gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Kıskançlık Üzerine...

17 Ağustos 2012, 02.25
A- A+
 Kıskançlığın ne anlama geldiğini tanımlamaya gerek duymadan kıskançlığın sınırları üzerine düşüncelerimizin ne olduğunun önemli olduğu kanısındayım. Yaradılış itibariyle insanoğlu ve bir hayvan hariç-ki herkes hangi hayvan olduğunu biliyordur- canlıların kıskanma güdüleri vardır. Bu güdüler bazen istemli bazen istemsiz olarak harekete geçebiliyor. Tartışmaya açmak istediğim konu ise "kıskançlığın sınırları..."
Evet, hayatta birçok şeyi kıskanırız. Bazen sahip olduklarımızı bazen de sahip olamadıklarımızı kıskanırız.
Peki, neden kıskanıyoruz? 
Bana kalırsa sahiplenme duygusunun bunda etkisi büyük. İnsan sahiplendiği varlıkları başkalarıyla paylaşmak istemiyor. Bu da kıskançlığa neden oluyor. 
Sevgiliyi ya da eşi çok kıskanmak güvensizlik göstergesi midir?
Yine naçizane fikrim, bu konu çok tartışılsa da olayı direkt güvensizliğe bağlamak doğru değil. Kıskançlığın altında yatan sahiplenme ve paylaşamama duygusudur. Ancak burada kıskançlığın sınırını iyi hesaplamak gerektiği kanısındayım. Kıskanılan birinin "sen bana güvenmiyor musun?" sorusuna "Elbette sana güveniyorum; ancak ben etrafındakilere pek güvenmiyorum!" diye cevap verildiğine şahit olmuşsunuzdur. 
Kıskançlığın sınırı ne olmalıdır?
Aslında bana göre bu sınır kişiden kişiye değişir. Yani beraber olduğunuz kişinin sizden beklediği bir kıskançlık düzeyi vardır. Bunu dile getirse de getirmese de herkes kıskanılmaktan hoşlanır. Buradaki kritik nokta kıskanma düzeyini eşiniz ya da sevgilinize göre ayarlayabilmektir. Çok az kıskanmak ya da aşırı kıskanmak birtakım sorunları beraberinde getirebilir. Benim size "şu kadar kıskanmanız yeterli" gibi bir akıl vermem doğru olmayacaktır. Nitekim yukarıda bahsettiğim gibi bu yaşadığınız kişiye göre değişmektedir.
Kıskanmayan var mı?
Belki aranızdan birkaç kişi "ben hayatta kıskanmam" diyebilir. Bana sorarsanız herkes az veya çok sevgilisini ya da eşini kıskanmıştır. Şimdiye kadar hiç kıskanmadım diyeniniz varsa tartışmaya katılabilir.
Sonuç...
Kıskançlık tabiatımızda var.
Çok kıskanmak kadar hiç kıskanmamak da sıkıntıdır.
Son olarak "Nabza göre şerbet vermek" sorunların çözümüdür diye düşünüyorum.
Esen kalın...

YORUMLAR

17 Ağustos 2012, 11.30

        domuz eşini kıskanmayan tek hayvandır önermesi yanlıştır. azan erkek domuz sürüden ayrılır ve yalnız takılır. sadece çiftleşmek için sürüye girer işini bitirincede ayrılır.  aynı dişiyle başka azgın erkek gelip birlikte olunca birincisi kıskanmadı demek değildir. sürüde azgın erkek varken başka azgın erkek yaklaşırsa kan gövdeyi götürür.

        bunu ciddiye alıp işi çok kıskanç kocasına domuz eti yedirmeye kadar vardıran bi kadın haberi bile hatırlıyorum. be kadın hiçmi tavuk yemedin, kaç kere yumurtladın ?

         ha bide şu var ayrıca; domuza sormuşlar, senin için eşini kıskanmaz diyolar, ne diyorsun ? - domuz umursamamış, benim ilişkilerim karşılıklı güven üstüne kuruludur demiş.

        son sözüm: doğada tek eşlilik sadece bi kaç hayvanda bulunur. domuz eşini kıskanmayan tek hayvandır demekle, enişte kediler baldızına sarkar demek arasında pek bi fark yoktur.

        

17 Ağustos 2012, 13.04
akansu34   17.8.2012     herkes  sevdiğini kıskanır. güvensizlikten kıskanılmaz  .zaten güven olmasa  beraberlik sürmezç kıskançlık duygusu başka bir duygudur bence kıskanmıyan eşi olsun arkadaşı olsun sevmiyo demektir .
17 Ağustos 2012, 14.10
Ahhh ... Kıskanmak ... En sıkıntılı olduğum konulardan biri, hiç elimde değil ya o kadar şiddetli kıskanıyorum ki sevdiğimi ben bile kendime kızııyorum. Tabikide çok büyük sıkıntı yapıyor ama elimde değil napıyım :(   Çok denedim aşırı kıskanmamayı ama malesef olmuyor... Bu sadece güvensizlikten kaynaklanan bişi değil tabikide çook seviyosan paylaşmak istemiyosundur yani bu çok doğal. Keşke bende dozunu ayarlasamda daha mutlu bi birliktelik geçirsek... AMA kıskanmak sevginin büyüklüğünün , büyük göstergelerinden biridir bence...
17 Ağustos 2012, 19.52

   Kişiden  kişiye  farklılık  gösteren bu konunun  standartı yoktur. O  yüzden   uzun uzun yazmayacağım.  Bende  kıskanırım yeri  geldiğinde.. Ama ben kıskançlığımı içimde  yaşarım.Yüreğimde   bir kuş  kanatlarını çırpıyor hissini duyduğumda kıskandığımı anlarım.Fakat renk  vermemeye  özen  gösterrim. 

  Nedendir bilmiyorum ben kıskanıldığımda ise kıskananın  yüreğinden sanki  bizon  sürüsü  geçer... ve ben  o  sürünün altında ezilirim. Boynoz dahil  her türlü darbeye maruz  kalma ihtimalini  risk kabul eder, o aşka yatırım yapmaktan kaçınırım:)

  akansu34;  nick değişmiş olsanda  tanıdım seni :))  Ne kadar dikkatli bir blogcu  olduğumun resmidir bu :)))  eski  nickin  daha   duru ve sakineydi:))))))

  Emeğine sağlık avutma_ beni..

17 Ağustos 2012, 20.38
      Aldatılan bir eşin yaşadığı travmatik dramı okumuştum da hayretler içinde kalmıştım.Eşinden ayrılınca 2. evliliğinde yatarken çorabının birini kendi ayağına öbürünüde eşinin ayağına giydirirmiş.Bu artık ciddi boyutlarda bir paranoyadır.Kuşkuyla yada  acabayla açıklanamaz, Ben kıskançlığın güvensizlikle çok alakalı olduğunu düşünürüm.Özgüven eksikliği yada karşındakinin sevgisine güvensizlik.Yada her ikisi birden yaşanıyorsa kıskançlık olur.İnsan doğasında olduğu doğru ancak törpülenebilir ve eğit,ilebilirde.Aşıırısı yıpratııcı , azı ise tadı tuzudur.Eşler arasındaki ilişkide de bu normaldir. Ancak başka konulardaki kıskançlığı hiç hazmedemiyorum ben.İşinde başarılıysa biri ,ona çamur atmak mesela yada sahip olduklarına göz dikme ,art niyetli kasti davranışlarda bulunma affedemediğim şeylerdir . Böyle dostlarımı dost saymam hemen diskalifiye ederim.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın