İKİ KADIN...
12 Eylül 2012, 19.14 A- A+
Döndüm yine bu şehre… Her şey bıraktığım gibi. Değişen bir şeyler olsaydı keşke. Ya da ben değiştirebilseydim bazı şeyleri… Neyse…
Dışarıda yağmur yüzünü göstermiş. Ha yağdı ha yağacak. Güz soğukları erken mi gelmiş ne ben yokken.
Çayımda demini almış bu arada…
Dedim ya her şey bıraktığım gibi. Sol elimde çay bardağı, sağ elimde sigaram ve yine aynı balkondayım.
Karşı apartman dairesindeki kadın ne kadar cesur öyle…
Yalın ayak pencere kenarındaki mermere basmış, sıkıca tutunmuş camı siliyor…
Şimdi başka bir kadın daha geldi, üstü başı daha iyi. Belli ki evin hanımı kendisi…
Camda bazı noktaları, sanırım daha iyi temizlenmesi gereken yerleri parmağıyla gösteriyor…
Daha iyi silinmesi gereken…
Temizlik bezinin daha çok bastırılması…
Emeğin suyunun, alın teri ile çıkarılması gereken yerleri gösteriyor…
İki kadın…
Biri hükmediyor…
Diğeri hükmediliyor…
Biri daha zengin…
Diğeri daha fakir…
Biri pencereden düşme tehlikesi yaşıyor…
Diğeri daha sağlam basıyor yere…
Ve sanırım tavırlara bakarsak birinin değeri de yok diğerinin gözünde…
İki kadın…
İçimde burukluk ve hüzün…
Artık hüzünle beraber öfke…
Basmakalıp feminist isyanları geliyor aklıma…
Biz perdeleri yıkıyoruz erkekler de assın. Hatta onlar da yıkasın…
Erkek egemenliğine son…
Erkeler de yemek yapsın, çamaşır yıkasın, ütülerini kendileri yapsın…
Ve benzeri isyanlar işte…
Ama bu isyanların son sözü hep aynı değil miydi? Neydi son söz???
“Kadın ve erkek eşittir.”
Kadınlar kadınlarla eşitlendi de erkeklerle eşitlik mi kaldı?
Soruyorum kendime…
Neden bu kadınlardan biri pencere mermerinde yalın ayak duruyor ve kendini sarkıtıyor aşağıya canı pahasına? Hani nerde eşitlik?
İki kadın…
Biri hükmediyor…
Diğeri hükmediliyor…
Biri daha zengin…
Diğeri daha fakir…
Biri pencereden düşme tehlikesi yaşıyor…
Diğeri daha sağlam basıyor yere…
Ve sanırım tavırlara bakarsak birinin değeri de yok diğerinin gözünde…
İşte yağmur da başladı…
Canı pahasına silinen cam ve yağan yağmur… Gel de çıkma çileden…
Yağmaya başlayan yağmurla daha bir kızıyorum arada ki farka…
Bu farkın sebeplerine…
Daha derin çekiyorum sigarayı…
Hüzünden mi sadece? Hayır, öfkeden de…
Bir saniye…
En çok korkudan çekiyorum sigarayı sanırım daha fazla…
Camda ki kadın için korkuyorum. Ya düşerse…
Bugün düşmezse yarın…
Yarın düşmezse öbür gün…
Ömrü boyunca birileri itecek mi onu mermer kenarlarına…
Ne kadara temizlenir ki cam?
Ne kadara düşüp ölünür bu hayatta?
Yağmur hızlanıyor…
Ve ben balkondan içeriye giriyorum…
Dışarıda yağmur yüzünü göstermiş. Ha yağdı ha yağacak. Güz soğukları erken mi gelmiş ne ben yokken.
Çayımda demini almış bu arada…
Dedim ya her şey bıraktığım gibi. Sol elimde çay bardağı, sağ elimde sigaram ve yine aynı balkondayım.
Karşı apartman dairesindeki kadın ne kadar cesur öyle…
Yalın ayak pencere kenarındaki mermere basmış, sıkıca tutunmuş camı siliyor…
Şimdi başka bir kadın daha geldi, üstü başı daha iyi. Belli ki evin hanımı kendisi…
Camda bazı noktaları, sanırım daha iyi temizlenmesi gereken yerleri parmağıyla gösteriyor…
Daha iyi silinmesi gereken…
Temizlik bezinin daha çok bastırılması…
Emeğin suyunun, alın teri ile çıkarılması gereken yerleri gösteriyor…
İki kadın…
Biri hükmediyor…
Diğeri hükmediliyor…
Biri daha zengin…
Diğeri daha fakir…
Biri pencereden düşme tehlikesi yaşıyor…
Diğeri daha sağlam basıyor yere…
Ve sanırım tavırlara bakarsak birinin değeri de yok diğerinin gözünde…
İki kadın…
İçimde burukluk ve hüzün…
Artık hüzünle beraber öfke…
Basmakalıp feminist isyanları geliyor aklıma…
Biz perdeleri yıkıyoruz erkekler de assın. Hatta onlar da yıkasın…
Erkek egemenliğine son…
Erkeler de yemek yapsın, çamaşır yıkasın, ütülerini kendileri yapsın…
Ve benzeri isyanlar işte…
Ama bu isyanların son sözü hep aynı değil miydi? Neydi son söz???
“Kadın ve erkek eşittir.”
Kadınlar kadınlarla eşitlendi de erkeklerle eşitlik mi kaldı?
Soruyorum kendime…
Neden bu kadınlardan biri pencere mermerinde yalın ayak duruyor ve kendini sarkıtıyor aşağıya canı pahasına? Hani nerde eşitlik?
İki kadın…
Biri hükmediyor…
Diğeri hükmediliyor…
Biri daha zengin…
Diğeri daha fakir…
Biri pencereden düşme tehlikesi yaşıyor…
Diğeri daha sağlam basıyor yere…
Ve sanırım tavırlara bakarsak birinin değeri de yok diğerinin gözünde…
İşte yağmur da başladı…
Canı pahasına silinen cam ve yağan yağmur… Gel de çıkma çileden…
Yağmaya başlayan yağmurla daha bir kızıyorum arada ki farka…
Bu farkın sebeplerine…
Daha derin çekiyorum sigarayı…
Hüzünden mi sadece? Hayır, öfkeden de…
Bir saniye…
En çok korkudan çekiyorum sigarayı sanırım daha fazla…
Camda ki kadın için korkuyorum. Ya düşerse…
Bugün düşmezse yarın…
Yarın düşmezse öbür gün…
Ömrü boyunca birileri itecek mi onu mermer kenarlarına…
Ne kadara temizlenir ki cam?
Ne kadara düşüp ölünür bu hayatta?
Yağmur hızlanıyor…
Ve ben balkondan içeriye giriyorum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir