KAYPUŞŞŞŞŞ
24 Nisan 2012, 12.21 A- A+Geçen hafta daha zamanı olmasa da bu senenin ilk karpuzunu yedim.Karpuz deyip geçmemek lazım, o yazın hükümdarıdır. Başka meyvelerin yokluğu yaz sıcağında düşünülebilir ama karpuzsuz yaz çölde susuz kalmak gibidir. Şimdi hep beraber karpuzun seçilmesi, kesilmesi ve yenilmesi sırasında yaşadıklarımızı bir kez daha anımsayalım. Bence çok eğlenceli olacak:)
Öncelikle karpuz sergilerinden başlamak lazım Karpuz bostanlardan toplanmaya başladıktan sonra hemen hemen her mahallede bir sergiye rastlamak mümkündür. Karpuzlar sergiye imece usulü elden elde atılarak taşınır ve arada zayiatta söz konusudur. Genellikle derme çapma kurulan bu sergilerin zemini samanla kaplanır. Karpuzlar ve akrabası olan kavunlar ayrı ayrı dizilir. Sergi içerisinde kefeleri eğrilmiş eşit kollu terazi, tartıda kullanılacak ağırlıklar, sergi sahiplerinin oturabilmesi için yere serilen bir kilim veya birkaç oturak ve sergi tavanında geceleri sergiyi aydınlatmak için birkaç ampul vardır. Sergi sahipleri ise genelde düzenli işi olmayan insanlardır.
Şimdi bence işin en keyifli tarafına geçelim. Karpuz seçimi:) Gelen her müşteri karpuzlara bir göz attıktan sonra birkaç tanesini sırasıyla eline alır. Zavallı karpuzların her yerine şap şap birer tokat atılır. Karpuzdan gelen sese kulak verilir. Ses dan dun çıkıyorsa karpuz kabak, lap lap çıkıyorsa karpuz olgundur. Şaka bir yana bence kimsenin sesten falan anladığı yok aslında. Maksat karpuz tokatlamak:)
Ama karpuzun kan kırmızı ve en tatlı olanını seçebilmek özellikle erkekler arasında bir itibar meselesidir. Aile bireyleri arasında küçük bir iddiadır aslında iyi karpuz seçmek. Benim gibi bahtsız olan insanlar her zaman kabak olanı seçerler ve diğerlerinin alay konusu olurlar. Deneyimlerime göre bu tür bir durumdan kurtulmanın en kısa yolu “ kabak ama tadı bal gibi…” ne benzer birkaç söz grupçuğu ile olaydan sıyrılmaktır. Yerse tabi:)
Sergi sahipleri ile müşteri arasında karpuz seçimi esnasında çeşitli diyaloglar geçebilir.
- Abi bakmana gerek yok, hepsi kan gibi bunların. ( sanki bakan çok anlıyor ya)
- Arada kabak çıkıyor ama ( karpuz kabakgillerden mi acaba, varsa öyle bir grup)
- Yok abi, şimdi tam karpuz zamanı ayıp ettin. Hem kesmece bunlar, bak keseyim bir tanede gözlerinle gör. ( elinde kocaman bir kasap bıçağı, mübarek görende savaşa gidecek sanır. )
Sergi sahibi kendinden gayet emin bir şekilde karpuzları tokatlamaya başlar. (Zavallılar gelen giden basıyor tokadı) En olgun karpuzu seçer, eline alır, hafifçe havaya zıplatır. Elindeki bıçakla genellikle karpuzun orta yerine yakın bir yerinden küçük bir üçgen parçası keser, bıçağının ucunda saplı bu parçayı müşteriye uzatır. Her ne hikmetse asla kabağını seçmedikleri için müşteri karpuzların olgunluğuna kanaat getirir. Haaa! Kanaat getirmek dedim de aklıma geldi, karpuzlar tartılırken de öyle birkaç yüz gramlık oynamalar her iki tarafça da göz ardı edilir. Sergi sahibi tartı denk gelmemişse kefenin bir tarafına parmaklarıyla birkaç kez dokunarak tartıya ayarı verir:)
Şimdi gelelim karpuz kesimine. Sofraların en son misafiri genellikle karpuzdur. Tepsi üzerinde sofraya getirilen karpuz öyle herkese kestirilmez. Deneyim ister:) Önce çöpünün olduğu üst kısmı kesilir. İlk yorumların başlangıç noktasıdır bu an.
- Rengi iyi gibi ( yani koyu kırmızı)
- İyi olacak tabi, kim seçti! ( üst tarafta bu konuya yeterince vurgu yaptık )
- Kırk yılın bir başı iyi karpuz seçtin, acemi şansı işte. ( maksat karşı tarafın böbürlenmesini engellemek )
Gördüğünüz gibi önemli bir meziyettir karpuz seçmek bizler için :) Neyse..Devam edelim. Bu kısım kesilip atıldıktan sonra bıçak hafif eğimli karpuzun üst kısmına daldırılır. Makbul olan karpuz bu darbe sonunda kendiliğinden çattttt diye ayrılanıdır.
Karpuz genel istek doğrultusunda ya dilim dilim ya da hamam dilimi ( üzerinde kabuğu kalmış, hilal şeklinde ) kesilir. Yaşı küçük olanlar genelde hamam dilimini tercih ederler. Onların karpuz yemesini seyretmekte ayrı bir zevktir. Ağızlarının etrafı karpuz suyuna bulanır ve bu suyu elleri veya kolları ile silerler. Karpuz yerken çekirdeğini ağızda toplamak ve tüüü diye etrafa saçmak yine bu yaramazların marifetidir.
Yaz sıcağında önemli olan karpuzu serin yemektir. Piknikte genellikle akarsu içerisinde soğumaya bırakılır karpuz. Güneşin en sıcak anında yenilecekse eğer kesilip güneşte biraz soğumaya bırakılır. Bu arada dilimlenmiş şekilde buzdolabında saklanan karpuz bence özelliğini kaybetmiştir ve lezzeti kaybolur.
Yaz aylarında millet olarak her gittiğimiz yere karpuzu taşırız. Pikniğe, deniz sahiline her yerde yanımızda yer alır. Ayrılmaz bir parçamız gibidir. Ayrıca karpuz sade ekmekle de yenilebilen bildiğim tek meyvedir. Zaten benim nazarımda en güzel yaz sofrası karpuz ve ekmek veya üzüm ve peynirdir.
Dip Not: Yazıyı yazan eleman 3–4 yaşlarında iken karpuz diyemezmiş bunun yerine kaypuşşş dermiş. Blog başlığı buradan esinlenerek seçilmiştir.
YORUMLAR
Kaypuş girişinizle çocukken karpuz diyemediğinizi anladım , ben de yüra ile rüyayı bi denk getirip doğru söyleyememiştim karıştırıp :) Ama sergiyi anlayamadım baştan , içimden diyorum ki karpuz sergisi ha , bak neler var bilmediğimiz , şekilli şekilli karpuzlar kesilmiş bayağı bir sergi sandım başta . İyi yaaa , sonra anladım yol kenarı manavımsıları olduğunu allalaa:)
Karpuz kesmek dışında yapamadığım hiç bir iş yoktur mutfakta . Bıçak doğru karpuz eğri gider ! Kesen hep evden biri olur , çürüse karpuz umurumda olmaz almam elime yani, o kadar . Bir anım geldi geçen yaza ait okuyunca . Bir dolu misafir yazlıkta ama neredeyse 25 kişilik masa . Eşannem de aynı evde yaşadığımızdan yazları , bütün herkes yazın bizdedir . Yedirmişim misler gibi , kahveler çaylar meyvalar hepsi bitmiş ben tam finişe burnumu dayamayı düşünüyorum, demez mi birisi ' Taya ' cım bugün aldığım karpuzu kessek mi hı ' Biliyor da he yapamayacağımı ! Bir de , bir de en misafir gibi geçmiş en kalkılmaz yere kılını kıpırdatmamış , bişecik dememişim . Bi baktım yüzüne , bir de misafirlere baktım hepsi samimi , dedim ki '' Yok , ben seni kesicem de , herkes gitsin diye bekliyordum , şimdi mi yapsam '' :) Masada bi kahkaha :)))
Ne dediler ? Söyliiim , ''Ama haklı kız abicim ! ''
Not ; Karpuz yemedim henüz , ama inanır mısınız bi canım çekti detaylı anlatımınızdan , aşerme derecesinde . Akşama karpuz kestiricem sayenizde :)
Hamam dilimini ilk defa duydum. Tamam gördüm de adının hamam dilimi olduğunu bilmiyordum. Ama en nefret ettiğim karpuz yeme şeklide odur:) Her taraf vıcık vıcık serbetimsi sularla ıyyyy:(
Hem karpuzu hem de onun akrabası olan kavuna bayılırım. Ama henüz mevsimi değil diye alıp hayal kırıklığına uğramak istemem:)
Çok keyifli bir yazı okudum, ellerine sağlık canımm:)
Sayenizde maziye doğru kısa bir yolculuk yapıp geldim hocam, elinize sağlık. Bu arada "karpuz, üzüm, beyaz peynir" üçlüsüne bayılan biri olarak iştahımı depreştirdiniz. En kısa zamanda bu üçlüyü bir araya getirerek soframda buluşturmak niyetindeyim...
Bi gün adamın bi tanesi böyle öyle böyle değil ama boğazını sıkıp kafasını karpızların içene sokasım geldii:)) karpız alıcak ya karpuz işte bu, onu al bunu al ona tokat buna kafa kulak dayar alttan üstten bekliyorum bekle bekle yok sanki nikahına alıcak karpızı .
Dayanadamdım artık seç bitane artııkkkkk kötü çıkarsa ben vericem parasını adam şöyşe baktı benim bu zamana kadar aldığım hiç bi karpız kötü çıkmamıştır dedi orda sinirim geçti gülmeye başladım çok şey dedim biiiibbbbbbbb böyle seçersen tabi çıkmaz tarzında :))
geçen evde yiyecek bişe bulamayınca bir kaypuşşşş alayım dedim. şansıma çok güzel çıktı. zaten kaypuşş mevsimine girer girmez yenilirse yenilir. sonradan içleri bozuluyor. buzdolabına girip çıkmış kaypuştan hayır beklenemez. onun artık kimseye de bir faydası yoktur yeride çöplüktür. o yüzden kaypuşşu aldığın gibi dayayacan yanına peyniri ekmeği hemen tüketecen.
içten yazılarını seviyorum öğretmenim. samimisin. saol.
Ellerinize sağlık sayın TuRK_38,
yine içten, samimi , uzun fakat okunulası yazınız için.
Sayenizde birşey öğrendim "hamam dilimi" :)
Karpuz için bu kadar şey yazıp okutabilicek başka kişide yoktur şu dünyada.
Bende küçükken "lütfen" diyemez "fifen" dermişim.
Sayın TuRK_38 ; fifen yazılarınızın devamını dilerim .
Karpuz diyince kötü bir anım gelir aklıma. O karpuzun peşinden koştuğum gibi koşamadım hiç bir şeyin peşinden
Tatsız karpuzların olduğu bir zamanda yazdığın tahrik içerikli bu yazını beğendim. Biri gitse alsa gelse dedim.ben alamıyorum, karpuz taşıma fobim vardır yıllar yılı
BENDE COK BEGENDİM HİÇ SIKILMADIM OKURKEN DEVAMINI BEKLERİM
Karpuzun kelek olup olmadığını tek tokatta anlayabilirim :P
Karpuz, ah karpuz, ah güzelim karpuz...
Türk_38 , birşey öğrendim şimdiye dek, pazarlardan aldığımız karpuzlar(son yıllarda) , karpuzcu, üçgen kesip, ne kadar da, kan kırmızısı çıksa da, çoğunca, evde kesip koyduğumda, lezzeti kötü oluyor. (tattırdığı yerdeki yoğunluk nedense, tatlı dedirtse de)
Paraya kıyıp, manavdan aldıklarımız ise muhteşem oluyor..:-(
Bir de, ekonomik olsun diye aldığımız küçük karpuzlar, hep kabak çıkıyor. İlla ki, kilolu almak gerek. Küçük ailelerde ise,yorum oluyor,bitmiyor...
Birşey ,birşey daha diyeceğim,müsaadenle ;
Çocukken; karpuz, ucu var ya, hani, dalına bağlandığı yer, orası çok kuru olmalı, iyi ,olgun karpuz için. Karpuzun o kısmından,koca bir yuvarlakla başlarız kesmeye bizler.
Çocukken, o kesilen yuvarlak kafanın içindeki karpuz, bir bıcak darbeyiyle çıkarılırdı...Kesen ağzına atardı,şapur şupur. Göya tasarruf, harcanmasın diye yenilirdi. Ama en güzel yeriydi. Biz istediğimizde şunu söylerlerdi(sadece bizim aileye mahsus değil, o devirlerde böyle denirdi işte) yok olmaz, küçük biri yerse, onun annesi ya da babası ölür denilirdi..Vazgeçerdik yemekten :-(((....Şimdi düşünüyorum da ne alaka diyorum
Sağlıklarla kal, sevgiler....Çok hoştu,çok...