Kendimi teravihlere mevlüt şekeri almak için gittiğim yıllara götürdüm şimdi. O zamanda bir çok kızgın insan oluyordu karşımda. Doğal olarak saftakilere nanik yapıyorduk kaçıyorduk. Peşinden gelecek külahları da babamız getiriyordu. Evet çok eğlenceli zamanlardı doğrusu. Sonra bir gün namaz kıldığım dönemimin de ilk o zaman başladığı serüvenlere atıldım. Evle cami arası 200 metre var yok. Mahalle camisi. Vakitlerde geleni gideni belli. Kim bilir babamın halen cami derneğinde ismi bile vardır belki. Sabah namazlarında biz küçükler oturacağımız yeri çok iyi bilmeliydik. Önceden işgal edilmiş belli yerlere oturup duruyorduk. Bilmiyorduk sahipli olduklarını.
Buna zamanla alıştık ama kavramakta güçlük çekiyorduk. Uyarıldığımız yetmiyor gibi, bir kaç sefer dua ederken kaldırıldım yerimden. bu hemen 38-40 ve üstü yaş gruplarının hepsine yapılmış bir uygulamadır kanımca. Yaş atmaya devam edeyim. Üçüncü itilmem ise, abim tarafından, bana ve benden 2 yaş büyük ablama evrim zerk ediliyordu. Neticede şimdi 5 in üstüne 5 koysa da, o zamanlar bu arayışlar çok moda olduğu için, yanılmıyorsam anneme demiştik de onu uyarmışmış artık. Bize sakın onu dinlemeyin gibi bir şeyler emretmişti. O zaman safça bunu anneme açmamız, bizi kurtarmıştı çok şükür.
Şimdi alimlerle benim veya her hangi düz birisinin arasındaki algı farkına nelerin sebebiyet verdiğini yazmaya çalışacağım. Onlar suizan yapmıyorlar, gıybet yapmıyorlar, kalplerin içini yarıp, ne var ne yok diye açıp bakmıyorlar, - zaten bakamazlar ki -, yalan konuşmuyorlar ve sürekli Kuran okuyup düşünüyorlar. Bütün bunlar ve yanında uyulması gereken belli naslar paralelinde yaşamaları, onlara algıda, hafızada, konuşmada, yazmada, bakmada, Yaratandan çıkan her şeyi farklı görmelerinde fark sağlıyor. Onlar bunları yapmışlar, ve onlardan öncekilerde, böyle uzayıp gider liste.
Susturulma dan önce anlaşılabilen şanslı kılınanlar sivrilip birer ışık yakmayı başarmışlardır. Değinmek istediğim şeyleri çoktan söyledim, şöyle bağlayıp bitireceğim. Bu konuda her zaman tekeller vardı ülkemizde. Canı isteyenin insan elinden edineceği bilgi hakkına sınırsız hoş görüyle bakılıyor. Ama boyutumuzu her taraftan inceleyen karşısında, bizi nasıl gördüğüne dair, veya kendi aklımızca daha nasıl güzel görebileceğine dair çalışmalarımız olduğunda, bu itiliyor.
Nedeni ise kesin ve kati olarak şudur : Her insan kendine Kaplumbağa ve Kirpi gibi kilitli kapılar içinde kalıplar yapar. Zanneder ki, bunlar hiç gelişmeyecek, veya gelişmesi için artık çok geç olduğunu zanneder. Böylece koridor açacak uğraşı hem gereksiz görür, en çokta üşenir. Bu yapmamızın sadece bir nedeni var. '' Fazla derine dalma boğulursun '' diye hep korkutulduk durduk. Hep resmi ve yüzeysel öğrendik bir şeyleri. Bunlarda yeri geldi anane düzeyine indi, yeri geldi atalet sınırında kaldı. Örneğin ben bir ate olsam, ki yukarıda dedim, an meselesiydi. Desem ki nasıl bir şeye inanıyorsunuz, bana -haşa- şunu bir anlatım desem, ve inanmıyor olduğuma kani olarak sizi kızdırmak adına incitsem, hani güya gıcık oluyormuşum ya, naparsınız ?
Bana Allah'ın kullarına bakışını, merhametinin enginliğini, ve dolayısıyla üzerimde yarattığı uzuvların bin bir çeşit özelliğini anlatmaz mısnız ? Gayet tefekkür diliyle, müsamaha gösterip sabretmez misiniz ? İşte biz hep bu noktada takılıyoruz bir birimize. Bir yerde kim ne sebeple olursa olsun Allah'ı konuşuyorlarsa, ki ben senle aynı Allah'a ve Resulüne inanıyorum, -yani bir ateiste gösterdiğiniz sabrın iki katını göstermekle yükümlüsün, bu halde biz neden ağzımızı kapatıyoruz.
Birde cümle sonunda, beni uyarmanız doğrusu, aklıma şunu getirdi. Hristiyan dünyasının, Allah ile arasına ruhbanlık yolunu açan rahipleri sokup, millet uyarılırdı. Şimdi bile yapıyorlar. Dinlerde ruhbanlık yoktur. Bir insanın diğerini uyarması için, daha doğrusu yukarıdan kendisine yetki alıp araya girmesi için, bu alanlardaki bütün ilimlere hakim olup, aynı zamanda karşıdakinin tehlikede olduğunu anlamak için günlerce yazışıp donelerin tutmadığına % 100 emin olduktan sonra uyarma safhasına geçilmeli. Hiç kimsenin kalbi, kimseye uyarılacak açıklıkta değil. Nebiler ve çalışıp uğraşanlar hariç.
Birde bayan yorumcunun dediği söze, ayettir diye bir vurgum olmadı. Sanıyorum satır atlamış olabilirsiniz.....
YORUMLAR
Yaşadığım her acının bir suçumun cezası olduğuna inanıp,Allah'ımın öldüğümde beni sevgiyle kucaklayacağına inanıyorum ve bu nedenle acılara da mutluluklara da şükrediyorum daima.
Bilirim ki yaradan her şeyi görür,bilirim ki her haksızlığın cezasını,her iyiliğin mükafatını verecektir.Dostlarımı da düşmanlarımı da canımı yakanları da mutlu edenleri de Allah'a havale ediyorum.
Yazdıklarınıza sonuna kadar katılıyorum.Evet en büyük aşk Allah aşkı.Ellerinize sağlık.Sevgilerimle...
Bütün aşkların ilham kaynağı Allah aşkıdır...
'' Seni de beni de yaratan gülüm; bilki muhabbeti de yarattı.
Muhabbeti kalbe koyan gülüm; bu kalbi muhabbetinle donattı. ''
beymen33 1999 Ocak
Gmsnn' a not:
Bu nasıl gmsnn? İş görürmü? Resmi henüz çektiğimin ispatı için kömürle gamyun ve tarihi yazdım:)
Strawberry; farklı anlamlar yüklerler diye senin paylaşımını hoşgörüne sığınarak konudışı fikir için gmsnn'a özel, sayfanın bir bölümünü kullandım.:) Gmsnn'in borcu olsun sana:)
Çok güldüm beymen33....
Hoşgörüme güvenip yazdığın için de ayrıca teşekkürler ...Kendimi ayrıcalıklı hissettim az da olsa:)))))))))
illa_ahu ve patagonyakralı,,,,,
yorumlarınızla yazıma renk kattınız teşekkürler...sevgiler....
(yorumu yazarekn oy oy.. yerim.. aguduk.. bidugudk vs vs ile kuçulara olan(hele o mavi gözlüye) aşkımın depreşmesinden doğan şapşallık durumumdan utanarak silkelenip kendime geliyorum)
Şu kuçulara ve içinde koşulsuz sevgi olanlara duyduğum sevgiyi- aşkı hiç bitirmesin yaratan diyip düşüncelerimde bu kadar kısa geçiştirmediğim bu konuyu böyle kısa bir yorumla geçiştirmek zorundayım.
Şems, Mevlanâ'ya ayna oldu. Mevlânâ,Şems'in aynasında gördüğü kendi eşssiz güzelline hayran oldu. Diğer bir ifadeyle Mevlânâ,gönlündeki Allah aşkını Şems'te yaşattı. Mevlânâ'nın Şems'e olan sevgisi,Allah'a olan aşkının ölçüsüdür bu aşktan başkası boşş
kişi Allah için sevdigi zaman bi degeri vardırr
sana çok uzak bir konuya girdiğini düşünüyorum strawberry. öyle olduğu içinde bloğun içeriği çok zayıf kalmış. haliyle okuyanada hissi ve düşünsel bi katkı yapmaktan çok uzak olmuş.
patagonyakralı nın muhteşem yorumu bloğun çok çok önüne geçmiş...
Ewdeekmekyok...,bilgegüneş, !Emir teşekkürler.....
KORKMA_BEN_VARIM_ nickli arkadaşımın yorumunda yer alan İNCİLDEKİ GENESİS 'le ilgili kısa bir alıntı yazmak istiyorum ; merak edenler için......
DÜNYANIN YARATILIŞI( GENESİS/İNCİL)
1-Başlangıçta , Tanrı göğü ve yeri yarattı
2- Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu, engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrının ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
3-Tanrı '' ışık'' olsun diye buyurdu ve ışık oldu..
4-Tanrı , ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
5-Işığa ''gündüz'' , karanlığa ''gece '' adını verdi.Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.......( şeklinde sürer gider )
Hizir_ arkadaş , sadece şunu söyleyebilirim en az sizin kadar müslümanım ben de...Uzun uzun karşılık vermek istemiyorum size...Ta ki Strawberry antipatiniz( nedenini anlamış değilim) bitene dek.....
Kimin Allah'a (cc) ne kadar uzak olduğunu ya da ne kadar yakın olduğunu burada hangi sıfatla karar veriyorsunuz.
Ayrıca Allah'a havale etmekle onu vekil tayin etmiş olursunuz demiş bir şahsiyet.Hangi sıfatla biz Allah'ı vekil ilan edebiliriz.O isterse vekil olur.Ve Allah'a(cc) havale etmekle vekil ilan etmiş olmuyoruz.Havale ediyorum demek Allah'ım sana bırakıyorum,sen en uygununu yaparsın demektir.Herkes fetva vermiş maşallah,yeni yeni Zekariyalarımız çıkıyor.
Yazıya gelince beğenmedim.Yazmak için yazmışsınız.Her bloğunuza gösterdiğiniz fotoğraf ekleme etkinliğini bunda da Allah'ın bir ismini paylaşarak gösterseydiniz keşke.Çok eksik ve özensiz olmuş.Yaradandan bahsedilirken en özenli yazınızı yazın veya yazalım lütfen.
Allah zaten yaşanan her olaya vekildir.Bu işin ilmini almadan Kur'an ayetlerini açıklamak hoş bir durum değil ve insan imanını azaltabilir.Bu ayetleri alnı secdeye varmaktan nasır tutan alimler açıklayamazken pek bizim hakkımız olduğuna inanmıyorum.Yanlış anlaşılmasın eleştirmiyorum ,uygun bir durum değil uyarıyorum.
senin profiline bile bakmamışımdır strawberry. bazı yazılarının antipatik geldiğini söyleyebilirim ama senin antipatik gelmen söz konusu değil. belkide çok sevimli birisindir ben bunu hiç düşünmedim. yazılarına, yazarın ismi ne olursa olsun aynı yorumları yapardım.
bu yorumumunda arkasındayım. bu bloğunu ve tamamını düşündüğümde benim aklımdan ve gönlümden süzülen düşünce; bu konulara kafanda çok yer vermediğin şeklinde.
Bir arkadaşımız; belki kendini yakın hissettiği bir anda yaradana, içindekileri dili döndüğünce kaleme almış ve paylaşmış.Yeterli yada yetersiz . Bunu sorgulama hakkını hangi birikimle kendimizde bulabiliyoruz?
İslam dinine '' şahadet ederim ki '' diyerek müslümanlığı tercih edenleri bağrımıza basan bizler iken, içimizden birinin yada birilerinin maneviyatını gaflet içinde seviye testine tabi tutmak , ne dinimizin gereği olan hoşgörüyle bağdaşır ne de Mevlana' nın '' ne olursan ol gel '' sözüyle...
Herkes hem paylaşımı hemde yorumlarını tekrar gözden geçirmelidir.Paylaşımın içeriği kişisel hırslara malzeme olmayacak kadar ortak maneviyatı içinde barındırmakta ve gönüllere hitap etmekte.
Yanlış bilgiler konuşulur, tartışılır, araştırılır, paylaşılır... bunlara sözüm yok.Ama paylaşım sahibi arkadaşın maneviyatını sorgulamak, bir insana yapılacak en büyük hakaretttir.Bu yanlışın içinde bulunanların,kendine gelmesi ve paylaşım sahibinden özür dileyecek asil davranışı göstermesi gerekir.