hediye etti. İlk gördüğümde, ilk bebeğini kucağına alan anne gibi hissettim galiba, (bu deneyimim de olmadığından galiba diyorum) hem çok sevindim hemde ona bakabilecekmiyim kaygısı sardı beni.  Eminönü'ne indim, Mısır Çarsı'sının yanında ki yem,kuş,balık, çicek satılan çarşımsı yerde dolanıyorum. Ne alacağımı ne yapacağımı bilmiyorum. İki çocuk, takılyor gözüme, 12 -13 yaşlarında, nasıl hevesli hevesli kuş, kafes, yem almaya çalışıyorlar, biri daha bilgili bıcır bıcır anlatıyor ötekine. Ablacığım diyorum, bakarmısın! hızlıca anlatıyorum derdimi.

_ Tamam abla, diyor. Anlatıyor heyecanlı heyacanlı,

_ Kum alıcaksın altına sermek için, yemine koymak için ....  marka kum alıyorum. .... vitamin suyuna damlatıcaksın, parazitler için .... al. 

Hatta beraber alıyoruz, biraz ondan biraz internetten öğrendiklerimle büyütmeye çalışıyorum.

Mutluyum, bakabiliyorum diye. Bir ay sonra...  Bakarken ayakları ilişiyor gözüme bembeyazlar. Gagasi yumuşamış gibi. Mantar gibi diyorum , kuşlar mantar olur mu ? iç sesle.

Hemen internetten araştırmaya başlıyorum. Mantarlı kuş resimlerine bakıyorum, benziyor. Bir sürü bilgi teramiciyn sürün, mantar şampuanıyla kafesi yıkayın, suyuna mantar ilacı koyun, hepsini yapıyorum. Yapıyorum çünkü yakınlarda veteriner yok. Daha doğrusu kuşlara bakmıyorlarmış. Hep bir ağızdan Avcılar Veterinlerlik Fakültesine  yönlendiriyorlar beni. Kendimi doktoru olmayan köyde hissediyorum. Doktor yok. Bende internet bilgileriyle tedavi etmeye çalışıyorum, petshoplarda ki satıcıların dediklerini de harmanlayarak.

Ama iyleşmiyor ,artık dayanamıyorum. İşten izin alıp gidicem, Avcılara. Alıyorum kafesi ertesi sabah, elimde kafes işyerindeyim.

- Kem, küm.. doktor bey, ben Derviş Efe Sofiyi veterinere getircem Avcılar'a, izin istiyorum.

Hava soğuk, yağmur yağdı yağcak. Elimde üzerine şal örtülmüş kafes metrobüslerdeyim. Bu kampüsü buraya kuranın diye geçiriyorum içimden. Öğrenciler yüz felci geçirir burda. ( Ne kadar uzun anlattım ya bunun içinmi yorum yapmıyorum acaba)

Neyse efenim dahiliye ye başvuruyorum, bir öğrenci ilgileniyor sağolsun. Buralardaysa teşekkür ediyorum. Mikrobiyoloji, parazitoloji tahlil, tetkik, yaptırıp benim yaptığım tedavileride doktora anlatıyorum. İçim rahat doktora ulaştımda, reçete yazmıyor bize. Benim kullandığım mantar ilacına devam, dozunu azaltarak. "21 gün sonra tahlil sonucunu alabilirsiniz." diyor. He bu arada parazitolojideki doktor eş istiyo olabilir diyor.Büyümüşte eş istiyor yahu. Bide hasta nasıl eş alayım sana ben, Derviş Efe Sofi :)

İşyerine geliyorum nesi varmış diyorlar, hafif dalga geçerek. Depresyona girmiş, eş istiyormuş, diyorum kısık bir sesle geçiştirmek isteyerek...

Ha ha ha , diye oklar bana dönüyor, hayvan bile eş istiyor bak, sen hala düşünme.

Bana çekmemiş diyorum. Babasına çekmiş demek :))

Vel hasılı kelam. Onları beslerken endişeleniyoruz, korkuyoruz, kısıtlanıyoruz, tatillere çıkamıyoruz bazılarımız. ( kedi, köpek beslersen evden çıkman zor mesala) ama çok şeylerde öğreniyoruz, yaşıyoruz ve şaşırıyoruz.

Hamiş: Avcılar Veterinerlik Fakültesi Hayvan Hastanesi küçük dostlarınızın sağlık problemleri olduğunda gidebileceğiniz bir kurum. Bu yakadakiler için tabii.

Kupabeys emeklerinize sağlık. Sevgiyle.

 

15 Nisan 2012, 20.19
        Kupabeys kedi için banyoya içi toprak ya da kum dolu bir kap koyun göreceksiniz hep oraya gidecektir. Ha kabın altına da bir gazete kağıdı falan koyun ki üstünü örterken ortalığı kirletmesin.Bir şey daha kediler kendilerini sevecek kişiyi çok iyi ayırt ederler. Yeğenim kedileri hiç sevmez onlarda onu. Olur ya sevmeye kalkışsın hemen tırmalarlar.Ellerinize sağlık.
15 Nisan 2012, 22.09

Geçen akşam arabayla hasta ziyaretinden dönüyordum. Yolda beyaz poşete benzer bir şey gördüm, sanki rüzgardan hafif kalkan poşet misali. Yaklaşınca maalesef arka iki ayağı olmayan beyaz bir kedicik olduğunu fark ettim. Kendini yukarı çekip yol kenarına ulaşmaya çalışıyordu. Trafik aktığı için o an duramadım. İlk müsait yerde durdum. Arabadaki arkadaşlardan birisi ile geldiğimiz istikamete koştuk ama ezilmiş bir bedenle karşılaştık. Sanırım bizden sonra arabanın biri mecburiyetten ezdi hayvancağızı. Üzgün ve çok moralsiz bir şekilde arabaya geri döndük.

Ne çok ezilen hayvancağız görüyoruz yollarda, ya da hep bana mı denk geliyor:( .

Her hayvan sevgiyi hak eder, hak etmeyen o kadar çok insana sevgimizi veriyoruz ki.

Ben biraz iç kararttım sanırım. Ama blogu okuyunca bana ilk çağrışım yapan olayı paylaşmak daha uygun geldi.

Saygılarımla...

15 Nisan 2012, 22.53
Merak ettim ya da anlamadım ben. İlk gün daha evde kedi yokken balkon kapısını kim açmış?
Çocuk kiltleri oluyor pimapenler için tavsiye ederim:)
15 Nisan 2012, 23.33
Herkesin bi hayali vardır.Düşündükce gülümser, mutluluk duyar...Benimde en cok istediğim hayalini kurduğum şeylerden birisi, içinde 3 kedimin,5 köpeğimin olduğu kocaman bi evde yaşamak.Hayvan dostlarımızı o kadar çok seviyorum ki bazı insanları tanıdıkca onlara daha bi düşkün olduk diye düşünüyorum :)
16 Nisan 2012, 00.49
oy ya biliyorlar  hayvanlar ve cocuklar kendilerini seveni  biliyorlarrr ve sevgilerinide nefretlerinide saklamadan gosteriyorlar   bayiliyorum o hallerine yureginize saglik .
16 Nisan 2012, 03.11
(evdeekmekyokbengittimelitaldim).......yorumunu cok begendim,eger §ayet bir gün blog yazarsan okumayi cok isterim...Bir insan ancak bu kadar eglenceli kendisini Ti ye alir!!!!Ayrica kedileri sevin arkada§lar...Allah onlari o kadar özel yaratmi§ ki,bazi iki ayaklilardan daha dü§ünceliler,dogada DI§KISININ üstünü örten tek hayvan!!!Evinize kedi alirken ama iki kere dü§ünün,ben iran kedimin yüzünden artik siyah giyemiyorum,cünki siyah kedimin KILLARINI miknatis gibi cekiyor ....Seyahate cikmak hayal oldu,cünki kedime bakacak kimseyi bulamiyorum...
16 Nisan 2012, 09.53
Ben de hayvanları çok seviyorum ama yanlarına yaklaşamıyorum dokunamıyorum:( Böyle bir fobim var ve bu çocukluğumdan kalma bir korku. Küçükken köyde tavuklarımız vardı, bir sürü de civcivi...Bahçede bir çukur vardı ve civcivin biri o çukura düşmüştü, ben de onu çıkarmak için yere yattım adeta:) Annesi kanatlarını açarak üstüme bir atladı gagasıyla saçlarımı yoldu sanki:) Akşama kadar ağlamıştım korkudan, o günden bu yana böyle bir korkum var, çok sevmeme rağmen kuşa bile dokunamıyorum.
17 Nisan 2012, 10.01

Sevgili blogseverler;

Sınırlı yorum hakkımı, kullanırken dikkat edemediğim ve de, ipin ucunu kaçırdığım için ancak şimdi yorumlarınıza, yorum yapabiliyorum. Bir arkadaşımızdan görmüştüm, kopya çekip, tek bir yorumda yapacağım tümünü :-))

Bala; evet çocuklukta ki talihsizlikler, hakikaten , hayvanlardan ürkmemize neden olabiliyor...Oysa, o korkuyu atıp, onlara dokunduğunda, sevdiğinde ki, enerjiyi hissedebilmek çok güzel. Benim de trafik fobim vardı yıllarca. En sonunda, kendi arabamı kullanarak,üstesinden gelmiştim...

Nazenin; ah o hayal ne güzel, inşallah bir gün gerçekleşir. Ama bence, bir tanesiyle başlasan şimdilik :-)

NaturaLLy_ : Çocuk kilidini hiç düşünmemiştim, teşekkürlerr!

TuRK_38 ; Otobanlarda ki, hayvan ölümleri gerçekten içler acısı..Yüreğim kaldırmıyor gördüğümde...

MASKEM: Arkadaşım, aynen önerdiğin gibi, tuvalette de 2. bir kumu var. Ama o illaki, balkona çıkacak :-) Şarkı söylemeyi seviyor kerata..

Ŧ๏гtยภค๓єгเς : Meriç blog içinde, blog olmuş...Harika, bizler çılgınız :-))))

!(☆คzгคภคz123☆) Van kedisi, elbette!!! Ve Pamuğunu aratmayacak, yeni bir Pamuk, bir önce hayatına girer dilerim...Van'a gidişi erteleme

ben_sevgi34 : Evet, ben iş yaparken bana nasıl güç veriyor anlatamam, 'hadi bak ben de yanındayım, bir koşu bitirelim işleri', kapıda herkesi, benden sıcak karşılıyor :-))

EvdeekmekyokbengittimelitaldıM: Yasin, bayıldım yorumuna, traji komik anlatımına.

Seni çok ama çok etkilemiş bu olay; bugün baktığında, çok ama çok sevimli, öyle değil mi? Sen de anlatırken kahkahalar atmıyor musun? Ben attım ama o çocuğa değil, bugünkü, halinle, gözümün önünde canlandı anlatımın...Saflık, çocukluk ÇOK AMA ÇOK GÜZELMİŞ, onu bilirim :-(

Sєllγ : Evvetttttt Selly, radyo yayını yaparken bahsettiğim, yanı başımda yayını dinleyen 'o kedi' bu kedi...Ah daha başka ne hikayeleri var, yayında anlatırım

Ataya : Harika 'Buji' ...:-) Evet, şapşal derken , ona sevgini nasılda hissettiriyorsun ...

bilgeguness : Bilgeeee :-)) Kedi değil de, insan olsaydı ne mi yapardım? Bu kedinin ruhunu taşısaydı, kimbilir neler ? :-))

Okuyan,yorum yapan, vaktini ayıran tüm arkadaşlar, sevgilerimi ve teşekkürlerimi  gönderiyorum size...Sağlıklarla kalın...

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın