gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ÜNZİLE...

09 Ekim 2012, 13.49
A- A+

       TAVSİYE: Üzerine tıkladığınız ve az sonra ( muhtemelen) gözlerinizin önünden geçecek bu yazıyı Sezen AKSU'nun seslendirdiği ÜNZİLE şarkısı eşliğinde okumanız tavsiye edilir.

       14 idim ilk bebemi kucağıma verdiklerinde,çok dua ettim erkek olsun diye,kız olup da kaderi bana benzemesin diye,isminin önemi olmayan onbinlerce kadersizden biriydi O'da,kızım...19 olduğumda 3 çocuk annesiydim artık,2 oğlan 1 kız.Korka korka büyütüyordum yavrularımı,Baba olacak O adamdan sakınıyordum.Beni döverken sesimi çıkaramıyordum,yavrucaklar uyanır diye.Çaresizdim,kaçışım yoktu,yalnız değildim herşeyden önce,çığlıklarım sessizdi,isyanım çok derinden geliyordu.19 demiştim di mi?Aslında değildim 19,sen de 30,O desin 40...Yok sayılan bir hayat idi benimkisi,yaşadıklarım görmezden geliniyordu,düzene karşı gelmek olmazdı ama ben gelmek istedim 22 olduğumda,kaçmak istedim göze alarak herşeyi,Devlet'e sığındım,yardım ettiler,çocuklarıma aş verdiler,çocukluklarını yaşama şansı verdiler.Baba bırakmadı peşimizi hiç,konuşmamız gerektiğini söyledi,ölüme gitme ihtimalim olduğunu bile bile gittim.Şu anda yerdeyim,sırtımda bir ekmek bıçağı,inanın acıtmıyor o bıçak etimi,çocuklarımı düşünüyorum,en çok da kızımı.Yok ismimin önemi,onbinlercesinden biriyim işte.Hatırladın mı beni?

       Yok,olmaz diyemedin di mi 13 yaşındayken seni Baban yaşındaki adama sattıklarında,nasıl diyeceksin çocuktun daha,ama sen çocuk değldin artık,kadın olmuştun.Seçme şansın yoktu,gelinliğinde duvağın yoktu,yüzünden gülümsemeni çalmışlardı sanki,kim sahip çıkabilirdi ki sana?.Haraç mezat satan Baban'mı,nasıl bir çaresizliğe kurban gittiğini görüp de birşey yapamayan garip Anan'mı? .Yalnızdın,isminin önemi olmayan diğerleri gibi.Tutun bir dala demek isterdim sana,gülümsemeni yapıştırmak isterdim tekrar O gül yüzüne,çocuklarını okula götürmenin heyecanını görmek isterdim gözlerinde,daha da önemlisi kaderini baştan sona değiştirmek isterdim.Ben bir izleyiciyim,haberlerde görüyorum seni ve isminin önemi olmayan diğerlerini,''lanet olsun'' diyorum,isyan ediyorum,arada da yalandan ''Kadın'a şiddete son'' diyorum sonrada unutuyorum,diğerlerini hatırlamadığım gibi seni de hatırlamadım,bıçak sırtından bi çıksın hele belki hatırlarım...

                 Ünzile insan dölü,On kardeş beşi ölü

                 Büyüdükçe ufak ve gelir de görücü

                 İnci gibi dişi,görücü bilir işi

                 Söğüdüm ağlar gider,olur hatun kişi

                 Varmadan sekizine,ergin olduÜnzile

                 Hem çocuk hem de kadın,Onikisinde Ana

                 Bir gül gibi al ve narin,bir su gibi saydam ve sakin

                 Susar Kadın Ünzile...

                 Yağmur'u kim döküyor,Ünzile kaç koyun ediyor

                 Dayaktan uslanalı hiçbirşey sormuyor...

       NOT: Sözler Rahmetli Aysel GÜREL'e,Beste ise yine aramızdan ayrılan Rahmetli Onno TUNÇ'a aittir.Aysel GÜREL'in bir köyde rastlayıp adına söz yazdığı kızdır ÜNZİLE.Hatırlarsınız belki,geçen yıl bu zamanlar Manisa'da Şefika Anne'nin sırtında bıçakla bir gazetemizdeki boy boy görüntülerini.Tüm Şefika'lar a,tüm Ünzile'ler e ve adını bilmediğimiz onlarcasına ithaf edilmiştir.Sevgi ve Saygılar...

      

                      

YORUMLAR

09 Ekim 2012, 14.29
Bu şarkının tanımını en güzel yapan da yine Aysel GÜREL'dir: "Bir ayağı anayasaya dayanan şarkı..."
09 Ekim 2012, 14.44
Evet, bende çocuk yaşta evlendirilen,  kimsesi olmadığı için tarla da ırgat olarak çalışan kızlar, kan davası için  verilen kızlarla ilgii yazılarım vardır. Tamda bu yazına uygun harika şiir. Tüm kadınlara gelsin diyorum gmsnn ın afına sığınarak şiir uzun umarım onaylar. 
Yeniden Doğuş
Tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir seni, kendinde tekrarlayarak çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek.Ben bu ayette seni ah çektim, ah ben bu ayette seni ağaca ve suya ve ateşe aşıladım!Yaşam belki uzun bir caddedir, her gün filesiyle bir kadının geçtiği, yaşam belki bir urgandır, bir adamın daldan kendini astığı, yaşam belki okuldan dönen bir çocuktur, yaşam belki, iki sevişme arası rehavetinde yakılan bir sigaradır, ya da birinin şaşkınca yoldan geçişi, şapkasını kaldırarak, başka bir yoldan geçene anlamsız gülümsemeyle “günaydın” diyen. 
Yaşam belki de o tıkalı andır, benim bakışımın senin buğulu gözlerinde kendini paramparça yıktığı ve bir duyumsama var bunda benim ay ve karanlığın algısıyla birleştireceğim. 
Yalnızlık boyutlarındaki bir odada, aşk boyutlarındaki yüreğim, kendi mutluluğunun sade bahanelerini seyreder, saksıda çiçeklerin güzelim yok oluşunu ve senin bahçemize diktiğin fidanı ve bir pencere boyutlarında öten kanarya ötüşlerini. 
Ah.. Budur benim payıma düşen, budur benim payıma düşen, benim payıma düşen, bir perde asılmasının benden aldığı gökyüzüdür, benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden inmektir ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette, benim payıma düşen anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir. 
Ve “ellerini seviyorum” diyen sesin hüznünde ölmektir. 
Ellerimi bahçeye dikiyorum, yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın çukurunda yumurtlayacaklar. 
Küpeler takacağım kulaklarıma ikiz iki kirazdan ve tırnaklarımı papatya çiçeği yapraklarıyla süsleyeceğim. Bir sokak var orada, aynı karışık saçları, ince boyunları ve sıska bacaklarıyla küçük bir kızın masum gülüşlerini düşünüyorlar bir gece rüzgarın bizi alıp götürdüğü. 
Bir sokak var benim yüreğimin çocukluk mahallesinden çaldığı, zaman çizgisinde bir oylumun yolculuğu ve bir oylumla gebe bırakmak bir zamanın kuru çizgisini bilinçli bir simgenin oylumu aynanın konukluğundan dönen. 
Ve böylecedir, birisi ölür ve birisi yaşar. Hiçbir avcı, çukura dökülen hor bir arkta inci avlamayacaktır. 
Ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum okyanusta yaşayan ve yüreğini tahta bir kavalda usul usul çalan küçük hüzünlü bir peri geceleri bir öpücükle ölen ve sabahları bir öpücükle yeniden doğacak olan… 
Furuğ Ferruhzad
09 Ekim 2012, 14.46

  Ahhh ahh:(( Hani sözün bittiği yer vardır bazen, üstüne ne söylesen kafi gelmeyecek türden. İşte öyle bir haldeyim şuan. Gerek şarkı gerek paylaştığın olay kadınlarımız, çocuklarımız analarımız daha biizm insanımız..Eli kolu bağlı kalmayı kaç kişi bilir kaç kişi anlayabilir ki?

Çaresizce boyun eğdirilidiğinde, gün gelip canına tak ettiğinde, kendi çocukken henüz, kucağına çocuklar verildiğinde arka arkaya, soruldu mu hiç? Bir cesaret baş kaldırdığında, önemli kıldığı tek şey evlatları olan bu insanlar ne için yaşıyor? Kendilerine ne verildi ne gördülerki? içindeki canavar uyandığında insan denmeyecek varlıkların, bildiği tek şey kaba kuvvet olan bu yaratıkların, sözde koruma ve sahip çıkma acizlikleri bu kadar işte.

Belirttiğin gibi lanet olsun diyoruz, kadına çocuğa şiddete hayır diyoruz. Fakat bir saat sonra unutuyoruz, kızdığımız üzüldüğümüzle kalıyoruz. Gönül isterki bu olaylar hiç yaşanmasın. Daha çok yolumuz var çok...

09 Ekim 2012, 15.16
       Korkar,durur gitmez,Köy'ün en son çitine,İnanır O sınırda Dünya'nın bittiğine,Ünzile İnsan dölü,bilinmezlere Gebe,Sırların mihletini yüklenipte beline...Sevgili Aysel Gürel'in yıllar önce doğru tespitlerle kaleme aldığı bu dizlerin devamını yazmak istedim.Aradan geçen yıllar bu sorunu daha da bir arttırmış sanki azaltacağına.Beşiktaş yazdığınızın altı o kadar doluki,Aysel Gürel inanılmaz zekice bir gönderme yapmış zamanında fakat anlaşılamadığı gün gibi ortada ve DIGOR,yazdığın şiir çok etklileyici ve söylediğin gibi konuya çok uygun düşmüş,Emeğine sağlık...
09 Ekim 2012, 15.29
Cehalet insana çocuğunu bile sattırıyor,  merhametsizlik, rezalett, iğrençlikkk, Bu duruma ne denmeli bilmiyorum... Ama bu şarkıyı dinleyip, bizler üzülüyoruz malesef, eminim ki çocuklarını satanlar zerre kadar etkilenmiyordur, Cahil insana yanlışını anlatamazsın ki, anlamaz ki.... Olan bizim zavallı çocuklarımıza oluyor. Kadınlarımıza mı demeliydim yoksa o çocuklara:(
09 Ekim 2012, 16.15

Merhaba Trapper

Doğru verilen eğitim insanları aydınlık geleceğe taşır. Eğitimsiz toplumlarda Küçük Gelinler - Küçük Erkekler  köleleşmiş toplumlar ortaya çıkar.

Kadın - Erkek arasına girerek yozlaşmış parçalanmış  darmadağın yuvalar üretilmesine katkıda bulunmıyalım!

4+4+4 eğitim sistemiyle gündeme gelen "çocuk gelinler" bu defa skandal bir öneriyle gündemde. Eğitimci - Yazar Sait Çamlıca  lise son sınıflar için "Evlilik Dersi" konulmasını önerdi. 

Maalesef - Akıl - Eğitim - İnanç terk......

Sevgiler...

09 Ekim 2012, 16.35

Offff Trapper!  Tam da neşeli bir-iki blog vardı gündemde...Toplumsal depresyonumuzu biraz üstümüzden atıyor gibi olmuştuk sanki.. Siz de hemen tuttunuz bizi tekrar ülkemizin acımasız gerçekleri ile yüzleştiriverdiniz yenide!!!! Aslında buraya yazan ve okuyan hiç kimsenin vurdumduymaz insanlar olamayacağını biliyorum. Neşemizde bile bir hüzün gizlidir hepimizin. Ve gerçekleden biraz olsun uzaklaştığımız anlarda bile beynimizin bir köşesi daima iç sızlatan realitelerimizin biriyle meşguldür biliyorum. Ama işte yine de....Neşelenmiş gibi yapmak da bir anlamda ruh ve zihin sağlığımız için gerekli... Bunları yazarken belki de bir anlamda günah çıkartıyorum değil mi? Ama insan ruhu böyledir işte acı keder veren olay ve objelerden kaçmak ister.. Bunun organizma için tek bir amacı vardır. İç dengesini korumaya çalışmak.. Sürç_ü lisan ettimse affola... Blog size uygun ve yaraşır şekilde son derece akıcı ve çarpıcı bir dille yazılmış, içi dopdolu bir yazıydı. Teşekkürlerimi sunuyorum.....

09 Ekim 2012, 16.49
çok güzel bir yazı öncelikle tbrk ederim.Ama yıllardır bu duurm töre cinayetleriyle sürüp gidiyor.neyin önüne geçildi ki :(( biz toplum olarak açıkça sölemek gerkirse erkekler biraz düşünseler zaten torunalrı yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmezler.sözüm meclisten dışarı elbette .ama ne doğru kii trapper.4+4+4 ten tutunda kadınların kürtaj yasasına kadar ne doğruu ??
umarım hiç yavru (yavru diyeceğim çünkü onlar henüz kız çocuğu) böyle durumlara düşürülmezler.yüreğinize sağlık smile Resmi
09 Ekim 2012, 17.06

Gözlerinin içi o kadar masumdu ki,
Kim kıyabilirdi bu bakışlara...
Çocuk adı konulmadan çağ atlatıldı,
Gençlik nedir ergenlik nedir hiç duymadı...

Doğduğunda biçildi kefeni,
Yaşamının ederi, en fazla on iki...
Bilemezdi hayat bu kadar kısa,
Göremezdi koca denilen şey ne...

Gelin olacağını konuşurlarken daha,
O içerde oyun içindeydi, belki de dışarda..
Oyunun içinde ''evcilik''' vardı,
Sofra kurulmuş, fincanlarda çay, kahve ikram edilmekte...

Bir adamın eline tutturuldu eli,
Soğukmu soğuk, bir o kadar da bakışı...
Kurban oluyordu oysa bilmediği şeylere,
Uğurladılar hep beraber, ''kutsal yuva'' ya...

''Yuvayı dişi kuş yapar'' öğretildi giderken,
''Gelinliğinle çıktığın bu eve kefeninle dönersin ancak''
Sıkı sıkıya belletildi, ana babanın eli öpülürken.
''Çocuklarının anası olacaksın'' kazındı beynine,
Kendinin anası nerdeydi hani acımadı mı bu çocuk haline?

Nasıl olduğunu anlamadan ''çocuk anne'' oldu Ünzile, Feride, Canan ve niceleri...
Baş kaldırı oldu adı, kendini savunmanın hakkı...
Ne hak ne adalet, ne hukuk ne ceza,
Sorarım vicdansızlara '' geri gelecek mi bu canlar? ''

O kadar etkilendim ki Trapper, içimden geçenleri şiire döktüm bir nebze. Duyarlılığın için teşekkürler...

 

 

09 Ekim 2012, 19.42

           Yani şimdi iki güldük diye; böyle kalbimize hançer saplamak niye Trapper_4Ever? Sanki o bıçak Ünzile'nin sırtından çikıp benim kalbime girdi. Acıyor.............

09 Ekim 2012, 20.33
Çocuk olmak güzel şey derler ya hep,alın size tam tersi bi örnek.En küçük dertte sıkıntıda sorunda çocuk olmak vardı şimdi deriz ve bunu çoğumuz söyleriz.Şimdi söyleyin bana,bu yazıyı okuduktan sonra,kaç kişi hala çocuk olmak vardı kelimesini kullanacak, 3 kuruşluk üzüntülerine acılarına dertlerine karşı acaba ?

Bu hayat ta hala ısrarla at gözlüğüyle gezenler ve Allah'tan başka korkacak bişeyler bulanlar olduğu sürece,Ünzilelerin sonunu görmek kimseye nasip olmayacak.

Nazım Hikmet'in Çok sevdiğim bi şiirinin son dörtlüğüyle ve masum bi tavsiyeyle son vermek istedim yorumuma.

Elbet bitecek ( ti ) güneşe hasret günler

Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil,

Güneşin çiçekleri dolduracak ( tı ) yüreğini...

Hayatı ıskalama lüksüm yok ( tu ) benim, Sizin varsa o lüksü doya doya yaşayın ama
dikkat edin ! Sonunda sakın benim Kaderimi paylaşmayın ...

Emeğine sağlık.



09 Ekim 2012, 21.10

Tek bir yere ait değilim

Her bir yerine yeryüzünü

Kana kana iç avuçlarımdan sevmeyi

Yaşamla barışayım

Yüreğini yıka ki

Yıkılsın sınırlarım

Gidenleri hatırla özürlüğe

Çağlayayım

Sen benim gördüğüm düşten geçmedin mi

Sen de koşmadın mı sabaha

Rahat bırak öyleyse

Suyum ben

Denize yetişeyim...

 

Çocuksu sevinçleri ve kahkahaları bir ömür içimizde barındırmamız dileği ile........

Çağlayayım

 

Çağlayayım

 

Ça

Çağlayayım

 

 

09 Ekim 2012, 22.34
Merhaba.... Benim adım Ünzile, ismim bu olsada olmasada belki o şarkıdaki gibi bir yaşantım olmadı, kimbilir belki o şarkıyı ilhamlandıran bir Ünzile yaşamıştır. Ben bir ablayım,  bu şarkıyı ne zaman dinlesem ki, (hala dinliyorum) sözlerindeki o yaşlardan bu yana abla olmanın getirdiklerini ve götürdüklerini bugün bile hala yaşıyorum. Ne yaşadım ve de ne yaşamadım anlatmaksızın hernekadar abla olmanın gururuna sevinsemde, geriye dönüp baktığımda onca mutluluğun arasından yinede içimi sızlatan ukteler kalmıştır. Belki bu yazımın sizin ÜNZİLE başlıklı yazınıla alakası ilgisi olmadığını düşünebilir hatta diyebilirsiniz yazınızı beğendiğimi belirtmeden evvel bu Ünzileyi anlatmak istedim size  TEŞEKKÜRLER.....
10 Ekim 2012, 04.03
baba ekmek getirir anne yetiştirir.şimdi diceksiniz ki ata erkil toplumuzata erkiliz ama başlık parası için kızını  dedesi yaşındakine satanıda bir anne yetiştirdi.annelere çok iş düşüyor.hep aslan oğlum kaplan oğlum diye yetiştiriliyoruz  hiç insan ol oğlum diyen anne duydunuzmu....
10 Ekim 2012, 08.44
Derdim ki; her şiirin bi' resmi (onu bütünleyen)vardır.Yazılarını okumaya başladığımdan bu güne  de şöyle düşünüyorum; her şarkının  da  bir TRAPPER' i  var artık ..evet kesinlikle şarkılar senin kaleminle bütünleşiyor daha da etkiliyor,düşündürüyor ...
eyvallah hoş kalasın.
10 Ekim 2012, 09.24
       Herkese Merhaba ve iyi günler.Konuya doğru tespit ve düşündüren,duygu yüklü şiirlerle katılım göstermişsiniz,emek ortaya koymuşsunuz,ellerinize,yüreğinizden geçenlere sağlık.Bazen burada sosyal konulara değinip fikir paylaşımlarında bulunuyoruz,''dünyayı siz mi kurtaracaksınız'' ya da ''körler sağırlar birbirini ağırlar'' şeklinde düşünce içine girenlerde olabilir.Fakat gelin görün ki,farkındalık kavramı böyle gelişim gösteriyor,burada okuduğumuz bir yazı,bir yorum,bir şiirin bir dizesi,küçücük bir şarkı sözü bakış açımızı değiştirebiliyor.Sırf bu ihtimal için bile paylaşmaya değer,1 kişiye bile ulaşabiliyorsak ya da ulaşılan 1 kişi biz olabiliyorsak ne mutlu bize.Değerli yorumlarınız için ve duyarlılığınız için tekrar ellerinize ve yüreklerinize sağlık...''Her şiirin bir resmi,her şarkının bir hikayesi ve her yazının bir kalbi var'' gerçekten de...
10 Ekim 2012, 13.00
Ne güzel şarkıdır Ünzile. Söz ve müziğin en mükemmel biçimde kaynaştığı şarkılardandır, birlikte iç yakarlar.

Bütün dinlerde olduğu gibi Yahudilik'te de bağnaz, kutsal kitap çarpıtıcısı olduğu halde alabildiğine taraftar toplayan yorumcular vardır. Tek amaç, dini çeşitli çıkarlar doğrultusunda kullanmaktır. Kadın, bu çirkin yorumculara göre "en değersiz"dir. "Ceza çekmesi ve çektirilmesi gerekir." Öyle ki, "Doğum sancısı bile, bu lanetlenmiş, günahkarlara ceza olsun diye verilmiştir."

Bulunduğumuz coğrafyada, bu görüşler yaygın inanış haline geldiğinden, bizde de etki alında kalaınarak, "Kadın değersizliği" konusu, "söz sahibi olmasını bırakın, bitki gibi yaşaması, yaşatılması bile onun için nimettir." görüşüyle adına "Töre" denilen çarpıklıklar doğal görülmektedir, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da bazı kesimlerce.
Eğitim oranları yükseldikçe azalacağı, yok olacağı umulandır neredeyse doğal sayılan, kemikleşmiş bu berbat davranışların.

Çok etkili bir anlatım olmuş. Gecenin geç bir vakti okudum ve Ünzile'yi düşünerek, Ünzilelere üzülerek uykuya daldım, hep yaptığımız gibi...

Yorumlar da çok anlamlaydı:
Bala'cımın yüreğinden kopan çok duygulu şiiri güzeldi.
PUSHAN_01'e katılmamak mümkün değil ama var arkadaşım o dediğin annelerden, hem de çok. Biriyim örneğin.;)
laridae, ne isabetli yazmış "her şarkının  da  bir TRAPPER' i  var artık " derken.

Öncelikle sana, bu konularda; kadın yücelten bakışı, insan bakışını aksettiren adamların varlığını biz kadınlara kaleminle, güzel yüreğinle hep hissettirdiğin için çok teşekkürler.
Dilerim senden çok olsun. Olsun ki bu lanet olası töreler yok olsun sizlerle.
''dünyayı siz mi kurtaracaksınız'' diyorlar ya hani Trapper'cim, yanıtım hep aynı oluyor benim: Evet ben kurtaracağım.
Yorumcu arkadaşlara da teşekkürler,duyarlılıkları, katkıları için.

Sevgiler sana ve herkese.

20 Ocak 2013, 16.59
Eline yüreğine sağlık... Ayrıca sevgilimin ismi de Ünzile. Başlığı görünce şaşırmadım diyemem.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın