gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Hayatta Bir Genç

03 Ağustos 2012, 17.27
A- A+
  Daha önce birşeyler yazıp, karalamıştık sınav için.Sınavda bitti,tercihte bitti.Garip zaman hızla akıyor.
  Tercih zamanı bildiğimiz gibi 2 hafta.40 yılı belkide 50 yılı belirlediğim iki hafta.Elbette yorucu olacak.Herkes birşeyler diyecek.Sakince dinlemek zorundasınız.Çünkü hayatınızı anlatıyorlar.İlginç olan ne mi önceden birşeyler seçmek ardından sınav sonucuna göre hareket edip meslek aramak.İnanın kendimi her kılığa geçirmişimdir.En sonunda birşeylere karar veriyorum ama inanki sadece insaların kararlarına göre hayatımı seçiyorum.O çocukluktaki hayeller bir tarafa konulup,mecburi sınav sonucuna göre birşeyler seçmek biraz üzücü olsada hayat şartları mecburla itekliyor bunu yapmaya.
 Bilmiyoruz artık neler gelecek hayatımıza?Kimler çıkacak önümüze?Ne zorluklar yaşıyacaz anne baba olmadan başka memleketlerde?Biliyorum bunlarda geçecek ama bu sefer doğru başlamalıyım yeni döneme,belkide hayatın başlama evresine.
  'Sakın üniversiteyi kırmızı halılarda karşılanıp çok güzel bir yere gittiğinizi hayal etmeyin'
deselerde ben öyle düşünmüyorum şuanlık.Ya düşünsenize ayakalarınızın üstüne basmaya başlıyorsunuz.Ha öncedende basıyordunuz da ama destekler hep arkadaydı.Veya sürekli yanınızdaydı.Şuan sadece SİZ.
  Ben gördüklerimden ve aldığım derslerden hareketle üniversiteye farklı başlamak istiyorum.Üniversiteyi sadece o bölümü okuyup bitirmeye gitmiyorum.Ufkumu genişletecek ileriki yaşam hayatımı güzel temellere atmaya gidiyorum.Umarım herşey güzel olacak..Önerilerinizi ve yorumlarınnızı dinlemenin şeref olduğunu söyliyerek yazımı bitiriyorum.
TEşekkürler.......ahmet....

YORUMLAR

03 Ağustos 2012, 19.46
Üniversite :) Arkadaş konusunda benim kadar şanslı olmanı dilerim ilk başta. Ve evet söylenen doğru kimse kırmızı halı ile beklemiyor. Ama herşeye rağmen güzel bir şey. Gece çorbacı keyfi gündüz okulu kırmanın hazzı , sınav zamanı olan telaş güzel duygular elbet. Eğer 4 yıllık bir okula gideceksen ilk başlarda derslere o kadar verme kendini , kaldığın dersi seneye halledersin. 2 yıllık bir ünv. gideceksen işin yaş , iki yıllık öğrenci profili genelde haylaz öğrenciler. Süper seneler geçirebilirsin ancak 2 sene sonunda diploma hayal olarakta kalabilir.
Allah yar ve yardımcın olsun.
03 Ağustos 2012, 20.34

  Sevgili öğrencilerimle birlikte yaşadım tercih telaşını.Elimden geldiğince destek oldum doğru seçim yapmaları için.Kimisini avutmaya çalıştım ve gelecek sene için yüreklendirdim başarabildiğimce...Daha az önce bir öğrencimle konuştum ve 5 dkk geçmeden yazınızı gördüm.

  Hep söylediğimiz gibi sınavla gelecek belirlemenin ağır yükünü taşıyan o omuzlar en güçlü destekleri hak ediyorlar.Üniversiteyi kazananlara gelince...Hala anne babalarınızın yolladığı parayla geçindiğiniz için özgürlük,hayatı tanıma,ayakları yere basma hayalleri falan kurmayınız derim:)) Ne zaman ki kendi paranızı kazanmaya başlarsınız o zaman hayat gerçek anlamda başlamış demektir.Ben de ilk başlarda sizin gibi düşünürdüm ama işin iç yüzü öyle değilmiş yaşadıkça öğrendim.Sizde öğreneceksiniz.

 Üniversite yıllarında edinilen dostluk ve tecrübelerin tadı gerçekten hiç bir şeyde yok.Dersten kaçışlar,kim vizeden ilk çıkıp cafedeki masayı kapacak diye yarışmalar...(siz bunları örnek almayınız lütfen:))

  Sizin şahsınızda tüm sevgili öğrencilerime ve kazanmış tüm gençlere başarı ve mutluluk dolu bir eğitim hayatı diliyorum.Sevgilerimle....

 

03 Ağustos 2012, 21.58
hıı dimi ahmet :)  ben de bir öğretmen olarak ağaç yaşken eğilir düşüncesiyle onlara önce adam olmaları için ders veriyorum. İlerde 20 li yaşları gectikten sonra kendinden büyük hayaller kurup o hayallerin altında ezilip sonra ne oldum delisi olmamaları için eğitiyorum onları.

önce insan olmaları gerektiğini. bir yere gelmek için başkalarının hayallerini yıkıp geçmeden, gerçek hisleriyle hareket etmeleri gerektigini anlatıyorum onlara. Diploma kazanayım derken insanlıgını kaybedersin sonra.

Benden sana bir tavsiye; yürüdügün yolda ilerlerken ayağının altındaki taşlara dikkat et. küçük deyip basıp gecme belki ayagını kaydıran o taş hayatını da kaydırır. o yüzden saglam bas ve neye bastıgına dikkat et! ve şunu hiçbir zaman unutma: NE OLDUM DEĞİL; NE OLACAĞIM !

adamı adam eden diploma degil KARAKTERİDİR !!!!!!
04 Ağustos 2012, 01.51
Ben bir üniversite mezunu işsiz olarak derim ki okuma kardeşim.Okuyupta kapitalistlere para kazandırma.Şayet tıp okumayacaksan diğer tüm bölümler pert.
Okulun bitecek kpss ye gireceksin sana kimse sen sözelcisin-sayısalcısın sadece sözel-sayısal  kısmı yap demeyecek.İş bulamayıp debelenip duracaksın.Her ilde üniversite kuruldu.Geçen okudum ki üniversitelerde toplam iki yüz bin kontenjan arttırılmış.Milyon milyon verecek her sene mezunlarını.
Ben derim ki çalış sermaye biriktir,iş kur.4 senede kazanabileceğin ve okurken kaybedeceğin paraları bir hesapla.Yoksa bu dediğimi 4-5 sene sonra düşüneceksin.Biz kpss ye 1 milyon kişi giriyoruz,5 sene sonra 2,5-3 minyon rakibin olacak.Şuan üniversite mezunlarının %52'si işsizmiş.İş beğenmiyorlar da ondan deme.Fabrikada bantta çalışan arkadaşlarım var o %48 içinde.
Yukarıda hocalarımız yazmış.Onlar şanslı bir azınlık,vaybe her yazan atanmış memur olmuş diye düşünme.Okumak zordur,okuduktan sonrası dahada zordur.Ortam olacak,cool takılacaz diye hiç düşünme.Dünya parası olanlar için güzeldir.İnsan kısıtlı durumlarda da mutlu olabilir zırvalığını hiç takma bile.
Benim sana altın öğüdüm budur.Biliyorum gidip okuyacaksın dinlemeyeceksin.Bizde öyle yaptık ama,4-5 sene sonra vaybe bu abimiz haklıymış diyeceksin.



04 Ağustos 2012, 02.50
iron_i agır ama öz konuşmuşsunuz tebrik ederim. sizin gibi düşünen öğretmenlerin daha çok yetişmesi dileğiyle. ahmet kardeşimi de tebrik ederim
04 Ağustos 2012, 12.19

  Bende  üniversite   hayatımdan bir kaç  başlık  sunayım...

  Çalışıyorken(657)   okudum ben.  Gündüzleri okul,  geceleri  iş.tam  6  ay boyunca  3  sandalyeyi birleştirip  üzerinde     parça parca  uyumaya  çalıştım.  Uykusuzluk    yüzünden  başıma   gelmeyen  kalmadı.İş için  Maraş'a   gittim  ama  uyumuşum Sivas'ta  buldum kendimi.

   Bir gün arkadaşlar  kafayı  çekelim dediler,   gittik  bir  bar a...  Biz  eğlenirken    terasta silah sıkılmış..EEE   alt  kattaki   restoranda da  Orman  Bakanı  olunca   topluca   aldılar götürdüler  bizi.  Aradan  10  gün  geçmedi.Ramazan ayı  girmişti, iftara  davet edildim.  Gittiğim  ev cemaat eviydi .  İftardan sonra  etkinlikler vardı.Ve ben daha henüz  ordayken  polis  bastı.Yine götürdüler.:) Emniyet Müdürü   huzuruna çağırdı  ve  aynen şunu  dedi.''  sen ne  ayaksın.Geçen hafta kafayı çekiyordun..  bugün   hu  çekiyorsun ''   Oysa  sadece  nazik  davetleri  kıramamıştım.:))

  Aradan  1 ay geçti..  Bazı  arkadaşlar ev  tutmuştu.VE    kutlama  varmış  davet edildim.Evde oyun oynuyoruz.Oldukca masum bir oyun.Yağ satarım bal  satarım oyunu  gibi.Herkes daire oluşturacak biçimde  oturmuş.Bir  kişi dolanıyor  bu   daire etrafında.Ve arada  oturanlardan birinin  avuçlarına  elindeki  metal  parayı bırakıyormuş gibi    yapıyor.  bırakıyor veya  bırakmıyor. sonrada soruyor '' para kimde? '' Bilen yırtıyor,  bilemeyene kemerle isteğe  göre hızlı veya yavaş   ellerine  vuruluyor.Bağırtılar  yükseliyor  evden  kahkahalar eşliğinde. oyun  kabaca bu şekilde.Nerden bilebilirdik  yeni  tutulmuş bu  evin  sabıkalı olduğunu.Daha  önce defalarca  baskın  yemiş olduğunu.Yan binalardan  gürültüyü   duyanlar  ve   içeriyi görenler aramış  155 i.Malum evde  İşkence    yapılıyor   diye.Yine baskın yedik.Yan  binaların tepesindeki   keskin nişancıları  görünce  anlamıştık  işin  ciddiyetini.Yine  götürdüler :))  Müdürün  karşısına yine hususi olarak çıktığımda  Müdür önce   çok kızdı. sonrasında  akraba   gibi  olduk.. ben  okulu bitirene  kadar  bir çok konuda  yardımcı oldu  sağolsun.:)

   Çok  şikayet  etmemek lazım..  Kaderim  buymuş  demektense , kaderin    oynadığı oyunlardan en iyişekilde  nemalanmak  gerekir.. O  nemadan kendi şansımızı  yaratabiliriz. 

  Benim  tavsiyem, hayatın getirileri kadar  götürüleri de olucaktır.Biz  hep getirilerini hayal ederiz.Ve  en küçük bir götürüde  yıkılırız.Asla  pes  etme.10  defa düşersen  11.defa  kalk  ayağa.Her  kalkmanda benlik   hazinendeki  değerler   dahada kıymetlenecektir.Bu  değerlerle oluşacak  kişiliğin,karekterin...  bu değerlerle  kıymetleneceksin.Ve  bu değerlerle  kıymet vereceksin herşeye...  Allah yolunu  açık etsin..

  Kazanılmış   hak  bakidir...  kaybedilmez.  Hakedip beklemede olan arkadaşlara da  haklarının  tez   zamanda   iade edilmesini temenni ediyor, sabır diliyorum.

04 Ağustos 2012, 13.21

Teşekkür   ederim   mirza78.. Şükür bitti, kırdırdım.Kırıkları   atmam  lazım  vücudumdan, aksi halde   cuma günü  manuel   olarak alcaklar :)) Düşürrüm  galiba...

  Hulusi  Kentmen  benzetmen  oldukca  yerindeydi.Lakabı  Kara  Ejder' di ama  kalbi  yumuşaktı  müdürün.Her  nekadar  dört caarıma küfretse de :)O kadar  olay  oldu,  her dafasında huzurundan  alnı  dik ayrıldım..Bir  defasında hariç.

   Yukarda bahsettiğim3.olayda huzuruna çıktığımda  makam  odasında çiçeklerini suluyordu.Arkası bana dönük, yüzüme bile bakmadan konuşuyordu.Çiçeklerin bakımından,  onlara  gösterilmesi gereken ilgiden bahsediyordu.Ve o an suladığı bir çiçeğin adını sordu  bana.  Bilmiyordum adını   ve biraz düşündükten sonra '' bilmiyorum efendim  '' dedim. ''KÜPE''  dedi. Bu  '' küpe  çiçeği'' dedi.  Sonrasında da yüzünü bana  dönüp, öncesinde  okumuş olduğu ifadem  ışığnda  fırçaladı   beni.Artık  samimi olmuştum:))  15 gün kadar sonra  teşekür amaçlı ziyaretine gittiğimde  yine çicekleriyle ilgileniyordu.Bu ilgi sırasında yine  o  bana adını sölediği çiçekle ilgilenirken  dedi ki''   ee  neymiş bu çiçeğin adı öğrendin mi''  Düşündüm bir türlü aklıma gelmiyordu çiçeğin adı.Aklıma gelen tekşey çiçeğin adının bir  takı  adı olduğuydu.Bilezik değildi..ve   evet evet  tamam buldum dedim içimden  ve söyledim çiçeğin adını müdüre '' YÜZÜK efendim''  Müdür hışımla yüzünü bana döndü  ve  defol dedi.Tam  kapıdan çıkarken kapıdaki  polislere seslendi  '' atın bunu içeri''   Yarım saat nezarette  kaldım sırf çiçeğin adını bilemedim diye :))

04 Ağustos 2012, 15.59
   Bak Ahmet! ismin de pek güzelmiş, bahtın da güzel olur inşallah. Yukarıdaki yorumcuların ve daha sonra yazacak olanların hepsinin söylediklerini yap bence, hangisi tutarsa. Başarı esnekliğin sonucu gelir. Bir şey biliyorlar ki diyorlar. Özellikle şu badem bıyık durumuna iyi konsantre ol, sadece badem bıyık yetmez çizgili gömlek de şart.
 
Ya da bir kaç ay ömrün kaldığını düşün ve ne içinden geliyorsa onu yap.

Livaneli ne demiş

Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
...
04 Ağustos 2012, 16.18
öneriler için öncelikle herkese teşşekür ederim...
DUK45 isimli abim o konuda önerileri çok aldım.Malasef dedikleriniz doğru.Ama ben bu zamana kadar hiçbir serbest meslekte çalışmadım bile.ELime hiçbirşey almadım.Öyle düşünürsek yolu çıkmaza çekecez.İlerde sıkıntıya düşmemiz yüksek olasılık.Mesleği seçerken çok düşündüm onu.Bireysel işler için meslek seçtim.Devlete dayalı iş yapmam mümkün gibi gözükmüyor.Kendi kişisel becerime uygun inşallah.Bana yalnız çevre lazım onuda üniversitede kazanmayı amaçlıyorum.Tekrar önerin için teşşekür ederim.Umarım sizde bir feraha ulaşıp iyi yerlerrde olursunuz.
Beymen33 abim gülmekten öldüm.Aslında gitme hevesim daha da arrttı yazdılarınızdan sonra.Macera gibi olmuş hayatınız.AMa ben pek bu kadar açılmayı düşünmüyorum açıkçası.
4 yıllık üniversiteden umarım 60 70 yılın tecrübesini almaya gidiyorum.Umarım herşey sizinde gönlünüzce olur:)))

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın