Değer mi ? (6)
06 Mayıs 2012, 16.39 A- A+- Annem canım annem naber nasılsın ? (diyerek kapıdan içeri girmişti selin)
- kızım neyin var senin ? ben iyiyim de sana ne oldu böyle ?
- aaa neyim var ki annecim bak ne güzel neşeli bir şekilde geldim daha ne istiyorsun. (Selinin yüzünde kocaman bir gülücük vardı. Bunları söylerken bir yandan da ayakkabılarını çıkarıyor ve şarkı mırıldanıyordu)
- yok yok sen de bir haller var canım, anlatmak ister misin ?
- hı hı evet ama sonra önce bir banyo yapmam lazım anne.
- peki canım.
Banyosunu yaptıktan sonra odasına çekilmişti selin, aynanın karşısına geçtiğin de yüzündeki tebessümü gördü. Yerli yersiz bir mutluluk kaplamıştı içini. Kendine kızmak istiyor ama yapamıyordu. Yıllar sonra Tuncay'ı görmenin bu denli kendisinde etki oluşturacağına inanmak istemiyor yüzünü ekşitmeye çalışsa da Tuncay'ın gözleri aklına geldiğin de yine yüzünde tebessüm oluşuyordu.
- Selin kızım yemek hazır.
- Tamam geliyorum hemen.
Geç de olsa sofraya gelmişti selin, annesinin meraklı gözlerle kendisine baktığını gördü "bir şey mi oldu ?" diye sordu. "sen anlatacaksın canım, her ne olduysa sana olmuş, bir haller var sende" aslında hiç anlatmak istemiyordu selin. Annesinin eski defterleri yine açtığını söyleyeceğini çok iyi biliyordu. Yine mi Tuncay diyecekti. Unut onu diyecekti. Ve bu muhabbet kavga ile son bulacaktı. Ki bu kavgaları defalarca yapmışlardı. "bir şey yok anne, bugün karakolda doğum günü partisi yaptık" söylemeye çekindi. Tuncay'ı gördüm diyemedi. Gözlerinde ki güzelliğin kendisini alı koyduğunu, tekrar onu gördüğün de avuçlarının terlediğini, kalp atışlarının hızlandığını anlatamadı. "bu kadar mı yani ? başka bir şey olmadı mı ?" olayları kurcalamakta üstüne yoktu Nermin hanımın. "evet bu kadar, başka ne olabilir ki ?" diyerek konuyu kapatmak istiyordu selin. Yemeğini yedikten sonra odasına çekilmek ve kendisi ile baş başa kalmayı arzu ediyordu. "peki öyle olsun canım" dedi annesi ve Gülüştüler. Ama ne için güldüklerini bilmeden. Günlük akşam sohbetlerini hep yemek masasında yaparlardı ve yine öyle oldu. Yemekten sonra Nermin hanım Dizilerini izlemek için televizyon karşısına geçerdi. Selin de odasına çekilir günün yorgunluğunu yatağında dinlenerek atardı. Bu durum yıllardır böyleydi. Hiç değişmemişti. Taki bu akşama kadar. Selin bu sefer odasına çekildi her zaman ki gibi ama yatağına geçmedi. Bir kadeh şarap aldı kendisine ve odasının penceresinden dışarı bakmaya başladı. Tıpkı eskiden terasının pencere camından Tuncay'a baktığı gibi. Gülümsedi bir an. Heyecanı yüzünden okunuyordu. Uzun uzun karanlığı seyretti. Sonrasında yatağına oturdu ve "şimdi neler olacak?, ne yapmam lazım ?, off Tuncay neden karşıma çıktın ki ?!" yatağına uzandı tavanı izlemeye başladı. Gözleri kapanıyordu. Belli ki Tuncay şaraptan daha etkili olmuştu. Ve uykuya daldı.
Kendini eve zor atmıştı Tuncay, daha 3 gün önce feci bir cinayete tanık olmuştu ve bu yaşadıkları onu seline götürmüştü. Böylesi bir tesadüf olamazdı. Yüzünde sevinçten ziyade endişe hakimdi. Hem biraz da kırgın. Çünkü selin onu tanımamıştı. Aklını kurcalıyordu bu soru. "Selin beni nasıl tanımaz ?, ya ben çok değiştim ya da selin beni çoktan unuttu" diye kendi kendine söyleniyordu. Ayakkabılarını çıkarmaya gereği duymadı hemen salona geçti koltuğuna oturdu ve derin bir sessizliğe büründü. Boş boş karşı pencereye bakıyordu. "SELİN" diye seslendi. Bir anda ayağa kalktı, salonda bir sağa bir sola dolanıyordu. "Bir şey yapmalıyım ama ne ?!, acaba söylemek istediklerim var diye tekrar mı gitsem ?. Yok bu saçma olur. Aklıma yeni bir şeyler geldi desem ?" bir bahane arıyordu tekrar selinin yanına gidebilmek için. Bu düşünceler ile banyonun yolunu tuttu. Aynada kendisine baktı "nasıl tanısın seni Tuncay şu haline bak" diyerek kendine kızıyordu. Ve tıraş olmaya karar verdi. Eğer bir kez daha karşılaşmaya cesaret edecekse selinle bu en doğru şekilde olmalıydı. Tüm hazırlıklarını tamamlayıp Selin'in karşısına çıkmayı istiyordu. Artık Tuncay bu ayrılığın bitmesinden yanaydı. "Her şey Çok güzel olacak" diyerek hazırlıklarına başlamıştı bile. Yüzü gülüyor ve neşesi yerindeydi. Kader onları böylesine denk getirdiyse kim bilir daha onlar için ne kadar güzel rastlantılar hazırlamıştı.
- Semih bey geldi efendim
- Hemen alın içeri
Şirkete çok nadir erken gelirdi Koray, bu sabah kendisi için önemli olan bir işi görüşmek üzere erkenden şirketin yolunu tutmuştu.
- Merhaba Koray bey
- Merhaba semih hoş geldin, çok fazla vaktim yok, kahvaltıya davetliyim hemen konuya geçelim.
- Elbette efendim.
- Durum nedir, neler yapıyor Tuncay ?
- Çok sakin bir hayat yaşamaya devam ediyor, riskli bir durum söz konusu değil efendim.
- Hayatı umurum da değil semih, seline yaklaşmasını istemiyorum. Anlıyor musun ?
- Efendim, endişelenmenize gerek yok. Tuncay kendine bir hayat çizmiş, bu hayatın içerisin de selin hanımın olabilmesi imkansız gibi, çok büyük bir rastlantı olmadığı sürece karşılaşmaları mümkün bile değil.
- Rastlantı mı ?. İşimiz rastlantılara mı kalacak semih ?!!. Sen son 3 gündür neredesin semih ?.
- Benim de bir ailem var. Yurt dışına çıkmam gerekti Koray bey.
- neyse ney semih. Hiç bir ayrıntıyı atlamıyorsun. Bu son 3 gün de neler oldu neler bitti bilmek istiyorum ona göre !!.
- Peki Koray bey. İyi günler.
Derin bir sessizliğe büründü Koray, bir sigara yaktı ve içkisini tazeledi, sessizliğin içinde hatıralar canlandı zihninde. Tuncay ile olan ilk karşılaşmalarını düşündü ve sonraki karşılaşmaları. Hiç ummadığı zamanlarda Tuncay karşısına çıkmıştı. Tuncay annesi Tülin hanım ile birlikte sessizce yazlıktan ayrıldıktan bir kaç sene sonra geri dönmüştü aslında. Fakat selin yoktu. Yabancı dil eğitimi için yurt dışına gitmişti. Koray, Tuncay'ı sahilde dolaşırken görmüş ve yakasına yapışmıştı.
- Ne arıyorsun sen burada ?!
- Onu arıyorum. Bırak yakamı !
- Defol git, bir daha da gelme buraya elimde kalacaksın sonunda. Onu bir kez üzdün bunun olmasına bir daha izin vermem Tuncay !! Selin benim sevgilim uzak dur ondan. anladın mı ?!!.
Koray silkelemiş ve yere düşürmüştü Tuncay’ı, hiç karşılık vermiyordu Tuncay. Bir kaç tekme ve yumruk darbesinden sonra Koray sinirli bir şekilde oradan ayrılmıştı. Bu kavgalar birçok defa tekrarlandı. Çünkü Tuncay yine geldi. ve yine. Fakat bu gelmelerinden Selinin hiç bir zaman haberi olmadı. Kadehindeki içkisini bitirdikten sonra saatine baktı Koray ve "çok geç kaldım lanet olsun offf" diyerek yerinden ok gibi fırladı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir