SİYAH ÇİZGİLER
14 Mayıs 2012, 20.55 A- A+Bu gün bir hallerdeyim dışım sakin içimde ise fırtınalar kopuyor. Hiç çalışasım yok yinede üstü çizilmesi gereken görevleri yerine getirmem gerekiyor . Ve Maratona başlıyorum isteksiz bir şekilde. Ardı ardına bitiriyorum işleri ancak ne kadar bitmiş olsa da görev listesinde üstünü çizmedikçe benim için hiçbir iş bitmiş sayılmaz illaki yazının ortasından siyan bir şerit geçirmem gerekiyor. Bu çocukluğumdan kalma bir alışkanlık: İştahsız bir şekilde şuna buna sahip olmak isterken bir liste yapmaya karar verdim en çok arzuladığım şeyden başlayarak yazmaya başladım. Sahip olduklarımın üstünü çiziyor onun yerine yeni bir istek yazıyordum. Farkında olmadan eğlenceli bir oyun keşfetmiştim. Üç aşamalı bir oyun 1İSTE-2 SAHİP OL- 3ÜSTÜNÜ ÇİZ (nerden bile bilirdim ki oyunun 4 aşamalı olduğunu) bu kadar basit ve masumca bir oyunundu.
Oyun ben büyüdükçe zorlaşıyordu . İSTEmek her zaman kolaydı ama SAHİPOLmak bazen zorlaşıyordu. zorlukları aşmak içinde bende yeni yeni yöntemler keşfediyordum. En çok işe yarayanı açlık greviydi. İlk defa haberleri izlerken duymuştum anneme ne olduğunu sorduğumda “mahkumların istediklerini elde edene kadar aç kalarak yaptıkları bir eylem “demişti. O zamanlar kulağa hoş geliyordu ve bir çift güvercin istediğimde hayır cevabı alınca açlık grevini devreye soktum. Kahvaltı yapmayınca annemi etkilemiştim ancak babam o kadar kolay lokma değildi “bu bir canlı diğer oyuncakların gibi iki gün sonra bir köşeye atamasın yazık günahtır.” Diyor başka bir şey demiyordu. akşam yemeğinde Annemin de devreye girmesiyle ertesi sabah bana bir çift Güvercin alma sözüne karşılık akşam yemeğine gömüldüm. İştahla açlığımı giderirken hala anne ve babamın bana bakarak gülmeleri gözümün önünden gitmiyor. Babam o gün 4. aşamadan bahsediyordu ancak ben hala farkında değildim.
Seneler bir birini kovalarken ben de oyunuma devam ediyordum.Artık lisedeydim ve ne ye sahip olacağımı neye olamayacağımı az çok tahmin ediyordum. Amacına ulaşamayacak bir açlık grevine girişmenin bir anlamı yoktu hem artık bana da yakışmazdı. Yakışmayan bir diğer şeyde sanırım aşktır. Sevgili muhabbetlerinin çekim alanına girince istek listeme aşk yazdım hemen yanına da parantez açıp içine “Esra” yazdım. Oyun 1.aşaması tamamdı 2. Aşaması da hiç zor olmadı. Esra’nın baka karşı ilgisinin olması işimi kolaylaştırmıştı. Sıra 3.Aşamaya geldiğinde ikilemde kaldım bir yandan görev tamamdı artık esrayla çıkıyordum yani teorik olarak üstünü çizmem gerekiyordu. Diğer yandan devam eden bir ilişkimiz vardı üstünü çizmem hiç doğru olmazdı. Ancak ben yanlış olanı yaptım ve 3.aşamayı da gerçekleştirdim.
İlişkimizde bir sıkıntı yoktu her şey gayet güzeldi. Ta ki Esra’nın içine kapanıp garip davrandığını fark edene kadar. İlk başlarda üstüne gitmesem de bu tavırlarından ayrılmak istediğini sonucu nu çıkardım. O nu seviyordum ancak ayrılmak istiyorsa bunu anlayışla karşılayacağımı belirtmeye çalıştım ona. “ Ne oldu oyunun 4.aşamasına mı geldin” dedi.
afalladım “ne oyunu ne aşaması”
“İSTE- SAHİPOL- ÜSTÜNÜÇİZ ve BİR KENARA AT” . Sonradan ona gizli oyunum dan bahsettiğini hatırladım amacım sadece onu eğlendirmekti listeyi ona göstermemiştim ve listede onunda isminin olduğu söyleyecek kadarda dikkatsiz değildim. Ama o öğrenmişti nasıl öğrendiğini sormadım soracak durumda da değildim. Öğrenmişti işte. üstünü çizdiğim içinde artık onu sevmediğimi ve ondan ayrılacağımı kafasına koyup günlerdin kendini terk edilmeye hazırlıyormuş.Şartlanmıştı bir kere ne anlatsam faydasız onu asla terk etmeyeceğimi duymuyordu bile. Tartışma faydasızdı en doğrusu yarın sabah sakin bir kafa ile konuşmaktı. Öyle bir sabah hiçbir zaman gelmedi.
Her senenin bu gününde ruhum fırtınaya kapılmış küreksiz bir sal gibi.Her geçen dakika, fırtınaları azdırırken . Sekreter odamın kapısını açıp bir çiçekçinin geldiğini söylüyor. Ceketimi alıp çıkıyorum odadan. Bir hafta öncesinde bu güne özel sipariş verdiğim gülleri çocuğun elinde görünce. Not defterimi çıkarıp “14 mayıs günü çiçekler hazır olacak “ cümlesini çizip not defterini cebime atıyorum. Çiçekçi çocuk çiçekleri bana uzatırken “ Ustam bunların geçen senekilerden daha güzel olduğunu söylememi istedi” diyor. Tebessüm ederek alıyorum çiçekleri çocuğun elinden “ ustana teşekkürlerimi ilet “ deyip çocuğun eline üç beş kuruş sıkıştırıyorum.
Elimde çiçeklerle odasına giriyorum Esra’nın gülen gözleri anında ruhumdaki fırtınaları dizginliyor. Keşke izin verse her gün her saat onu ziyaret etsem hatta hep yanında kalsam. Ama mecburen sadece senede bir gün onu görmeme izin vermesine katlanmak zorundayım. Bu kuralı eşimle aramda onun yüzünden problem yaşanmasın diye koydu. Ona göre hiçbir kadın eşinin başka bir kadını sürekli ziyaret etmesini istemezdi karşıdaki kadının yatağa mahkûm özürlü biri olması durumu değiştirmezdi. Başkasıyla evlenmemi de Esra istemişti hem de tüm itirazlarıma rağmen. Onu daha fazla kırmamak için başkasıyla evlenmeyi kabul ettim ona düğün fotoğraflarımı bile gönderdim. Sahte düğün fotoğrafları tabi onu severken ve benim yüzümden intihar edip felç olmuşken ondan sonra, nasıl başkasıyla evlene bilirdim ki. Sanırım onu sadece senede bir gün ziyaret ettiğim sürece beni evli sanmaya devam edecek.
Not:Bu bir hayal ürünüdür.
YORUMLAR
"AŞK VE YANILGI"yı yazan arkadaşımızın hayalinde ne ürünler varmış meğer.
Şaşırdım açıkçası.:)
Teşekkürler