gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Mürekkepsiz Mektup

16 Mayıs 2012, 15.47
A- A+

Önce bir kapı cızırtısı duyuldu ardından odanın içine ışık dolarken metal kapıdan çıkan sert  TAK-TAK  sesleri herkesi derin uykusundan bir anda uyandırdı.  Gardiyan  üzerine dikilen şaşkın ve hala uykulu gözlerin arasında yavaş ama ses çıkarması için sertçe yere vurduğu adımlarla koğuşun içine doğru yürümeye başladı .herkesin uyandığından emin olmak için koğuşu baştan sona turladı.

Yürümesine devam ederek  “Benim adım Gabriel “ ellerini yana doğru açtı “ Buraya yeni atandım. Daha doğrusu beni  ………. Hapishanesinde buraya sürgün ettiler. Neyse sürgün olayı konumuz dışı. Buraya artık her şeyinizden benim sorumlu olduğumu söylemeye geldim.”

“Bunun için yarını beklemez miydin geri zekâlı.”

Son derece bozulmuş olan gardiyan Gabriel elini copuna atıp arkasından gelen sese doğru döndü. O sırada mahkûmda doğrulmuş yataktan çıkıyordu. Gabriyer doğrulan mahkûmu görünce elinde olmadan yutkundu. Kapıda dikilen iki gardiyanında elleri coplarına gidip içeriye doğru yürümeye başladılar. Ancak gabriel onları durdurdu:  O baş gardiyandı otoritesi açısından cesur görünmeliydi karşındaki dev ve sinirli adama rağmen korkmadığını ve böyle şeylerin üstesinden tek başına da gelebileceğini göstermesi gerekiyordu.  “Ben hiçbir şey için beklemem”  mahkuma doğru yöneldi adımları yavaş ve bu sefer yumuşaktı “  Ve sende bir daha benimle böyle konuşursan seni ait olan yere yani kafese tıkarım “ bunları söylerken mahkuma iyice yaklaşmıştı. Yaklaştıkça da sesinin titremesi ortaya çıkıyordu. Tehdidinden sonra arkasını döndü. Biran önce vahşi bir hayvan gibi bakan mahkûmdan uzaklaşmak istiyordu.

“Ne den şimdi yapmıyorsun”

Gabriel durdu gözü çıkış kapısındaydı “ne dedin”

“Beni diyorum neden şimdi o bahsettiğin kafese tıkmıyorsun”

Arkadan yaklaşan mahkûmun ayak sesleri sanki binlerce iğneye dönüşüp gabriel in her yerine saplanıyordu. Bu noktadan sonra tekrar dönüp dev adamla kaşık atacak değildi. En iyisi şimdi ayrılmak ve mahkûmlara verilmesi gereken dersi başka bir şekilde vermekti.

Az önce korkutmak için açtırdığı kapıdan korkarak çıkan gabriel kendi kendine“ ne kadar acımazı olduğumu göreceksiniz”  diyordu. İlk geceden mahkûmları etkileyip onları tesiri altına alma çabası boşa çıkmıştı. Ancak er ya da geç otoritesini sağlayacaktı.

Günler bir birini kovalarken Gabriel de adım adım amacını ulaşıyordu.  önce zayıf mahkûmları kendisi.  Sonrasında da zor lokma mahkûmları da yanına aldığı bir gardiyan gurubu ile yola getirmeyi başarmıştı.

Gabriel bir koğuşa girdiği zaman ( bu gece yarısı bile olsa) herkes hazır ola geçiyordu. Artık egosunu tatmin edecek kadar hava atabiliyor üstünlük taslaya biliyordu. Hiçbir yerde olmayan yeni yeni kurallar ve yasaklar koyuyor, bunlara da gabriel yasası diyordu. Okuma ve yazma yasağı da bu yasalardan biriydi. Yasayı yine bir gece yarası “ Daha önce size buraya sürgün edildiğimi söylemiştim sebebi de mahkûm bir gazeteciydi .” sürgün sebebini uzun uzun anlatıp konuşmanın finalinde gazetecinden intikamını almış edasıyla, bu hapishanede artık okuma ve yazma araç gereçlerini yasakladığını duyurdu.    

 

 1 ay sonra kendi yasağını kendisi delmek zorunda kaldı. İdamlık bir mahkûmun yalvarışlarına hayır diyecek kadar da zalim değildi ya. Bunu kâğıdı mahkuma uzatırken söylemişti “ Bak senin için kurallarımı çiğniyorum” demişti.

Mahkûm kâğıda minnet duyan bakışlarla uzandı “teşekkür ederim efendim “

Mahkûm teşekkürleri dizerken Gabriel gitmek için arkasını dönmüştü bile.

“Kalem “..”Kalem vermediniz efendim”

Gabriel arkasını döndü mahkûmun suratına iğrenir gibi baktı “ O kadarı da fazla kâğıdı sana ben verdim kalemi de sen bul “ kapıyı kapatıp gitti. 

Zavallı mahkûmun. “kalem olmadan ben buna yazamam ki efendim. Lütfen efendim bu son dileğim bunu bana çok görmeyin” şeklindeki sözleri Gabrielin kahkahaları arasında kayıplara karışmıştı.

               

Sekreter kapısı açık oda da masaya yaklaştı ”Efendim simon’un karısı olduğunu söyleyen bir kadın geldi “  

Adam uğraştığı işi bırakıp hemen kadının içeri alınmasını istedi. Kanı da kapıda karşıladı oturması için yer gösterdi, kendisi de oturmadan çay ikram etti. Hapishane müdürü olabildiğince kibar ve misafirperver davranmaya çalışıyordu.

Kadın burada fazla kalmak istemediğini idam edilen kocasına ait eşyaları alıp gitmek istediğini söyleyince, Müdür simona ait eşyaların olduğu bir kutuyu kadına uzattı.

Kadın kutuyu açınca en üstte bir mektup vardı. Yer yer lekeli ve buruşuk mektubu açıp okumaya başladı. Mektubu bitirip kutuya bırakırken önce gözyaşlarını sildi sonra da gülümseyerek “ hep böyle idi simonum şakacıydı “ …”mektupta beni hala sevdiğini ve öbür tarafta da beklediğini söylüyor .“  

Müdürde gülümseye başladı ta ki kadın “bu mektubun mürekkebi neden kırmızı “ diye sorana kadar.

Müdürün gözlerini kaçırarak gözlerinde biriken yaşları sildi “ Eşiniz o mektubu kanıyla yazdı “

Kadının dehşet içinde yüzüne suçlu edasıyla bakarak olayı baştan sona anlattı sonrada gardiyanı açığa aldıklarını ve cezasını çekmesi için bizzat olayın takipçisi olacağını söyleyerek kadını teselli etmeye çalıştı.

“Ben bu gardiyanı nerde görebilirim “

“Bakın hanım…”

Kadın elini kaldırarak müdürü susturduktan sonra “ o gardiyanı bulup teşekkür etmek isityorum “…”bana bu iyiliği yapar mısınız”?


Not 1: Bu Bir Hayal Ürünüdür.

Not 2: Devamı Sonra

YORUMLAR

17 Mayıs 2012, 13.27
  Tam da '' mektup '' üzerine bir blog yazmayı düşündüğüm bugün , siteyi açar açmaz baktığım blogda başlığı görünce çok şaşırdım ve , blog salonunda fikrimden bahsettiğim Murat arkadaş  yazdı sandım ve çok sevindim önce . Konuyu beğendiğini söyleyip , keşke ben de yazsaydım gibi bir şey söylemişti ve '' siz yazın hadi '' demiştim :)   Soyken , devamını bekliyorum hayal ürünü olayın , çok acılı olmasın ama devamı :(
17 Mayıs 2012, 16.45
Ataya yorumun için tşk. bu arada  ben sonken değilim :)
17 Mayıs 2012, 17.13
fiksol,
yazdıklarınızı, kurguladıklarınızı hep severek okuyorum.
Bu da öyle oldu.
Anlatım güzel, öykü çekici, bize de okuma keyfi kalıyor sayenizde.
Çok teşekkürler.
Sevgiler
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın