Değer mi ? (2)
16 Nisan 2012, 12.27 A- A+- Tuncayyyyy
- Tuncayyy oğlum uyan, Hadi kahvaltıyaaa
- Offf tamam annee tamammm
Hiç uyanmak istemediği her halinden belliydi, Ailesinin zoruyla istemediği bir tatil beldesine gelmişti tuncay, istemeye istemeye yataktan doğruldu, çatı katının penceresine doğru gitti, usulca pencereyi açtı, derin derin ciğerlerine çekti temiz havayı. Güzel havaya rağmen "Berbat bir gün olacak" diye düşündü. Göz ucuyla odasına baktı, yalnızdı, kimseyi tanımıyordu, çok da konuşkan bir yapısı yoktu tuncayın, dışarıda ki kuş sesleri ve annesinin hazırladığı nefsi kahvaltı bile tuncayın yüzünü güldürmemişti. "Nasıl bitecek bu 20 gün offff"diye kendi kendine konuşurken annesinin ismini seslendiğini duydu.
- Tuncayyyy oğlummm, hadi gel, markete gitmen lazım !!
- Ne var anne !! sabah sabah ne marketi ?!
- Oğlum ekmek yok bir koşu alıver hadi canım
- Market nerede anne, ben nereden bileyim !! sen git !!
Annesi marketi tarif edip, oğlunun eline parayı tutuşturmuştu bile. Konuşa konuşa markete doğru ilerliyor ve bu arada geldikleri bu tatil beldesini incelemeye çalışıyordu. Aslında o kadar da kötü bir yer sayılmazdı, çok fazla ağaçlığı olan, bir birine yakın yazlık dairelerin bulunduğu sevimli bir kasaba gibiydi. "Bu market çok meşhur sanırım" diye söylenmeye başladı, markete doğru giden genç kalabalığı görünce. Halbuki market meşhur olduğundan değil başka market bulunmadığından böylesi bir durum söz konusu idi. Tuncay, hatırı sayılır derecede yakışıklı bir gençti, daha 17 yaşındaydı, ergenlik dönemi isyanları hakimdi. Kalabalık bir genç topluluğu gördü, söylene söylene gidiyorlardı, kulak misafiri oluyordu bu konuşmalara.
- Akşam ne yapıyoruz arkadaşlar ?
- Sahilde buluşacağız tabii ki kızımmm, gitarım ve ben emrinize amadeyim
- iyi iyi sen kal gitar gelsin.
- bir günde beni bozmasan olmaz değil mi ?!!
- ne ooo kızdın mı ? ehehhe tamam tamam nazlanma sen de gel..
- bu çocuk kim ?
- hangisi ?
- işte şu, bize doğru bakan !
- heyy sennn, gelsene buraya !!!
- bulaşma çocuğaaa
- bulaştım bilee !!
"Bana mı sesleniyor acaba?" diye etrafına bakındı tuncay..
- ne bakıyorsun ? bizi mi dinliyorsun ? kimsin sen !!!?
"Sizi dinlemiyordum ama duymamakta mümkün değil, o kadar gür sesin var ki arkadaşım sen bu sesle asla saklanamazsın seni hemen bulurlar" (ne gerek vardı böyle konuşmaya, adını söyle tanış offff)
Tuncayın bu cevabı gruba neşe katmıştı, ve kahkahalar havada uçuşuyordu...
- euheuheu
- hahahhahhaha
- puhauhauhuah lan koray, çocuk ne laf soktu sana.
- ben gösteririm ona lafı !!! (dişlerini sıkmış saldırmaya niyetliydi koray ama grubun lideri olan genç kız engel oldu, tuncay'a doğru döndü ve elini uzattı..)
- merhaba, siz arkadaşımın kusuruna bakmayın biraz yabanidir.
- anlıyorum sorun değil.
- sizi tanımıyorum ? yeni mi geldiniz buraya ?
- annem ekmek bekliyor daha sonra konuşalım mı ?
- akşam sahilde olacağız sen de gel istersen..?
- bilmem, bakarız..
Çok kısa bir an sürmüştü, saniyeler içinde gelişmişti her şey ama bu saniyeler belki de bir ömrünü kapsayacaktı, ekmeği almış ve hızlıca marketin oradan uzaklaşmıştı, daha ismini bile bilmediği kızı düşünüyordu, aslında şimdi sahile doğru gitse yeniden karşılaşacaktı. Gitmedi.. Çatı katının penceresinden dışarı bakıyordu, yanında bira, elinde sigarası ve aklında yaşadığı o kısa an vardı. Sigarasından her nefes çektiğin de, "Ne kadar güzel gözleri vardı, Elleri yumuşacıktı, Sesi ruhumu okşadı sanki" diye kendi kendine söyleniyordu tuncay.
- Tuncayyy
- Ne var Anneeee ne varrr ?! (offf anne offf)
- Denize gidiyorum ben, hadi sen de hazırlan ve peşimden gel canım.
- Tamam sen git gelirim biraz sonra. (annesiyle denize giren bir çocuk süperrrr)
Namı değer TÜLAY hanım, tuncayın annesi. daha 40 yaşında bile değil, çok güzel bir kadın, severek evlendiği eşini bir trafik kazasında kaybetti ve 5 yaşından itibaren oğlu tuncayı yalnız başına büyüttü, çok talibi olmasına rağmen evlenmeyi hiç bir zaman düşünmedi, eşinden kalan gayrimenkuller ile geçimini sağlıyor, çalışmaya ihtiyacı hiçbir zaman olmadı, yatırım yapmasını seven ve parayı nasıl kullanacağını bilen bir kadın. Tek hayali tuncayı evlendirmek ve torunları ile bir ömür vakit geçirmek.
Tuncayın hazırlanması epey uzun sürdü, zaten söylene söylene hazırlanmıştı, havlusunu, terliğini ve deniz kremlerini alıp sahile doğru yola koyuldu, sahil epey kalabalıktı, o kalabalıkta annesini seçmesi çok da zor olmadı, çünkü annesinin yanında bu sabah gördüğü güzel kız vardı. Şaşırmış bir o kadar da sevinmişti. Sakin olmalıydı ve sanki ilk defa görüyormuş edası ile annesinin yanına gitti.
YORUMLAR
eee... devamı...?
Güzel kurgulanmış.Okuyucuyu yormuyor.Uyanıp daha odasının penceresini açtığında, o küçük tatil beldesinde güzel bir kızla tanışacağını tahmin etmek zor değildi.Hİkayeyi destekleyecek olayların , sıradanlığın dışında cereyan etmesi umuduyla devamını bekleyeceğim.
Eleştirim ise; madem ki kurgu, 17 yaşındaki ergenin eline sigarayı tutuşturmanın hikayeye ne katacağını okur olarak sorgulamak hakkım. Haaa .. ilerde hikayenin devamında ve kırılma noktasında sigara etken olacaksa , hikayeye bir bütün olarak yorum yapmayı tercih ederim.
Emeğine Sağlık...
Bayağı uzun bir bekleyiş de olsa arada birleştirmek zor olmadı.:)
Yine güzel bir anlatımdı.
Ellerinize sağlık.
Merakla bekliyorum Değer mi?(3)'ü.
ben hala 1. ile bağ kurmaya çalışıyorum olmuyor. Acaba ölen kız tuncayın büyükannesi miydi dediğim bile oldu. Olurmu olur yani, hatta bağımsız bile olabilir, herşeyin bir nedeni olmak zorunda değil.
Neyse kısmetse 3 ya da 4'te öğreniriz artık.
Bu arada birinciyi okumadım,ana temanın bu yazıda olduğuna eminim ;)
Bir anda kurguyu yapıyor, bir anda da yazıya döküyorsun Time...Şiir desen, 5 dakika sürmüyor yazman. Ne kadar kolay ve doğal yapıyorsun bu işi...Sen 'seviyorsun' bu işi...:-)
Hatırlarsan, yazı karakterlerin, içimi ferahlattı demiştim bir önce ki blogunda, bunda biraz karışıklık olmuş biraz, ama bana da öğretmeni rica edeceğim.
Bir de : Ne var Anneeee ne varrr ?! (offf anne offf)
EVLATLARIN YANITLARI HEP Mİ AYNI OLUR ? OFF ANNE , OFF BABA :-(