TAHAMMÜL(SÜZ)(ÜZ)
04 Haziran 2012, 12.56 A- A+Hiç lamı cimi yok,itiraz istemiyorum ve sonda söylemem gerekeni en başta söylüyorum.Son derece TAHAMMÜL(SÜZ)(ÜZ). Hangi konuda mı? Aklınıza gelebilecek her konuda.Birbirimizi ötekileştirdikçe tahammül sınırımız iyice minimum seviyeye düşüyor ve düşülen seviyede Askeri Eğitim'de olduğu gibi Alçak Sürün(dür)me yapıyoruz.''Efendim adam laik,eğer laik ise Dini inaçları zayıftır'',''Vay be adama bak Dini İtikad'i çok kuvvetli kesin Rejim düşmanıdır'',''Kızım bula bula Alevi Damat'mı buldun asla olmaz'',''Oğlum, Sünni Gelin bizim Sülalemize asla giremez'',''Baksana adamın evinde,dükkanında heryerde Türk Bayrağı var,bu adam olsa olsa Kafatascıdır'',''Aaaaa bak gördün mü hak,hukuk,adalet,sosyal Devlet falan diyo bu,sana demedim mi %100 komünist'',''Kıza baksana,nasıl etek giymiş kesin yolludur bu yollu'',''Eh be kardeşim bu kıyafetle Türkiye'de gezeceğine,İran'a git sen İran'a,''Abi Kadın Dul'muş dayanalım kapısına'' Birbirimizi Öteki olarak göstermek için ekleyin ekleyebildiğiniz kadar yeni diyalog.E baştan dedim ya Başkası,Senden olmayan olarak gördüğümüz kimseye karşı yeteri saygı ve tahammülü göstermiyoruz.
Dini inançları kuvvetli,Cumhuriyet ilkelerine sonuna kadar bağlı,mezhep ayrımı yapmayan,aynı zamanda vatanını çok sevecek kadar Milli duyguları sağlam,aynı zamanda da özgürlükten yana,Sosyal Devlet'i savunan,milletin kılık-kıyafetiyle uğraşmayıp bunları kişisel tercih olarak değerlendiren bireyler var mıdır acaba? O kişi ''evet,varım,burdayım'' dese bile mutlaka tezlerini çürütecek argümanlar buluruz di mi? E bulacağız tabi,çünkü ayrışmamız lazım,tahammül gösteremeyeceğimiz durumları yaratmamız lazım.Bu yüzden Tribün'ler i çok seviyorum ben.Evet evet yanlış okumadınız ''hır-gür,kavga'' oluyor denen Tribün'ler i çok seviyorum.Çünkü o An'ın heyecanında sarıldığım,yeri geldiğinde öptüğüm kişiye ideolojisini,yaşam biçimini,mezhebini sormadan kucaklıyorum.Ha diyeceksiniz ki ''Aynı takımı tuttuğun için bu anlık sevgi'' E olabilir,belki ben Milli Piyango Biletini sadece Amorti çıksın diye alan,çekiliş yapıldıktan sonra heyecanla son rakamı öğrenmeye çalışan bir adamım ve 2 saatlik maç süresince,hiçbir özelliğini bilmediğim binlerce insanla sevinci,üzüntüyü paylaşmak züğürt tesellisi benim için.
Ha bu arada sanki bahsettiğim konuyla ilgili şu günler iyi günlerimizmiş gibi geliyor,tahammülsüzlük pompalanıyor bedenlerimize her geçen gün daha fazla.Ya Allah Aşkına şu Trajikomik durumu düşünün.Paylaştığımız Blog ortamında,çoğumuz birbirimizi şahsen tanımıyoruz,açılan bir pencere aracılığı ile bile ''selam,merhaba'' demişliğimiz bile yok,hal böyleyken yeri geldiğinde birbirimize kılıç çeker duruma gelebiliyoruz.Neden ? İşte saydığım sebeplerden,bir şekilde ötekileştirip,ötekileşdirilmişiz,bu durumda tahammülümüzü sıfırlamış.Düşünsenize bir ortama topladıklarını bizi,reel ortam ama,kocaman bir yerde,boynumuza büyük harflerle rumuzlarımızı yazıp asmışlar,kime bilendiysek O'na saldırıyoruz ''Sen benim yazıma sert yorum yapmıştın al sana'',''Ben senin her yazına yorum yapıyorum ama sen yapmıyorsun al sana'',''Ordan yazmak kolay,yorumda yazdıklarını yüzüme karşı da söylesene al sana'' Çoğalt örnekleri çoğaltabildiğin kadar.
Kısaca hepimiz birbirimiz için ''diğer cephenin Asker'i'' gibiyiz gerek sosyal yaşamımızda,gerekse bulunduğumuz, ''sanal'' diye isimlendirdiğimiz ortamda.Hani Tıp'ta Teşhis-Tedavi kavramları vardır.''Kardeşim tamam,eyvallah yazdıklarında haklı gözüküyorsun,teşhisi koymuşsun da,tedavin nedir?'' diye soracak olursanız ''Erken teşhis hayat kuratırır,teşhis için geç kaldık hasta çok zor durumda'' derim,derim de yanına yinede kendi bakış açıma göre küçük bir reçete eklerim.''Hepimiz kardeşiz bu öfke ne diye'' demiyeceğim ya da ''We are the world,we are the children'' deyip UNICEF şarkılarına bağlayıp duygusal bir ortam yaratmayacağım.Ben,yani bu ortamda tanınan halimle TRAPPER_4EVER olarak diyorum ki: ''Birbirimizle çatışacak,ideolojimizin,fikirlerimizin uymadığı noktaları arkeolojik kazı yapar gibi arayıp deşeceğimize,ortak paydalarımızı ince ince araştıralım,illa ki vardır,buluruz ortak bir payda,tuttuğumuz takımdan yakalarız,müzik zevkimizden yakalarız,sevdiğimiz bir filmden yakalarız,hiç olmadı genel ortak özelliğimizi,İNSAN olduğumuzu ve paylaştığımız Gökyüzü'nün aynı olduğunu hatırlarız en azından belli zamanlarda.Bardak ne kadar boş gibi gözükse de,içine su bir kere girdiyse,bir damla da olsa kalır be arkadaşım,işte o DAMLA'yı görelim,görmeye çalışalım yeri geldiğinde''...Sevgi ve Saygılar...
NOT:Şunu bilmenizi isterim ki,ben bu yazıyı önce kendime yazdım,eğer UKALA'lık yaptığım bölümler varsa o UKALA'lık da sizlere değil kendimedir.Karşımda AYNA olsun istedim belkide,burnumun ucunu göremediğimden.Ben AYNA'nın yansıttıklarından kendi adıma birşeyler almaya çalışacağım elbet,yazdıklarımdan sizler de kendinizden birşeyler bulursanız ne ala.NOT'u bile neredeyse BLOG kadar uzun olan ve yazarken, kendimden bile sıkılıp TAHAMMÜL gösteremediğim:) bu yazıyı GAZALİ'nin çok sevdiğim bir söz ile sonlandırmak istiyorum.
''CEVİZ'in KABUĞUNU KIRIP ÖZÜNE İNMEYEN,CEVİZİN TAMAMINI KABUK'tan İBARET ZANNEDER''.NOKTA...
YORUMLAR
yukarıda siyah harflerle yazdığın şeyler bana göre ÖNYARGI dır. birbirimizi tanıma zahmetine girmeden kendi şeyimizden ürettiklerimizdir. burada iki üç kelimeyle birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. az fikir sahibi oluncada gerisini kendi düşüncelerimiz doğrultusunda tamamlayıp hüküm veriyoruz. yanii iki kelimeyle asmak kesmek tam bize göre
Yazdıklarının büyük bir bölümüne katılıyorum.Zaten biraz önce yaptığım bir yorumda da yazdıklarına paralel bir düşünce sergiledim.
Gündemdeki konuya yaptığın yorumda da kişisel fikrini ideolojiye kurban etmeyerek , sergilemiş olduğun duruş sağlam bir duruşun resmiydi.Bu yüzden öncelikle taktir ediyorum seni.Bana yanlış gelen bir konuyu sırf Z partiliyim diye körü kürüne savunmak kişisel fikirlerimi mahkum ettirmektir diye düşünenlerdenim.Aynı duruşu yorum yapmasa da bir başka arkadaşta beyan etmiş ve aynı taktiri almıştı benden.
Benim rengimin ne olduğu önemli değil.Ama klavyenin başına geçip, mavi renk kaka dediklerinde,yaptığım yorumlarda benim rengim mavi olur.Çünkü hiç kimse birbaşkasını ideolojik rengi yüzünden sorgulama,iradesini aşağılama hakkına sahip değildir.İşte burda benim tahammülsüzlüğüm çıkıyor ortaya ve sataşılan renge bürünüyorum.
Gökkkuşağı renkleriyle güzeldir.
Emeğine sağlık Trapper.. Ayrıca ukalalık değil, düştüğün notla tevazu bile göstermişsin paylaşımında :)
Öncelikle kocaman ellerinize sağlık diyorum neden? büyük tahammül gösterek uzunca bir yazı,örneklemeleri geniş, insanı okurken sıkmadığı gibi her paragrafta başka pencereler açtığınız için...Eğer insanın kendince acıyacak ufacık bir yarası dahi varsa tahammülsüzlük peydah oluveriyor.Hemen gardımızı alıyoruz, ya bekliyoruz savunmak için ya da saldırıya geçmek için en uygun zamanı kolluyoruz.Sonrasında zafer kazanmış edasıyla kendimizi hiç sorgulamıyoruz bile kasıla kasıla geziniyoruz..
İlk yorum dikkatimi çekti ve TAHAMMÜLSÜZLÜK konusuna çok iyi bir örnek oldu bence yazının içeriği itibariyle.Tam anlamıyla yazıyı okumadan ki okumadan da anlaşılması güç. İçindne bir kaç cümle, başı veya sonuna bakarak ya da siyah harflerle belirtilmiş yerleri içinden çekerek yorumlamak ne kadar sağlıklı bilemiyorum.
Yazının içeriği çok kapsamlı ve tespitler son derece doğru teşkr ediyorum kendi adıma. Dönüp bakalım bir tahammül sınırımız hangi noktada:) Bunun bir sınırı var mı? Hoşgörü dediğimiz şey devrede mi?
konudan alakasız yorum yapabilirim. demiştim ya; bazen, sanki konuşmuşuz, anlaşmışız da sonucu konuşuyoruz gibi yorum yapabiliyorum, her neyse. asıl çözüm şu olmalı, yani çözüme varılamayacak gibi görünen konularda:
dar çerçeveli gözlüklerimizi çıkarıp, geniş çerçeveli gözlüklerimizi takmalıyız daha iyi görebilmek adına, biraz da genele bakmalıyız. yani; giriş, gelişme, sonuç. tabi, gelişmenin içinde amaçta vardır. lütfen, amacı gözardı etmeyelim, çünkü amaç asıl sebebe götürür.
örnek vermem gerekirse; ben sanmıyorum ki gündemin asıl problemi kürtaj olsun. gündem, bu gibi lüzumsuz ( yani insanların inançları ile oynamaya yönelik ) konularla meşgul edilip asıl amaçlarını gerçekleştiriyor olabilirler. ki ASELSA'nın %51'i İsrail'e satıldı, THY işçilerinin grev hakkı kaldırıldı bile... umarım, ne demek istediğimi anlatabilmişimdir...
dini ve inançları kullanarak yapılan siyasete kusura bakmayın ben siyaset diyemicem.
tahammülsüzlük konusuna gelince; önce dinleyip, araştırıp, sonra konuşmayı tercih edenlerdenim. ne zaman biri boş yere gevezelik yaptı o zaman tahammülsüzlüğüm had safhaya ulaşır ( gevezelik, başlı başına boştur zaten. )
Herşeye tahammül edeceğim artık.Sabırla ve hoşgörüyle:))
Özgece; ASELSAN hisselerinin %85 i Türk Silahlı Kuvvetlerine ait. Geriye kalan %15 te borsada. Ve hiç bir şekilde devredilemez.
İtfaiye, şehiriçi deniz, kara ve demiryolu ve diğer raylı toplu ulaştırma hizmetlerinde de grev ve lokavt yasağı bulunuyor.Ayrıca can ve mal kurtarma işlerinde, cenaze işlerinde de aynı durum söz konusu iken THY ' nı ayrıcalıklı kılan nedir ki ? Ayda aldıkları 2.5 memur ücreti mi:))
Her insan değere layıktır...kişi karşısındaki insanın değerlerine hakaret ettiğinde .Aynı davranışı karşısandakide yapacaktır...ve sonuçta tartışma kaçınılmazdır.hiç duydunuzmu tartışan kimse karşısındaki insanı ikna ettiğini.. saygıyla olursa karşı taraf saygılı olacaktır...insanları ikna etmenin yolu insanlara saygı duymak ve bu yolla insanların güvenini kazanmaktır....insanlara karşı yakışıksız uygunsuz münasebetsiz laflar ederek kalpleri yaralayan insanlar..Baldanda söz etseler bile karşısındaki insanlar üzerinde olumsuz etki bırakır........HER İNSAN SAYGIYA DEĞEN BİR VARLIKTIR..... SAYGILARIMLA.......
işte bahsetmek istediğim buydu... :) Hatice'ye değil neticeye bakalım :))
Yazıdaki fikirlerin nerdeyse tamamına "evet" çıktı benden de bir tek şuna takıldım. "Maalesef ki böyle bir insan mevcut durumda önce kendini kandırır" diyerek ilk örneği veriyorum :)
Bir de ne zaman hak, hukuk desem, eşitlik desem yapıştırdılar komünist damgasını, yaftasını, tanımını vs vs. Burdan en azından buradakilere seslenmek istiyorum youtube daki "fake diilim ben" diyen kız gibi videodaki fake yerine komünisti koyuyorum aynen devam ediyorum...
Blogunu buna alet ettiğim için kusura bakma ama tam yeri geldi dayanamadım.
Her insan aynı amaç uğruna dünyaya gelsede, hepimizin farklı huy, karakter, düşünce yapısı, tenimiz, soyumuz sopumuz, yaşam biçimlerimiz vs. lerimiz var. Bunlar bizi diğer insanlardan farklı kılan nedenler.
Kabullenmekten kastım ise, insanların farklılıklarını, yapılarını, düşüncelerini... olduğu gibi kabullenebilmek. Gerektiği yerde onlara tevazu gösterebilmek, çok zor ama böyle olması gerektiğine inanıyorum.
Hoş bende zaman zaman bunları yapamayanlardanım. Ortak yönlerimizi de arayıp bulmak bizim elimizde tabikide.
Maç muhabbetine değinmişsin ama orada da, karşı takım taraftarı yani yine bir karşı cephe var :) Karşı takıma karşı gruplaşma sözkonusu... Tabi bunlar, şiddet olmadığı sürece tatlı gruplaşmalar/ayrışmalar.
Her nekadar üstü örtülsede, hassas dönemler yaşıyoruz. Gözardı edilen, aslında gözardıda değil yok sayılan bişeyler var. Bu ülke birçok etnik köken ile bu günlere gelmiş. Sadece ondan bundan ibaret değil.
Bizde genel olarak şu var, ezbere hareket, geçmişi yaşatmak bu yüzden etrafımızdaki gerçekleri görmekte ve yeni çözümler üretmekte kısırlaşıyor, birbirimize dolaşıyoruz. Düşünce yapılarımız bile suç haline gelmiş durumda, konuşmak bile cambazlıkla eşdeğer durumda.
Daha önce yaşadığım yeri elealdığımda, sen bu'sun, şu'sun demeden geçen bir çocukluğum vardı. Orada herkes arakdaştı, arkadaştık ne değişti bilemiyorum.
Bu konu bitmez bence :)
Eline, yüreğine sağlık..........
Merhaba Trapper,
Paylaşımından dolayı teşekkür ederim.
İnsanların yanlızca ilişkilerindeki tutumları değil, tüm davranışları Sevgiye ya da Korkuya dayanıyor. Kararlarımız: iş, endüstri, politika, din, gençlerin eğitimi, ülkelerin sosyal kurumları toplumumuzun ekonomik hedeflerini etkiler. Savaş, barış, saldırı, savunma, saldırganlık, boyun eğme, alma, verme, biriktirme, paylaşma, birleşme ya da bölünme.... her türlü seçimimiz ya Sevgi ya da Korku düşüncesinden kaynaklanıyor. Bir başkasının seçtiği yolu yargılama, kıskanma, başarısızlığa acıma hep var. Önce suçlama ve yargımızı yok etmeliyiz. Çünkü suçladığımız herşey bir gün bizi suçlayacaktır. Yargıladığımız şeyler ise bir gün kendin olacaksın. Açı besliyelim, fakire onur verelim. Bizden daha az koşullara sahip olana imkan verelim. Kitleleri birbirine - kızgınlıkla - düşüren ırk, din, cinsiyet ayırımına son verelim.
Yanlış kararlar alabiliriz, hata da yapabiliriz. Ama "böyle geldi böyle gider" diyemeyiz! Hatalar ders almak içindir. Tüm duygular insana dairdir. İyi de kötü de.. Önemli olan saygı ve sınırlardır.
Hayatta kalıcı güzellikle bırakmak umuduyla..,
SEvgilerimLe...
Üslup ve fikir paralel giderek sağlam bir duruş sergiliyorsa insan olan da "Amaann sen de!" demek yerine ufaktan ufaktan silkelenip şöyle bir kendine bakabiliyor.
Senin yazdıklarını, düşünmeye de yönelttiği için çok seviyorum.
Yine öyle oldu. Kendime baktım uzaktan.:)
Zaman zaman sert şeyler söyleyip yazabiliyorum.
Yalnız özellikle, senin bu blog aracılığı ile bilinmesini istiyorum ki, en azından bu portalda kişilerle ilgilenmiyorum. Yazı içerikleriyle alakalıyım.
Her fikre, her kişiye saygı duymak gibi bir yapım yok benim.
Tahammül sınırlarımı zorluyorum sadece ama saygı duymuyorum, bu gerçek.
Aslında herkes için aynı şey geçerli ancak kimi sessiz kalabiliyor, kimi saygı duyuyorum diyip içinden saydırıyor, kimi kavgaya döküyor, kimi de benim gibi açık açık fikrini yazıyor, zaman zaman üslubu sert olsa da.
Genellikle baştan nazik biçimde yazmaya çalışıyorum karşı görüşümü ancak bazı insanlar işi anlamazlığa döküp bir de pişkinleşince insan zıvanadan çıkabiliyor.:)
Tekrar ediyorum; burada tam olarak tanımadığım için hiç bir kişiye karşı tavrım yok. Olan tavrım tamamen yazdıkları ile alakalı.
Senin gibi sevdiklerim de var, o ayrı.:) Bu da insani bir durum.
Bu sevginin kaynağı da yine yazdıklarınız ve yazılanlardaki samimiyeti hissetmek tabii en baştan.
Açık ve net yazmaya çalışsam da -en son beymen'le alakalı olduğu gibi- benden kaynaklı yanlış anlaşılmalarım olsa da telafi eder özrümü dilerim, gocunmam bundan.
Yazdıkların çok doğru şeyler ama artık tahammülsüzlük bulaşıcı hastalık gibi yaygınlaşır oldu toplumumuzda.
"Balık baştan kokuyor" doğal olarak; sürekli bağırarak, hakaret ederek, aşağılayarak konuşan, kavga eden, yumruklaşan "yengeç yürüyüşlü" liderlerce, onların zort diye gündemin ortasına yapıştırarak bizleri şak diye ikiye bölüveren söylemleriyle yönetiliyoruz. Ve hatta onların bu hallerini alkışlıyoruz çoğunluk olarak...
Yine de "Biz balık değil insanız." görüşleriyle umut tazeliyor aklıselimlerimiz.
Senden her topluma lazım sevgili arkadaşım.
Sen gibilerin çoğalması dileği ile teşekkürler,sevgiler.
erdem86; Öncelikle yazdıklarımı doğru anladığınızdan emin olamadığım için cevap vermek istedim. Yoksa bugüne değin gerek yazılarımda olsun gerekse yaptığım yorumların sahibi yazarlara olsun ve yine gerekse diğer yorumlarıyla katılanlara olsun asla bir tahammülsüzlük göstermedim. Çünkü yorumlarım hep yazı içeriğine dönüktü kişilerin kişiliklerine yönelik veya birey olarak onları eleştirmek olmadı hiç..Birebir kimseyle tanışmasakta bloglar sayesinde az çok bir şeyler öğrenebiliyoruz tanıyor olsam bile o hakkı görmem kendime.
Sizin yorumda belirttiğiniz şeyler tam da yazı başlığı ve doğal olarak yazının içeriği ile alaklı olduğundan dikkatimi çekti dedim ve başka yorum yoktu o an itibariyle.Benim orda örnek verdiğim siz değil aynı konudan bahsettiğimiz tahammül sınırlarımızdı. Yanlış anlaşılmak istemem bu konuda. Okuduğumuz tüm yazıları beğeniyoruz ya da beğenmiyoruz diyerek kategorize edemeyiz, herkesin özgür tercihidir ve yorum hakkı verildiğine göre blog dahilinde kişiliklere saldırmadan yapabiliriz..Yani konunun sizle erdem86 ile alakası yoktu bunu ayırt etmenizi isterim.
Egemen Bağış' ın yalancısıyım diyecektim ama Umarım bizim diyaloğumuz şuna benzemez.
- Aloooo, orası; onbir onbir onbir mi? ( 11 11 11 )
- yok yanlış numara .. burası yüzonbir yüzonbir ( 11 11 11 ) :))
Ben kaynağımı verdim.Herkes bakabilir. Ama senin kaynağın senin sözlerinden ibaret şu an . Ve baktım hiç bir yerde bulamadım henüz. Fakat araştıracağım.Hafta içi bu konuda kesin bilgi edinirim ve burda paylaşırım .
Bu millet birbirine sabredemeyecek saygı duyamayacak noktaya gelsin ki, birbirine karşı tahammülsüz olsalar da her kesin itiraz edeceği bu tip satışlar yada değişiklikler daha rahat yapılabilsin.Herkes başkasıyla uğraşmayı bırakıp durumu anlayana kadarda atı alan ÜskÜdar'ı geçmiş olsun.TABİ TÜM BUNLAR BENİM FİKRİM..