Değer mi? (3)
28 Nisan 2012, 02.19 A- A+saat 02:43 – Selin
Merakla kapının önünde annesini bekliyordu selin, annesi bir komşuya gideceğini söylemiş ve evden aceleyle çıkmıştı. Halbuki selin tüm komşuları tanırdı. "Bu yeni komşu kim acaba ?" diye düşünmeye başlamıştı ki Annesi ve Tülay hanım karanlığın içinden çıkageldiler. Birbirlerinden çok memnun görünüyorlardı. Selin şaşkınlığını gizlemeyi bir kenara bırakmış. "Çok merak ettim anne !?, neredesin sen ?" diye selzenişte bulunmuştu bile.
- kızım çok ayıp.
- ama anne bir anda kayboldun neler oluyor ?
- bu, Tülay, yeni komşumuz
- merhaba memnun oldum efendim
- merhaba kızım bende memnun oldum, özür dilerim gece gece anneni çaldım senden ama bana yardıma gelen tek kişiydi. Sağ olsun.
- sorun değil efendim. Hoş geldiniz.
- ben artık gideyim sizlere iyi geceler...
selin ve annesi Tülay hanımı yolcu ettikten sonra eve geçtiler ve derin bir sorgu sual başladı selin tarafından.
- evet, seni dinliyorum anne !?
- anlatacak pek bir şey yok kızım, Tülay hanım kolileri taşıyordu kıyamadım yardıma gittim. Yalnız başınaydı sanırım, sonradan bir oğlu olduğunu öğrendim ama hiç görmedim.
- yardımcı olmadı mı oğlu ?
- yoo hayır, yüzünü bile göstermedi doğru düzgün. sen yoksa bana kızdın mı canım ? merak mı ettin sen beni bir tanem
- hı hı gittin kayboldun korktum
- geldim işte korkma..
selin annesine kavuşmanın sevinci ile odasına çıktı ve soluğu pencerede aldı. Yeni komşuları merak ediyordu.
Saat 02:40 - Koray
"Bir siz eksiktiniz !!" demişti Koray yeni komşularını gördüğünde, odasındaki penceresinde sigara içiyordu "Ne kadar çabuk kaynaştın bu ne hız anlamıyorum ki !!"diye söyleniyordu selinin annesi Nermin hanım için, sigarasını daha bir istekli içmeye başlamıştı "Sıkı çocuğa benziyor" diye geçirdi içinden Tuncay için, Tülay ve Nermin hanımı izlemeye başladı Koray, birlikte yürümeye başlamışlardı bir an selini gördü kapının önünde heyecanlı görünüyordu. "Ne konuşuyorlar bu saatte, keşke duyabilseydim !!" telefona sarıldı hemen aramak istiyordu selini numarayı tuşladı ama vazgeçti "bu saatte rahatsız etmek doğru olmaz" diye düşündü.
Tülay hanım, tuncayı gördüğün de tebessüm ettikten sonra seline doğru dönüp "selincim bu benim oğlum tuncay" dedi, selin elini tuncaya doğru uzattı ve tokalaşıp gülüştüler, "neler oluyor ?" bu gülüşme tülay hanımın dikkatini çekmişti "tanışıyor musunuz siz ?" diye sordu. "bu sabah ki arkadaşımın davranışından dolayı özür dilerim, bazen ona engel olmak çok güç oluyor" diyerek söze başladı selin, (ne kadar güzel gözleri var, mimikleri bir harika, insan böylesi bir güzellik karşısında saatlerce baka kalabilir) dalıp gitmişti tuncay. "özürümü kabul etmiyor musunuz ?" dediğin de selin ancak kendine gelebilmişti. "şeyy pardon, tabii elbette sorun değil unutun gitsin" demekle yetindi bir an. "Neyse ben artık gideyim memnun oldum tuncay", yüzü asılmıştı tuncayın, hayır gitme biraz daha kal diyesi vardı ama söyleyemedi "bende selin" diyerek geçiştirdi. "Unutmadın değil mi tuncay, akşam sahilde olacağız arkadaşlarla birlikte istersen sen de katılabilirsin" dediğinde selin neredeyse sevinçten bağırmak gelmişti içinden tuncayın,"bilmiyorum, burada yabancıyız annemi yalnız bırakmak istemiyorum" dediğin de "ben çocuk değilim oğlum ?, sen git eğlen" demişti tülay hanım. Güzel bir arkadaşlığın ilk adımı atılmış ve çok daha derin duygular kaçınılmazdı. "peki geleceğim." dedi tuncay. Yüzündeki güzel tebessümle selin arkadaşlarının yanına doğru yol aldı.
- Onun ne işi var burada !!?
- Ben çağırdım !
- Neden ama !? daha bu sabah kavga ettim adamla ne diye çağırıyorsun selin !!!?
- Kes sesini ve işine bak koray !!
- Selinnn !!! yolla gitsin elimden bir kaza çıkacak !!!!
- Tuncay iyi bir çocuk ondan zarar gelmez.
- ooo Bakıyorum da pek samimi olmuşuz !!
- off can sıkmaya başladın ama yeter !!!
Kötü bir kavganın üzerine gelmişti tuncay, sesleri duymuş ama bir anlam verememişti. Tuncay'ı ilk karşılayan Selin oldu Sonra sırasıyla diğer arkadaşları, koray yerinden bile kalkmaya tenezzül etmedi. Aslında pek de umursamadı bu durumu, beklediği tepkiyi görüyordu, yadırgamadı. Daha tanışma faslı bitmemişti ki koray yerinden fırladığı gibi tuncayın üzerine yürüdü.
- Neden geldin !!?
- sakin ol.
- kes lan, soruma cevap ver !!
- geziniyordum sahilde, sizleri gördüm ve bir uğrayıp selam vereyim dedim.
- iyi tamam selamını verdin şimdi git !
- neden bu kadar kızgınsın arkadaşım ?
- ben senin arkadaşın değilim !!
- evet değilsin ve olamazsın da gerginlik istemiyorum çok kalacak da değilim zaten.
- (koray ne diyeceğini bilemedi)
- senin arkadaşların beni neşe içinde karşılarken bir tek sen sorun çıkarıyorsun, halbuki ben sadece selam vermeye geldim, bana olan bu kızgınlığını anlamıyorum.. daha beni tanımıyorsun bile !!
- (yumruğunu sıkmış dinliyordu koray)
Bir an göz göze geldiler Selin'le, tebessüm etti Tuncay ve gecenin karanlığına doğru yürümeye başladı.
Aradan 2 gün geçmiş Tuncay eve kapanmış pencereden bile bakmıyordu, aslında Tuncay’ın çok etkileneceği bir durum söz konusu değildi, onun derdi Selin’in rahatsız olmasıydı ve bunun bir kez daha tekrarlanmasını istemiyordu. Kapı zilinin çalmasıyla yerinden fırladı “Annemdir” diye düşündü. Hızlı adımlarla aşağı kata doğru yöneldi ve kapıyı açtı.
Şeyy merhaba
Sen ?
- Evet, başka birini mi bekliyordun ?
- Yok ben annemi bek.., of.. çok özür dilerim.. şaşkın bir haldeyim..
- O geceden beridir seni göremiyorum, merak ettim, hasta filan değilsin umarım Tuncay ?
- Merak mı ettin ?
- Hı hı
- Yok hasta değilim ben sorun yok.
- İyi buna sevindim Tuncay.
- Peki teşekkürler.
- Tamam ben gideyim o halde.
- Şeyy
- Efendim.
- Sen nasılsın Selin ?
- Pek iyi sayılmam, sana karşı mahcup durumdayım. O gece olanlar için özür dileyemedim bile. Bir anda karanlıkta kayboldun.
- Her hangi bir şey borçlu değilsin bana Selin. Boş ver. Unut gitsin.
- Koray, aslında iyi birisidir ama neden böyle davranıyor inan bilmiyorum.
- Onu savunmana gerek yok Selin. (Yüzü asılmıştı)
- Kimseyi savunduğum yok Tuncay. Zaten o geceden sonra bir daha onunla konuşmadım.
- Benim yüzümden arkadaşlarınla kötü olma Selin. Gerek yok buna. Lütfen.
- Normalde bunu erkekler yapar biliyorum. Ama müsaitsen bu akşam biraz yürüyelim. Ne dersin Tuncay ?
- Bir saniye. Buraya gel lütfen.
- Nasıl ?
Yer değiştirmelerini söyledi Tuncay ve Selin kapı tarafına Tuncay’da kapı önüne geçti.
- Selam, Selin.
- Selam (tebessüm ediyordu)
- Bu akşam müsaitsen seninle sahilde yürümek isterim. Hem bu sayede sohbet etmiş oluruz. Ne dersin ?
- Olur elbette. (şaşırmış bir o kadar da sevinmişti)
- O zaman saat 9 uygun mu ?
- Evet Tuncay.
Bu ilk buluşmaları, ilk sahilde yürüyüşleri olmayacaktı, bundan sonra her akşam saat 9 onlar için kavuşma zamanıydı. Gözlerden uzaklaşıp, sahil kenarında küçük bir yürüyüşten sonra uzun uzun denizi ve geceyi seyretmeyi adet edinmişlerdi. Her geçen gün arkadaşlıkları pekişmiş ve dostluk seviyesine gelmişti. Artık birbirlerine sırlarını anlatan iki dost olmuşlardı. Sanki yıllar önce ruhları dünyanın bir yerinde karşılaşmışlar ve dost olmuşlar gibi hissettiler. Sohbet ettikçe benzerliklerini gördüler. Aralarındaki uyum ikisini de çok etkilemişti. Her konuda sohbet edebiliyor olmaları son derece muazzam bir durumdu onlar için. Tuncay hiç böyle hissetmemişti, nitekim Selin’de. Özgür olmanın tadına varıyorlardı. Konuşabilmenin özgürlüğünü hissediyorlardı. Her akşam 9 da başlayan bu kavuşma sabahın ilk ışıkları ile son buluyor ve yine aynı yerde görüşmek için sözleşip ayrılıyorlardı.
YORUMLAR
Devamını merakla beklediğim iki öyküden biri de bu.
Teşekkürler.