Bi sonrakinde yine bilmem kaç yılım boşa gitti
ustam bunun üzerine şöyle bi söz yazalım sadece BAŞLANGIÇTA HERŞEY GÜZEL DE YA SONUNA VARINCA!!!
Hani "Victor Hugo Yanlış Biliyor" isimli yazımda bir gönderme yapmıştım hatırlarsanız.
"Çünkü artık ne yaparlarsa yapsınlar; bu hissedilenler birbirlerine, daha önce kimsenin yaşamadığı, yaşayamayacağı kutsal duygularmış gelmektedir." İşte bu tam da bir uyanma yazısı olmuş. Birbirini tanımaya çalışmadan, aşık olduklarını zanneden çiftin:)))))
Acı çekmek insanı üzüyor, belki de bu yüzden söyleniyor. Karşıdakinin tam düşüncesini hiç bir zaman insan tam olarak bilemiyor ki, o yüzden hep bir suçlama oluyor. Hepimiz yapıyoruz, tekrar barışıyoruz, söylediklerimizi yutuyoruz. Ne yeminler bozuyoruz, değer mi değmez mi çok sonra anlıyoruz. Ama kendimizde de değmeyecek çok şey bulabiliyoruz, yeter ki üzerinden zaman geçsin, sıcağı sıcağına olan konuşmalar tamamen üzüntüden diye düşünüyorum...
Uzun zamandır bloglara göz gezdirmiyordum ya çok uzun geliyordu boşveriyordum, yada biraz okuyup sıkılıyordum ama trapper in yazısı olduğunu görünce sıkılmadan bir hışımda okudum insanları sıkmadan bloglarını okutabilen ender kişilerden birisin öncelikle kutlarım...
nede güzel belirtmişsin beraberken canın ,herşeyin kıyamadığın insan, bitince dünyanın en adi, kötü insanı olabiliyor! hepimiz malesef bunu sık yapıyoruz aslında hiç değilse bir zamanlar bizi mutlu ettiği için saygı duymalıyız biten ilişkilerimize...
Değerli
TRAPPER_4EVER,oldukça can alıcı bir konuya değinmişsiniz.Öncelikle seçiminizden
ötürü teşekkürler..
İnsan denen varlık;tek başına
varlığını sürdüremeyen,sosyal topluluklar halinde ancak ruhsal tatmine
ulaşabilen ve bir düşünürün dediği gibi aslında sosyal bir hayvandan
ibaret,gelişmiş bir canlı türüdür..Yani kurduğu
beşeri ilişkiler hem var olma sürecinin tamamlayıcısı hemde kendi kişiliğinin
aynadaki yansımasıdır..
Yaşam süremizi tamamlarken zaman,mekan
ekonomik vs.. bir takım etmenler kişiliğimiz,akabinde de fikirlerimiz,değer
yargılarımız kısaca tercihlerimizde de değişimini beraberinde getirir..Değişimin
doğal yansıması da haliyle sosyal çevre dediğimiz;arkadaş,dost komşu,vs.. kısaca beşeri ilişkiler içinde
bulunduğumuz kişilerle zaman zaman uyumsuzluk hatta daha ötesinde yol ayrımı
kararlarını kaçınılmaz kılabilir..
Hayatımıza değişik
zamanlarda renk veren insanlar, bir nevi kendi kişilik yapımızın
cismanileşmiş halleridir ...Dün göklere çıkardığımızı bu gün aşağılamamız;kendi
insan tanıma_doğru karar verebilme becerimizin eksikliğini yerden yere
vurmaktır ve kendi yetersizliğimizi itiraf etmektir aslında..Kendimize saygımız
konusunda iddia ettiğimiz kadar tutarlı isek bir ata sözünde dediği
gibi..”Yiğidi öldür hakkını yeme” mantığını ilke edinerek;hayatımıza yiğit
olarak girenler ne kadar kendilerini küçülterek çıkmayı başarsalar da ,yine de bir
yiğidi uğurlar gibi vedalaşmayı zor da olsa
başarmalıyız..Anılarımızda,başkalarına anlatımlarımız da hep yiğitlik
hikayeleri ile anmayı hatta gıyaplarında gönüllü avukatları misyonunu bile
üstlenmeliyiz ki kendi kusurumuz ,seçim yapmadaki beceriksizliğimiz göz önüne
çıkmasın:)..Aslında hiç yiğit olmayı başaramamış bile olsalar..Bunu bizi
üzenleri korumak adına değil aslında kendi eksikliğimizi kamufle etmek adına
başarmalıyız:))Bırakalım kel ölünce sırma saçlı,kör ölünce badem gözlü
olsun..Herkes yanılsa bile zaman ve gelecek hep gün gelir doğruları
gösterir ve haklılığınızı ortaya çıkarır nasılsa..Zaman sadece birazcık
zaman ve sabır sadece birazcık sabır:))
Kaleminize sağlık
TRAPPER_4EVER...
wayyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy
Çok yoğun duygularla başlayan ilişkilere şüpheyle bakarım. hani vardır ya.deli divane tarzı..herkes güzel herkes iyi,herkes anlayışlı,ruh ikizim.bir ömür seninle. falan..İki tarafta yeni bir insana tüm arzu ettiklerini yükler ve inanır.ama bir süre sonra gerçek kişilik özellikleri ortaya çıkmaya başlayınca,nedense şaşırırlar.neden şaşırıyorsunuz ki o zaten sizin hayalinizle beslenmişti..Ben ilişkiler geniş zamanlara yayılarak yaşansın ve o ilk günler yaşanan yoğunluğun, iki tarafın birbirini iyice tanıdıktan sonra yaşanmasını i tercih ederim GERÇEK DUYGULAR,HATALARIYLA KABULLENMEDİR.YADA KABULLENMEMEKTİR..BUNUN İÇİNDE ZAMAN GEREKİR...TRAPPER TŞK GÜZEL BİR KONUYDU.
Bu konuda aklım da, fikrim de, eylemim de yazdığın gibi.
En başta kendi duygularıma ihanet olur diye düşünüyorum, beraberken şahane bulduğumu ayrılınca "tü kaka!" ile anmak.
Bazılarının acısı çok yoğun oluyor demek ki acı dindirdiğini sanıyor aşağılayarak, ya da savunma biçimi bu, bilemiyorum. Allah şifa versin, ne diyelim.
Yazını okuduğumda, dedikodu anlamında derin detaylara da gireceğini sanmıştım. Arda, ne görmüş, Aslı ne yaşamaış falan gibi detayları yani. Merakım havada kaldı, yazsana öğrendiklerini.:)
Şimdiden yazıya da vereceğin bilgiye de teşekkürler.:)
Sevgiler
YANCI GÜNLÜK: Geçenlerde, hem de en kalabalık saatlerde Kızılay'ın orta yerinde, bir kızın bağırtısıyla irkildim. Kız telefonla konuştuğu birine bağırıyordu avaz avaz: "Emraaahhh değişeceksiiiiinnn! Değişeceksin Emraaahhh!"
Emrah o sırada hangi durumdaydı bilmiyorum ama büyük olasılıkla "Haa, heee, tamam, peki" leri kekeleme modeli tekrarlıyordu ve yine büyük olasılıkla defalarca yaptığı gibi.:)
Bunların gidişatı hakkındaki düşüncem: Emrah asla değişmeyecek, bir süre daha "he, he" diye idare edecek, kız orda burda yırtınacak, nihayet ayrılacak ve birbirlerinin ardından saydıracaklar.:)
Merhaba Trapper
"Doğru İnsanı" bulmak tanımını yaparken yalan söylememek (yani yalan söylememek bir lütuf değil - olması gereken bir durum) nezaket - sadakat - alçakgönüllülük - şefkat - yiğitlik - merhamet - cömerlik - minnet - ılımlılık - hoşgörü - mizah. Tam anlamıyla sevmek.
Önce kendimizi değerli görmeliyiz ki başkasını değerli görebilelim. Kendimizi saymalıyız ki başkasını sayabilelim.
Gerektiğinde "bitti" diyebilecek kadar onurlu -gitmeyi göze alabilecek kadar cesur olmalı insan.
Sonrası mı?
- Şerefli bir yanlızlık.(Alıntı)
Yüreğine kalemine sağlık. Çok teşekkürler.
Sevgiler.....
Herkese Merhaba,Değerli yorum katkılarınız için hepinize teşekkürler.Aslı ile Arda'nın özel hayatlarını çok da deşifre etmemek lazım di mi:).Bu arada yorum aracılığı ile bir çağrı yapayım,bu kadar güzel ve derinlik de yorum yapan arkadaşlar aslında bazen size kızıyorum,''neden yazmıyorlar'' diye de hayıflanıyorum.Bence bu çağrımı dikkate alınız:) Sevgiler...
Arda ve Aslı. İsim olarak uygun bi çift. Herşey böyle uyum içinde yürümüyor. Kafalar uyuşsa da bazen, başka olumsuzluklar olabiliyor. Bir yerlerde bir şeyler çatlak veriyor ve arkası açılıyor kocaman. Taraflar işin içinden çıkamadıklarında, birbirlerini suçlayarak haklı çıkma çabasına giriyorlar. Yaşadıkları güzel zamanların hiçbir önemi kalmıyor. Acı çekiyorsa taraflar ya da biri, karşıdakine yüklenerek unutmanın daha kolay olacağını zannediyor. Bütün yükü üstünden attığını düşünüyor, bir nevi günah çıkarıyor kendince. Oysa, üzüntü bile olsa sonu, ne yaşanması gerekiyorsa o yaşanmalı, nasıl ki mutluyken herşey çok güzelken tebessüm eksik olmuyorsa yüzlerinde, üzüntülüykende doyasıya yaşanmalı o evre. Ağlamaksa ağlamalı, susmaksa susmalı, ama her ne olursa olsun arkadan konuşulmamalı...
Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibidir olay. Böyle durumlarda kimi dinlesen o haklıdır...Son paragraftaki dediklerine göre ben de diyorum ki '' sen de haklısın''...Bi şarkıda ben söyleyeyim SEZEN AKSU DEĞER Mİ HİÇ?
YORUMLAR
Bi sonrakinde yine bilmem kaç yılım boşa gitti
ustam bunun üzerine şöyle bi söz yazalım sadece BAŞLANGIÇTA HERŞEY GÜZEL DE YA SONUNA VARINCA!!!
"Çünkü artık ne yaparlarsa yapsınlar; bu hissedilenler birbirlerine, daha önce kimsenin yaşamadığı, yaşayamayacağı kutsal duygularmış gelmektedir." İşte bu tam da bir uyanma yazısı olmuş. Birbirini tanımaya çalışmadan, aşık olduklarını zanneden çiftin:)))))
nede güzel belirtmişsin beraberken canın ,herşeyin kıyamadığın insan, bitince dünyanın en adi, kötü insanı olabiliyor! hepimiz malesef bunu sık yapıyoruz aslında hiç değilse bir zamanlar bizi mutlu ettiği için saygı duymalıyız biten ilişkilerimize...
Değerli TRAPPER_4EVER,oldukça can alıcı bir konuya değinmişsiniz.Öncelikle seçiminizden ötürü teşekkürler..
İnsan denen varlık;tek başına varlığını sürdüremeyen,sosyal topluluklar halinde ancak ruhsal tatmine ulaşabilen ve bir düşünürün dediği gibi aslında sosyal bir hayvandan ibaret,gelişmiş bir canlı türüdür..Yani kurduğu beşeri ilişkiler hem var olma sürecinin tamamlayıcısı hemde kendi kişiliğinin aynadaki yansımasıdır..
Yaşam süremizi tamamlarken zaman,mekan ekonomik vs.. bir takım etmenler kişiliğimiz,akabinde de fikirlerimiz,değer yargılarımız kısaca tercihlerimizde de değişimini beraberinde getirir..Değişimin doğal yansıması da haliyle sosyal çevre dediğimiz;arkadaş,dost komşu,vs.. kısaca beşeri ilişkiler içinde bulunduğumuz kişilerle zaman zaman uyumsuzluk hatta daha ötesinde yol ayrımı kararlarını kaçınılmaz kılabilir..
Hayatımıza değişik zamanlarda renk veren insanlar, bir nevi kendi kişilik yapımızın cismanileşmiş halleridir ...Dün göklere çıkardığımızı bu gün aşağılamamız;kendi insan tanıma_doğru karar verebilme becerimizin eksikliğini yerden yere vurmaktır ve kendi yetersizliğimizi itiraf etmektir aslında..Kendimize saygımız konusunda iddia ettiğimiz kadar tutarlı isek bir ata sözünde dediği gibi..”Yiğidi öldür hakkını yeme” mantığını ilke edinerek;hayatımıza yiğit olarak girenler ne kadar kendilerini küçülterek çıkmayı başarsalar da ,yine de bir yiğidi uğurlar gibi vedalaşmayı zor da olsa başarmalıyız..Anılarımızda,başkalarına anlatımlarımız da hep yiğitlik hikayeleri ile anmayı hatta gıyaplarında gönüllü avukatları misyonunu bile üstlenmeliyiz ki kendi kusurumuz ,seçim yapmadaki beceriksizliğimiz göz önüne çıkmasın:)..Aslında hiç yiğit olmayı başaramamış bile olsalar..Bunu bizi üzenleri korumak adına değil aslında kendi eksikliğimizi kamufle etmek adına başarmalıyız:))Bırakalım kel ölünce sırma saçlı,kör ölünce badem gözlü olsun..Herkes yanılsa bile zaman ve gelecek hep gün gelir doğruları gösterir ve haklılığınızı ortaya çıkarır nasılsa..Zaman sadece birazcık zaman ve sabır sadece birazcık sabır:))
Kaleminize sağlık TRAPPER_4EVER...
En başta kendi duygularıma ihanet olur diye düşünüyorum, beraberken şahane bulduğumu ayrılınca "tü kaka!" ile anmak.
Bazılarının acısı çok yoğun oluyor demek ki acı dindirdiğini sanıyor aşağılayarak, ya da savunma biçimi bu, bilemiyorum. Allah şifa versin, ne diyelim.
Yazını okuduğumda, dedikodu anlamında derin detaylara da gireceğini sanmıştım. Arda, ne görmüş, Aslı ne yaşamaış falan gibi detayları yani. Merakım havada kaldı, yazsana öğrendiklerini.:)
Şimdiden yazıya da vereceğin bilgiye de teşekkürler.:)
Sevgiler
YANCI GÜNLÜK: Geçenlerde, hem de en kalabalık saatlerde Kızılay'ın orta yerinde, bir kızın bağırtısıyla irkildim. Kız telefonla konuştuğu birine bağırıyordu avaz avaz: "Emraaahhh değişeceksiiiiinnn! Değişeceksin Emraaahhh!"
Emrah o sırada hangi durumdaydı bilmiyorum ama büyük olasılıkla "Haa, heee, tamam, peki" leri kekeleme modeli tekrarlıyordu ve yine büyük olasılıkla defalarca yaptığı gibi.:)
Bunların gidişatı hakkındaki düşüncem: Emrah asla değişmeyecek, bir süre daha "he, he" diye idare edecek, kız orda burda yırtınacak, nihayet ayrılacak ve birbirlerinin ardından saydıracaklar.:)
Merhaba Trapper
"Doğru İnsanı" bulmak tanımını yaparken yalan söylememek (yani yalan söylememek bir lütuf değil - olması gereken bir durum) nezaket - sadakat - alçakgönüllülük - şefkat - yiğitlik - merhamet - cömerlik - minnet - ılımlılık - hoşgörü - mizah. Tam anlamıyla sevmek.
Önce kendimizi değerli görmeliyiz ki başkasını değerli görebilelim. Kendimizi saymalıyız ki başkasını sayabilelim.
Gerektiğinde "bitti" diyebilecek kadar onurlu -gitmeyi göze alabilecek kadar cesur olmalı insan.
Sonrası mı?
- Şerefli bir yanlızlık.(Alıntı)
Yüreğine kalemine sağlık. Çok teşekkürler.
Sevgiler.....
Arda ve Aslı. İsim olarak uygun bi çift. Herşey böyle uyum içinde yürümüyor. Kafalar uyuşsa da bazen, başka olumsuzluklar olabiliyor. Bir yerlerde bir şeyler çatlak veriyor ve arkası açılıyor kocaman. Taraflar işin içinden çıkamadıklarında, birbirlerini suçlayarak haklı çıkma çabasına giriyorlar. Yaşadıkları güzel zamanların hiçbir önemi kalmıyor. Acı çekiyorsa taraflar ya da biri, karşıdakine yüklenerek unutmanın daha kolay olacağını zannediyor. Bütün yükü üstünden attığını düşünüyor, bir nevi günah çıkarıyor kendince. Oysa, üzüntü bile olsa sonu, ne yaşanması gerekiyorsa o yaşanmalı, nasıl ki mutluyken herşey çok güzelken tebessüm eksik olmuyorsa yüzlerinde, üzüntülüykende doyasıya yaşanmalı o evre. Ağlamaksa ağlamalı, susmaksa susmalı, ama her ne olursa olsun arkadan konuşulmamalı...
Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibidir olay. Böyle durumlarda kimi dinlesen o haklıdır...Son paragraftaki dediklerine göre ben de diyorum ki '' sen de haklısın''...Bi şarkıda ben söyleyeyim SEZEN AKSU DEĞER Mİ HİÇ?