Eleştirdiğim için hayat enerjinizin kayba uğrayacağını nereden bilebilirdim ki. Beni yeni yazmayı öğrenen ve bloglarına yorum yapmaya yakın düşünceyi ancak yeni keşfeden birisi olarak kabul edebilir misin. Sana yorum yaptıktan sonra, düşünce merkezim kayboluyor. Sonrasındaysa salak gibi etrafa bakıyorum ve şunu diyorum. Ben bugün yine yapmamam gereken bir şey yaptım galiba diyorum. Çünkü kendimi o kadar berbat hissediyorum ki, yorumlarda kendim olduğum için kendimden gerçekten nefret ediyorum. Tamam ben sağlık ve fikir omurgamı yeniden tanımak için senden bir 15 sene izin istemek durumundayım. Metobolizmam ve kavrama duyularımı mecburen gözden geçirmem gerekiyor. İşe parmaklarımı keserek başlayacağım. Hm ben durmam ayaklarımla da yazarım şimdi. Hm ayaktakileri kessem bu sefer, yok ya ben tümden beynimi senin için kullanmayayım olmazsa. Böylesi daha iyi olacak. Akşam bulaşık makinesine atarım hem, sabah alırım tertemiz ve bom boş olarak. Beyinsel beğenilerimi beğenmeyen birisi için seve seve beyinsiz saatler geçirmeye hazırım gerçekten.
Tamam yahu oflama yine uzun yorum olmuş diye. Son yorumum sana, kendimi biraz şımartmak hakkım yani. Benim için iyi dileklerini sunmuşsun. Ama maalesef sana kötü bir haberim olacak. Teşekkür etmekle beraber, şu anda İbni Sina gelse, bana, ''Sayın Kralımız herkes size çok yaşayın diyor ama, ben gerçekten sizi sonsuzca yaşatacak bir iksir buldum. Hatta Lokman Hekimle çağlar arası telepati kurup ona bu buluşumu çek ettirmeyi bile başardım. Ne dersiniz Kralım, ebedi bir hayat ister misiniz'' dese, ben yine hep aynı soruyu sorarım ona. Tamam bal börek var anladık ama benimle beraber yaşayacaklar yine beni sonsuza kadar anlayamayan şunlar olmayacak değil mi derim. Yani bir çuval inciri berbat ederim. İçinde bulunduğum vahameti fark ettiğini söyleme lütfen. O kadar özür diliyorum ki senden, hiç kimseye bile isteye kasten hasetlik etmeyecek kadar özgür olduğumu sana anlatamadığım için gerçekten yok olasım geldi şu an. Bak Tevazu !!, bu da şaka gibi oldu ama neyse, bak alçak gönüllü anlamına gelen rumuz sahibi blogsever varlık, ben o kadar meşgulüm ki, bırak kimseyi çekememezlik yapmayı, tabakta yediğim yemeğin bile onu boşa yediğim için bana bağırdığını sezinliyorum. Yani kendimi o kadar boş görüyorum ki, bir an önce doluma geçmek hemen uyuyorum ve unutuyorum, seni, sana yaptığım yorumu, bana dediğin çok yaşaları ve şu anda sana yazdığım bu yorumu hemen unutuyorum. Çünkü unutmazsam eğer kendimi bir .ok zannedip düşünce mesleğini bırakırım hani. Sadece seni değil, herkesi o kadar boş görüyorum ki mecburen, bir daha ki karşılaşmalara kadar bana ve herkese bol şans diliyorum hep.
Oyuncağı elinden alınmış gibi anne anne diye ağlamak bütün insanlığa has bir şey, söz konusu olan yeni bir egoyla karşılaşılınca bunun olması gerçekten çok normal. Kendini bu yüzden asla ve asla suçlu hissetmemen gerekiyor. Bu senlik bir şey değil. Öyle yaratılmışsın o kadar yani. Ha diyeceksin ki sen nasıl yaratıldın, yemin ederim bilmiyorum. Bildiğim tek şey var o da şu, asla ağzımdan çıkanlarla ve klavyemden dökülen hiç bir şeyden asla korkmadım. Asla beni eleştiriyor diye kimseyi eleştirmekten men etmedim. Eğer öyle yaparsam çok iyi biliyorum ki ben Allah tan rol çalmış olurdum. Eleştirilmeyen sadece O dur. Ben bir şeyleri öğrenmeyi, en acımasız eleştirilere maruz kalmaktan başka hiç bir yolla öğrenemeyeceğimi çok iyi biliyorum. Evet kendime bakımda, Dünya Sağlık Örgütünde (WHO) her ne kadar çalışma fırsatım olmasa da, en azından 15 yaş bedenen genç görünürüm, sakallar hariç, onlar beyazladı maalesef, beyin olarak da sanırım Kabil'in, Habil'in kafasını taşla ezdiği o meş'um hadisenin olduğu yaşta olarak hissediyorum. Cümle başı ''Evet kendime''.Beyinsel gençliğim sanırım m.ö işte o taze tarih yaşlarında halen. Yani blogsever varlık senin anlayacağın, benim sağlığım direkt Allah'a emanet gibi bir şey. Ben kendime ne kadar kötü davranırsam davranayım, asla kendi jenerasyonuma ayak uyduramıyorum. Biliyorum bu herkes için olduğu kadar benim içinde bir talihsizlik. Kendini benim yerim yerime koysana nolursun. Ne kadar aptalca bir durum değil mi.
''Bu kesin bir şizofreni olmalı, yoksa bir insan neden bu kadar uzun yorum yapsın ki, bir kere okunup okunmayacağına bile ihtimal verse sırf o yüzden yazma hevesi gider, kesin sorunlu bu'' dediğini ben burada duyuyorum Tevazu,, şey ya işte Strawberry_06, nedenini söyleyeyim. Hm çilek demekmiş. Çileği de var ya sade olarak severim. Ne bir dondurmada nede bir insanın ağzındaki kokusuna tahammül edemem. Yedikten sonra hemen çalkalarım. Nedenini yazıyorum şimdi. Ben istediğim zaman istediğim uzunlukta ve kısalıkta veya istediğim sertlikte yorum yapma özgürlüğünü kendimde buluyorum çünkü, ben, beni eleştirenlere sonsuza kadar açık bıraktım bu şimdi sana yaptığım davranış biçimini. Özgür bıraktım, özgür bırakılmak isterim. Ama sen dersen ki, hayır benim çizdiğim sınırlar dahilinde bir köle olarak eleştirmelisin dersen, orada sende bende bir taksimlik duracağız tabiki. Bana had bildirmeye kalkman oldukça mesih vari bir cesaretti, tebrik ediyorum. Ama sen mesih değilsin, buna da üzülüyorum elbette. Alttaki nottan sonra bir şey okuman gerekmiyor daha, sende bende kurtulduk, yükseeek müsadelerinize tekrar mazhar olana kadar. Ama bazı ifadeleri sabaha kadar okumakta serbestsin, burada sana bir bukle demokrasi vermek en azından senin hakkın.
Not : Hani yukarıda bebeğin dünyaya geldiği andan itibaren, onun artık, köy, apartman, bahçe, sokak, mahalle, ilçe, il, ülke veya kıta insanı olmak gibi bir lüksünün bulunmadığını, bir dünya insanı kalmak zorunda olduğundan bahsetmiştim ya hani. Bir anne baba nasıl ki, bebeğinin sağlığı veya yetiştirmesi için tüm dünyanın yardımını almaktan gocunmuyor ise, çünkü normali budur. Onu dünyaya zarar vermeyecek donanımda yetiştirmek için herkesten destek alırlar. İşte senin o basma kalıp cümlelerden oluşan, reytingi şişirilmiş dizi aralarında düşünecek bayat fikirlerin var ya hani, işte bak o yazın bile bir bebek olabilecek tazelikte. Çünkü o benim kalbimi açıp, niyetimi okuduğunu sana emreden o azade beyninden çıkan yeni !!! bir candır o yazın. Bana zincir vurmaya kalktın başkasına vurma diye, böyle nüanslarda gezdiriyorum seni şu an. Yani elinden Das Kapital çıksa bile acımasızca eleştirilmeye mahkumdur. Bazıları hep şu ahmak savunmayı tutturmuş gidiyor. Ya fikirler eleştirilsin, karakterler eleştirilmesin, ayıp oluyor cart oluyor curt oluyor. Adam eleştirisine karşı bir savunmasının olacağını düşünüyor ama, benliğini taşıdığı, ruhunu ve kalbini gezdirdiği fıtratının tartışılmaya açılmasından korkuyor. Yani kendini savunmayı göze alamayan güven gariblerimiz, kişiliğini bir nevi eleştiri oklarına karşı canlı kalkan yapıyor. Bu nasıl bir cesaret ki kardeşim, fikirlerini savunma güdüsü, iş karakterine geldiğinde utanılıyor veya korkuluyor. Neden mi bunu tezi savunanları konu ettim. Çünkü ben şu anda bu yazıyı yazarken bütün gönlümle, bütün damarlarımla, bütün algılarımla, yani bu yaşıma kadar kişiliğimi ne biçimlendirmiş ise, hepsiyle yekun bir üretim çıkarıyorum. Yok yazıma bir şey de, bana bir şey deme. Yok fikirlerime bir şey de, hayat tarzıma deme. Bu ne demek biliyor musun.''Benim aslında bunları yazacak kapasitem yok, ben bunları aşırıyorum, o yüzden de ne .oku anlattıklarını bilmediğim için onları savunamıyorum. Savunamıyorum demekten de çok utandığım için, aslında onlardan hiç haberi olmayan benliğimi ve varlığımı adını ''erdem'' taktığım paravan bir taşeronla koruyorum'' demek. Unutma sakın, ağzından bir kelime veya parmaklarından bir kelime yazı bile çıksa, o senin bütün hayatını tartışmaya açtığın bir öğrenme sürecine girdiğinin resmidir. Yazarsam sonuna kadar eleştirsinler, çünkü onları susturmaya gidersem, kendimi bir kürenin önünde geleceği gören cadılar gibi hissederim. Susturmuyorum çünkü merak ediyorum, merak ediyorum çünkü insan faktörü. Her zaman geliştiğine inandığım kendi türümün her zaman ne diyeceğini çok merak ediyorum. Merak ediyorum çünkü, öğrenmem için bunun tek yol olduğunu çok iyi biliyorum. Sende merak et. Evet zor biliyorum, yıkımların olacak, alışacaksın, sonra bir afyon gibi ona bağımlı kalıp herkesi dinlemek isteyeceksin. Her şeyi. Şimdi söylesene bana yahu. Bu bebeğe dünya yüzü göstermeden sadece evinin bahçesinde mi bakacaksın. Yoksa herkesten bir şey öğrenmesi için uçmasını mı dileyeceksin, bu blogta yazdığın yazılarının. Ne kadar komik olabiliyoruz ya isteyince. Ben kendi adıma komiğim şu anda. Çok sevinçliyim bu yüzden. Heh heh heh. Gülmeme izin verdiğin için ayrıca teşekkürler. Hıh
YORUMLAR
Senin yazını okumadan önce tv. de paralimpik oyunlarından dönen sporcularımızı izledim. Aldıkları madalyalarla etraflarına ışık saçıyordular. Herkeste onların mutluluklarına eşlik ediyordu. Evet, herkes engelli çocuğunu böyle hazırlayamaz. Fakat en azında engelleriyle kalmamak şartıyla becerebildikleri ile yetinmeleri sağlanabilir.
Eline sağlık harika konu seçmişsin…
onun bi gülüsü bana tüm yorgunluklarimi unutturuyor....
Benim annelere babalara tavsiyem , cocuklarinizi
engelli insanlara karsi , daha duyarli ve bilincli yetistirin ....
SUSMAK İSTİYORUM...HİÇ KONUŞMAMAK...AMA BU BENİM KİŞİLİĞİME AYKIRI...Burda yüzlerce insan blog yazarken yazılan yorumlara cevap verirken; verdikleri zaman da AŞŞAĞILANMAZKEN, bana karşı bu tutumun nedenini anlamış değilim...BEN CEVAP VERİNCE NEDENSE YAZILANLARI HAZMEDEMİYORUM oluyor. Sayın patagonyakralı beğenmiyorsanız okumazsınız bu kadar basit...Sanırım sustukça daha fazla üzerime geleceksiniz..Ben yazımı yazarken ne engellileri yerdim, ne anne babalarının morallerini bozacak laflar ettim...Ortada olan , hepimizin bildigi gerçekleri dile getirmeye calıştım. Bu arada eğitimin hem bu çocuklar hem de aileler açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya çalıştım..Ha bi de bana sağlıkçı edalarıyla laf atmaktan vazgeçin ..Doktor olma ihtimaliniz dışında hiçbir şekilde benle sağlık konusunda boy ölçüşemezsiniz...Yaklaşık 30 yılını sağlıkta harcamış biri olarak buna izin vermem...İyi bakın kendinize ( tabii bloglarıma bu kadar uzun yorumlar yazmaktan vakit bulabilirseniz )
Değerli DİGOR , 1_DiLeK_tut ve yıgit_alarm.....DUYARLI YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.
yazsam olmaz, yazmasam gönlüm razı değil. değerli yöneticim elbette siz doğrusunu bilirsiniz ama şu kadarına izin vereceğinizi umuyorum,
yazar, bu metinde aslında şecaat arzetmeye çalışırken sirkatin söylemiş.
bu kral nasıl bi adam arkadaş...
olmaz böyle bi yorum..
ÜZGÜNÜM PATAGONYAKRALI ..........
ÇOK UZUN, ÇOK İÇİÇE , ÇOK FELSEFİK....OKUYAMIYACAM....ÖZÜR DİLERİM
"yazılar yazandan bağımsız olamaz, ben ikisini de eleştiririm aga"
diyorsun demesine de..
0 hata ile çalışan makineler değiliz. Benim yanlış bir ifadem nedeniyle topyekün çöpe atılmam doğru mudur? En önemlisi değişiyoruz.Yıllar önceki halimizle şimdiki halimiz aynı mı? Biriktirdiğimiz öğrendiğimiz her bilgi bizi biraz daha değiştiriyor geliştiriyor. Zaman zaman çelişkili ifadelerimiz oluyor doğruyu bulma yolunda, bunlar normal şeyler.fikirler elbette bizden bağımsız değildir. Ama bu bir değişkendir. Bu fikirleri süzen, alan veya redden mantığımız ise kısmen daha kalıcıdır.ha o da eleştirilebilir, dozunda ama, yoketmeye çalışmak fazla kralca (kral herhangi bir kral, alınma)
Özneye değil eyleme meyledilirse daha yapıcı olur. Aksi halde "benim aklım seninkini döver"den ileriye gidilemez...
Masaldaki Kral nikli arkadaşım, düşüncelerinizi yazarken kimseye hakaret etmeyin lütfen. Siz hiç kimseyi gerizekalı, embesil vs vs gibi sıfatlarla yargılayamazsınız. İşin içine kendinizi de katmanız buna bahane olamaz. Bu tür yazışmalar daha öncede oldu blog da ve ben yine diyorum ki bu onaylayan genel op lütfen daha dikkatli okuyun.
Sizin düşüncene göre diyelim sağlam insana sen çocuk yapabilir sertifikasını verdin:)) Çocuk dünyaya geldi. Anne veya babasından birisi kaza geçirip engelli oldu. Ne yapacaksın sertifikanızı alıp, çocuğu öldürecek misiniz? Düşüncelerinizde yer yer haklı olabilirsiniz ama tarzınız, tavrınız hoş değil bunu belirtmek istedim. İkinci yorumunuzu da okumadım kusura bakmayın.
ALLAH'tan öyle bir kurum yok ve siz o kurumun başında değilsiniz. Çok şükür yoksa ben bir ENGELLİ olarak sizden asla ''çocuk yapma sertifikası''alamazdım.. :==))
Sayın Hizir Efendi,,,,,
Şimdi ben bu çağın kadınıyım ya, hani ona çağdaş kadın derler ya, hah işte öyle bir kadınım...Şu eski türkçe ya da arapça harflerle yazdığınız talihsiz cümle var ya rica etsem türkçe MEALİNİ yazarmısınız :)))))) Valla ben anlamadım, başka anlamayanlar da varsa eğer ; topyekün bizi bilgilendirin bir zahmet.....
tevazu;
sana türkçe yorum yaptığımda ya veto yiyorum yada sen bloğu siliyorsun :) böyle bi çare buldum. idare et artık!
Bilmiyorum onaylanır mı ama bu verdiğim linkteki annecik yakın arkadaşım , ben onu hiç isyan ederken ya da mutsuzum derken görmedim hissetmedim. Anne olmayada sertifika almaya belkide en örnek insan bana göre, artık kim veriyorsa o sertifikayıda saçmalık diz boyu...Anne baba olmayı değil engelli vatandaşlarımızın ihityaçlarını , gereksinimlerini tartışmak daha mantıklı.
http://www.youtube.com/watch?v=qPgpE6DIJpA
Alın size bir ''ENGELLİDEN '' blog : başlıklı yazınıza istinaden orda yoruma açmadığınız için bu yorumu yapma gereği duyuyorum....
Öncelikle her zaman vurguladığım gibi ben bir anneyim ve kimsenin evladını üzme gibi bir düşünce içerisine girmedim....Bu tip yorumlara sebebiyet verdiğim için asla kendimi affetmiyeceğim....En azındasn ben sizi üzdümse eğer kendi adıma ÖZÜR DİLİYORUM...Asla sizleri yermek aşağılamak gibi bir niyetim olmadı , olamaz...Ben her gün 8 saat engelli bebesi olan bir anneyle mesai yapıyorum...HER FIRSATTA DA ONA MANEVİ DESTEĞİMİ VERMEYE ÇALIŞIYORUM....Sanırım böyle hassas bir konuda art niyetli olmayacağımı anlamışsınızdır...İyi günler diliyorum size ...Çok ama çok iyi bakın kendinize...
(STRAWBERRY_06 )