Yazıma bir alın çarptı - Alın yazısı değildi -
30 Mayıs 2012, 03.23 A- A+
"Yazıma bir alın çarptı".Sert bir şekilde üstelik.Sersem vaktin tekinde , tek başıma sersemleyerek,alın yazıma küfür ederek geldiği yere doğru ilerledim...
İlk adım atışımdı sanki. Hiç bir şey bilmeden, her şeyime doğru ilk ilerleyişim. Hani öyle emeklemeden sonra ki adımlarda değil. Bir annenin gel gel deyişi yoktu kulaklarımda. Kulaklarımda, elveda, kulaklarımda hoşça kallarla bir sevgisize adım atıştı bunlar. Bende sanıyordum, gittiğim yerdeki elimden tutar ve bağrına basar. Sanmakla kalmayıp, biliyordum da. Bağrına taş yerine basılacak bir bedene sahiptim çünki. Bağrıma taş basmaya itildim, zaruri! Adım atmalarım oldu benimde, sizler gibi. Yanlış yola sapmanın vermiş olduğu hayal kırıklığını tekrar yanlış bir yola sapınca anlamanın sapıklığını yaşıyorum şimdi. Nasıl yani ?
Şöyle ki ;
Her şeyinizi adadığınız bir insan, sizden hiç bir şey almadan gitmek istiyor. İstemek ile kalmayıp, ardında hiç bir şey bırakmadan, aslında her şeyinizi alarak insafsız bir şekilde, başka bir bedene insaf aramaya gidiyor.
Siz...
Yine bir adım ile, başkasına her şeyinizi vermeye çabalarken, yine çaba ile kalmaz, bu seferki adımınızı kısa tutar, her an kaçacakmış gibi davranır ve hiç bir zaman kaçamamakla birlikte, git gide sıklaşan adımlarınızı seyrede seyrede, sonunda yine her şeyinizi alacağını bile bile adımlarınızı sıkılaştırırsınız.
Ve yine siz...
Bir emekleme edasında, emek vermek istediğiniz adımlarınızı güvensiz bir şekilde tekrar atarsınız.
Güvenmekten yana problemler oluşturulur bedenlerde.
Bu problemin çözümünü ararken, hiç bir şekilde karşı tarafa belli etmeden
Ya da tamamen belli ederek, kendinizin kimseye güvenmediğini söylediğinizde ki adımların toplantısıdır
Attığınız her yanlış adım!..
Şöyle ki idi yukarıdaki metin.
Yaşadığım sapıklığa dur deme vakti geçti. Doyumsuzca kaldığım yalnızlığıma, adanmak istenen bedenler tanıdıkça, tiksintimin kendimden kaynaklandığını görüyorum. Kalp, iflasın eşliğine geldiğinde tüketecektir tüm bildiğini. Ve tüketiyorum, gözlerinde ki damak zevkimi.
Tükürdükçe hatırlayacağım, tavan arasına kaldırdığım bir ihanet var ömrümde.
Ve ömrümde, dili damağı kurumuş bir çocuk saklı.
Yakındır, tüküreceğim yüzüne.
"Anlatılması güç bir hayatın ortasında, kolayca yaşlanmanın belirtisidir, ömründe ki mutlu günlerin. Mutlu günlerine, bir mutlulukta benden
Salyası bol, tükürüğüm ile"...
B.A
İlk adım atışımdı sanki. Hiç bir şey bilmeden, her şeyime doğru ilk ilerleyişim. Hani öyle emeklemeden sonra ki adımlarda değil. Bir annenin gel gel deyişi yoktu kulaklarımda. Kulaklarımda, elveda, kulaklarımda hoşça kallarla bir sevgisize adım atıştı bunlar. Bende sanıyordum, gittiğim yerdeki elimden tutar ve bağrına basar. Sanmakla kalmayıp, biliyordum da. Bağrına taş yerine basılacak bir bedene sahiptim çünki. Bağrıma taş basmaya itildim, zaruri! Adım atmalarım oldu benimde, sizler gibi. Yanlış yola sapmanın vermiş olduğu hayal kırıklığını tekrar yanlış bir yola sapınca anlamanın sapıklığını yaşıyorum şimdi. Nasıl yani ?
Şöyle ki ;
Her şeyinizi adadığınız bir insan, sizden hiç bir şey almadan gitmek istiyor. İstemek ile kalmayıp, ardında hiç bir şey bırakmadan, aslında her şeyinizi alarak insafsız bir şekilde, başka bir bedene insaf aramaya gidiyor.
Siz...
Yine bir adım ile, başkasına her şeyinizi vermeye çabalarken, yine çaba ile kalmaz, bu seferki adımınızı kısa tutar, her an kaçacakmış gibi davranır ve hiç bir zaman kaçamamakla birlikte, git gide sıklaşan adımlarınızı seyrede seyrede, sonunda yine her şeyinizi alacağını bile bile adımlarınızı sıkılaştırırsınız.
Ve yine siz...
Bir emekleme edasında, emek vermek istediğiniz adımlarınızı güvensiz bir şekilde tekrar atarsınız.
Güvenmekten yana problemler oluşturulur bedenlerde.
Bu problemin çözümünü ararken, hiç bir şekilde karşı tarafa belli etmeden
Ya da tamamen belli ederek, kendinizin kimseye güvenmediğini söylediğinizde ki adımların toplantısıdır
Attığınız her yanlış adım!..
Şöyle ki idi yukarıdaki metin.
Yaşadığım sapıklığa dur deme vakti geçti. Doyumsuzca kaldığım yalnızlığıma, adanmak istenen bedenler tanıdıkça, tiksintimin kendimden kaynaklandığını görüyorum. Kalp, iflasın eşliğine geldiğinde tüketecektir tüm bildiğini. Ve tüketiyorum, gözlerinde ki damak zevkimi.
Tükürdükçe hatırlayacağım, tavan arasına kaldırdığım bir ihanet var ömrümde.
Ve ömrümde, dili damağı kurumuş bir çocuk saklı.
Yakındır, tüküreceğim yüzüne.
"Anlatılması güç bir hayatın ortasında, kolayca yaşlanmanın belirtisidir, ömründe ki mutlu günlerin. Mutlu günlerine, bir mutlulukta benden
Salyası bol, tükürüğüm ile"...
B.A
YORUMLAR
ben sahsen deli olmak isterdim sebebine gelince...aklım var ama en büyük akılsızlıgı yapdım ve bu dünyadaki en son aşık olmam gereken kişiye aşık oldum ve onu kaybettim:(((en büyük hakıszlığı ona yapdım aslında kendime değil...çünkü o zaten aşıkdı hemde eşine delicesine...ben ona aşık oldum ama kendimi değil onu üzdüm ve cevremdekileri hemde o kadar üzdümki herkesi kaybettim akılsızlıgımla:((((
cok ama cok güzel bir ortam kurdk burda bazı arkadaslarla ve ben o kadar akılsızlık yapdımki öylesine güzel bir ortamı bozdum aşık olarak :(((((((
tüm arkadaşlarımdn özür diliyorum en başda ondan biliyorum hic bir şeyi geri getirmeyecek bu özür ama elimden gelen baskada bişey yokki :(((((
Sevdanın yoğunluğuna, alışmışlığın ölçüsüne, ayrılığın gerçek nedenlerine bağlı değişkenlikte ve ayrılık sonrası zamanların süresini de değiştiren evreler bunlar.
Kimi tek taraflı sonlandırılmış sevdasını kalbine gömüp sevdiğinin mutluluğunu dileyerek avunur, kimi uğradığı haksızlıkların nefretiyle de kavrulur özlemine yanarken.
Ama acı daima azalarak söner mutlaka...
Çok sıradan ve aşk acısı çeken için itici cümledir bu. Her aşk kendine özgüdür yaşayan tarafların, her aşk ayrı ayrı özeldir elbet ama osıradan cümle gerçektir.
Hepsi insan olana has çünkü.
Bu sancılı evreleri, çekilen acıyı çok güzel ifade ediyorsun sen.
Mutlaka acı dinecek, en azından yangını sönecek ve bir gün heyecan da nasibini alacak o güzelim satırlarından.
Umuyorum...
Sevgiler