gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

EN SEVDİKLERİMİZ

29 Haziran 2012, 12.56
A- A+

Hiç en sevdiğiniz insanın olmayışını düşündüğünüz, düşlediğiniz oldu mu? En sevdiğiniz hiç olmamış olabilir ya da artık olmayabilir.

O sahte dekor olan filmlerde bir mezarın başında en sevdiğiyle konuşanları görmüşsünüzdür. Ne hissettiyor acaba? Şu varlık sahasının önemini ne denli farkettiriyor? 

Duyuyorum; bu duyguyu yıllardır benliğinde taşıyanlar gözleri uzaklara dalarak diyorlar: "Hayat bu, nerelere alışmıyor ki insan..."

Bu duyguya hiç el sürmemiş olanlar ya da nadir dokunanlar da : 

" Hayır, tutunamam o zaman..."


....


Yarın 30.06.2012 saat 17:00 eve yeni girdiniz. İnanmak istemiyorsunuz ama "o" yok. Tüm gün hiç ağlamadınız.Çünkü hala inanmıyorsunuz. Bütün bu olanların bir rüya olduğuna- aslında bir kabus- birazdan uyandığınızda onu yanında bulacağına inanıyorsunuz, inanmak istiyorsunuz. Ya rüya değilse ihtimali aklınıza geliyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyorsunuz.

Yıllar geçse de her sabah bir ümidiniz var. Rüyadan uyandınız belki de... Bir umut diyorsunuz evde odalara teker teker bakıyorsunuz. Belki markete ya da bir yere gitmiştir diye biraz da bekliyorsunuz. Emin olmak için de bir yakınınıza onun nerede olduğunu soruyorsunuz, cevap veremiyor size... O da ağlıyor.


....

Şimdi asıl mesele...

Sevdiğim diye nitelendirdiğimiz bu insan ya da insanlara verdiğimiz değer ne kadar?

Şu üç günlük dünyada neler için, ne saçma sapan şeyler için onların kalbini kırıyoruz? 

Emin olun onlar bir gün olmayacak... Ya da siz...



YORUMLAR

29 Haziran 2012, 13.43

üç günlük dünyayı boş yaşamak kadar, çok boş ve gereksiz şeyler içinde kalpler kırıyoruz.

öyle bir gün geliyor ki, bahsettiğiniz gibi sonsuza gidenler gibi yaşayanları bile arıyor ama bulamıyorsunuz yanınızda. hem de yanınıza olmaya söz verdiği gün de,

1 temmuz da !

güzel bir anlatım olmuş, eminim "yokluk acısını" bilenlerin içinde inceden bir sızı olmuştur bu yazıyı okuyunca.

yüreğinize sağlık ...

29 Haziran 2012, 14.07
 Farklı kalemlerle   farklı şekilde  sık sık ele alınan bir konuya değinmişsiniz.Elbette  yüzlerce kez de olsa     dillendirilmesinde sakınca olmadığı gibi duyarlılığa işaret  eder.Lakin    anlatımınız  üzerine  fikir  beyan etmek    istiyorum.  Çıkan sonuç  genel olsa da,  istisna  kontenjanında  yeriniz var :))

  ı   ''onlar   '' ve  '' siz ''  olarak  kaleme almışsınız konuyu.burda  tek  cümle ile ''  siz neyapacaksınız ?  kazık mı çakacaksınız  dünya ya?  '' diye  paylaşımınıza ve   son  satırına cevap verip,  yorumumu bitirebilirdim, ama vermeyeceğim böyle bir  cevap.:))

   ONLAR  ve   SİZLER  kelimeleriyle  harmanlanan  ve   Ben  - Biz kelimesini   kamufle  etmeye çalışan kalem sahipleri, konu  her ne olursa olsun ,  genel  olarak  anlatılan konunun ortasındaki en  taze  kişilerdir.Mesaj vermekten ziyade  özeleştiriyi esas almıştırlar.Ama özleştirinin bile  sorumluluğundan kaçıp, bu sorumluluğu  '' onlar  -  sizler '' diyerek başklarının sırtına yüklemek,   yeterli  vijdani huzuru veremez kalem sahiplerine ..

  Yorumum  bu kadar uzama  sebebi  son satırdaki   ''  Emin olun  onlar birgün olmayacak...  ya da  Siz  '' cümlenize gıcık oldum :)  '' ...ya da  biz   ''  demek azraile  davetiye  yollamak  ise;   neden bizlere asistanlık yapıyorsunuz? Değil ise ;  neden  bu güzel  ve anlamlı  paylaşımın içinde  yok  zatialiniz? 

  Paylaşım  ve  emeğiniz için  teşekkür ediyorum.Ama lütfen   başlıkta olduğu  gibi paylaşımın da  içinde olunuz.Olunuz ki  okurlar  sıcaklığını  hissetsin  paylaşımın.

29 Haziran 2012, 15.03

@beymen33

Yorumunuzu takdir ederek okudum. Bu yazıyı bugün yazdım, evet" ben". Bu yazıyı asıl kendimi telkin etmek için yazdım. Zira en sevdiğim insanları gereksiz yere üzdüğüm oluyor, onları kaybedebileceğimi unutuyorum. Bu telkin anlamlarının geçtiği yerlere özellikle direk kendime başka bir ağızdanmışcasına ifade etsin diye sizli cümleler koydum. 

Bu yazıyı ben yazmış olabilirim ama bana ait değil. Benim nefsimi terbiye için. Nefsime de ben diyemiyorum.

Ama hakkınız var yine son cümlede "ya da siz" ibaresi gereksiz olmuş. Katılıyorum.


Değerli yorumunuz için teşekkürler.

29 Haziran 2012, 17.36

Bende alınganlık yaptım  aslında :))

   8 gündür  kıvranıyorum. Hastane personellerinden daha çok mesai yapar oldum  hastanede,ama  habire erteliyorlar beni.Üstüne birde   evrak imzalattılar dün.Ölme  ihtimalime  karşı.Gıcık oldum iyice....O pskolojiyle   senin blogunu okuyunca, helede  son satırda ki '' ..yada siz'' kelimesini,  fazlasıyla alındım  galiba. :)) O kelime  bana  '' şiistt  sana  diyorum  ordaki...ölüm  sözleşmesi imzalayan...   sen sen  beymen... yarın olmayabilirsin ''    gibi geldi :))) 

 Yorumumu olgunlukla  karşılayıp, dikkate  değer bulduğun  için ben teşekkür ederim.

30 Haziran 2012, 11.29

@beymen33 

Durumunuz gerçekten çok farklı. Yerinizde olsaydım ben de alınırdım, tepki verirdim. Size sabır, sağlık, mutluluk diliyorum. Tez zamanda kendinizi hayatta istediğiniz yerde görürsünüz inşaallah.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın