SÖYLEYİN NERDE O GÖZ NURU
08 Mayıs 2012, 17.40 A- A+Dün dinlediğim eser, beni bu günümden alıp geçmişime, çocukluk yıllarıma götürdü.
Müzisyen bir ailede doğup büyüdüm. Özellikle babam ve iki amcam bir araya geldiklerinde tadına doyum olmayan saatler yaşanırdı. Kanun, saz, tambur, ud, ney namelerine annemin sesi de eklendiğinde tam bir müzik ziyafeti oluşurdu.
Gidilen piknikler, akraba ziyaretleri hep müzikle yoğrulurdu. Türk sanat müziği ve Türk halk müziğine o yıllarda alışıp, sevmiştim. Nedense TSM’yi daha çok severdim. Hele ki beni ortaya çıkarıp söylememi istediklerinde dünyalar benim olurdu. Küçük bir assolist edasıyla elime geçirdiğim herhangi bir nesneyi mikrofon yaparak coşkuyla seslendirirdim. ‘’-Hadi şimdi de atamızın sevdiği türkülerde sıra’’ dediğinde babam, hemen ‘’bülbülüm altın kafeste’’ olsun derdim. Gurbetliğimizin, sevdalarımızın, inançlarımızın, özlemlerimizin hepsini ifade edebilen notalarımız vardı. Bazen coşkuyla bazen de gözyaşlarıyla söylenirdi. Ama mutlaka duygularımızı kucaklayan bir eser olurdu.
Yaz aylarının da gelmesiyle piknik sezonumuz açılırdı. Herkes evinden bir şeyler hazırlayıp, arabalarına atladıkları gibi Manisa dolaylarındaki buluşma mekanımızda bir araya gelinirdi. Upuzun sofralar kurulur, yemekler yenir ve sohbetler edilirdi. Hep oranın büyülü olduğuna inanırdım. Bizim gibi kalabalık bir aileyi bir araya getirebilen tek yerdi. Ve elbette yine aile klasiğimiz günün yorgunluğunu şarkılarla, müziklerle yok ediverirdik. Oraya ne zaman gitsek müzik seslerini duyan ailelerde bize katılırdı. Tanıdık tanımadık birçok ailenin de etkisiyle, bayram havasında geçerdi her zaman.
Şimdilerde fırsat bulunamayan görüşmelerimize, o yıllarda mutlaka zaman ayrılırdı. O tablodan eksilen, yitirilen o kadar çok şey var ki!... Kimimiz büyüdük, kimimiz yaşlandık, kimimiz göçüp gittik. Her geçen zaman azaldık. Çoğaldığımız halde azaldık hem de.
Tek bir name, tek bir eser bana tüm özlemlerimi hatırlattı. Eksiklerime rağmen beni yine kucakladı. Bizi bir arada tutan şey o muydu yoksa? Ne zaman çıkıp gitmişti hayatlarımızdan ezgiler? Yine ortaya çıkıp bizleri kucaklar mıydı bilmem ama şuan dilimde yine o şarkı…
Söyleyin nerde o göz nuru gönül sevgisi yar
Onu kimden sorayım hangi diyare gideyim
Nazlı ahu sizi terk etti mi hatıralar
Anayım hoşça geçen günleri feryad edelim
Leylamı ezelden sevdim bu yerde
Sevdası yadigar kaldı da gitti
Ten diri kalır mı ruhu gider de
Ecel gibi cana saldı da gitti
Bu bağın goncası haremi kaldı
Hicranı yürekte yare mi kaldı
Ümitsiz kalana çare mi kaldı
Onu benden eller aldı da gitti
YORUMLAR
Dün dinlediğin bir eser, seni alıp çocukluğuna götürmüş ve anılarını, özlemlerini, yitirilişleri anlattırmış bize. Ne de iyi olmuş. Benzerliklerimizi bulmaya devam ediyorum, her bir blogunda. Ama sen bir gitmişsin, biliyor musun ki ben, neredeyse her bir şarkıda gidiyorum. Ben hep gidiyorum, hep yollardayım geçmişe.
Güzel bir geçmiş aralığında yaşadım ben dolu dolu. Şanslıydı bizim nesil. En yeni teknoloji, televizyondu. Komşuluk, aile bağları, paylaşmalar henüz takılmamıştı bu derece başka menfaatlere ve mecruriyetlere .Eğlencelerimiz şimdi ki gibi , tek başına değildi. Bu derece yalnızlık yoktu. Ellerimizdeki her şeyi paylaşabilirdik.
Hatırlarım, o zaman kara borsa alınırdı Kent , Malbora sigaraları ve eve gelen misafire ikram edilirdi. Şimdi ki gibi, herkes kendi sigarasını çıkarıp içmezdi. Hep ikram vardı.
Toplu sinemalara gidilirdi, toplu denize...Toplu pikniklere...Toplu işte !
Sonra, yavaş yavaş geçim şartları ağırlaştı. Nüfüs gittikçe çogaldı. Teknoloji vurdu insanları.
İnsanlar, evlerine misafir çağırmaktan ya da misafirliğe gitmekten çekinmeye başladılar. Apartmanlar, birbirlerini tanımayan insanlarla doldu. Selam vermeler azaldı. V.s v.s
Ev içindeki, aile bütünlükleri bile çatırdamaya başladı. Herkes rolünü oynuyor hale geldi, kısa ve dar zamanlarda. Yemekten sonra, herkes köşesine çekilmeye başladı. Çocuklar odalarında, eşler pc başında kendileriyle, ya da televizyondaki filimlerde...
Yani, korkuyorum , zaman içinde, hayatımız sadece günlük 'hap' içine gizlenecek diye..
'AH ŞU ŞARKILARIN GÖZÜ KÖR OLSUN'
Sevgilerimle, kendime benzettiğim...