HİÇ KİMSE YADA HERKEZ
09 Haziran 2012, 17.53 A- A+Siteye girdiğimde ilk iş blog portaldan seçtiğim (çoğunu okuyorum ancak önceki yazılarında bana ters yada aşırı uç bulduklarımı ayıklıyorum) yazılara bakmak oluyordu. Bir çoğunu zevkle okuyor ve kendimce yorumlar yapıyordum. Yorumlarımı sadece o yazı ve yazıya göre fikrimle yaptığım için bağımlıda kalmıyordum. Ara ara blog yazarları arasında kapışma olduğunu uzaktan farkediyordum.
Ancak son zamanlarda aynı blog içinde yazan ve yorumcular arası kapışma olması ve bu yazıların maksadını aşan şekilde olması kırıcı oldu (ben öyle hissettim). En son yorumumdada tanıyıp tanımadığım sorulmuştu bu bloğun asıl konusu oldu. Sanalda neyi ne kadar tanıyorum?
Ben hiç bir oyun sitesinde hiç kimseyi tanımadım (gerçek anlamda tanımadım). Nedir sanal, nedir sanal arkadaş, nedir sanal dost? Kalben dosta evet (benim kararımla ve benim bildiğim kişileri içerir), sanal arkadaşa hayır.
Kimseye sen nesin ne değilsin, evlimisin bekarmısın, adın sanın ne, işin gücün ne, memleketin neresi, çoluk çocuk varmı ... ardı arkası gelmeyen soruları gerekmedikçe sormadım, bana sorulduğunda geçiştirmek için yada karşı durmak için belki birini sordum yada konuyu kapattım (uzun zaman arkadaşım olan kişilere dahi sormadım, lazım olmuşsa ve kendi söylemişse bilgim oldu). Çoğu arkadaşım olacak kişidende sıkıcı soruları yüzünden uzak durdum. Özeli kapalı tutmamın yada masada sohbeti genellikle kapatmamın en önemli sebebi budur (özeli kapalı masa tercihim, eşli masada oynamama sebebim gibi). Haklı olduğumu çok güzel sohbet ettiğim bazı insanların özel açmıyorum diye kafa tutmalarından anlıyorum ))) Ya özeli açarsın yada benimle asla konuşmazsın - konuşmuyorum no problem )))
Zamanla ender arkadaş birikimlerim oldu. En az iki senedir görmediğim bir abim oldu mesela. Adını sanını sormadan sadece nicki ile tanıdığım bir abi. En çok dertleştiğim canım sıkıldığında başını şişirdiğim, kızdığımda kıyasıya eleştirdiğim abim. Sanal olumsuzluklar nedeni ile uzaklaştığımda ondanda koptum. Sitenin yeni hali yada yeni üyeliğini bilmediğimden kendisi ile görüşmemiz imkansız halde (çok özlememe rağmen tek bağlantımız site olduğu için koptuk).
Aynı siteden hadi gel güzel bir site buldum inan rahat edersin diye davetli getirdiğim arkadaşım var burada. Adını biliyorum (nickini hiç değiştirmedi). Oyunda sıkı rakibim, birikirse dertlerimizi bölüştüğümüz kıymetli birisi. Ben onada hiç sormadım, konuştuğumuz anlardada dikkat etmedim memleketi dışında özel durumlarını bilmiyorum. Tek bilgim iyi ve dürüst biri. Arada uzak duruyoruz mesafeli arkadaşlığımızı bozmamak için. Şu aralar yok umuyorum ki iyidir. Siyasi, sosyal, ekonomi bir çok konuda rahat konuştuğum ender insanlardan. O BENİM USTAM ODA BANA USTAM DİYOR )))
Rose (nick rose değil ben kısaltma yaptım, oda misafir davetlim) aynı siteden çağırdığım güzel insan. Onunla kıskançlığı sayesinde tanıştık. Ancak beni tanıdığında kıskanmasına gerek olmadığını anladı ))) Arada sırada oyunda karşılaşıyorum. Onunlada çok dertleştik ancak adı dahil bir çok şeyini sormadım.
Arkadaş listemde ekli üç güzel insan var. Bir oyun salonundan tanımıştım onları. Hani gitmesekte görmesekte misali. 101 oyunu bilmediğim için ortak oyunumuz yok. Eskiden okey oynardık unutulmazım uğurumdu onunla hangi masada oynasam yenilmem ))) Tombalaya girmiyorlar girseler eminim salonda güzel meltemler eser ))) Onlarlada ortak yönlerimiz duygu, düşünce ve memleket aşkımız. İnşallah bir süre sonra daha çok beraber olacağım arkadaşlarımla.
Kısaca dostum arkadaşım olan insanlarla özel bilgileri değil, özel düşünceleri ruhlarını paylaştım. Hiç kimse ile iki günde arkadaşlık kurmam bana zaman lazım. En ufak bir art niyet hissettiğimde uzaklaşıyorum.
70 yılı aşkın süre birlikte yaşayanlar, anneler, babalar, evlatlar, reeldeki çok sıkı dostlar ve bir çok ben iyi tanıyorum diyenler birbirlerini ne kadar tanıyorlar?
Şimdi beni tanımadığını söyle diyen arkadaşımıda sadece yazılarından tanıyorum. Blog yazanları tanıdığım kadarı ile. Ancak onun kırılması yada diğer blogcuların yazılarında eleştirilerle ( eleştiriyi aşırı hale getirmeyi eleştirmek sananlarca) kırılmalarına üzüldüm.
Sohbet salonunda blog yüzünden blog yazanların birbirlerine girdiklerinde kırıldım. Kafa dengi yada oyunlardan tanıdıklarını desteklerken bir sebeple kafa tuttuklarına yakın olanları kırmalarına üzüldüm.
Bloglar bağımsız olmalı. Okurlarıda öyle. X beni kırdı bende onu kırayım. Y bana yorum yapmadı bende ona yapmayım. Z benim bloğun aynını yazdı bende öyle yapayım. A bloğuma karşı çıkanlarla dost bende onun dostlarına düşmanca tavır alayım...
Yorum yapayım yada yapmayım okuduğum kadarı ile gözlemlediğim hal ve ahval bu. Birde kendini IQ testinden 1000 almış havasına sokarak kendince millete zeka ayarı bulanlar,
Yazdığı yazıyı anlaşılır yazarsa basit kaçar düşüncesi ile karmaşıklaştıran ve okurken sağ kulağı solda aratanlar,
Her yazısında hümanistliğe gönderme yaparken saldırılarında sınır tanımayanlar,
Yazılarında tasvir yapmak adına mide hoplatan yada sinir zıplatanlar da var...
Tüm bunlar o kadar sırıtıyor ki görmemek imkansız.
Blogları bir edebiyatçı olarak değil kendimiz olarak yazıyoruz. Tabiki insanları kırmadan, uçlara gitmeden, tiksindirmeden kısaca yormadan yazıyoruz. Blog yazılarının neredeyse tamamı insan üzerine ve duygular üzerineyken bu gerilim neden ve kime ne kazandırıyor?
Küçük çocuklar birbirlerinin handikaplarını çok kullanarak eleştirir ve karşılarındakileri kırarlar ( dört göz dört gözzzz, senin annen neden şişman, baban niye kel, sen kısasın ben uzunum, tembellllll, çirkinnnnnnnnnn ...).
"KÖRLER SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR" mantığı ile yada düşmanca tavırlara ihtiyaç duymadan bloglara girilirse eminim daha güzel olacaktır. İnternette tanıdığım tüm güzel insanları sevgi ve saygı ile anarak selamlıyorum. Herkeze asabiyetten uzak mutlu günler diliyorum. Umarım kırılan arkadaşları tekrar aramızda görebiliriz.
Not; Özellikle yoruma açmadım, bardak doldu taşmasın...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir