Minik Kara Gözlerin Hüznü...
29 Ağustos 2012, 14.04 A- A+Minicik ., simsiyah gözleriyle fıldır fıldır bakıyor etrafına...Doğalı daha 1 saat olmamış.Nerdeyim?? bunlar da kim dercesine bakıyor etrafına...Annesi , doğumun verdiği rehavetle , biraz heyecanlı , biraz ürkek bebeğini seyrediyor..2 erkek çocuğun ardından ; dümdüz ve simsiyah ama yıkamadıkları için doğum kalıntılarıyla yapış yapış olmuş saçlarıyla , yatağında yatan kızına bakıyor...Buruşuk yüzü , minicik elleriyle yaşamın müjdecisi gibi !!!!!!
Onu adeta çevresinde dönüşen insanlardan kıskanıyor...Çekilinnnnn !!!!! diyerek itesi var herkesi, herşeyi.Bebeğini alıp eski yerine koyabilse koyacak. Direniyor....itiraz ediyor ama başaramıyor.Öylesine yorgun düşmüş ki bebeğini doğururken; göz kapakları düşüyor..Derin bir uykuya dalıyor.......
Çiçekli pembe beyaz elbisesi havalanıp ayni renkteki külotunu ortaya çıkarıyor..Çocuk bu!!!! Hiçbirşeyi umursamıyor. Mahalledeki öteki kız çocuklarıyla ‘’ annecilik ‘’ oynuyor .Bezden bebeklerine ; elbiseler dikiyorlar güya..Arada bir kavga da ediyorlar. ‘’Senin bebeğin değil benim bebeğim daha güzel!!!!’’ diyerek.Bazen saç saça baş başa gelseler de ; oynarken kirlenen elleriyle akan yaşları silerken; suratları çamur çamur olsa da, çocuk işte 2 dakika sonra unutuyorlar..Herşeye rağmen mutludurlar...
Yıllar geçiyor okul çağı geliyor. ...Kısa da olsa okula kolay intibak etsin diye bir dönem kreşe gönderiliyor. Uzun saçları iki örgü yapılıp, beslenme çantası elinde aslına bakarsanız hiç de istemeye istemeye yuvaya gidiyor..Gidiyor gitmesine de aklı hep mahalledeki öteki çocuklarda..O , legolarla değil; bez bebekleriyle oynamak istiyor. O , uslu maymun gibi öğretmenlerinin ‘’ otur!’’ , ‘’yemeğini ye!!’’ , ‘’arkadaşına vurma !!’’ , ‘’ sessiz ol !! ‘’ , komutlarından nefret ediyor....Onlarca kez öğretmeni küçücük beyninde öldürüyor..O , canı nasıl isterse öyle davranmak , özgür olmak istiyor.. Nerdeee !!
İlkokul bitiyor..Yeni bir hayat başlıyor minik kız için.Mahallelerine çok yakın olan kreşe nazaran;oldukça uzak olan bir ortaokula kaydı yapılıyor..Bir gün telaşla eve döndüğünde , korkarak ‘’anneee’’ diyor. Aşağıya doğru baktığını gören annesi ; kızının ilk adet kanamasının geldiğini anlıyor..Onu sakinleştirip; doğal bir süreç olduğunu , bu yaşlardaki her genç kızın başına bunun geldiğini anlatıyor...İlk şok atlatıldıktan sonra hayatın normal seyri devam ediyor onlar için. Minicik göğüsleri giderek belirginleşiyor..Belinin kıvrımı kadınsı bir şekil alıyor...Serpiliyor , güzelleşiyor...Büyüyor kısacası!!!!!
Lise sona geldiğinde sıkıntılar başlıyor.. Başarılı bir öğrenci olmasına rağmen ; acabalarla dolu bir eğitim yılını tamamlıyor ...Üniversite seçme sınavlarına katılıyor her genç gibi.. Korku , endişe , belirsizlik dolu bir bekleyişin ardından bildik bir üniversitenin ............ bölümünü kazanıyor..Tekne kazıntısı ya , ailenin gözbebeği aslında. Annesi , babası istemeye istemeye de olsa onu tahsile gönderiyorlar..Güngörmüş ; eğitime önem veren ebeveynler olarak kendilerini ve tüm kazançlarını evlatlarının eğitimine harcayan bu fedakar insanlar; içleri kan ağlasa da; ( birçok anne baba gibi) evlatları ,hayırlı ve okumuş bir TÜRK kızı olsun diye her sıkıntıya katlanıyorlar
Genç kız güzel ve alımlı !! Boy pos yerinde . Doğduğu zamanki simsiyah saçlar ve gözler hiç değişmemiş..Ogünkünden farklı olarak sadece daha anlamlı bakıyor etrafına...Çok da ciddi aslında. Belki de bu ciddi duruşundan cesaret bulamıyor kimse.. Belki de kendisi istemiyor , ya da reddediyor, bilemiyorum...Hiç flörtü olmuyor ne de erkek arkadaşı...Belki de duygularını, coşkularını içinde yaşıyor.. Kimbilir ????
Okul bitiyor.Dönsemmi dönmesemmi derken ihtisasını yapmaya karar veriyor. Anne , babası ‘’ Biz artık yaşlanıyoruz, dön artık !!! seni çok özledik ‘’ deseler de onların da gönüllerini edip kariyer yapma kararında ısrarcı oluyor..Zaman nedir ki hızla akıp geçiyor...Okul bitiyor. Yıllardır hayallerine , umutlarına bazen pişmanlıklarına belki , ya da özlemlerine tanıklık eden öğrenci odasının duvarlarına son bir bakış atıp çıkıyor odasından...Elinde valizi, omuzları düşük , yıllarını verdiği bu şehre veda ediyor....
Kısa süren bir rehavetin ardından işe başlıyor..İyi bir eğitim almış olması, çalışkanlığı ve işini iyi yapıyor olmanın verdiği avantajla bir anda işyerinde parmakla gösterilmesini sağlıyor...Bu arada taliplerin biri gidiyor biri geliyor...Onu zevceliğe almak için adeta yarış ediyorlar. Eğitimli olmasının yanı sıra düzgün duruşu en göze batan özelliği aslında...O ; ‘’ daha erken, hemen evlenmek istemiyorum ‘’ diyor.Diyor demesine de , hani derler ya ‘’ kısmet olunca insanın ağzı dili bağlanıyor ‘’ diye ; tam da öyle oluyor..Biriyle tanıştırıyorlar onu Avrupada eğitim almış biri bu...Bir süre görüşüyorlar ve neredeyse 30 ‘ a yakın bir yaşta evleniyor kahramanımız..
Hep sır olarak kalsa da ( paylaşmadığı için) kimden kaynaklandıgının bilinmediği bir nedenle bir süre bebekleri olmuyor...Ketum bir yapıya sahip olduğu için ; kimselerle sorununu paylaşmıyor ..Kendi halinde , sorununa kendi olanaklarıyla çare bulmaya çalışıyor..Son çare bir tüp bebek merkezidir..Tüm işlemler yapılıp başarılı bir operasyonla gebelik süreci başlıyor...9 ayın sonunda biri kız öteki oğlan ikizler dünyaya geliyor...Belki de hayatının en mutlu demleridir ikizlerini kucağına aldığı demler.. Biri bir kolunda, öteki diğer kolunda ; başında kırmızı lohusa mantiniyle , onları sevgiyle seyrediyor...Tıpkı yıllar önce annesinin onun kara gözlerini seyrettiği gibi...
Viyyak , viyyak ikisi de ayni anda acıkıyorlar, ayni anda ağlıyorlar , ayni anda altlarını kirletiyorla..Zor bir hayat başlıyor onlar için. Annesi en büyük destekçisi oluyor bu zorlu dönemde.
Eşi bir gün ‘’ endişelerim var netten de baktım ‘’ diyor ..Oğullarının adını söyleyerek ‘’OTİSTİK ‘’ olabilir diyor...Başlarda kabul etmeseler de içten içe huzurları kaçıyor..Uzmanlarla konuşup ; dertlerini kaygılarını anlatıyorlar...Birçok tetkikler ve incelemeler yapılıyor...Pek çok uzmanın görüşüne başvuruluyor..Baba ne yazık ki endişelerinde haklı çıkıyor..SPOR, MÜZİK , KONUŞMA TERAPİSİ GİBİ YOĞUN VE YORUCU BİR SÜREÇ BAŞLIYOR..Dimdik ayakta durmaya calışıyor ve evladını kazanabilmek için her yola başvuruyor...Keder ve gözyaşı ; minicik kara kara gözleriyle hayata gözlerini açan dünün bebeği ; günümüzün kederli annesini bedenen değilse de ruhen yaşlandırıyor..Yılmıyor...Üstüne üstüne gidiyor bu sorunun...Çocukları şimdi 6 yaşında...Kızları ilkokula başladı...Minik kızın okula başlamasına bile sevinemiyorlar..Nasıl büyüdüğünün bile farkında olmadan arada büyüyüvermiş yavrucak...Oğlan çocuğunun terapileri devam ediyorve ağzından çıkacak’’ anne ‘’sözcüğüne hasret; konuşmayı başarması için ellerinden geleni yapıyorlar...Yapacaklar da.......
Sizlere hoşçakalın diyecek bile morale sahip değilim şu anda............ (Strawberry_06 )
YORUMLAR
O anneyle ayni iş ortamını paylaşıyor ve onun gözlerindeki kederi an be an izliyoruz...Gün oluyor gözlerinden akan yaşlar yüreklerimizi dağlıyor...Her sabah mesai başlarken ondan gelecek müjdeyi bekliyoruz sabırsızlıkla...Oğlum ''anne '' dedi diyeceği günleri mesai arkadaşları olarak bizler de heyecanla bekliyoruz....
Eminim ki çoğunuz OTİZM' in ne olduğunu biliyorsunuz...Bilmeyen arkadaşlar varsa diye birkaç cümleyle açıklamak istiyorum...
nedir OTİZM : genetik temele dayalı, çevresel faktörlerin de etki ettiği nörobiyolojik , gelişimsel ve ömür boyu süren farklı bir durumdur( farkındaysanız hastalıktır denmiyor )
a) iletişim
b)sınırlı ilgi alanları ( ki bu özllikleri bazı alanlarda üstün başarı elde etmelerine neden olabilmektedir)
c)sosyal ilişkide güçlük
41 ANNE VE BABA (HATTA İÇLERİNDE BİR DE DEDE VARMIŞ ) bir araya gelerek OTİZM VAKFINI kurmuşlar. Onları bu karara iten sebep, kendilerine birşey olması halinde çocukları ne yapar kaygısıymış..Ankarada bulunan bu vakıf: bir yaşam merkezi özellikleri taşıyacak ve toplumla tam entegrasyonları saglanacak egitimleri ve rehabilitasyonları da bu vakıf kanalıyla gerçekleştirilecekmiş..Ayrıca ; OTİSTİK ÇOCUKLARA iş imkanları da bu vakıf sayesinde sağlanacakmış....
OTİSTİK ÇOCUĞU OLAN ARKADAŞLARIMIZ VARSA ARAMIZDA;
www.otizmvakfı.gov.tr adresinden bu vakfa ulaşabilirler
HERKESE SAYGILAR SUNUYORUM
Daha önce tartışıldı küretaj konusu ve tıbbi nedenlerden bahsedildi... Otizm gebelik sırasında başka sorun yoksa farkedilmiyor. Oysa yakın bir arkadaşım doğumsal engeli olacağını bile bile bebeğini doğurdu ve ona bakıyor. Bu şekilde bir çok anne var. O yüzden ısrarla annelerin ne düşündüklerine, cesaret edebilmelerine veya kararlarına saygı duyulmasını vurgulamıştım.
Otizm - otistik çocuk normal bebeğini büyütmekte zorluk çeken ebeveynler için kaosa dönüşüyor. İnanın otistik bebeği- çocuğu olan ebeveynler o kadar sabırlı ve cesur ki hayrın olmamak imkansız.
ALLAH sabırlarını artırsın... Umarım daha etkili düzenlemeler ve aileye sosyal destekler sunulabilir.
Her gün ama her gün dua etmekteyiz onlar için....Öylesine sebatlı, öylesine kararlı ve pes etmiyorlar ki mevsimi _hazana katılmamak mümkün değil....Onları çok seviyor ve bir gün bu mücadeleyi kazanacaklarına inanıyorum....
20. yy ın en önemli kuramsal fizikçisi olan ALBERT EİNSTEİN BİLE ;KONUŞMA PROBLEMLERİ YAŞAMIŞ VE ANCAK 9 YAŞINDAN SONRA KONUŞMAYA BAŞLAMIŞTIR....Bu örneklemeyi yaparak asla umutlarını yitirmemesi gerektiğini her fırsatta ona yineliyorum....AZMİN elinden bugüne kadar ne kurtulmuştur ki?
Evet çok güzel bi yazı .Paylaştığın için teşekkür ederim.Özürlü çocuk sahibi olmak bir anne baba için kabul edilmesi zor ,üstesinden gelinmesi büyük fedakârlık gerektiren bir olay.Ama sonuçta yaşamın bir gerçeği etrafımızda bir çok insan var bu durumda . Toplumun bilmem ne kadarı engelli.Yapmamız gereken sanırım Albert EİNSTAİN mucizesi beklemek olmamalı ,eğer ki böyle bi beklenti içinde olursak daha büyük hayal kırıklarıyla karşılaşırız diye düşünüyorum.Anne baba olarak yapabileceğimiz en iyi şey onun rehabilite edilmesine imkan sağlamak ve kendi sınırları içerisinde en üst seviyeye çıkmasına yardımcı olmaktır.Bu gelişmenin ne boyutta olacağını zaman gösterecektir.
Ben inanan bir insan olarak yaradanın verdiği özürlü meyveyi dünyada bir imtahan vesilesi olarak ta görüyorum.Kim özürlü evladını şefkatiyle kuşatır onun eğitim ve diğer ihtiyaçlarını karşılarsa sanırım öbür alemde bunun büyük mükafatına da mazhar olacaktır. sevgilerimle ...
Bilmiyorum ki bunu yaşayanlar nasıl teselli edilir eminim kelimeler kifayetsiz kalır. Hele hele böyle sanal bir ortamda.. Ben emek verilerek özveriyle Otistik çocukların mucize denecek şekilde gelişmeler kaydettigine şahit oldum.Çok yakın bir arkadaşımla doğumlarımız aynı zamana denk gelmişti. Evet bizim gelişimlerimiz normal seyrinde giderken onu minik kahve gözlerinde bir sorun oldugu anlaşıldı ve fark edildigi andan itibaren aile için büyük çok büyük bir mücadele başladı. Bir çok egitimler terapiler vs vs. Anne diyor şimdi açıktım yemek diyor kendi yürüme yetisi gelişti (denge ile ilgili sorunları vardı).
Ben elbette üzülüyorum aynı dönemim çocukalrı olup onlar o acıları yaşadıkalrı için.
Ama Serhan çok şanslı ki çok büyük azimli özverili bir ailesi var. Gözlerinin içine bakarak sıfırdan her şeyi ögretmeye çalışıyorlar yıpransalarda, üzülselerde, hayatları alt üst de olsa tek vaz geçmedikleri şey O.
Allah yardımcınız olsun ve bol bol sabır azim güç versin. Her zaman ümit vardır nefes alındıgı sürece.