gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Değer mi ? (8)

14 Mayıs 2012, 18.13
A- A+
 Tuncay ile Kemal koyu sohbetlerine devam ederken Semih o sırada telefon ile görüşüyordu. Polis arkadaşı aramış ve gelişmeler hakkında kendisine bilgi veriyordu ve duydukları karşısında şaşırıyor bir o kadar da heyecanlanıyordu. Olanları Koray beye nasıl anlatacağım diye düşünmeye başlamıştı. Telefona sarıldı hemen.

 

- Koray bey kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama acil olmasa aramazdım efendim.

- Neler oluyor semih ?. Söyle hemen !!!

- Efendim şimdi haber geldi. Tuncay ile selin hanım maalesef karşılaşmışlar.

- Ne diyorsun sen be adam ?!!. Nasıl olur ?!. Ne zaman ?!!!

- Tuncay 3 gün önce bir cinayete tanık olmuş ve selin hanım onu sorgulamak için karakola çağırmış.

- Peki sonra ?

- Sonrası malum efendim. Tuncay’daki değişimin siz de farkındasınız. Bu karşılaşma bunun sebebi olabilir. Bu durumla ben ilgileneceğim efendim.  

- Semih ne yap ne et engel ol buna !!!

 - Peki efendim.

 

Semih hesabı ödedikten sonra sahilde ki arabasına doğru yol aldı. Arabaya binip çalıştırdı ve karşı yola geçip beklemeye başladı. Kafasındaki planı gerçekleştirmek için bekliyordu. Çok geçmeden Tuncay yolun karşısında görünmüştü. Işıkları bekliyordu karşıdan karşıya geçmek için. Arabasını çalıştırdı semih. Tuncay her şeyden habersiz bir şekilde evine doğru yürümeye başlamıştı. Semih’in önünden geçmek üzereydi. Bir anda Araba ile göz göze geldi Tuncay. Semih Arabasını hızlı bir şekilde Tuncay’ın üzerine sürmüş ve ani bir fren yaparak Tuncay’a çarpmıştı. Tuncay arabanın çarpma hızıyla yer de uzun bir mesafe sürüklendi ve yolun kenarına yuvarlandı. Semih arabasını sürmeye devam etti ve oradan hızla uzaklaştı. Tuncay hareket edemiyordu. Yerde kendinden geçmiş bir şekilde yatıyordu. Ambülans geldiğin de Tuncay ölümle boğuşuyordu. En yakın hastaneye götürüldü. Sedye ile acile indirilmişti. İç kanama geçiriyordu Tuncay. Hemen ameliyat haneye alındı. Ameliyatı Doktor Elif Toprak yapacaktı. Ameliyathaneye gelip Tuncay’ı gördüğün de endişesi bir kat daha artmıştı. Ameliyat yaklaşık 2 saat sürmüş ve başarılı bir şekilde bitmişti. Fakat şimdi bekleme zamanıydı çünkü Tuncay kendinde değildi. Doktor Elif, Hemşirelere dönüp “Gözünüz hastanın üzerinde olsun. Her türlü gelişmeyi anında bana haber vereceksiniz.” Dedikten sonra odasına gitmişti.

 

 

 

Saat öğlene geliyordu Nermin hanımla Koray evin için pır dönüyorlardı. Öğrendikleri karşısında korkuları iyice artmış ve endişelenmeye başlamışlardı. “Nasıl olur ?!” dedi Nermin hanım Koray’a bakarak. “Bilmiyorum efendim bilmi…” sesi kısılıyordu Koray’ın “sanki biz engel olmak istedikçe bir şey onların…” göz göze geldiler Nermin hanımla, yutkundu Koray, sesli düşünmekle hata yaptığını anlamıştı. Zaman geçmek bilmiyordu. Koray tam semihi aramaya teşebbüs edecekti ki telefonu çaldı. Tek seferde açtı telefonu Koray. “Anlat !!” dedi. Nermin hanım göz ucuyla neler olduğunu soruyordu sürekli fakat Koray cevap vermekten ziyade anlatılanlara odaklanmıştı. Alnından terler damlıyordu. Kötü bir şeyler olduğu açıkça ortadaydı. “Tamam semih. Buluşmamız lazım. Bu kadar parayı hesabına yatırmak dikkat çekebilir. Elden vereyim.” Dedikten sonra telefonu kapattı.

 

-       Neler oluyor Koray anlatsana ?

-       Efendim. (şaşkın bir halde bir sandalye ye oturup kalmıştı Koray)

-       Sana soruyorum Koray.

-       Efendim. Semih gerekeni yapmış. Sorun yok. Ben ilgileneceğim.

-       Ne yapmış semih ?!!

 

Nermin hanımın sorusuna cevap vermeden yerinden fırladığı gibi “halletmem gereken işler var efendim. Şimdi gitmem lazım” dedi ve hızlı adımlarla arabasına doğru yol aldı. Ön koltukta uzun süre durdu. Böyle olmasını istiyor muydu ki ?. Böylemi olmalıydı ?. Değer miydi ?. Değerdi tabii selin onun olmalıydı sadece onun. Kimse kendisi ile selinin arasına giremezdi. Gülmeye başladı. Hatta artık gülmüyor kahkaha atıyordu. “Artık hiçbir engel kalmadı. Sen sadece bana aitsin selin.” Dedikten sonra semih ile buluşmak için yola çıktı.

 

 

 

Selin karakolda mesaisini doldururken sürekli gözü telefonundaydı. Tuncay’ın aramasını bekliyordu. Telefon çalmadıkça canı iyice sıkılıyor ve odasında ki kum torbasını yumrukluyordu. Annesinin “Seni koruyacak erkeğimiz yok” telkinleri ile tekvando kursuna yazılmıştı. Kendini korumasını öğrenmiş ve hiçbir zamanda dövüşmeye ihtiyaç duymamıştı. Vakit geçmiyordu. “Bugün erken gideyim eve” dedi ve hazırlanıp eve gitmek için yola çıktı. Nermin hanıma telefon etti.

 

-       Anne

-       Efendim kızım.

-       Ben yola çıktım eve geliyorum bir şeye ihtiyaç var mı ?

-       Hayırdır ?. bir şey mi oldu kızım ?.

-       Hayır anne. Bugün böyle olsun istedim.

-       Peki canım.

 

Her şeyden habersiz evine doğru yol alıyordu selin. Oysaki ne kadar çok aramasını istedi Tuncay’ın. “Seni ilk görüşte tanıdım” demek istiyordu. Konuşmak istiyordu selin. Konuşmak içini dökmek ve sorun var ise halletmek ama Tuncay aramadı. “Benim aramam doğru olmaz” demişti selin ve sunduğu bahaneler ile bu tezini doğruluyordu. “Yıllardı bihaberim Tuncay’dan. Hiç gelmedi. Beni Bulmadı. O aramalı mutlaka o aramalı.” Kim bilirdi ki ilerde “keşke arasaydım” diyeceğini.

 

Sofra hazırlanırken kapı çaldı, "Birini mi bekliyorsun anne ?" diye sorduğun da selin "Hayır kızım" demişti Nermin hanım. Selin kapıyı açıp karşısında Koray'ı ve elindeki kocaman kırmızı gül demetini görünce ister istemez gülmeye başladı ve "Bu ne hal Koray, oksijene ihtiyacımız olduğunu düşündün herhalde ?. Bütün ormanı alıp gelmişsin" diyerek gülmeye devam etti. Koray kızgın bir ifadeyle "Çiçek getirdim işte iyilik de yaramıyor sana" dedi ve salona geçti. Nermin hanımla selamlaştıktan sonra sofrada kendine bir yer buldu. Akşam yemeği Koray'ın kızgın yüz ifadesi ve selinin kocaman gülümsemeleri ile devam ediyordu. Çok geçmeden Koray söze başlamıştı - "Selin sence artık zamanı gelmedi mi ?". Selin gülmelerini bir kenara koydu ve yüzü bir anda ciddileşti. "Neyin zamanı Koray ?." gözlerinin içine bakıyordu Koray'ın "Anlamıyormuş gibi yapma Selin, artık resmiyete dökmenin zamanı geldi de geçiyor canım. Haksız mıyım ?" dedi gözlerini kaçırarak Koray. "Bu benim değil sizlerin verdiği bir karar. ki sen de bunu çok iyi biliyorsun. İstemediğim bir şeyi bana kimse yaptıramaz. Benimle birlikte geçirdiğin yılların sana bunu öğretmiş olması lazımdı Koray ama görüyorum ki sen beni hiç tanımamışsın." çok net bir cevap olmuştu aslında. Selin söylenmesi gereken her şeyi bir çırpıda söylemiş ve son noktayı koymuştu. Selin istemeden bu evlilik asla olamazdı. İyi ce sessizlik hakim olacaktı ki Nermin hanımın "Neden kızım ?. Hala onu bekliyorsun değil mi ?. Sana bunca yaptıklarından sonra bile seni deli divane gibi seven bir insana rahatça sırtını dönebiliyorsun. Derdin ne senin ?. Ne yapmak istiyorsun Selin ?!!!!" diye bağırması ile Selin bir anda oturduğu sandalyeden kalktı. "Sakın Nermin hanım, Sakın bir daha bana sesini yükseltme !!. Senin karşında isteklerine boyun eğecek o küçük kız yok. Bu sefer beni yapmak istediklerimden alıkoyamayacaksın. Şimdi müsaadenizle ben doydum. Afiyet olsun !!" dedi ve koşar adımlarla odasına doğru yol aldı. Nermin hanımın "O ne durumda ?" sorusuna "Yoğun bakımda efendim." diye cevap verdi Koray.

YORUMLAR

16 Mayıs 2012, 02.39
Seri, sürükleyiciliğini hiç aşağı düşürmeden devam ediyor ve merakla okuyoruz.
Teşekkürler.

-Allahım ne olur Tuncay o yataktan kör ya da bacakları tutmuyor şekilde kalkmasın.- :)
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın