Algılama Farklılıkları...
22 Ekim 2012, 20.26 A- A+Aıhh ahh nedir bu kişiyi farklı anlama durumu,bu ara öyle çok taktımki şu anlatmak istediğin şeyi karşındakinin farklı anlama durumuna... sormayın gitsin.eminimki sizdede çok olmuştur,anlatmak istediğin şeyi karşındakinin anladığını düşünürsün ama bide bakmışsın ki anlatmak istediğini değilde kendi anlamak istediğini anlamış...
Bununla ilgili size kısa bi yazıp yazıp sonrasında bi kaç örneklerle sizlere sunmak istiyorum umarım sıkılmadan okursunuz...
Algılama farklılıkları dedik dimi,kişilerin benzer olgulara farklı tepkiler vermesi sonucunu doğuruyo .Bu farklılıklar,insanların kişisel özelliklerinden,farklı değer yargılarından,ihtiyaçlarından ve geçmiş deneyimlerinden ileri gelir.Sonuç olarak belirli kişilerden gelen mesajlar algılamadaki farklılıklar yüzünden ya hiç algılanmaz ya da yanlış algılanır.başka bir deyişle bu tür durumlarda duyduklarını değil,duymak istediklerini algılarlar aynen başta dediğim gibi...
Algılama farklılıgıyla ilgili bakın aklıma ne geldi.Köyün birinde Hüseyin adında bir adam varmış.Burnu biraz uzun olan Hüseyin'e,konu komşu ördek Hüseyin dermiş.O da buna çok kızdığı için,bütün köylüyle küs yaşarmış.Herkesin kendisiyle burnuyla alay ettiğini düşünürmüş. Ali adında bir arkadaşı varmış,sadece onunla konuşurmuş.Ali'nin kendisiyle alay etmediğine inanırmış.Ördek hüseyin'le,can arkadaşı Ali,bir ikindi serinliğinde çardakta çay içiyorlarmış.Laf lafı açmış,söz dönmüş dolaşmış havalara gelmiş.
Ali,"havanın ardı karardı,yağmur yağacak heralde,"demiş.
Ördek hüseyin öfkeyle elindeki çay tabağını atmış,
"yazıklar olsun,"demiş."Sana hiç yakıştıramadım."
"Ne oldu? demiş Ali şaşkınlıkla,
"Bana ördek dedin.Bunca yıllık arkadaşımsın ,senden bunu hiç beklemezdim,"
"Yahu demedim.Ben sadece yağmur yağacak dedim,"
"İyi ya," ördek Hüseyin ,"yağmur yağacak ne demek ?
"Ne demek"?
"Su yağacak."
"Eeee ?"
"Bu su,göl olacak.Göl olunca ne olur,gölde ne yüzer ?"
"Ne yüzer ?"
"Ördek yüzer."
Ali şaşkın şaşkın baktıktan sonra ayağa kalkmış ve Hüseyin'e dönerek,
"Yagmurdan ördeği buldun ya.Hakikaten ÖRDEKMİŞSİN be arkadşım."demiş.( bu hikayeyi babam bizzat kendi yasamış:) )
Birde şu var hani demiştim ya duymak istediğini duyanlar diye..bunun yanı sıra duymak istemedikleri duymamazlıktan gelenlerde var onlara ne demeli..
Urfalı bi hemşehrimiz sabah saatlerinde bir belediye otobüse binmiş.Otobüs tıklım tıklım dolu,ayaklar birbirine girmiş vaziyette birden urfalı şiddetli bir ağrıyla irkilmiş.Birisi nasırlı ayağına basmış meğer.Canı çıkıcak gibi olmuş.Ayağını çekmeye çalışmış çekememiş,can havliyle bağırmış:
"Ayağıma basan hayvandır!"
Demiş demesine ama kimse üzerine alınmamış.Nasırlı ayak acısını çeken bilir,acıyla yine bağırmış Urfalı:
"Hayvan dedik kardaşım."
Ses yok.
"Hayvan dedik! hayvan!!"
Gene ses yok .Artık dayanacak gücü kalmamış ve bayılcak gibi olmuş.Son bir defa inleyerek demişki..
"Kardaşım hayvan dediysek kuş,kelebek filan değil,eşşektir,eşşek."
Dilimizin sağladığı imkanlardan biri,diyeceğini,başka türlü diye bilmektir.Yani? yanisi şu herzaman diyeceğimiz şeyi açıkça söylemeyiz.öyle değilmi,urfalının yaptıgı gibi önce dolaylı yoldan söylemeye çalışırız.olmadımı,anlamadımı,işte o zaman açıkça söyleyerek anlamasını sağlamak bizlere düşüyo...
Aklıma gelen son hikayeyi yazamadan edemicem çok uzattım biliyorum ama bu son:)
Türkiyenin Doğu Anadolu köylerinden birinden gelen Hasan bir gün İstanbul'da hayatında ilk kez çok katlı bi ev görüyor.Hayretle kafası yukarıda,üst üste evlere bakıp bir taraftanda söyleniyor.
"Aboo,bu kadar yüksek evi nasıl böyle üst üste koymuşlar?"
Tam bu sırada karşıdan gelen şık zarif giyinimli bir İstanbul beyefendisiyle çarpışıyor.Kılığı kıyafeti bozulan İstanbullu sinirlenip.
"Önüne baksana dangalak!"deyip yürüyor.
Hasan dangalağın anlamını bilmediği için Kendi kendine soruyo?
"Ula bu dangalak ne olaki?yoksa adam bana sövdümü?"
Canı sıkılıyo Hasan'ın...Koşa koşa az önceki İstanbulluyu yakalıyor yakasından ve soruyor.
"Söyle bana dangalak ne olaki ?vuraram seni...yoksa,bana küfürmü edirsin?"
İstanbullu bakıyor,adam iri yarı ve kuvvetli,sinirlide,ne yapsın,biraz birazda ürkerek cevap veriyo.
"Kardeş,dangalak İstabulda bıyığı büyük olana denir."
Hasan rahatlıyor ve bırakıyor adamın yakasını...Bırakırkende İstanbulluya diyor ki..
Yahu öyle desene kardaş.Benimkide bir şeymi? Köyde bir abim var,vallah o benden de dangalak...
:))))
Algılama farklılığı hep var ve var olucak bence biticedeğe benzemiyor..bugün çok dolmuşum yahu:))
Yöneticiye kısa bi notcuk:)
lütfen yazım bi süre vitrinde kalsın çok uğraştım yaa:))
keyifli okumalar dilerim....
YORUMLAR
Dipnot: Aslında şu blog bölümünün vitrini genişletilse fena olmaz diye düşünüyorum :))
yorumlarınız için teşekkür ederim keyif aldıysanız ne mutlu bana..:)
mirza78 dediğin gibi bunun bi çok versiyonu var,evet ve ben bu versiyonlardan birinide sizden duymak istiyorum bi sakıncası yoksa:)
birde ben örnek verimmi arkadaşım:)
Geçenlerde tatildeyken 2 günlük bi seminer vardı ve ben 2 sinide katılmıştım insanların gerçek yüzlerinden bahsediyodu hoca ya uyuduklarında görürsünüzyada spor yaparken görürsünüz diyede bi örnek vermişti hoca...
Ertesi gün seminerde konuşma yapan hocanın yanında şişman,sempatik bi yönetici geldi ve dediki .
- Ya hoca,dün aklımı çok karıştırdın,
- hayrola,neden?
Şişman yönetici üzgün bir tonla cevap verdi.
- Dün insanların gerçek yüzünü uykuda daha rahat görebilecegimizi söylemiştiniz ya.
- evet.
- Akşam gittiğimde karım odada uyuyordu.27yıllık evliyim,uyurken karımın yüzüne hiç bakmamıştım.Dün akşam baktım.
- Eeeee
- Çok hain yatıyordu be hocam:(
Halbuki hoca o seminerde ondan bahsetmemişti gidipde uykuda karınızın yada kocanızın yüzüne öyle bakın dememişti:)) ama yönetici öyle anlamıştı :)) eline sağlık arkadaşım okurken çok keyif aldım
miistik arkadaşım seni burda görmek çok güzel yorum için tşk ederim
Mirza eleştiri yaptığınızı düşünmemiştim ki, ben sizi çok sevdiğim ve yorumlarınızı beğendiğim için bi örnekte sizin vermenizi istemistim, çok değerlisiniz kırmayıp örnek verdiğiniz için teşkkür ederim:)sanırım yanlış anlaşlıan kişi benim şuanda:)