gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Gençlik ve Aşk...

19 Mayıs 2012, 04.18
A- A+

   Politika yazınca bâzı arkadaşlar rahatsız oluyor.. :) Çünkü benim bildiklerim, aslında onların da bildikleri ama ısrarla bilmezden geldikleri şeyler.. Neyse… Bu seferlik onların suyuna gidelim ve memlekette herşey güllük gülistanlıkmış, tek derdimiz kendimizmişiz gibi pembe gözlüklerle bakalım yaşamın resmine..

   Kendimi iyiden iyiye yaşlanmış hissettiğim bu günlerde geçip gitmekte olan gençliğime erken duyduğum özlemi en iyi böyle ifâde edebilirdim heralde..


   Şu an “gençlik bayramı”nın ilk dakîkalarındayız.. Peki gençliğimizi hakkıyla yaşayabiliyor muyuz.? Açık kalan yaraları tuzlama zamânı geldi, arkadaşlar.. Biraz “aşk” üzerine çene suyuna çorba yapalım.. Yatıp kalkmanın bile adı olan bir kelimeyi, gerçek anlamına kavuşturmaya çalışalım kendimizce..

   İçinizde en umursamaz görünen, devrin deyişiyle “cool” takılan arkadaşın bile bu kelime telaffuz edildiğinde kan akışında anlık bir yavaşlama oluyor.. Bir nefesi tekliyor, nabzında kısa süreli bir durgunluk, göz bebekleri titriyor, göz pınarlarının muslukları zıvanadan çıkmasın diye dudaklarını ısırıyor.. Öyle ya da böyle her birimiz hayâtımızın farklı dönemlerinde tanıştık bu duyguyla bizzat.. Bir çoğumuz hiç kavuşamadık, mesâfeler uzadıkça duygu yoğunluğu arttı kanımızda, belki lökosite vurdu ve zehirlendik iyiden iyiye.. Bâzılarımız da kavuştuk ve anladık ki vuslat aşkın kâtiliymiş.. :) İlk öpücükten sonra her el ele tutuşmada bir derece daha inermiş ateşi..

   Ve büyüdük arkadaşlar… Ergenliğini evinde terör estirerek, kendisini en çok seven ve bu sevgisinden ilgi doğuran insanlara çemkirerek geçiren yaratıklarken her birimiz “adam” olduk.. Onların büyütemediği kadar büyütüverdi bizi el oğlunun ya da kızının tek bir bakışı, duruşu.. Sanatla ilgimiz “isyan” müzikleri dinleyip odamıza kapanmakken şâir kesildik hepimiz; en basit telefon mesajlarında bile içimize Özdemir Âsaf kaçmış edâsıyla alımlı cümleler kurmaya çalıştık dilimiz döndüğünce.. Kimilerimiz daha yetenekliydi; şarkılar yazdı.. Daha şanssız ve yeteneksiz olanlar sevdiğinin kapısında sabahladı.. Açık açık söylemeliyim ki daha “ahmak” olanlar da “canım fedâ” deyip kanlarına kastederek ispatlamaya çalıştılar sevgilerini kendilerince.. Sonuçta hepimiz kendi meşrebimizce sevdik, âşık olduk.. Anladık ki âşık ve mâşuk kavuşunca aşk bitermiş; bu üçlü hiçbir zaman bir araya gelmezmiş, iki bilinmeyenli bu denkleme bir üçüncü katınca bozulurmuş..

   “Aşk nedir?” sorusuna herkesin en az bir cevâbı var.. Ben başka bir soru sorayım: Elin oğlu-kızı canınızı yaktığında, sizi yaraladığında pansumanı kim yaptı size.? Kimin dizinde ağladınız, teselliyi kim sundu size sıcacık elleriyle.? Evet, senede bir güne sıkıştırmaya çalıştığınız o eşsiz kadın… Erkekliğine leke sürdürmek istemeyen bâzı tutucu arkadaşlar inkâr etseler de bal gibi biliyoruz; aşkın açtığı her yarayı o kapattı hiç acıtmadan.. Canımızı elâlem yakarken biz gözümüzden her damlayı onun dizinde kuruttuk.. Dışardan gelen herkes bir gün giderken o hep bizim yanımızda oldu, kucağında bastırdı ızdırâbımızı..

   Şimdi “kafa açtığımı” düşünmeyi bırakın iki dakîka da düşünün.. Eğer hâlen yanınızdalarsa, hayattalarsa kıymetlerini bilin.. Eğer kaybetmişseniz kıymetlerini bilmeyen arkadaşlarınıza anlatın.. Çünkü gerçek aşk, ömür boyu yanı başınızda dursalar bile fark edip de kavuşmayı akıl edemediğiniz o insanların size duyduğu “evlât sevgisi”nde gizli..

   Ve son birşey: Babalar gününün de yaklaştığı bu zamanda dileğim odur ki Allah hiçbirinize hiçbir zaman evlât acısı tattırmasın.. Görebileceğiniz en büyük acı budur..


   Hak edene saygılar…


   KerraR…


   MuhaliF!

YORUMLAR

19 Mayıs 2012, 15.22
Yüreğinize emeğinize sağlık yazdıklarınız çok duygulandırdı beni Anne ve babamı yıllar önce trafik kazasında kaybettim bendısrarla şunu söylüyorum yanınızdakilerin kıymetini lütfen iyi bilin keşkelrin geri dönüşü yok ...!!! 
19 Mayıs 2012, 17.17
evet haklısn dönşü yok eldekinleri kaybetmek çok zor başın sağ olsun
19 Mayıs 2012, 18.31

Oğlum  lise 1. sınıfta iken aşık oldu,körkütük aşık ve hep düşünen adamı oynuyor,dersler kötüye gitmeye notlar düşmeye başladı derken bir gün geldi anne bi şey söylicem ama itiraz istemiyorum dedi, oturduk karşılıklı ben derslere kendimi veremiyorum kitabın üzerine ,defterin üzerine ....... geliyor oturuyor sanki, okuyamıyorum,anlatılanı anlamıyorum ben çok kötüyüm beni Ankara da ki akrabaların yanına gönder hiç olmazsa bu yılı orada tamamlayayım dedi.Eyvah naparız nasıl göndeririz gitmek istediği akrabaya nasıl izah ederiz karmakarışık bir durum ama içimden nasıl gülüyorum sadece kahkahalar atarak  onu öpmek sıkmak hırpalamak istiyorum benim oğlum büyümüş aşık olmuş da  bu aşkın bunalımına tahammül edemeyip şehir değiştirecek  ama yapmadım tabi bunları onu hiç hafife almadım, veya belli etmedim  oğlum dedim şu ailecegörüştüğümüz psikolog hanımı çağıralım bi anlatalım durumu gitsin derse  gönderelim seni dedim ama sonuç olarak Ankara değil Amerikaya gitsen beynin ve kalbin seninle gelecek ve hiç bişey değişmeyecek bunun üstesinden ikimiz gelmeliyiz savaşacağız başaracağız dedim, psikolog hanım akşam geldi çok ciddi bir şekilde durumu anlattık böyleyken böyle Ankaraya gitsin dersen hemen gönderecez yarın ,psikolog beni ve babasını  odadan çıkarttı ikisi yalnız kalarak başbaşa konuştular sonra bizi odaya çağırdılar bir müddet daha burada bizim yanımızda kalmasının gerektiğini daha sonru bu feci durum devam ederse göndermemizi söyledi, derken hayat akıp gidiyor bizimkinin aşkı acısı yavaş yavaş hafiflemeye başladı derken söndü ama tabi zaman aldı,o dönemde çektiğimi ben bilirim o düşünen adamı kendine getirene kadar neler çekmiştim, ahhh yavrumm benim ahhh kurban olduğum kuzum oysa hayatta daha ne acılar çekilecek ne ateşlerle oynanacak o zaman bilmiyordu, şimdilerde öğrenmeye yaşamaya başladı  bunları....

Muhalif arkadaş elinize yüreğinize sağlık beni eskilere götürdünüz tebessümle okudum yazınızı Allah hiç bir anaya hiç bir baya evlat acısı tattırmasın , şu anda oğlumdan ayrı olmak, uzak olmak bile serçe kadar yüreğimin gökyüzü kadar büyük sancısıdır.Allah evladı ana babasından, ana babayı da evladından ayırmasın sevgilerimle....

20 Mayıs 2012, 08.25
   Erkek arkadaşımın, aşkımı hiçe sayıp beni abimle aldattığını öğrendiğimde dünyam başıma yıkılmıştı..

   Şaka şaka olmadı öyle bir şey. Hatta orta öğretim yıllarının tipik ergensel aşk acıları dışında hiç aşk acısı yaşamadım.
  16 yaşındayken komşumuz olan benim yaşlarımda yeşil gözlü kumral minyon tipli o şeker romanyalı Katalin'in ülkesine döndüğü zamanki hislerim acı mıydı öfke miydi hala karar veremiyorum. Dahası tek ortak dilimiz bakışlardı. Okuldan dönüpte onu gitmek üzere gördüğümde inanabilmiştim ancak gideceğine, gözlerini dikip bana öyle bir bakmıştı ki ben de, "hem gidiyorsun hem ne bu" diyerek içimden, kapıyı öyle hızla kapatmıştım ki adeta yankılanmıştı sokak kapısının sesi sokakta.
   Kimse bilmediğinden, teselliyi o sıra okuduğum Mai ve Siyah ta aradım. O gün de tam dramatik finaline gelmiştim. Ahmet Cemil le bütünleşip acı acıyı söker diyip koyverdim kelimelerin akışına kendimi.


20 Mayıs 2012, 13.11
Çok güzel bir yazı diliniz var, okumak keyifli.
Yazınızın son cümlelerindeki dileğinize yürekten "Amin" demeyen hiç kimse yoktur eminim.
Böyle acıları yaşayanlara sabır ve güç diliyorum.

Ancak ilk iki cümledeki ince siteminize kesinlikle katılmıyorum.
Etrafımız politikayla çevriliyken, olumsuzluklarla kuşatılmışken ara ara kaçıp soluk almak istiyor insanlar. Bu site bir oyun sitesi, hoş bir düşünceyle de bloglara yer verilmiş. Buraya kafa boşaltmaya gelmiş insanları bir de burada politikanın içine içine itelemek, zaten bunalmış insanları daha bir boğar.
Şu tip cümleler de itici geliyor bana:
"Çünkü benim bildiklerim, aslında onların da bildikleri ama ısrarla bilmezden geldikleri şeyler.."
Bunu yapmayalım ne olur; "Bır tek ben farkındayım, ben diilendirebiliyorum, ben cesurum, be heyyy aymazlar! Gerçekler rahatsız ediyor tabii ki sizi." gibi tavırlardan kurtulalım.
Kimse kimsenin, neyi ne kadar bildiğini,buradaki hayatı dışında  neler yaptığını bilemez.
"Onlar" diye kümelediğiniz diğer insanlar belki sizden çok fazla şey biliyordur ama politikanın P harfinden bile kusacak hale gelmiştir, bilemiyoruz...

Ben Gamyun yönetiminin bu tutumundan; tartışmaya çok açık politika, din gibi konulara kısıtlama getirmesinden çok memnunum şahsen. Burası soluk alma alanı benim için de.
Varsa söyleyeceklerim,yığınla forum sitesi var, gider oralarda dillendiririm fikirlerimi.
Burası fazla sayıda üyesi olan bir site.Bırakalım da buralarda kısa soluklar alsın insanlar, rahatsız olunmuşluklarından rahatsız olup sitemler yağdırmayalım.

Yazı girişi ile konusu arasında bağlantı kurduğumda aşkın nazire olarak özellikle seçildiğini; "Politikadan rahatsız oldunuz, şimdi aşka koşarsınız,sizi gidi siziii!." tarzı düşünülmüş olabileceğini aklımdan geçirdiğimi de itiraf ediyorum.:)

Güzel kaleminizi bizlerle paylaştığınız için teşekkürler.



21 Mayıs 2012, 00.09
Öncelikle yorumların hepsine çok teşekkür ediyorum.. İlk satırdan son satıra kadar okuyup, emeğe-düşünceye saygısını göstermek için yorum yazmaya vakit ayıran herkesin ömründen çaldığım sâniyeler için ayrıca şükran sunmalıyım.. Tek tek cevap vermek istesem yazıdan daha uzun olur.. :) O yüzden şunu söylesem yeter; demek ki acının dili ortakmış.. Düğünlere bile gitmemek için bahane üreten insanlarız çoğumuz, ama cenâzede saf tutup acıya ortak ve birbirimize destek verişimiz gerçekten insanı umutlandırıyor..

Sat_Agraha için ufak bir parantez açmak isterim:

Rap'le ilgilenir misiniz bilmem ama ben hem icrâcı hem de dinleyici olarak işin içindeyim.. Dinlemeyi sevdiğim Pit10 bir sözünde "Toplum farklı olanı dışladığını sanarken aslında farklı olan dışlamıştır toplumu" der.. Benim durumum bundan ibâret.. Farkında olamadıklarını düşündüğüm insanları aslâ aşağılamak istemem.. Asıl hedefe koyduğum insanlar ikircikli tavır içinde olanlar.. Ve girdiğim birçok ortamda gerçekten benim söylediklerimi söyleyemiyor çoğu insan, bildiğini susan bir toplum hâline gelmişiz ya da getirilmişiz.. Benim bahsettiğim "onlar" bizzat gördüğüm, tanıdığım, sohbetim ve hattâ kan bağım olan insanlar.. Kesinlikle sizin için söylemiyorum; uyarı ve önerilerinizi mutlakâ dikkate alacağım burası için.. Adım attığım her mekâna fikirlerimi de peşimden sürüklediğim için "muhalif" dedim kendime.. :) Sık olmasa-yayınlanmayacak olsa da ara sıra politik yazılarım olur o yüzden.. :D

Son olarak bilmediğim bir konuda tek cümle kurmayacağımı belirtmiş olayım.. Bildiklerim bâzen ağır geliyor ve yazıp ya da sesimle kaydedip insanlarla paylaşmak ve hafiflemek istiyorum.. Yoksa çıldırabilirim.. Kendim delireceğime sizleri delirteyim diyorum ben de... :)

Verdiğim ve vereceğim rahatsızlıktan ötürü özür dilerim, ilginiz-beğeniniz-görüş ve eleştirileriniz için hepinize tekrar teşekkür ederim..
16 Mart 2013, 00.14
millet gider mersine ben giderim tersine hesabı sizin blogları tersten okumaya başladım:D ve bu ilk yazdığınız bloga kadar sıkılmadan geldim..aşkla ilgili bloglarınızda konuyu ne yapıp edip bi şekilde anne-babaya getirmeyi başarmışsınız.anneniz bu blogları okusa eminim çok memnun olurdu..bizde hep bi şeyi kaybedince kıymeti anlaşılır ya umarım siz de durum bundan ileri gelmiyordur..bi de şu bolca kullandığınız şapkalı a'larla aranızda ne var merak ettim:)

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın