Bilgi olmayınca fikirde olmuyor. Bir kitabı okursunuz, etkilenirsiniz, yazarla aynı fikirdesiniz ama onun sözlerini azıcık değiştirerek yeni bir bir şey üretiyorsunuz. Ve ürettiğiniz o şey bütünüyle size ait olmuyor. Oysa ki siz o yazarla ve yazdıklarıyla hemfikirdiniz hani? Aynı fikirleri taşıyorsanız kendinizde yeni bir şeyler üretebilirsiniz demektir. Bu, dolu bir kafayla okuyup anlamadığım bir kitabı, birilerinin bana tercüme etmesine benziyor. O zamanda kendinizi aptal gibi hissediyorsunuz. Yani bana göre hoş değil.
Ancak kendi fikirleri olsun veya olmasın buraya blog yazan hiç bir üyenin hiç bir yazısı için oturupta araştırma yapma gereği duymadım. Diyelim ki bir yazıyı gerçekten merak ettim ve biraz araştırdım ama yine de oturup buraya "sen bunu şurdan, burdan almışsın çalmışsın" diyemem. Açık aramak, karşımızdaki insanı yerden yere vururken, onun üzerinde tepinip kahkaha atmak bize göre olmamalı.
Yorumlardaki üsluba gelince, sanırım bu yazana duyulan gıcıklıkla ilgili bişey:) Onun bir şekilde canını yakma çabası. Ne kadar kabalaşırsam o kadar canı yanar ve rezil olur. Reelde görseniz belki burnunun üzerine bir yumruk geçireceksiniz ama burada ancak klavyenizle dövmeye çalışıyorsunuz:)
Öncelikle Merhaba ;
Blogyazarı yada Ünlü yazarların yazılarını kendi yazmış gibi altına ismini yazan hatta sizin inkar etmenize ragmen kopyala yapıştır yaparak sonrada buna uslup niteliği ile değerlendirmeye çalışıp başkalarının esrelerine saygı göstermeyip ve bu emeklerden kendine paye edinen arkadaşım;
İlk önce şunu bilmenizi isterimki hala yazmış oldugunuzu idda edip burada yayınlamış oldugunuz hikayeleri evet ben yazdım diyorsanız ben bizzat yazmış oldugunuzu söylediğiniz.
Jean Paul Sartre' ait Duvar isimli Kitabını üşenmeden burada izin verildiği taktirde yayınlarım.
Bakalım gerçekten bunu sizmi yazmışsınız yoksa aralarına bir kaç cümle yerleştirerek ve bazı kısımlarını değiştirmek koşulu ile yazıya sahiplenmeyemi çalışmışsınız.?
Şimdi gelelim sizin bu yazmış uldugunuz uslup adlı yada uslup diye nitelendirmiş oldugunuz blogunuza sizin söylediklerinizen yola çıkarak uslubuuza bir bakalım nedersiniz.?
Diyorsunuz ki;,
Övgü dolu yorum yapar, sonra da başkasının eleştirisi karşısında keskin (U) dönüşü yaparak sözlerini geri alır o zaman mademki bu kadar akılıydın neden o eleştiriyi kendin yapmadın demek kalıyor.
Cevap ;
Demekki siz bu tür eylemleri övgü dolu sözler duymak için yapıyordunuz kasıtlı olarak ve burdaki okuyucuların akıllı olmadıgını düşünerek zamanlarını çalmaya çalışıyordunuz.Şimdi bununlada yetinmeyip sizin yaptıgınız hatadan dönmeniz için yorum yapılıyor size sizde buna karşılık size gerçekten sizin yazdıgını düşünüp sizi onurlandırmak isteyen ve sonrada o yazının sizin olmadıgını öğrenince üzüntüsünü dile getiren bir okuyucuya alelade Aptal'sın demeye çalışıyorsunuz .
Bumudur Uslubunuz.!
Geri kalan kısımlara yorum yapmayacagım çünki siz kendi uslubunuzu kendiniz zaten belirlemişsiniz.
Saygılar.
Tabi ki düşünceler ve üslup örtüşebilir,yoksa zibilyon tane düşünce ve üslup olması gerekirdi.Çoğu kişinin kopya demesinin sebebi kişinin kelime oyunlarıyla yaptım oldu demesidir.Yoksa aynı paragrafı iki kelime değiştirerek yansıtmak çalmaktan başka bir şey değil,bu dünyanın her yerinde de böyle.
Birde burası kişilerin özel blog alanı değil.Bunun için siteler var,her attığı adımı buraya yazmak zorunda değil kimse.Soğuyor okuyucu ,okuyuculuktan çıkıyor bir süre sonra.Anlamlı ve mantıklı paylaşımların her zaman daha etkili olacağı kanaatindeyim.
Benim söylemek istediğim birkaç şey var.Belki çok iddalı gelecek ama sözlerimin sonuna kadar arkasında olacağım şu ana kadar fikrimi değiştiren başka bir fikirle karşılaşmadım.Bir yazar başka bir yazarın üslubunu taklit ediyorsa kendi üslubunu bulamadığındandır.Kendini bulmadan hatta bulmaya çalışmadan direk ortaya çıkmasındandır.İşte bu yüzdendir ki yazar olmak kolay değildir.İnsan kendini bulmak için herşeyden önce çok yazmalı başkalarını okumalı ama etkilenmemeli bunu yapmak ilk başlarda çok zordur ister istemez etkilenir insan ama yazmaya devam ettikçe zamanla bu etki azalır kendi üslubunu bulmaya başlar ortaya çıkması gereken zamanda işte bu zamandır.Birileri bunu yapmadan ortaya çkmış kabul görmüş hatta sevilmiş ise bu onların doğruyu yaptığını göstermez.İnsan herşeyden önce kendisi için yazar başkasından etkilendiği şey kendisine ait değildir kendi iç dünyası için yazmayan kendi iç dünyasındaki üslubu bulmayanda yazar değildir sadece başkaları onu yazar olarak tanır.Çok okumak yazmayı kolaylaştırır ama bunu etkilenmeden yapmak lazım.
Merhaba Sevgili DIGOR ,
Yazınızda adımı geçirdiğinden pay sahiple bir kaç şey de ben eklemek istiyorum izninizle blogunuza , yoksa dediğiniz gibi yandaş misafir olmadım .
Blog Portal , bir çok değerli arkadaşı konuk ediyor burada ve paylaşımları da anladığım kadarıyla epey bir okuyucuya gidiyor , bu çok güzel ve anlamlı geliyor bana . Zaman zaman , ben de dahil olmak üzere yazma konusunda çekiniyoruz sanırım . Okuyanların ve de yorum yazanların da yazısı oluyor biz yazıyı yolladıktan sonra evet ama , biz duygularımızı görücüye çıkarmıyoruz ki paylaşıyoruz sadece bunun iyi bilinmesi gerekir .
Yorum yazan tüm arkadaşlar da en az yazan kadar emek harcıyorlar bu işe ayrıca , bir pencere daha açıyorlar ve yazıyı güzelleştiriyorlar . Eleştiri , elbette olacaktır yazıya, hatta sunulan düşünceye ya da duyguya , ama bu yazıyı daha anlamlı kılmak adına olursa daha da güzelleşecek burası .
İki şeyden çok etkilenirim ben , hatta korkarım deyim yerindeyse .. Birincisi , yazı kullanılarak birilerini doğrudan ya da dolaylı üzmek , ikincisi de yanlış anlaşılmak . Tam anlatamadığınızda olayı yanlış da anlaşılabiliyorsunuz çünkü ... Bazen susmak , hiç bir şey eklememek tercihim oluyor çünkü bakıyorum yazıya , kendime bakıyorum sonra , ekleyeceklerim bir çok insana aykırı gelecek , susuyorum . Bu bir korku mesela ve normal .Hepimiz aynı çevrede büyümedik , aynı şeyler doğal gelmiyor haklı olarak . Bazen de yazı o kadar güzel ki , rol çalmak gibi geliyor , yazamıyorum . '' Çok beğendim '' demek de bazen sığ kalıyor biliyor musunuz . Yorumun az olması , bazı harika yazılarda , bu yüzden bile olabiliyor . Esinlenmeye gelince ; Bir sohbet bir konuşma bazen , bir resim , bir çerçeve bazen benim esin kaynağım olabiliyor . Ben de çok kitap okurum , bir çok felsefe akımlarının birbirini nasıl etkilediğini bilirim ama bir şey okurken sadece okuyorumdur , yazı malzemesi olarak hiç görmemişimdir o anları . Yazarken adrenalin dozundan mıdır nedir , sağa sola sıçramaları beynimin bundan olabilir :)) Esin kaynağım genelde yaşadıklarım ve gördüklerim işte . Ahh bazılarını sesimden dinleseniz daha da güzel olacak :) Mesela bir tongaya düşüp mıyyg mıygg şiirimi okudum kupabeys ' in ısrarına dayanamayarak . Seve seve yaptım gerçi ama beğenmedim kendimi :)) Son olarak Gamyun Blog Köşesini yazısıyla renklendiren , yorumuyla güzelleştiren tüm arkadaşlara , her bir yazıyı tek tek okuyarak değerlendirip bize ulaştıran cebren , Natty ve bana isteklerimi '' üstüne üstlük öğreterek '' yardımcı olam gmsnn 'e blogunuz aracılığıyla teşekkür ederim . Sevgi ve saygı yan yana hep sizlerle olsun ...
Ah Digor ah,netameli bir blog açmışsın kendi adına,ve riskleri oldukça görmezden gelmeye adeta mecbur bırakmışsın kendi kendini.
Düşünülmeden,çile çekilmeden yazı yazmak şudur aslında:Çiğnediğin her lokmanın,hiç besmelesiz kursağından inmesi gibi bir kibir bırakır işkembede.
Bizim özgün kalabilmek derdimiz işte budur.
Elbette birileri birilerinden etkilenir,bu zaten fizik kurallarının gereğidir.
Fak'at;eğer biz bir diğerimizin üstünde bir gelişimle ön plana çıkabiliyorsak bu bir özgünlüktür.
Yani;diğerimizden alamadığımız algıyı bir diğerimize reva görmek hem yorucu olur,hemde bizi kargo teslimatçısı yapar.
Bizi yorulmaya itmemeye uygun bulan duygumuz ise şudur;düşünmeye üşengeçliktir.
Bir çoğu adına kabul edebilirim bu duyguyu,evet oldukça meşakkatli bir meslektir düşünmek sanatı.
Ama hür ve zincirleri kırarak koşmak kesinlikler bu yoldan geçiyor.
Yorulmak,yorulmak,hep yorulmak,ve bu tarz yorulmaların nevi şahsına münhasır dinlenmelerine sahip olmaktan geçiyor üretim denen bu eylem.
İnsan,her dinleyip aldığı sesi,her okuyup aldığı mantığı mutlaka aşmak zorunda hissetmeli ki kendisini,yenilendim ve gelişe bildim diyebilsin vesselam.
DİGOR,
"Eroinman" başlıklı -sonradan kaldırılmış- blogunuza övgüler yazan, ardından sevgili HorlayanBALIK'ın
haklı eleştirisinden yola çıkarak size tüm yazdıklarını ve övgülerini geri alan,
insanları aptal yerine koyduğunuz için kınayan kişi olduğum için,
"Övgü dolu yorum yapar, sonra da başkasının
eleştirisi karşısında keskin (U) dönüşü yaparak sözlerini geri alır o zaman
mademki bu kadar akılıydın neden o eleştiriyi kendin yapmadın demek kalıyor."
bu ahkam kesen cümlenizi özellikle üzerime aldığım için yazıyorum.
Aklınız sıra aptal yerine koyduğunuzu sanmış olsanız da benim aklımı ölçüp tartmak sizin haddiniz değil. Bu üslupla yazıp da ardından "Dilerim yorum yapanlar da kendi üsluplarına! dikkat ederler...." diye bitirmeniz komikti doğrusu.
"O kadar akıllı olmak" yüzünden değil, daha önce Duvar'ı okumamış
olmamdır sizin kandırmacanıza -önyargısız, safiyane- inanmam ve övgüye layık bulmam.
Sağolsun, arkadaşımın sayesinde
öğrendim doğrusunu.
Sandığınız gibi "Önyargılı, enseden kafa kesen" biri değilim.Yani sadece arkadaşımın sözleriyle yazmadım size eleştirimi.
Adetim üzere, başka bir yanlışlığa yol açmamak,haksızlık yapmamak için
HorlayanBALIK'ın uyarısı sayesinde aradım, Jean PaulSartre'a ait Duvar'ı buldum ve okudum.
Emin olduktan sonra yazdım.
Buyurun Duvar'dan bir bölüm:
"Düşünmeye başlamam gerekiyor... hiçbir şeyi
görmeyeceğimi, hiçbir şeyi işitmeyeceğimi ve dünyanın ötekiler için
sürüp gideceğini düşünmeye başlamam gerekiyor. İnsan bunu düşünmek için yaratılmamıştır Pablo. İnan bana. Bazı şeyler bekleyerek
uykusuz geçirdiğim bütün bir gecede bütün bunlara ulaştım."
"Pablo, İnan bana" kısmı hariç diğerlerini birebir yazınızda kullanmıştınız örneğin.
Başka yerler de vardı ama her emeğe olduğu gibi yazma eylemi emekçilerine de saygısızlığa çok tepkili olduğumdan, benim için kapıp tepesine başlık
uydurulan,altına imza atacak kadar pervasızca sahiplenilen tek cümle bile
o yazıyı çöpe yollamam için yeterlidir.
Biz buna "Üslup" demiyoruz. Dünya'nın hiç bir yerinde de demezler, tek şey derler; "Çalıntı".
Bu nedenle "Soğumuş, üzülmüş" olmanız benim pek umurumda olan şey değil.
Siz de, aynı tür yazmaya inatla devam etmektense, eleştirildiğiniz, uyarı
aldığınız zaman kişilere haksız biçimde, bilgiç bilgiç yazı döşenerek ders vermektense,
bence üslup, alıntı,çalıntı, esinlenme, etkilenme, üretme terimleri üzerine çalışın önce
lütfen.
Sonra belki özgün şeyler yazmayı başarabilirsiniz, burada emek vererek yazan, keyifle okuduğumuz başka arkadaşlarımız gibi...
övebiliriz bence :-) sorun yok
YORUMLAR
Ancak kendi fikirleri olsun veya olmasın buraya blog yazan hiç bir üyenin hiç bir yazısı için oturupta araştırma yapma gereği duymadım. Diyelim ki bir yazıyı gerçekten merak ettim ve biraz araştırdım ama yine de oturup buraya "sen bunu şurdan, burdan almışsın çalmışsın" diyemem. Açık aramak, karşımızdaki insanı yerden yere vururken, onun üzerinde tepinip kahkaha atmak bize göre olmamalı.
Yorumlardaki üsluba gelince, sanırım bu yazana duyulan gıcıklıkla ilgili bişey:) Onun bir şekilde canını yakma çabası. Ne kadar kabalaşırsam o kadar canı yanar ve rezil olur. Reelde görseniz belki burnunun üzerine bir yumruk geçireceksiniz ama burada ancak klavyenizle dövmeye çalışıyorsunuz:)
Öncelikle Merhaba ;
Blogyazarı yada Ünlü yazarların yazılarını kendi yazmış gibi altına ismini yazan hatta sizin inkar etmenize ragmen kopyala yapıştır yaparak sonrada buna uslup niteliği ile değerlendirmeye çalışıp başkalarının esrelerine saygı göstermeyip ve bu emeklerden kendine paye edinen arkadaşım;
İlk önce şunu bilmenizi isterimki hala yazmış oldugunuzu idda edip burada yayınlamış oldugunuz hikayeleri evet ben yazdım diyorsanız ben bizzat yazmış oldugunuzu söylediğiniz.
Jean Paul Sartre' ait Duvar isimli Kitabını üşenmeden burada izin verildiği taktirde yayınlarım.
Bakalım gerçekten bunu sizmi yazmışsınız yoksa aralarına bir kaç cümle yerleştirerek ve bazı kısımlarını değiştirmek koşulu ile yazıya sahiplenmeyemi çalışmışsınız.?
Şimdi gelelim sizin bu yazmış uldugunuz uslup adlı yada uslup diye nitelendirmiş oldugunuz blogunuza sizin söylediklerinizen yola çıkarak uslubuuza bir bakalım nedersiniz.?
Diyorsunuz ki;,
Övgü dolu yorum yapar, sonra da başkasının eleştirisi karşısında keskin (U) dönüşü yaparak sözlerini geri alır o zaman mademki bu kadar akılıydın neden o eleştiriyi kendin yapmadın demek kalıyor.
Cevap ;
Demekki siz bu tür eylemleri övgü dolu sözler duymak için yapıyordunuz kasıtlı olarak ve burdaki okuyucuların akıllı olmadıgını düşünerek zamanlarını çalmaya çalışıyordunuz.Şimdi bununlada yetinmeyip sizin yaptıgınız hatadan dönmeniz için yorum yapılıyor size sizde buna karşılık size gerçekten sizin yazdıgını düşünüp sizi onurlandırmak isteyen ve sonrada o yazının sizin olmadıgını öğrenince üzüntüsünü dile getiren bir okuyucuya alelade Aptal'sın demeye çalışıyorsunuz .
Bumudur Uslubunuz.!
Geri kalan kısımlara yorum yapmayacagım çünki siz kendi uslubunuzu kendiniz zaten belirlemişsiniz.
Saygılar.
Birde burası kişilerin özel blog alanı değil.Bunun için siteler var,her attığı adımı buraya yazmak zorunda değil kimse.Soğuyor okuyucu ,okuyuculuktan çıkıyor bir süre sonra.Anlamlı ve mantıklı paylaşımların her zaman daha etkili olacağı kanaatindeyim.
Yazınızda adımı geçirdiğinden pay sahiple bir kaç şey de ben eklemek istiyorum izninizle blogunuza , yoksa dediğiniz gibi yandaş misafir olmadım .
Blog Portal , bir çok değerli arkadaşı konuk ediyor burada ve paylaşımları da anladığım kadarıyla epey bir okuyucuya gidiyor , bu çok güzel ve anlamlı geliyor bana . Zaman zaman , ben de dahil olmak üzere yazma konusunda çekiniyoruz sanırım . Okuyanların ve de yorum yazanların da yazısı oluyor biz yazıyı yolladıktan sonra evet ama , biz duygularımızı görücüye çıkarmıyoruz ki paylaşıyoruz sadece bunun iyi bilinmesi gerekir .
Yorum yazan tüm arkadaşlar da en az yazan kadar emek harcıyorlar bu işe ayrıca , bir pencere daha açıyorlar ve yazıyı güzelleştiriyorlar . Eleştiri , elbette olacaktır yazıya, hatta sunulan düşünceye ya da duyguya , ama bu yazıyı daha anlamlı kılmak adına olursa daha da güzelleşecek burası .
İki şeyden çok etkilenirim ben , hatta korkarım deyim yerindeyse .. Birincisi , yazı kullanılarak birilerini doğrudan ya da dolaylı üzmek , ikincisi de yanlış anlaşılmak . Tam anlatamadığınızda olayı yanlış da anlaşılabiliyorsunuz çünkü ... Bazen susmak , hiç bir şey eklememek tercihim oluyor çünkü bakıyorum yazıya , kendime bakıyorum sonra , ekleyeceklerim bir çok insana aykırı gelecek , susuyorum . Bu bir korku mesela ve normal .Hepimiz aynı çevrede büyümedik , aynı şeyler doğal gelmiyor haklı olarak . Bazen de yazı o kadar güzel ki , rol çalmak gibi geliyor , yazamıyorum . '' Çok beğendim '' demek de bazen sığ kalıyor biliyor musunuz . Yorumun az olması , bazı harika yazılarda , bu yüzden bile olabiliyor . Esinlenmeye gelince ; Bir sohbet bir konuşma bazen , bir resim , bir çerçeve bazen benim esin kaynağım olabiliyor . Ben de çok kitap okurum , bir çok felsefe akımlarının birbirini nasıl etkilediğini bilirim ama bir şey okurken sadece okuyorumdur , yazı malzemesi olarak hiç görmemişimdir o anları . Yazarken adrenalin dozundan mıdır nedir , sağa sola sıçramaları beynimin bundan olabilir :)) Esin kaynağım genelde yaşadıklarım ve gördüklerim işte . Ahh bazılarını sesimden dinleseniz daha da güzel olacak :) Mesela bir tongaya düşüp mıyyg mıygg şiirimi okudum kupabeys ' in ısrarına dayanamayarak . Seve seve yaptım gerçi ama beğenmedim kendimi :)) Son olarak Gamyun Blog Köşesini yazısıyla renklendiren , yorumuyla güzelleştiren tüm arkadaşlara , her bir yazıyı tek tek okuyarak değerlendirip bize ulaştıran cebren , Natty ve bana isteklerimi '' üstüne üstlük öğreterek '' yardımcı olam gmsnn 'e blogunuz aracılığıyla teşekkür ederim . Sevgi ve saygı yan yana hep sizlerle olsun ...
"Eroinman" başlıklı -sonradan kaldırılmış- blogunuza övgüler yazan, ardından sevgili HorlayanBALIK'ın haklı eleştirisinden yola çıkarak size tüm yazdıklarını ve övgülerini geri alan, insanları aptal yerine koyduğunuz için kınayan kişi olduğum için,
"Övgü dolu yorum yapar, sonra da başkasının eleştirisi karşısında keskin (U) dönüşü yaparak sözlerini geri alır o zaman mademki bu kadar akılıydın neden o eleştiriyi kendin yapmadın demek kalıyor."
bu ahkam kesen cümlenizi özellikle üzerime aldığım için yazıyorum.
Aklınız sıra aptal yerine koyduğunuzu sanmış olsanız da benim aklımı ölçüp tartmak sizin haddiniz değil. Bu üslupla yazıp da ardından "Dilerim yorum yapanlar da kendi üsluplarına! dikkat ederler...." diye bitirmeniz komikti doğrusu.
"O kadar akıllı olmak" yüzünden değil, daha önce Duvar'ı okumamış olmamdır sizin kandırmacanıza -önyargısız, safiyane- inanmam ve övgüye layık bulmam.
Sağolsun, arkadaşımın sayesinde öğrendim doğrusunu.
Sandığınız gibi "Önyargılı, enseden kafa kesen" biri değilim.Yani sadece arkadaşımın sözleriyle yazmadım size eleştirimi.
Adetim üzere, başka bir yanlışlığa yol açmamak,haksızlık yapmamak için HorlayanBALIK'ın uyarısı sayesinde aradım, Jean PaulSartre'a ait Duvar'ı buldum ve okudum. Emin olduktan sonra yazdım.
Buyurun Duvar'dan bir bölüm:
"Düşünmeye başlamam gerekiyor... hiçbir şeyi görmeyeceğimi, hiçbir şeyi işitmeyeceğimi ve dünyanın ötekiler için sürüp gideceğini düşünmeye başlamam gerekiyor. İnsan bunu düşünmek için yaratılmamıştır Pablo. İnan bana. Bazı şeyler bekleyerek uykusuz geçirdiğim bütün bir gecede bütün bunlara ulaştım."
"Pablo, İnan bana" kısmı hariç diğerlerini birebir yazınızda kullanmıştınız örneğin.
Başka yerler de vardı ama her emeğe olduğu gibi yazma eylemi emekçilerine de saygısızlığa çok tepkili olduğumdan, benim için kapıp tepesine başlık uydurulan,altına imza atacak kadar pervasızca sahiplenilen tek cümle bile o yazıyı çöpe yollamam için yeterlidir.
Biz buna "Üslup" demiyoruz. Dünya'nın hiç bir yerinde de demezler, tek şey derler; "Çalıntı".
Bu nedenle "Soğumuş, üzülmüş" olmanız benim pek umurumda olan şey değil.
Siz de, aynı tür yazmaya inatla devam etmektense, eleştirildiğiniz, uyarı aldığınız zaman kişilere haksız biçimde, bilgiç bilgiç yazı döşenerek ders vermektense, bence üslup, alıntı,çalıntı, esinlenme, etkilenme, üretme terimleri üzerine çalışın önce lütfen.
Sonra belki özgün şeyler yazmayı başarabilirsiniz, burada emek vererek yazan, keyifle okuduğumuz başka arkadaşlarımız gibi...