İPLER
30 Haziran 2012, 14.19 A- A+Sabah kalktı kadın, her şey normal seyrindeydi. Uzun zamandır red ettiği, ancak sonunda teslim olup, doktorun yazdığı ilacı aldığından beri, gayet iyiydi. Hayır uyuşmamıştı, tam tersi canlanmış, sanki tüm ağrılarından da kurtulmuştu. Oysa yıllardır, gitmediği doktor, almadığı ilaç kalmamıştı. Her yerinde somut ağrılar vardı. Kendi uydurmuyordu, yani psikolojik değildi ağrılar. Her bir doktor, somut olarak arzızaları tesbit etmişti. Ama başlangıç noktasını bilemiyordu. Doktorlara, her fırsatta anlatıyordu. Ama herkes kendi branşı ile ilgili tedaviyi öneriyordu. Hepsini birleştirmekte mümkün olmuyordu. Bunalmış, yaşam kalitesini kaybetmişti. Nefes almak dahi zor geliyordu. Ağrılarını dindirmek için, küçük kısa nefesler almak zorunda, sürekli pozisyonunu değiştirmek zorundaydı. Ne kadar zorlaşmış ki herşey.
O sabah kalktığında, kararlıydı, hem de çok. Aylardır, ileri attığı o işi, yapmayı aklına koymuştu. İp gerekiyordu. Çamaşır ipi. Aslında halat gerekiyordu da, o pahalıya çıkardı. Bir adım ötedeki markete dahi arabasıyla giden kadın, pencereden kafasını uzattı, arabasını park ettiği yere baktı,arabası yoktu. Oğlan da evde değildi.Telefon açtı oğluna, 'neredesin araba sende mi, ne zaman geleceksin bu arada ' diye sordu. 'Evet,araba bana lazımdı, 3 saatlik işim var' cevabını alınca; 'offf Allahım, nasıl gideceğim şimdi ipi almaya? diye düşündü. Ama mutlaka, yapmak istediği şeyi yapmalıydı, zamanı gelmişti. Giyinmek ne zordu, arabayla giderken fazla özen gerekmiyordu. Güneşte tepedeydi. Zar zor kotunu giyip, bulduğu bir tişortu üstüne geçirdi. Saçları karmakarışıktı, hemen bir taradı, ve bir kliple tutturdu tepesine. Azıcık bile olsa, topuklu bir şey giyemezdi ayağına.Dolabları açtı, heh tamam, budur işte diyerek, raftan sarı tokyosunu attı yere,ayaklarına geçirdi. Ohh, ne rahattı. Allah'tan nalbur çok uzakta değildi. 3 apartman ötedeydi. Sokaktaydı artık, etrafına bakındı, herkes normal yaşantısındaydı. 'Merhaba, çamaşır ipi alacaktım 2 ya da 3 tane. Kaç metre bir tanesi?. Yaklaşık 20 senedir gittiği, ancak hiç bir zaman sıcak bir komşuluk ilişkisi kuramadığı nalbur, gözlerini aça aça ,'malesef yok bende' deyince kadın neredeyse, adamı dövecekti. 'Peki hayırlı işler' dedi ve çıktı dükkandan. Kaldırımda, bir sağdaki evine bir de solunda ki marketlere baktı, düşündü uzun uzun. Eve mi dönseydi yoksa, yapacağını başka zamana mı bıraksaydı? Sola doğru yürümeye başladı. O market benim bu market senin derken, bir de baktı ki, iki durak uzağındaydı evinin. Nasıl yürümüştü buraya kadar? Her dükkanda durup, 10 dakikalık sohbetler etmişti, sahibleriyle. Kuşlar ağaçlarda cıvıl cıvıllardı yol boyunca. Oysa daha geçen bahsi geçmişti. Serçeler artık gözükmüyorlar, yok oldular diye. Her yerde, kumru ve kargalar vardı. Ufaklıklar neredeydiler.? Onların oradakiler yok olmuşlardı. Çok üzülmüştü kadın buna. Oysa, evinden uzakta ,az da olsa, serçeler vardı ağaç tepelerinde. Beş dakika ayakta kaldığında,sırtına saplanan bıcak ağrısı da yok muydu ne,birden fark etti. İki kolunu arka beline götürdü, iyice bastırdı. Nereye kaybolmuştu bu ağrı. Yürümeye başlayalı tam 45 dakika olmuştu. Birden hafiflediğini hissetti, neredeyse koşmaya bile başlayabilirdi.Kaç gece Allahına yalvarmıştı, bir mucize diye. Bir sihirli değnekle, dokunulsa, ve bu ağrılardan kurtulabilse. Canına kıymayı bile düşünmüştü kaç kez. İşte neredeydi bu ağrılar,onunla oyun mu oynuyorlardı?.
İçi tıklım tıklım dolu tuhafiye dükkanına girdiğinde ; 'çamaşır ipi var mı? diye, 10 kez sordu evden çıkalı kadın. Tuhafiyeci, yanıtlamadı, direkt aşağıya doğru eğildi. Nasılda sevinmişti kadın, 'işte en sonunda' dedi. Tuhafiyeci 1 adet çamaşır ipini çıkardı, uzattı kadına. 'Ama ben 3 tane istiyorum' dedi, kadın mutlu mutlu. Adam, baktı, kafasını salladı; 'tek bu' dedi. Tam iki durak geçmişti evini. 'Ne olur bakın, belki bir yerlere sıkışmıştır, çok lazım, hem de bugün' dedi. Tuhafiyeci kadını kırmamak için, dolandı, eğildi, kalktı, uzandı tepelere ama o da biliyordu ki, tek çamaşır ipi kalmıştı. Kadın aldı onu, turuncuydu. 'Kaç kiloyu çeker bu ip? diye sordu. Adam ; 'sağlamdır, ne için kullanacaksınız? dedi. Kadın,sustu, yüzünde kocaman bir tebessümle çıktı dışarı. Sağına soluna baktı yine, ilerde, lüks bir nalbur tabelası gördü. Geçti karşıya girdi dükkana. Kimse yoktu, seslendi, kimse de duymadı onu. Dışarı çıktı, başladı daha yüksek sesle bağırmaya' Kimseeeeeee yok muuuuuu!'. Orta yaşlı, elinde bir bezle, bir adam koşa koşa geldi. 'Arabamı yıkıyordum, buyrun' dedi. 'Çamaşır ipi var mı sizde? . 'Var, kaç tane?' 'İki tane istiyorum lütfen' . Adam biri mavi bir sarı, daha önce aldığı turuncunun aynısı iki çamaşır ipini uzattı. 'Borcum ne kadar'dedi kadın, iki lira elinde hazırdı. Adam; '6 tl ' dedi. 'Nasıl yani bakın, aynısını 1 tl ye aldım,karşıdan' dedi. 'Bizim ki farklı ama' dedi. Kadın her tarafını evirip çevirip, iki ipi de inceledi, herşeyiyle aynıydılar. Dokuları bile aynıydı. 'Amannnn, neyin hesabını yapıyorsun ki sen' dedi içinden, 6 tl yi verip çıktı. Mutluydu artık. 3 çamaşır ipi olmuştu. Evinin yolunu tutmuştu. 20 yıldır burada yaşıyordu ama hiç bu sokaklardan, yürüyerek geçmemiş, ahalisini, esnafını görmemişti. Bugün iyi bir gündü. Değişikti. Ve bir anlamı vardı.
Apartmanının önüne geldiğinde, arabasını park edilmiş gördü. Oğlu eve gelmişti. Saat kaçtı ki, gelmesine daha 2 saat vardı .Beklenilenden önce gelmişti Daire kapısına anahtarını yerleştirmeye çalışırken, açıldı kapı aniden. 'Neredeydin anneciğim' diyen oğlunun yanında, iyi yarı arkadaşı,kankası da vardı.
'Çamaşır ipi almak için, semt değiştirdim' dedi kadın, hafiften yorgun ama ağrısız.
Oğlanın gözleri açıldı ve 'ne yapacaksın ki bu kadar ipi' dedi.
Gözlerini sevdi kadın oğlunun, içindeki hareleri, masum, korkak bakışlarını sevdi, öptü içinden o gözleri ve bir damla yaş süzüldü, yanağından. 'Hani, eve balkondaki, kapıdan içeri taşıyamadığımız, sığdıramadığımız, koltuklar var ya, onları balkondan iple 3 kat aşağıya sarkıtıp, kömürlüğe koyacağız' dedi kadın, ne kadar da hafifti. Ağrılar yok olmuştu.Hayat yeniden başlıyordu.Hem kaybolduğunu sandığı serçeler, cıvıl cıvıl şarkı söylemiyorlar mıydı ?
'Offf be anne, bu sıcakta olacak iş mi bu, erteleyelim' dedi oğlan umutsuz.
'Hayır oğlum, bu iş bugün bitmeli, erken geldiniz, hesabta yoktunuz. Madem geldiniz, bu iş bugün bitmeli !'
YORUMLAR