gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Bizim Sevdalinkalarımız (Türkülerle TÜRKİYE)

31 Ağustos 2012, 18.37
A- A+

Sevdayı anladık da linkası ne oluyor dedim ilk elime aldığımda….SEVDALİNKA eminim çoğunuzun okuduğu bir kitap….Boşnak halkının acılarını anlatan bu kitabın adını oluşturan SEVDALİNKA, Boşnakça , ‘’ sevda şarkıları( türküleri) ‘’ demekmiş….Her sevdalinkayı yazan birileri varmış illa ki…Ancak , çogunun kimler tarafından yazıldığı unutulmuş ve halkın ağzında en güzel şeklini alarak günümüze kadar gelmişler …Tıpkı bizim türkülerimiz gibi…Tıpkı güzel yurdumun türküleri gibi…

 

Türkü kelimesi; Türk adının sonuna ‘’i’’ eki getirilerek ortaya çıkmıştır..Türki , Türkle ilgili, Türke özgü demektir…Halk şiirlerimizin bir ezgi eşliğinde söylenmesidir Türkü..Çoğu anonimdir  tıpkı sevdalinkalar gibi…Türküler ; halkın zenginliği, halkın malıdırlar..UZUN HAVA ve KIRIK HAVA diye ikiye ayrılsalar da; hepsinin yüreğimize sunduğu duygular aynıdır…Ayni güzelliktedir. ( uzun havalarda ölçü ve ritm söyleyene göre ayarlanmıştır….kırık havalar ise ölçü ve ritmi belli ezgilerdir ) Türkiyemizde  ; canımız yurdumuzda ;  her bölgenin kendine has türküleri vardır..Hepsini yazmaya kalksak ne zaman yeter ne de sayfalar..AZI KARAR ÇOĞU ZARAR DEDİM , her bölgeden örneklemeler yapmaya çalıştım…Arzu eden kendi  yöresine ait en sevdikleri türkülerle renk katabilirler bloğa…

 

Dünyanın 7 harikasından biri olmayı hak eden güzel  İstanbul ‘umuzun yer aldığı Marmara bölgesinden başlayalım isterseniz…İstanbul dendimi taaaaaaaaaaa çocukluğumdan itibaren aklıma gelen türkü şudur….

Üsküdara gider iken aldı da bir yağmur

Katibimin setresi uzun eteği çamur

Katip uykudan uyanmış  gözleri mahmur

Katip benim ben katibin el ne karışır

Katibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır…

Neydi acaba bu türküye hayat veren hikaye ? Ben de merak ettim ve araştırdım….

Kırım harbinde; Abdülmecid zamanında ortaya çıkmış türkü…2. Mahmut zamanında askerlere Avrupai kıyafetler dikilirken , memurlar serbest bırakılmış..Abdülmecit başa geçince memurlara setre ve pantolon giydirmiş…Bazı kesimler ‘’Gavur mukallitliği’’ deyip kınamışlar bu hareketi…Özellikle genç ve yakışıklı katipler iyice dile düşmüşler…Kırım harbinde yer alan etekli İskoç askerleri için bir marş bestelenince katiplerle dalga geçmek için bu marşın müziği kullanılarak ‘’ Üsküdar’a giderken ‘’ türküsü yazılmış..

 

                           

 

Doğu Anadolumuzda da zengin bir türkü armonisi var…Her birinin ayrı ayrı hikayeleri var..Türkülerimizin oluşumunda en etkili şeylerden biri GURBET tir. Özellikle bu bölgenin erkekleri ; geçimlerini sağlamak için eşleri ya da anaları tarafından gurbete yolcu edilmektedirler sıkça…Konu gurbet olunca da kötü haberler hep iyilerin önüne geçer olmuştur.

Bu bölge türkülerimizden bir örnek vermek gerekirse ; en önemli şehirlerinden birinin ERZURUMUN bir türküsünü dökelim satırlarımıza isterseniz….

Erzurum Dağında kurdum iskele

Erzurum dağında da le le le le,

Kurdum iskele anam anam iskele.

Yaşım 18 di de gittim askere Erzurum

Beni asker aldın da alayların doldumu Erzurum?

Benimle de bölüklerin tamam odlumu Erzurum……?

                  (Erzurum çifte minare medresesi )

 

Taşı toprağı cennet vatanımın Ege ‘sini unutmak olurmu? Onun da halka mal olmuş , yıllardır süregelen türküleri yokmudur her vatan toprağı gibi? Tambura , kabak kemane, zurna, zil , kaşık vb çalgılarla hayat bulan türküleri  senelerdir dillerimize dolanmış , destan olmuşlardır….

Çıktım Belen kahvesine çıktım ovaya,

Bay Mustafa çağırdı , dam oynamaya

Ormancı da gelir gelmez, yıkar masayı

Söz dinlemez ormancı çekmiş kafayı

Aman ormancı , canım ormancı,

Köyümüze bıraktın çoktan bir acı,,,,diye  başlar ve devam eder büyük küçük herkesin bildiği  ; ‘’Ormancı Türküsü’’…Günümüzde Çaybüke (MUĞLA) diye bilinen GEVENES Köyündeki BELEN kahvesinde gecen gerçek bir olay üzerine bestelendiği söylenmektedir…Türkiye’ nin geneline yayılmış en güzel türkülerimizdendir ‘’ ORMANCI’’

                      

                    

 

ANKARA’ mın yer aldığı İÇ ANADOLU BÖLGESİ’ ni atlamak olurmu? Türkiyenin kalbinin attığı bu bölgenin de türküleri vardır elbette…Nice Fikriyelerin, Ayşelerin , Fatmaların, Alilerin ya da Ziyaların sevdaları gizlidir bu türkülerde…KEREM_ASLI, FERHAT_ŞİRİN, LEYLA _MECNUN  aşklarını birbirlerine kavuşabilmek için verdikleri savaşları biliyoruz da  ‘’ZİYANIN TÜRKÜSÜ ‘’ nde yer alan FİKRİYEYLE ZİYANIN ÖYKÜSÜNÜ biliyormuyuz acaba?

Ziya yakışıklı bir delikanlıdır…Yozgatın KARACALAR köyündendir…Köyün kızlarından fikriyeyi sever ve nişanlanırlar. Fikriyenın babası köyün imamıdır. Gün gelir tayini başka bir köye KIZILTEPE’ ye çıkar…Ali sık sık nişanlısını ziyaret eder..Atlara düşkün olan ZİYA ; çok iyi ata binen ve iyi cirit oynayan bir yiğittir..İki köy arasındaki alanda cirit oynarken attan düşer ve orda ölür. Fikriye duyduğu acı ve kederi şu türküyle dile getirir…( ‘’Ziyanın türküsüdür ‘’ bu ağıtın adı…)

Benim yarim yaylalarda oturur

Ak elini soğuk suya batırır

Demedimmi nazlı yarim ben sana

Çok muhabbet tez ayrılık getirir

At üstünde kuşlar gibi dönen yar

Gendi  gidip ahbabları yanan yar….

                          ( CİRİT OYUNU)

 

Türkülerde acı vardır, özlem vardır, hasret vardır….Karadeniz türkülerinden örnekleme yaparken , hiç istemeden yine acıklı bir hikayenin içinde buldum kendimi….

Giresunun içinde

İki sokak arası

Altı kurşun attılar

Üç de piçak yarası

Vuruldum düştüm yere

Gidemedim uzağa

Ne edelum sevduğum

Düşürdüler tuzağa,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, diye başlar , Ferdiye ile Ömerin hazin öyküsü….

Bu KARADENİZ türküsüne konu olan Ferdiyeye sevdalı 2 genç varmış…Bu türküde bu gençler arasındaki çekişme konu edilmektedir..Feride köyün mazlum delikanlısı Ömerle tutkulu bir sevda yaşamaktadır…Köyün belalılarından  Musa da kızı sevmektedir…Onların aşkı Musayı çılgına çevirmektedir..Peşine adam takıp Ömeri öldüresiye dövdürür…Ömer her şeye ragmen ailesini alıp ferdiyeyi ailesinden istemeye gider. ( sanırım  bu hikayenin sonu güzel biter, ben  öğrenemedim !!!!!)

 

Hah sonunda geldik eşimin  doğup büyüdüğü yere….tühhhhhh gelmemişiz daha ….Akdeniz bölgesini unuttum…Yooooooooo unutmadım!!!! Yanlış kelime kullandım…Az  kalsın karalama kağıtlarından buraya aktarmaya unutuyordum…..Ne çok yazmışım yahu !!!

Turizmimizin cenneti güzel AKDENİZ ‘ İM seni atlamak olurmu?

İbrişim örmüyorlar oy oy

Sevmişim vermiyorlar dayanamam ben

Tanrının zalimleri oy oy

Münasip görmüyorlar  sabredem ben

Altın yüzük hoş bilezik

Kollar nazik oy oy

Ben yarimden ayrı düştüm

Bana yazık oy oy …………………………………( bir Adana türküsüdür)

 

                                    

                     ( ibrişim= ipekten yapılma kalın iplik )

 

Şimdi tamamdır…Artık eşimin doğup büyüdüğü yerlere Hatay'a geldi sıra….Onunla sözlendiğimizde , ANTAKYAYA ilk defa ayak basmıştım…..Tarihi ve doğal güzellikleriyle büyülenmiş , yemeklerinin lezzetine bayılmış  ; hele hele meşhur künefeleriyle mest olmuştum..( oraları ve misafirperver insanlarını tanıdıktan sonra bir kez daha ; iyi ki onunla evlenmişim dedim kendi kendime…)Aralarına katıldığım ilk günlerde aile sohbetlerinde , eğlenirlerken, en çok söyledikleri şu türkü hala kulaklarımda…

Aman aman Bağdatlım

Yanağı baldan tatlım

Kış günü yar yanında

Yaz günü Sahra Tall.

Aman meleğim nasıl edeyim

Seko , seko , seko gel yanıma….

ÖÖÖffffffffffffff! Hikayesine ulaşamadım bari sizlere künefelerınden bi tabak sunayım….

 afiyetlerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr.................

                                    

SEVGİYLE KALIN , SAĞLICAKLA KALIN ( kısacık! Örnekledim sadece …SÜRÇ_İ  LİSAN ETTİYSEM AFFOLA!!! )

 

 

 

 

YORUMLAR

31 Ağustos 2012, 20.50
emeğine sağlık arkadaşım çok güzel bir blog  olmuş kendi adıma severek okudum aslında pek blog okuma alışkanlığım yok ama işin içine türküler girince severek okudum bir yayıncı olarak 
tekrar tşkler
31 Ağustos 2012, 23.48

  Nasıl Adanalıysam... Ne ipliği biliyorum    ne de  türküyü.  ''  Adanalı''   türküsüyle  yapsaydın tanıtımını keşke de  paşa paşa!!   okusaydım bende :)

  Emeğine  sağlık, yeterli değil  tabii ama yine de coğrafyamızdan    sunduğun renkler gökkuşağının güzelliğindeydi.

 

01 Eylül 2012, 07.39
Emek verilerek hazırlanmış, okurken hiç sıkılmadan okuduğum bir yazıydı...Keşke çok daha fazla örnekler verebilsek, doyumsuz türkülerimizi buraya nakşedebilseydik...Olsun , yine de çok güzeldi....
02 Eylül 2012, 16.30
 Bu uzun bloğumu sabırla okuyup yorum katan arkadaşlarıma özellikle teşekkürlerimi gönderiyorum....Tüm blogseverlere de sevgiler saygılar.............
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın