HOCA CAMİDE MESELESİ ÜZERİNE...
03 Mayıs 2012, 00.00 A- A+İnternetten gazete okumayı sevmiyorum. Zevk vermiyor bana. O baskı kokusunu ve kağıdı hissetmem lazım. Pazar günü boş kalınca kendimce bir plan yaptım. Ademe uğrayıp birkaç gazete aldıktan sonra sahilde ki çay bahçesinde kah denizi seyrederek kah çay yudumlayarak gazetelere dalmaktı niyetim.
Küçük bir dükkanı var Adem’in. Gazete, dergi falan satarak geçimini sağlıyor. Benim okuyacağım gazeteleri bildiğinden içeriye girer girmez gazetelerimi ayırdı. Uzun zamandır sohbet edemediğimiz için çay ikram etmek istediğini belirtince hatırını kırmadım. İçelim Ademciğim dedim. Sohbet esnasında bana devamlı “ Hocam “ diye hitap ediyordu. Öyle sık kullanıyordu ki bu kelimeyi dayanamayıp sordum. “ Bana neden öğretmenim değil de Hocam diye hitap ediyorsun? “ dedim. Aldığım cevap ilginçti. “ Bilmiyorum Hocam. “ .
Aynı durumla her zaman karşılaşıyorum. Mesela mesai arkadaşlarımla da bir birimize “ Hocam “ diye hitap ediyoruz. Öğrencilerimiz de genel olarak bize “ Hocam “ diyorlar. Nadiren de “ Öğretmenim “ diyen öğrencilerimiz de yok değil ama azınlıktalar. Bu blog portalda da aynı durum söz konusu. Mesleğimi bilen bazı arkadaşlar yorumlarında “ Hocam” derken bazıları “ Öğretmenim “ diye yorumlamayı tercih edebiliyor.
Peki her türlü resmi evrak üzerinde mesleğimiz “ Öğretmen “ olarak belirtilmesine rağmen günlük yaşamda insanlarımız “ Hocam “ şeklinde hitap etmeyi neden tercih ediyorlar?
İlk görev başlıklı blogumda da kısaca değinmeye çalıştığım gibi insanlarımızın öğretmenlere saygısı ve güveni eskisi kadar olmasa da büyüktür. İlk çalıştığım köyde bazen köy kahvesine girmeye utanırdım. Çünkü içeriye girdiğim anda 7 yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki dedeye kadar herkes ayağa kalkardı. Özellikle yaşı ilerlemiş dedeciklerimizin bu davranışı ve mesleğime olan hürmeti karşısında çoğu zaman mahcubiyet hissederdim. Yalvar yakar kendilerini ayağa kalkmamaları hususunda ikna etmeye çalışırdım. Ama çabalarım çoğu zaman sonuçsuz kalırdı. Yani eskisi kadar olmasa da öğretmenlere toplumda bir saygı söz konusudur. Ayrıca yapılan birçok ankette en güvenilir meslek sahibi insanlar olarak öğretmenler birinci sırada çıkmaktadır.
İşte bu saygı ve güvendir öğretmene “ Hocam “ diye hitap etmeye sebep olan. Çünkü halkımızın benliğine yerleşmiş “ Hoca “ kelimesinin taşıdığı anlam “ Öğretmen “ kelimesinde ki anlamdan çok daha derindir.
Toplumun benden ve meslektaşlarımdan beklentisi sadece matematik, fen, sosyal v.s. bilgilerini öğrencilerimize aktarmak ise bunda bir sıkıntı elbette yoktur. Ama bizden beklenen aynı zamanda öğrencilerimize toplumsal davranış şekillerinin, örf ve adetlerin yani kısaca eğitimin de verilmesi ise bu durumda sıkıntı vardır. O zaman “ Öğretmen “ kelimesi mesleğimizin tam karşılığını verememektedir. Ve kabul edelim ki eğitim her zaman öğretimden daha önemlidir. Zaten bakanlığın adı “ Milli Eğitim Bakanlığı” dır. Aksi durumda bakanlığın adının da “ Milli Öğretim Bakanlığı” olması gerekmiyor mu?
İşte yazı dilinde mesleğimiz “ Öğretmen “ olarak geçse de toplumsal hayatta insanlarımız “ Hoca “ demeyi tercih ediyorlar. Çünkü hoca kelimesi insana daha ağır vazifeler yüklemektedir. Hoca sadece daha fazla bilen değil, aynı zamanda bildiklerini uygulayan demektir. İşin özü şu: Bildiklerini birebir monoton anlatmak kolaydır ama hem bilgi verip hem eğitmek ve aynı zamanda her bakımdan güzel örnek olabilmek daha zordur. Halkın beklentisi eğitimcilerden büyük olduğu için eskiden kalma alışkanlıkla Öğretmenlere Hoca diye hitap etmeye devam edilmektedir sanırım.
Elbette yazdıklarıma “ Hoca camide olur “ yaklaşımı ile itiraz edenler de olacaktır. Hoca kelimesini sadece din görevlileri ile sınırlandırmak tam bir gaflet yumağında şaşkın ördek gibi dolanmaktan öteye gidemez. Çünkü Hoca kelimesi dilimize yüzyıllar öncesinde girmiş olup kesinlikle sadece din görevlilerini kapsayan bir kelime değildir. Aynı zamanda Türk Dil Kurumun’ da Hoca kelimesinin dört anlamı vardır.
- Müslümanlıkta din görevlisi
- Öğretmen
- Akıl veren, öğüt veren kimse ( mecaz )
- Medresede öğrenim gören sarıklı din adamı ( eskimiş)
Tüm bu gerçekler tüm çıplaklığı ile karşımızda dururken bir dizide sözde modern! bir öğretmen tiplemesinin her iki-üç bölümde bir öğrencilerini “ Hoca camide” diye azarlamasını seyrettik. Söz konusu dizide işlenen temalar kız-erkek ilişkileri, öğrencilerin aşkları üzerine kurulmuş iken bir kelimeye bu derece saldırı da bulunmanın altında yatan çarpıklığı hissetmemek mümkün değildir. Şu zamanda kelimelerle savaşmak cehaletten öte bir yaklaşımdır. Modernlik, kelimeler ile uğraşmaktan çok daha öte yaklaşımlar gerektirir.
Hoca camide diyerek sözde öğretmenleri koruduğu intibası uyandıran dizide ki bir öğretmen haricinde ki öğretmen tiplemelerini hatırlayınız lütfen. Feminist, aşırı dinci, aşırı sosyalist gibi tiplemelerle mi öğretmenleri yücelttiler? Hele, o zavallı müdür:) Her fırsatta çalan çırpan, her türlü dalavereyi çeviren bir amir tiplemesi. Geçecekler bu işleri…
Sözde modernlik için geçmişimizden kopmaya veya onu kötülemeye gerek yoktur. Zaten bir “ Hoca “ kelimesi bile yerine göre bu tür çarpıklıkları halkça pek umursamadığımızı göstermeye yeterlidir. İnsanlarımız farkında olmadan Hoca kelimesine sıkı sıkıya sarılmıştır. Keşke “Hoca” kelimesine karşı amansız mücadeleye girenler aynı mücadeleyi dilimize her gün giren yabancı kelimelere karşı da verebilseydi. İşlek bir sokaktaki tabelaları inceleyiniz, kaç levhadaki yazılanlar bize aittir acaba? Haaa, özür dilerim. Onlar modern olduğumuzu gösteriyordu değil mi? Hoca dediğimiz zaman da eskiye saplanıp kalmış oluyoruz:)
Saygılarımla…TuRK…
YORUMLAR
Burada en çok özel mesajla arkadaşıma yazdığım bir şeyin zort diye oyun oynadığım masaya düşmesine sinir oluyorum.:) Daha doğrusu çok bozuluyorum. Sonra "Prd. Yanlış geldi" falan diye gevelemek zorunda kalmalar hiç hoş değil.:))
Tabii ki tek benim başıma gelmiyor. Dün bir masada sessiz sessiz oynarken, masadaki bir hanımın başka bir hanıma ettiği ".... AŞKIMLA ARAMDAN ÇIKK!" tehdidi masaya düştü ki, eyvah eyvah yani. Fena durumdu.:)
Bahsettiğin dizide dikkatimi çeken başka bir şeyde, bunu diyen öğretmenin yüzündeki ifade. Şu an tarifini yapamıyorum ama hoş değildi. Ama bunlar artık benim şaşırtmıyor. Kendi inanç ve kültürüne bu kadar yabancı kalmak planlanmış bir şey ve tıkır tıkırda işliyor.
Hocam, sadece öğretmenler arasında değil, diğer meslek gruplarında da sıkça kullanılan bir sözcük aslında.
Ve Hocam yine harika bir blog yazmışsın. Seni tüm içtenliğimle tebrik ediyorum:)
S.a.
''''Toplumun benden ve meslektaşlarımdan beklentisi sadece matematik, fen, sosyal v.s. bilgilerini öğrencilerimize aktarmak ise bunda bir sıkıntı elbette yoktur. Ama bizden beklenen aynı zamanda öğrencilerimize toplumsal davranış şekillerinin, örf ve adetlerin yani kısaca eğitimin de verilmesi ise bu durumda sıkıntı vardır. O zaman “ Öğretmen “ kelimesi mesleğimizin tam karşılığını verememektedir. Ve kabul edelim ki eğitim her zaman öğretimden daha önemlidir. Zaten bakanlığın adı “ Milli Eğitim Bakanlığı” dır. Aksi durumda bakanlığın adının da “ Milli Öğretim Bakanlığı” olması gerekmiyor mu?''''
Bence bütün herşeyi özetleyen yeri bu parağraf. Öğretim birebir motamot anlatmayla kazanılabilir, ama öğrencilerimize sadece öğretim değil eğitim(ahlak-örf-anane-saygı v.s.) de tam manasıyla verilmeli.
Hocam kelimesine gelince bir örnek bir saygı ifadesi olarak gösterilen bir kelimedirki bütün öğretmnelrimiz bunu hakdeiyor..
Saygılarımla............
Türk_38,
Öncelikle çok özür dilerim.
Sizin de gayet net farkedilebileceğiniz gibi başka blog için -" Tahammül edemediklerimiz- yazdığım yorum yanlışlıkla tarafımdan buraya düşürüldü.
Yani tam anlamıyla ilk çıkan yorumumdaki konu mankeni oldum.:) Ve tabii ki yollar yollamaz farkettiğimde çok bozuldum.:)
Tekrar özür dilerim.
Hoca konusuna gelirsek; öğretmene "Hocam" demeyi tercih etmesem de denilmesinde bir sakınca görmüyorum. Yeter ki öğretmen de, hoca da bu sözcükleri hak edebilsin.
TEŞEKKÜRLER.
O diziyi izlerdim ben de, komünist, feminist,dinci tiplemeler abartıydı gerçekten amaa bir Amil vardı ki, bu kadar olur dedirtmiştir bana şimdi ne alaka denmesin, bizzat örneklerini gördüm :)
"Hoca camide" repliğinin gereksizliğine aynen katılarak, o dizide bundan fazlası da vardı diyorum.Bir çok eğitim-öğretimcinin çocuklara " Çatlak kiremitler " gözüyle baktığını keskin çizgilerle, bazen abartıya kaçarak vurgulayan bir diziydi. Bunun yanında meslek aşkını her şeyin önünde tutmuş idealist öğretmenlerin de var olduğunu gösteren bir diziydi. sonlarında cıvıttı işi tabi o da ayrı.En azından sonrasında çekilmiş başka bir dizi gibi liseli gençleri lost adasına düşmüş kurbanlar olarak betimlememiştir.
Son olarak, modernlik adına yapılan öyle saçmalıklar var ki eskiye tutunup bırakmayası geliyor insanın bazen
Yazınız beni çok uzun olmasada geçmişe götürdü. Ben mesleklerimle her zaman gurur duydum. Çizgimi bozmadım şükür mesleğimde eğitim kademesine geldim ve yine şükür meslektaşlarıma ışık tutmaya çalışıyorum. İlk yıl teklif edilen maaşımın üç katı rüşveti reddetmiştim ve mükafat olarak ömrümce tadını unutmayacağım ığdır kayısısı yemiştim (haberim olmadan bırakılmıştı). O günden bu güne mesleğimle ilgili çok değişik durumlarla karşılaştım.
18 yaşımdan bu yana mesleki sorumluluk taşıyorum. Üniversitede okurken yürüttüğüm mesleğimi arkadaşlarıma sevdirmek ve örnek olabilmek adına (hocalarım sağolsun hatalarıma müdahale de gecikmediler) çok çabaladım. Bir kaç senedirde öğrencilerime örnek olmaya çalışıyorum. Yeni adı ile rol model olmaya çalışıyorum. Tatiller dışında saatimden başka takı takmamak gibi. Derslerin uygulama kısmında öğrenci hocayı her yönü ile örnek alıyor. Saçtan tırnağa kadar. Bir yerde öğretmen mesleğini hayatına taşıyor ve bütünleşiyor.
Ben kelimelere çok takılmıyorum. Geçmişte öğretmenlerime nasıl minnettarsam, yakın geçmişte hocalarıma o kadar minnettarım. Öğretmenlikte ilk yılım mezun olduğum okulda olduğu için ben öğretmenlerimden çok faydalandım. Ne olursa olsun (normal sınırlarda) yaşanmış bazı tatsızlıklar sadece onların mesleki bakışı ile bizim öğrencilik bakışımız arasındaki farktan kaynaklandı.
Ben hocam denilmesinden yada öğretmenim denilmesinden hiç etkilenmedim. Kelimelerin ne maksatla kullanıldığı önemli. Öğretmenlerimi veya hocalarımı saygı, hürmet ve sevgiyle anıyorum. ALLAH hepsinden razı olsun. Eğer şu anki yerime gelebilmişsem o usta zanaatkarların işlemeleri ile geldim.
Konu seçiminiz ve güzel aktarımınız için teşekkürler.
Teşekkürler Turk Örtmenim :)
Okul ise konu, "ogretmenim" daha cok yakisan bir kelime, sanirim cok onceden ben de "hocam" kelimesini kullanirdim, ama zaman ilerledikce ve bazi kelimelerin anlamini daha net gorunce kullanmamam gereken kelimeleri kendime ogrettim.
Tesekkurler ogretmenim, elinize saglik.
Öğretmenim kelimesini çok severim.Harika bir öğretmenim vardı ve o ünvanı en güzel o taşıyordu bence.Camide ki hocamı ise hiç sevmedim yazık ki.Çünkü kabaydı.Öğretmenim ise incelikli ve anlayışlıydı.Bu yüzdende onun sayesinde çok istememe rağmen Kuran -ı kerimi öğrenemeden camiden kaçtım.Ünvanlardansa ünvanları taşıyanları iyi seçmek ve yerine oturtmak daha önemli gibi geliyor bana.Ülkemin eksiklikleri birazda yokluktan bu yüzden kimseyi kınayıp sorgulamıyorum yanlış anlaşılmasın.Ancak ben barışı seviyorum .Geçmişle hesaplaşırken birinin tu kaka olması gerekmiyor .Altında yatan sebepleri ve oluşuma katkıda bulunan şartları da hesaba katmak gerekliliğini duyuyorum.Sonuçta aldığımız mirasın ne olduğu ortada okuma yazma oranı çok düşük ,savaştan çıkmış yokluklar ülkesi .Bu yüzden de öğretmen diye karşımıza çıkanların bir çoğu yetersizdi yada camide görev alanların yetersizlikleri o ünvana hakasızlık etme hakkını kendimde görmüyorum tabikii bu yüzden.Adı geçen diziyse ben hiç bir şey bilmeden fikir sahibi olanların yazdığı diye baktım olaya ve izlemişliğim de yoktur bir iki bölümden sonra.Yine de açıklamalarınız güzeldi Türk .Yazılarınızın devamını diliyorum.Ellerinize sağlık.İdealisliğinizi çok beğeniyorum.
Oysa ki, Hocam demek çok sıcak, takdir etmek, saygı göstermek gibi geliyor.
Yani Yelov senin durumunda, sen misin öğrenci öğretmenim diyorsun diyesim geliyor :))