gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Değer mi? (5)

02 Mayıs 2012, 12.23
A- A+
 Tuncay sabahın köründe çalan telefona uyanmıştı, ifade verdiği karakoldan arıyorlardı. Paniklemişti ve heyecanı yüzünden okunuyordu. Karakolun komiseri Tuncay ile konuşmak istiyormuş. Peki ama neden ?. Acaba bir sorun mu var ? İfadede bir eksiklik mi vardı ?. Tuncay bu gibi sorular ile hemen hazırlanıp karakola doğru yola çıktı.

* Efendim, Beklediğiniz tanık geldi.

* Tamam, Gelsin.


Komiserin odasına çekinerek ve usulca girdi Tuncay, odada güzel kokular hakimdi. Şaşkınlığını gizlemek istiyordu. Dikkatli gözler ile komisere baktı.


* Merhaba

* Merhaba hoş geldiniz.

* Şey bir problem mi var acaba ?. Ben ifademi daha önce vermiştim. (sesi endişe doluydu Tuncay’ın)

* Yo hayır hiçbir problem yok, sadece bir kez de bana anlatmanızı istiyorum. (komiser o sırada önündeki dosyaları inceliyordu daha doğru düzgün kafasını bile kaldırmamıştı)

* Dediğim gibi ben söylenecek her şeyi bir önceki ifademde anlattım. Tekrar bir sorgulama olması şaşırtıcı bir durum. (bu konuyu unutmak ve bir daha konuşmak istemiyor gibiydi Tuncay. Ayaktaydı ve kısa cevaplar verip bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordu)

* Sorgulamak, evet. İşte o benim işim, benim mesleğim. Şimdi olay gününü bana en baştan anlatmanızı istiyorum. Umarım bu konuda bir sıkıntınız yoktur ?. (İlk kez kafasını kaldırmış ve Tuncay’a bakmıştı komiser)


Paltosunun iç cebinden gözlüklerini silmek için bir bez parçası çıkardı Tuncay. Karşısında konuşan, onu sorgulamak üzere olan komisere dikkatlice baktı. “Selin” dedi kendi kendine. Sesi Titremeye başladı. Zaman ne kadar da çabuk geçiyordu. Daha dün gibi hatırlıyordu her şeyi. “Beni tanımadın mı ?” demek geldi içinden. “Benim ben Tuncay, hani şu kaçan Tuncay, seni terk eden ve bir daha geri dönmeyen Tuncay” aklına geldikçe daha çok susmak istedi, “umarım tanımaz” diye düşündü. Tanısaydı ne cevap verecekti, daha sorgulanmaktan sıkılırken, eskiye dair sorulara nasıl cevap verebilirdi Ve olay gününü en ince ayrıntısına kadar anlatmaya başladı. Bu işkencenin hemen bitmesini istiyordu. Konuşurken sesi titriyor, avuçları terliyordu. “Hiç değişmemiş, yine çok katı ve sert bir imajı var. Ah canım seni ne kadar çok özlemişim.”


* Tuncay bey !?.... Tuncay !!

* Şey efendim.

* Daldınız. Bir problem mi var ?

* Yoo hayır. Sadece olay gününe gittim bir anda ve öylece dalmışım işte. Anlatacaklarım bu kadar. Başka öğrenmek istediğiniz bir şey yoksa ben müsaadenizi istiyorum. (Ne kadar da yakışmış komiser kıyafeti, yine her zaman ki gibi çok güzel)

* Peki tamam. Başka bir şeyler aklınıza gelirse bizi bilgilendirin lütfen. Buyurun kartımı. Ne zaman isterseniz arayabilirsiniz.

* Şey tamam.

* İyi günler.

* Size de.


-------------------------------------


* Beni çok ihmal ediyorsun farkında mısın selin ?

* Biliyorum Koray ama gerçekten çok yoğunum. Kusura bakma.

* Bakıyorum Selin. Sözde bu akşam yemeğe çıkacaktık. Yine şu cinayet meselesi değil mi ?

* Evet Koray. Aynen öyle. Şimdi kapatmam lazım.

* Kaç bakalım nereye kadar kaçacaksın.

* Ben hiç kaçan olmadım Koray. Senden kaçtığım da yok. Bunu aklından çıkarma !.

* Tamam bir şey söylemiyorum Ama artık iyice sıkılmaya başladım haberin olsun Selin.

* Sonra konuşalım mı ?

* Olur !!!.


Odasın da kalakalmıştı Selin. Az önce anılarının sahibi ile bir konuşma yapmış fakat Tuncay onu tanımamıştı bile. Acaba gerçekten böyle miydi ?. “Belki de konuşmadan çok bir sorgulama olduğu içindir” diye düşündü. Söylemeli miydi onu tanıdığını ?. Onu özlediğini. Onu beklediğini. Ve bir o kadar da kızgın olduğunu. Şimdi hayatında Koray diye bir karın ağrısı vardı. Aileler karar vermişti bile. Koray’dan daha iyisi bulunamazdı. Selin’in hayatında her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki engel olmak çok zordu. Bu beklenmedik tesadüf belki de her şeyi değiştirecekti. Ne kadar değişmişti Tuncay, saçı sakalı birbirine karışmış, bir de o gözlük neydi öyle. Çok mutsuz bir görüntüsü vardı. Belki de hayatında hiçbir şey beklediği gibi gitmiyordu. “Her şeye rağmen bakışları hiç değişmemiş” diye düşündü “her zaman ki gibi sıcacık, insanın içini ısıtıyor” demekten kendini alamadı. Odanın sessizliğine büründü düşünceleri iyice içine kapandı komiser selin. Gelecek günlerin bilinmezliği onu çok korkutuyordu. Sakin gönül limanı artık fırtına ile savruluyor ve komiser selin buna dünden hazırdı.

YORUMLAR

02 Mayıs 2012, 16.09
hikayenin gerisini bekliyoruz
02 Mayıs 2012, 16.43
timee arkası yarın kuşagına döndürdün farkında mısın ? :) ilgiyle takip ediyorum.Bakalım neler olacak.Araları fazla uzatma olur mu.. Güzel paylaşımın için teşekkürler..
03 Mayıs 2012, 18.00

Merhaba tıme,  hep rötarlı oluyorya benim yorumlarım bu da öle oldu galiba,  daha önce okumadığım anlamına gelmesin lütfen ,

bu bölümü okuyunca , ilk bölümle iletişimi kurmuş olduk , nazenin 'nin dediği gibi arkası yarın kuşağı gibi , o halde biz devamını bekliyoruz. sevgiyle kal

03 Mayıs 2012, 22.05
Dizi izler gibiyim:) eline saglik..
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın