gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

NAZIM HİKMET’İ YASAKLAMAK!

17 Eylül 2012, 12.29
A- A+

                                                  

Yirmi birinci yüz yıldayız ve halen yasakları yaşıyoruz. Yasaklı yazarlar, yasaklı kitaplar kısaca düşünceyi yasaklamak, kısaca beynin çalışmasına engel koymak. Sen düşünemezsin, sen üretemezsin, sen konuşamazsın, sen haykıramazsın çünkü senin sesini kestim diyor sana. Nazım Hikmet RAN halen yasaklılar arasındaki ilk sıradaki şair olma unvanını koruyor. Bu ancak günümüz Türkiye’sinde yaşanabilir. Hani depremler olur, en geri kalmış üçüncü dünya ülkeleriyle kıyaslanır ya! işte zihniyet!. Hani üç günlük bilgisayar mühendisine en büyük cephanelikte silah tanzimi yaptırılır ya! işte o zihniyet. Sonrada efendim bu tür olaylar halen ineklere tapılan bir ülkeyle kıyaslanır ya! İşte bundan söz ediyoruz. Demek biz halen medenileşmedik demektir, biz halen korkularımızı yenemedik. Bizimde övünülecek bir şeyimiz yok aslında. İnsanlar ineğe tapmıyor fakat inekleştirilmiş yobazlaştırılmış, beyinsizleştirilmiştir. 

               Nazım Hikmet’i nasıl yasaklarsın? Ancak ve ancak dünyanın altını üstüne getirirsin, yani bir tufan daha olacak ve yeni tür nesil meydana gelecek ancak öyle yasaklanır. Beyinlerde kalplerde yok etmeyi kimsenin gücü kuvveti yetmez çünkü. Kimler yasaklanmadı ki halen isimleri gönüllerde yaşanıyor. Onları yasaklayanlar cehennemin dibinde yaşıyorlar. Bir insanın fikrine, ideolojisine uygun yaşamak zorunda değilsin ama ona saygı göstermek zorundasın. Nasıl ki senin yasaklarına riayet etmemi istiyorsan seninde benim değerlerime saygı gösterme hakkımız doğmuyor mu?

           Türkiye’nin dünya ki itibarını beş para eden ‘’gece yarısı ekspresi’’ filmine götürmek istiyorum. İzleyenler yada izlemeyenler vardır mutlaka. Ben ikinci kez seyretme cesaretini bulamadım çoki çarpıcı sahnelerle doludur. Ne oldu dersiniz? Filmin yönetmeni Oliver Stone Türkiye’ye onur konuğu olarak davet edildi ve en üst düzeyde ağırlandı, plaket verildi, ayağının altına kırmızı halı serildi. Yani kısacası kıçı bile yalandı. Bu filmin yapılmasına sebep olan adam da aynı şekilde getirtildi ve ağırlandı. Sizce kim bu ülkeye ihanet etti Nazım Hikmet’ mı, yoksa bu kıç yalayanlar mı ihanet etti?!  

                Korkarak, yasaklayarak hiçbir değer yok edilmez. Ülkeyi geri götürmekten öteye gidemez. Ülkede o kadar çok utanılacak şey varken bir düşünce adamının fikirlerini yasaklamak kadar iğrenç, çağ dışı bir şey olamaz. Mesela şunlardan utanılabilir: çocuk istismarı kız çocuklar %60, erkek çocuklar %40 cinsel istismara uğruyor. Ve binlerce çocuk fuhuş tacirleri, esrar ve kötü amaçlı insanların elinde hayatları kararıyor. Mesela düşünce adamlarının, bilim adamlarının, gazeteci, yazar, bu insanların katledilmesinden utanılabilir. 

Bugün kimlerin adı vardı? Kimlerin şiirleriyle, düşünceleriyle insanlar hayat buluyor, insanlar duygulanıyor, insanlar diyalog kuruyor. Bu yasakları yapanları kimler anımsıyor? Bizim güçsüzlüğümüzle palazlandılar ve olmayınca kendi bitleriyle beslendiler. Senin, benim, onun ve herkesin kutsal değerleriyle savunduklarımıza mirasımıza pislik atanlardır. Tahmini hesaplarına göre fareli odalarla çürümeye bıraktıklarıyla ancak güçlenirler ve onlarla övünürler.

Ya! Nazım Hikmet’ler; Onlar var olmak için satın alınmayanlar oldukları için halen yaşıyorlar, yaşatılıyorlar ve yaşatılacaklardır

Kendi ülkesinde ölmeyi bile yasakladılar. Fakat dünyanın öbür ucunda başka bir Şair onun ölümüne ağlıyor…

 

Nazım'a Bir Göz Çelengi. 

Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun 
ne yapacağız şimdi? 
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar 
bulabilecek miyiz bir daha? 
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun 
ne yapacağız? 
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, 
ateşle suyun birleştiği 
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu? 
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler 
kazandırdın bana 
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları 
Bulutlar gibi, yaprak gibi uçarlar 
Düşerlerdi orada, uzakta. 
Yaşarken kendine seçtiğin 
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa. 
Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet 
sunuyorum 
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan 
Halkların kavgasını ve kavgamı benim 
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan... 
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da 
yalnızım sensiz. 
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen 
yüzünden yoksun 
dostluğumuzdan, bana ekmek olan, 
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan 
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle 
Kuyu gibi kapkara zindanlardan 
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları 
Ellerinde izi vardı eziyetlerin 
Hınç oklarını aradım gözlerinde 
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin 
Yaralar ve ışıklar içinde… 
Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır 
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya 
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın, 
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun? 
Teşekkürler, böyle olduğun için! 
Teşekkürler o ateş için 
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca.

Pablo Neruda

YORUMLAR

18 Eylül 2012, 00.45

1930'larda cezaevine girip şiirleri yasaklanan Nazım Hikmet Ran'ın ölümünden seneler sonra şiirlerinin yayınlanması için bir serbestlik geldi gibi ama sonra ufaktan ufaktan yasaklamalar devam etmiş.

...

MADIMAK olayı geldi aklıma Sivas'ta yaşanan, yanlış hatırlamıyorsam 1993 senesiymiş ( miş çünkü, ben o zamanlar daha küçük bir çocuktum, annemin vahlanmasını hatırlıyorum.. ). Hani Allah'a inancı olmadığı düşünülen ve bir otelde  toplanan şairleri, edebiyatçıları, halk ozanlarını ateşe vermişlerdi. Sebep ise; "Allah'a ve Peygamber'e inançları yok...!" Adalet yeterli (!) çalışmadığından ( ki araştırmalarım da bunu gösteriyordu ) , dava zaman aşımına uğramış oldu. Bu konuda bütün hacılar, hocalar, din bilginleri(!) vs  konuşup yazmaya başladılar kınım kınım kınadılar hani. 

Her taraf açıklama-yorum olur böyle zamanlarda ya... Bilenler-bilmeyenler...

Tüm bunları neden hatırlattım ? 

Hani diyorum sıra Nazım Hikmet gibilerinde mi... "Sürdürmek" yetmemiştir belki, seneler sonra da olamaz mı aynı yakmaca-boğmaca. Nazım Hikmet "Ataist" idi diye, onu da verilen ateşin dumanında boğmak isteyenler olmuş mudur önceleri ??? Dev-Genç'lerin destekçisi oldu diye bir kaş çatanlar olmuş muydu ona da... ???

"Basın özgürlüğü" diye bir terim tamamen bitecek, yakındır, adı bile anılmayacak duruma gelicez kim bilir... 

Atatürk'ün resminin kaldırıldığı ders kitaplarında sözde demokratların resimleri yer alıyorsa; "vay vay anam" derim sadece. 

Daha nice yasaklara...
18 Eylül 2012, 00.54

Nazım Hikmet' in yasaklı olduğunu nereden çıkardınız? Onun yazdığı kitapları bulamıyor, okuyamıyor musunuz? Peki siz nerede yaşıyorsunuz?


18 Eylül 2012, 20.39
mirza öğrendiklerini, bildiklerini ve özellikle nerelerden okuyup öğrendiğini bizimle paylaşmanı çok isterim. Rica olarak al bunu lütfen. Tarih tekerrürden ibarettir boşuna denmemiştir. Eminim ki, çoğu insan son yaşanan ya da arada olan biten her şeyi çok iyi hatırlar, amaç bu hatırlarla geçmişi karşılaştırmaktı ve devamının gelmesini sağlamaktı. Devamı gelmemiş gibi, hatırlatan yok hani ? Eksik kaldıklarımı tamamlamayı çok isterim diğerleri gibi.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın