ONU HATIRLAMAK
26 Haziran 2012, 02.50 A- A+Her geçen gün onun ayak sesleri biraz daha belirginleşiyor. Bazı günler duymuyoruz ya da umursamıyoruz. Belki ayda yılda bir hatırlıyoruz ama belki farkında olarak belki de bilinçsizce biliyoruz ki artık daha da yakında, daha da yakınlaşacak da...
Sokak çok uzun görünüyordu evet... İlk başlarda her şey daha zordu, sanıyorduk ki zaman geçmiyor; ağırlaşıyor... Sonra daha iyi anladık: Aslında gün be gün zaman sağırlaşıyor. Zamanın sırtına ''onu'' alıp ne zaman ki bize doğru koştuğunu gördük; o zaman anladık...
Ondan korktuğumuzdan mı bu kadar soğuk geliyor tadı? Belki de korkulacak bir yanı yoktur ha ne dersiniz? Belki de bir lütuf ha?
Alın tuvali elinize boyayın onu, sonra söyleyin bakalım hangi renkleri ifade ediyor size? Koyu renklerin en koyu tonlarının kokusunu neden bastırmıyor bir beyaz ya da bir yeşil?
Koyu renkler korkularımızın adı... Korkularımızın vesikaları... Ona hazır olmayışımızın haykırışları...
Bir ada hayal edelim. Orada emekliler yaşasın. Emekliliğinizi bugün almış iseniz yarın akşama kadar oraya yerleşiyorsunuz. Ada dedik... Düşünün dört bir yan masmavi tertemiz deniz mavisi... Her bir yanda meyve ağaçları olsun... Aklınıza gelebilecek, gelmeyecek tüm meyveler... Bahçeleri de olsun bu adanın... Tüm sebzeler... Kocaman da bir süpermarketi var; ne isterseniz var... Oto galeri... Eğlence salonları... Kıraathane bile:)
Her şey çok güzel değil mi? Peki bizi oraya "o" götürecekse? Erken emeklilik de sözkonusu, her an hazır olmak lazım...
YORUMLAR
Onun rengi koyu. Benim utancımdan dolayı koyu. Varlığını hemen hemen hergün görüp, yok saydığımdan dolayı koyu. Rengini açmak için zaman gerekliydi ama zamanım daralıyor, biliyorum.