gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

VİCDAN...

06 Haziran 2012, 10.30
A- A+

       Hır-gür içinde ağlamalar-zırlamalar arasında çıktım evden,herkes birşey söylüyor, ''o nu aldın mı'',''bunu aldın mı'',''birşey unuttun mu'', kafa sallayıp,hı hım diyerek geçiştirdim çoğu zaman,indim merdivenleri 3'er,5'er ''bozulacak günü mü buldun lanet olası asansör'' diye küfrler savurarak,elimde 2 koca bavul,neyse apartmandan ayrıldım,kafamı kaldırdım yukarı,el sallayanlar,göz yaşı dökenler,hemen yanıma düşen bir kova su,''oğlum hızlı ol'' dedim kendi kendime,2 bavulla nereye yürüdüğümü bilmeden amaçsızca yürüdüm.Ağır geldi sanırım taşımak,açtım bavulları,gereksiz gördüğüm ne varsa,teker teker attım,ama nasıl biliyor musunuz herkes bana bakıyor,attıklarımı toplayıp koşa koşa kaçanlar mı,''niye atıyorsun onca eşyayı deli misin be adam'' der gibi bakanlar mı...O şekilde baya bi yürüdüm,sonra bi baktım,anaaaa hiçbişey kalmamış bavulların içinde,''ya ne güzel,hiçbişeye ihtiyacım yokmuş meğerse'' dedim.E atınca bavulun içindekileri onlarada ihtiyaç kalmadı,görev süreleri doldu,emekli ettim Bavullarıda,nasıl hafifledim,rahatladım,üstümde salaş bi t-shirt,altımda yırtık bi kot bi de söylemesi ayıp iç çamaşırlarım kaldı sadece,ya tamam herşeyi attım da,hala bir ağırlık var,kimseyi umursamadım valla,üzerimde kalan son 4 parçayı da çıkarttım iyice rahatladım,baktım ayakkabılarla komik bir görüntü oluşturuyorum,''at onu da anasını satayım'' dedim.

       Nasıl doğduysam öyle kaldım sonunda,yok ama tam da öyle değil aslında,duygular var,en ağırı onlar,düşünce gücüyle onlardan da kurtulurum dedim,sonra bi baktım etrafımdaki herkes benim gibi çıplak kalmış,bir anlam veremedim,herkes bir yerlere koşuyor,inanılmaz bir hengame,ama kimse bir diğeriyle ilgilenmiyor,bakmıyor bile,o an kendimi iyice aykırı hissettim, tuhaftır insanlar çıplak ama herbirinden kırmızı bir ışık yansıyor,kendime baktım sonra sadece bendeki ışık yeşil,hani bu iyi midir kötü müdür anlamaya çalıştım.O sırada farkettim,bir Bayan karşıdan karşıya geçmek üzere ,ama vücudunda 2 ışık birden parlıyor,herkesten farklı yani,büyük kırmızı bir ışık ve küçücük bir yeşil ışık,''arabalar vızır vızır nasıl karşıya geçecek'' diye düşünürken,Kadın'ın ölüme gittiğini anladım,her adım attığında üzerindeki kırmızı ışık büyüyor,yeşil küçülüyordu,tekrar kendime baktım,yeşil ışığın yansıması tüm vücuduma yayılmıştı,bunun bir anlamı olmalıydı? Kadın göz göre göre ölüme gidiyordu. Koştum korkusuzca,araba kadını altına alacakken son anda yakaladım,beraberce yere düştük.Oysa ki ben kurtulmuştum tüm somut ve soyut yüklerimden,nereden çıkmıştı bu gereksiz kahramanlık? Yanılmışım meğerse,sadece VİCDAN'ım kalmış üzerimde,O'da bana yetti....Ben ne mi anlattım?.Belki çok şey,belkide hiçbirşey,ne anladıysan O'nu anlattım işte,ya da...boşver ,VİCDAN'ın var mı? Varsa gerisini düşünme,yoksa düşünmen gereken çok şey olduğunun farkına var geç olmadan...Sevgi ve Saygılar.......      

YORUMLAR

06 Haziran 2012, 10.53
Harika bir yazı olmuş bir solukta kendimle hesaplaşarak okudum algıladım bayıldım inanın kaleminize hayranım arkadaşım o kalem hiç bitmesin susmasın hep harekette olsun  naçizane benim ricam, çokk güzelldii...Teşekkür ederim.
06 Haziran 2012, 12.19

:))  Çok şey anlatmışsın  Trapper. Gerçekten kutlarım .

    Kimseden HULK     olmasını beklemiyoruz.   Ama karanlıkta  o küçüçük bedeni ile   yeşil ışık yayan bir  uğur  böceği kadarda  olsa,  paylaşımın bağlamında  doğal  yeşil  ışık  keşke  bizlerde de  var olabilse.  Kırmızı bana çok yakışıyor deyip; diğer yandanda  birbirlerimizin yüzüne  tuttuğumuz  yeşil  renkli  lazerle  suni  vijdan  yaratmak bizdeki kırmızının yoğunluğunu gösterir.

 Işık ışınları ; az yoğun ortamdan çok yoğun ortama gecerken  normalden uzaklaşarak kırılırlar. 

  Yani kırmızının yoğunluğu bedenden  yeşili, yeşilin yoğunluğuda yine  bedenden   kırmızıyı uzaklaştırır. Esas  olan bizdeki yoğunluğun rengidir.

   Yeşilimizi koruyalım ..

   Emeğine sağlık. Gerçekten  mesajı çok  beğendim.

06 Haziran 2012, 14.06
Anlatmak istediğiniz olayın kurgusu o kadar güzel ki, defalarca okudum ve her cümlesinde bi anlam buldum kendi adıma. Herşeyi üstümüzden atsakta, somut olan ne varsa geride bıraksakta, eğer insanda kalmışsa insana dair bazı hasletler, o zaman mümkün değil seyirci kalmak olaylara...Fakat bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı güdenler de  yok mu? O kadar çokki hemde, vicdanını kapayarak zalimliği besleyen insanlar, cinayet ya da ihanet bedeli olarak, sözde kendi vicdanlarını rahatlatma çabası içinde birtakım saçma sapan işlere giriyorlar. O zaman da yeşil ışık kayboluyor, heryer kıpkırmızı...Daha doğrusu kırmızılar göz alıyor da farkedemiyoruz yeşilin tonunu...Tebrik ediyorum tekrar çok manidardı, emeğinize sağlık..
06 Haziran 2012, 14.35
Yorum yapmak istediğim, ama zorlandığım nadide yazılardan biri olmuş... Ben yorumla ne demek istediğimi anlatabililir miyim bilmiyorum, ama sen  ne demek istediğini çok güzel anlatmak ile birlikte çok şey anlatmışsın ...

* Vicdan, herkesin komşusunu dövmek için aldığı fakat asla kendine karşı kullanmadığı bastonlara benzer/ Honore de Balzac...

Asıl olan herkese kullandığımız vicdanımızı, kendimize   karşı da kullanabilmektir... Herkese kendi vicdanını hatırlattığın için, Teşekkür ederiz Trapper..
06 Haziran 2012, 17.43
arifin manchestere attığı golü araken nere geldim :)) , Şaka bi yana emeklerinize sağlık yine döktürmüşsünüz.
06 Haziran 2012, 18.33

Bir an mahşeri yaşıyorsunuz diye düşündüm. Ana baba günü yani. Biraz müziplik ettim kral çıplak diyecekler dedim ))) Sonunda kendisi kurtulmuşken dıştan biri için kurtulsun diye ışıklarından vazgeçtiğinizi düşündüm. Aslında gideceği yerde eskilere ihtiyacı olmadığını düşünen ve her şeye yenilerle başlayabileceğini sananlarda geldi aklıma. Eskisi olmayanın yenisi olmaz derler. Eskilerini keşke atmasaydın (bence insanları filen örten kıyafetler ruhen örten insana özgü hasletlerdir.)

Felsefi düşündüren yazı ve kendinizden geçtiğiniz anlatım için tebrikler.

06 Haziran 2012, 23.21
Ölüme giden bir adam düşündüm. Eh yanında götürebileceklerin sadece maneviyatındır dedim.

Bazen anlık sinirlerimizi bile kontrol eden Vicdandır.
Ama! vicdanın bizi yanılttığı zamanlarda yok değil hani...  Onunla savaşa girmek, beynin içinde bitmeyen bir koalisyon toplantısı gibi :))

Yüreğine sağlık. ;)
07 Haziran 2012, 01.18
O kadar çok şeyi o kadar güzel anlatmışsın ki ben gibi gevezeye bile yazacak şey kalmamış.:)Çok dinledik, okuduk, söyledik,yazdık ama vicdanın bu kurguyla anlatımını çok sevdim ben.Hep yaz sen. Sevgiler
07 Haziran 2012, 16.21

Merhaba Trapper,

Hayat kırıkları üstünde çıplak ayaklarla yürüdüğünüz yol, hayallerinizin gerçekleşeceği taze bir hayata açılıyor. Ne mi anlattınız? İnsanı insan yapan üstün bir meziyeti VİCDAN.......

- Hayat bu,

    bir bakarsın herşey bir anda son bulur.

_Hayat bu,

   son dediğin an herşey yeniden can bulur....

Şems-i Tebrizi

SUSMA EY VİCDANIM SUSMA

SEN SUSARSAN SÖZÜM GÜVENİLMEZ OLUR, SÖZÜM YEMİNİM YALAN...1

SEN SUSARSAN İNSANLIĞIM TALAN...1

Harika anlatımınız için tebrikler ve teşekkürler...

Sevgilerimle....

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın