AMA BAHANEM VAR!!!
06 Ağustos 2012, 14.32 A- A+''114 sporcu ile Londra Olimpiyatlarındayız'' cümlesi ezberimiz oldu son 1 aydır.İlk kez bu kadar yüksek bir katılım gösterdik Olimpiyat Oyunlarına.Başarı konusuna girmeyeceğim hiç,ilk paragrafla bağlantılı olacak paylaşacaklarım.Bazı spor dallarında iddalıydık.Halter,Atletizm,Boks,Güreş ve Voleybol bu dalların başındaydı fakat beklenen başarı gelmedi ve şu an itibariyle madalya kazanamadık.Kabul edilebilir bir durum gibi gözükmesede her türlü ihtimalin mevcut olacağı gerçeğinden yola çıkarak anlayabiliriz belki bu durumu.Kendi adıma anlayamadığım konu ise başarılı olamayan sporcularımızın yarışmalar sonrasındaki söylemleri.Sporcu ismi vermeden röportajlardan satır başlarını yazacağım.
Görece başarılı olduğumuz Halter'de 0 çektik...''Her zaman kaldırdığım ağırlığı kaldıramadım,madalya baskısı beni strese soktu'',''Çok şanssız bir gün geçirdim,seyirci konsantremi bozdu'' klasik bahaneler gibi gözüküyor ama ''Biliyorsunuz bayanların Regl dönemleri olur,bu dönemi biraz ağır geçirdim bu yüzden başarılı olamadım'' bahanesi ve bu durumun sanki sadece kendisine özelmiş gibi gösterilmesi bahane konusunda ulaştığımız boyutu göstermekte.Atletizm'de yaşanan hayal kırıklığından sonra ''Basiretim bağlandı,daha önceden geçtiğim rakipleri bu yüzden geçemedim'',''Diğer seride olsaydım bu elemeyi mutlaka geçerdim'',''Londra'nın havası başarılı olmamı engelledi'',''Çok baskı altında olduğum için Start'dan çıkamadım ve diskalifiye oldum'' söylemleri sporcularımızın adeta can simidi oldu.Başarılı olmayı beklediğimiz Bayan Voleybol Takımımızın 3-1 kaybettiği Çin maçından sonra takım kaptanımızın, ''Maçlarımızın saatleri çok adaletsizce planlanmış,hocamızda aynı görüşte'' söylemi İmam-Cemaat ikilemesini hatırlatarak umudumu kaybetmemi sağlamıştı ve dün aldıkları yenilgi ile elendiler.
''Rakibim benden daha iyi hazırlanmış,yumruklarına karşılık veremeyip çok hata yaptım,hatalarımın farkındayım,bundan sonraki müsabakalarda başarılı olacağım,beklenti içindeki Türk Halkın'dan özür diliyorum'' diyen boksörümüz Yakup ŞENER bu tarz görüş bildiren tek sporcumuz oldu ve en azından bu söylemiyle beni mutlu edip Mazhar-Fuat-Özkan'ın ''Benim hala umudum var'' şarkısını anımsattı.''Madalya baskısı altındayım'' söylemini hemen hemen her sporcumuz bir kaçış olarak kullandı.Doğuştan engelli olan ve protez bacaklar ile Olimpiyatlara katılan Güney Afrika'lı Oscar Pistorius ise her türlü BASKI!!! ile mücadele ederek ve BAHANE!!! üretmeyerek pistlerdeydi.(Bir başarı hikayesi olan hayatını mutlaka inceleyin)
Amerikan Profosyonel Basketbol Ligi (N.B.A.)'in efsane oyuncularından Charles BARKLEY önemli bir maç öncesinde bir Basın Toplantısı'na katılıyor ve ''Charles,yarın çok önemli bir maça çıkacaksın,üzerinde baskı var mı?'' sorusu soruluyor ve BARKLEY soruya,''Ben sporcuyum,Basketbolcuyum Maden İşçisi değilim,Ben bu işi yaparken eğleniyorum,keyif alıyorum ama Onlar eğlenmiyorlar,birileri baskı altındaysa ben değilim Maden İşçileri,herbirine kolaylıklar diliyorum'' şeklinde cevap verince basın toplantısındakiler şaşırıyorlar ve BARKLEY neden efsane olduğunu gösteriyor belkide.
Kapsamlı bir konuyu elimden geldiğince yazıya dökmeye çalıştım.Bu yazı kesinlikle Olimpiyat başarısızlığına gönderme yapan bir yazı değildi.Bu yazı bir özeleştiri yazısıydı.Aynı coğrafyada yaşayan bizlerin mantalitesini ortaya koyan,başarısızlığın nedenlerini başka yerlerde aramamız gerektiğinin altını çizen,sadece spor konusunda değil her konuda benzer yaklaşımlar gösterdiğimizi ortaya koymaya çalışan bir yazıydı.Bende bir zamanlar Amatör olarak Basketbol oynamıştım,4-5 yıl oynadıktan sonra bıraktım,AMA BAHANEM VAR!!! idmanlar çok ağırdı:) Hepinize Sevgi ve Saygılar...
NOT: Bayan Basketbol Takımımız grubunda oynadığı 5 maçın 4 ünü kazanarak çeyrek finale yükseldi ve umudumuz oldu.Çeyrek finalde yarın saat 22:00 'da son Avrupa Şampiyonu RUSYA ile oynayacağız,mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.Başarılar Pota'nın PERİ'ler i,Başarılar TÜRKİYE...
YORUMLAR
Yakup Şener'i gerçekten kutluyorum, doğrucu olmak insanları her zaman yüceltmiştir.
Trapperrrrr yine harika bir yazı, süpersinn süpersin süpersin... İyi ki varsın.!
Eline sağlık trapppp.....
Allahım Trapper ben 2 gündür bu bahane bulma konusunu tartışıyordum.Yine hissettin, duygularıma kısmen tercüman oldun ve başlığı attın:))Gamyunda bir abimiz var.Birazdan adını da deşifre edeceğim.Bahane üretmek konusunda doğuştan yetenekli.Olimpiyatlara katılsa madalyasız dönse ,''olimpiyatlar Türkçe değildi, ondan kazanamadım'' der.Yada orjinal başka bir bahane üretirdi.Onun mazeretlerini okurken vallahi yüreğim daralıyor:)) Kulakların çınlasın Aslancowboy abiciğim :))
Trapper; inanki zamanlaman mükemmeldi.Belki Dikkat çektiğin konuya yoğunlaşamadım ama gamyunda benim dikkatimi çeken bir konuya nokta atışı yaptın:))
Emeğine sağlık.
BU ARA SPORCULARIMIZA ŞAHSEN BİŞEY DİYEMEM 72 MİLLET VAR HEPSİNİ GEÇİP 1. OLMAK ALTIN ALMAK HAKKATEN ÇOK ZOR ...
Blogun için ayrıca tşk Trapper ..
"- 2 hafta oldu daha yapmamışsın.+Yetişmiyor komutanım: nöbet,defter,hizmet kağıtları; yetiştiremiyorum.- Sus Gökhan,bahane g.. gibidir herkeste bir tane bulunur."
Hahaha aklıma geldi yazayım dedim ne adamdı be.Olaya verilebilecek en kısa cevap bu:)
Ama bizimkiler de yani... Neyse.
Ben dayanamıyorum o bahaneleri dinlemeye, iç sesim hiç de hoş olmayan sözcüklerin üretimine geçiyor refleks olarak.Ama senin kaleminden okuyunca eğlendim Trapper.:)
Çok ilginçleri varmış, yazından öğrendim ve bir tanesine özellikle çok güldüm. Şimdiye dek üretilenlerin en ilginciydi ve bu dal -Bahane- madalya alabilirdi.:)
Her nedense -öncelikle- boks, güreş ve halteri de spor olarak göremiyorum bir türlü, bu yüzden de ilgilenmiyorum onlarla zaten. Alsalar da almasalar da farketmiyor bana.
Ama perileri ben de heyecanla bekliyor ve hak ettikleri başarıları diliyorum.
H.Bold, disiplin ve istikrarına hayran olmamak mümkün değil. Eğleniyordur bence o da koşarken.
Bu arada voleybolcumuz Neslihan'a, basçı Flea'nın -Tanımam adamı, dünya çapında ünlüymüş- aşk ilanı da ilgimi çekti.:) Adamcağızın tepki alınca "Sakin olun!" demesi hoştu. "Tabii ki gerçek değil." diye ödleklik ardına sığınılmış bir bahane üretmesine kızdım ama.:) Aşkın bahanesi olmadığını öğrenememiş cengaver, bu kadar çabul çark edilir mi ya?:))
Ha bahane mi?
Düşündürdün beni yine; sıklıkla bahane üretmişimdir ben de gelenekleri koruyarak, ulusal genleri mahcup etmeyerek.:)
Konumuz madem spor, o daldan örnekleyim; ortaokuldayken sağlam koşardım ben. Ne antrenman ne elimden tutan vardı. Anca yarış zamanları akla gelirdim ve "Koş bakalım" derlerdi, koşardım. Tesis yoktu, vs.di.:) "Bana ne başkaları koşsun biraz da." dedim ve bıraktım gitti.
Sonraa, yine ortaokul ve lisenin ilk yıllarında voleybol oynardım okul takımında ama annem antrenmanlara ya hiç yollamazdı ya da takım arkadaşlarımın kapımıza dayanıp yalvarmalarına dayanamaz binbir tembihle yollardı. Kendi adına haklıydı da, çünkü benim maça, okula diye çıkıp bambaşka bir yere kaçmalarım vardı. Annem de bu yeri bir şekilde öğrendiği için biliyor ve tehlike gördüğü için yollamak istemiyordu. "Yine o haltı karıştıracaktım" ona göre.:))
Hayır, hayır aklınıza ilk gelen yer değildi orası.:)
Harçlıklarımı dibine kadar yok etmekiçin gittiğim yer sahildeki sandalcıydı.:) Ondan sandal kiralar, tek başıma açılırdım küreklere asılarak ve çooookkk eğlenirdim kendi kendime.:)
Bıraksalardı belki iyi bir kürekçi olurdum ama "Bırakmadılar aaabiiii!":)))
-Ne kadar set çekilmez bir çenebazım yahu!:) Bazen kendimden sıkılmakta haklıyım, evet.:)-
Anımsattın yine.
Teşekkürler Trapper.
Sevgiler