gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

MELEKLERİM ve ŞEYTANLARIM

18 Kasım 2012, 16.42
A- A+

Rumeli kavağı…

Şehrin keşmekeşinden kaçıp  yalnız başıma balığımı didiklemek, didiklemek bahane, o süreçte kendime gelmekti  amaç belki . Garson , ‘’Cam kenarı mı efendim ?’’ dediğinde  tek bir kelam etmeden ona sadece   baktım…Anlamış olacak ki  ‘’Ben size dışarıdan bir masa ayarlayayım.’’ deyiverdi .Doğruydu, kapılı ve pencereli  yerler  yetmeyecekti bana…

Sığdıramayacaktım  içimdekileri  metrekarelere… .Yarattığım anafor yutuverirse yazık olacaktı mekanlarına…

_ Yerinizi beğendiniz mi efendim ?

_ Beğenmedim , beğeneceğim  bir yer yok …

Beyaz gömleğinin  manşetinde  kocaman bir  yağ lekesi  vardı  . Beyazda her şey kendini ne çok belli ediyor diye düşündüm  .Suskunluğuma saygı gösteriyordu.Nezaketle başımda duruyor göz temasında bulunmamı ve sorusunu  soracağı zamanı bekliyordu.Denizin kokusunu  içime  çekerken beni süzdüğünü hissedebiliyordum.

_ Menü getirmemi ister misiniz?

_ Hayır... Tuzda  levrek, mevsim salata ve su istiyorum…

_  İçecek almayacak mıyız ?

_ Su  yiyecek  midir  ?

Arkasını döndüğünde mırıldandığını duydum …Bunu  umursamadım… Sudan ziyade bir şişe şarabı devirecek bir  görüntü arz ettiğimin farkındaydım…Meleklerim ve şeytanlarım savaş halinde ve kim kimi yumrukluyor onu kestiremiyorum.Birileri galip gelse ….

_ Salatanız.

Didiklemek için ilk kurban gelmişti. Ağzımın içindeki sası tadı belki değiştirirdi…

_ Nar ekşisi getirir misiniz?

Ekşiliğimi  ekşi sökerdi belki…

Bıktım gayrı hatalara güzel kılıflar üretmekten….Öyle demek  istememiştirlerden… Aslında  yüreği güzeldirlerden….Empati yapmalısınlardan….’’ Heyyyyyyttt ! ‘’ diye naralar savurmak, önümdeki masada ne varsa yerle bir etmek ihtiyacı hisseder gibiydim .Beyaz örtüyü çeksem ,bardak çanak ne varsa yerlere inse …O an çıkan sesle kendime gelsem olur mu ki….’’ Ne zaman yapabildin ki bunu  ? Acizsin işte .İçinden gelenleri yapmak istesen de  kırk türlü düşünmeden ne edebildin bu güne dek ‘’.Yıkasım var  buraları …

Garson elinde zarif bir çekiçle geldi .Balığımı tuzlara sarmışlar….Dumanı üstünde  ikinci kurbanımı bana sunmak adına üzerine darbeler vurmaya başladı bile.Elinden kapsam ya şunu…Zarafeti geçerek , gelişine sallasam kaya tuzundan hamurlanmış  kurbanıma …Vursam …Şeytanlarımı dinlesem.Umursamasam …Balığıma kavuştuğumda harap edilmiş hali bile dinlendirebilir beni.Hadi al  çekici elinden...!!!!

 

 

Dur …Bak bir etrafına.Umursa demiyorum, sadece bak. Yakamozlara bak.Özgürlüğünü kıskandığın martılara….Önünden  geçen yattaki  sefaya …Teknedeki balıkçıya….Hayatın ta kendisini süz bakalım . Suyunu yudumla. Sakince izle… Seni derinliğe salan hissiyatını unut  şimdilik . O zayıflığını hissettiğinde kendini tekrar gösterecek nasılsa  .Şu anının tadını çıkarmaya bak. Balığını ye  didikleme…

Garson endişeli görünüyor. ‘’Acep duyuyor mu ki  iç seslerimi  ? ‘’

_  Şal getirmemi ister misiniz ? Hava serinledi.

_Üşümüyorum.

Neyse ki  endişesi  garip halimin dışavurumundan  değil serinleyen havadan imiş. Bir an ürktüm…

Bakıyorum meleğim… Görüyorum.  Yetmiyor ,başka söyleyeceğin yoksa şeytanlara teslim olabilirim.

Ol….Hadi git dağıt ne varsa…Nara mı atacaksın ?  At  ,bağır.Hatta garsonu azarla,  ‘’Bu ne lezzetsiz bir levrek  ‘’ de…’’ Yağlı gömleğini bile çıkarmamışsın üstünden ‘’ de… Kır  geçir…

Ciddi misin sen kanatlı düşüncem .İzin verdin mi yani ? Beni ikna etmeye çalışmayacak mısın ?

Çalışmak  mı… Ben sana ait bir acizim  unuttun mu? Empatiden bıkmış  sahibim , sana ne deme mi bekliyorsun ki daha. Sen çalışacaksın ben değil. Sana tek kelime etmeden davranışlarını esir almış kötü duygularının efendisi ile beni yorma artık . Azat et bizi. Ne ediyorsan bir an önce et. Seni  sıkan her ne ise ancak böyle  kurtulabilirsin ! Sarpa sarmadan önce  bir yudum daha su iç…O alaylı tınıyı hissetmekten nefret ediyordum….

 

­

Kapıdan çıkarken serin havadan mı serinleyen havamdan mı bilemesem de içimdeki yangın hafiflemiş gibiydi  .Her birimizi biz yapan duygularımız ; davranışlarımızı zaman zaman dengesizleştirse de yine aynı duygularımız o dengesizliği dengeleyebiliyordu…Hissettiğim buydu. Öfkelerimizle vedalaşmadan zaten olan ve olası sorunlarımızla yüzleşebilmek  ,o garip kimyayla doğru bakabilmek imkansız ötesiydi. Ve huzur  ancak bunu yapabilmeyi becerebilirsek gelecekti….

 

Rumeli kavağı…

Meleklerim ve şeytanlarımla sükunet içinde ayrıldık  kavaktan .

 

YORUMLAR

19 Kasım 2012, 01.54
      Hypatia, şal ister misin içindeki şeytani üşümüşlüklere ? :)

     Olmuyor böyle Rumeli Kavağı nda yalnız balık yemeler falan...olan var olmayan var...denize hasret bünyeler var..İstanbul'u özlemişler var. Kınıyorum!! Yazın çok güzel olmuş...şöylee bi esti rüzgar bana da denizden denizden. İyi geldi....sağ olasın.
19 Kasım 2012, 10.57
İşte bu...Çok güzel bir Türkçe ve noktalama işaretleri. Edebiyat dergisinden çıkmış gibi sanki. Çok güzel olmuş HYPATiA, eline sağlık.
19 Kasım 2012, 11.21

Kavak..

Mürekkebi yeni dökülmüş sabahlara misafir eder bazen beni..

En erken gelmeleri,  En geç gitmeleri  susuşundan bilirim..

Üşütür bazen içindeki Melek ve Şeytan..

Sonra gökyüzü düştü düşecek olur üzerime..

Boğaza sokulurum, burgacında sevişmeler açılır dalgaların..

Dokunamazsın..

;) 

19 Kasım 2012, 11.34
Güzel Türkçe ve sürükleyici anlatımın ile diğer yazıların gibi bu da bir harikaydı. Eline yüreğine sağlık ablaların güzeli ;)
19 Kasım 2012, 13.18
Zaman zaman benimde içimde melekler ve şeytanlar kapışır..Çok iyi hissettim anlatmak istediğini canım arkadaşım..Harikasın...
19 Kasım 2012, 14.49
Hiç bir şey söylemeden geçip gideceğim bu harika yazıya.
On kere daha okuyacağım, belki daha daha...
Son paragraf için bile ayrıca bir kaç gez gelip okuyabilirim:

Kapıdan çıkarken serin havadan mı serinleyen havamdan mı bilemesem de içimdeki yangın hafiflemiş gibiydi ...
... diye başlayan.
Teşekkürler Hypatia.
19 Kasım 2012, 16.04

Beğenileriniz beni  biraz mahçuplaştırdı....Susmak da istemedim çok konuşmak da....

CEZBE :  Bu bir kurgu :)  Kavağa gitmeyeli epey oldu.Yoksa yalnız gitmemeyi tercih ederim elbette..İyot kokusunu hissedebilmen hoştu..Sen de sağol ...

1YALNIZLIK: aslında yazıyı biter bitmez yayına verdim....Şöyle bir kontrol bile etmedim.Sıcak sıcak yiyelim istedim.Sonrasında okuyunca bazı noktalama  hataları  yaptığımı gördüm.Olsun varsın eksiğiyle gediğiyle hatasıyla olsun.Yine de güzel benzetmen için haketmemiş de olsam sevinmedim diyemeyeceğim :))

!AYAZ : Ayaz kardeşim bugün işine dalmış , miskin miskin oturuyordu .Hadi dedim ona :) İçlerde birikmişlikler var seziyorum yaz...Dürttüm seni ne iyi ettim ne hoş yazı çıkarmışsın.Yüreğine sağlık.

Sitekapıcısı : Miniğim ...Miniklerin güzeli öpüyorum seni.

yÜREĞİM KAYIP  : Nikinin orjinalini beceremedim...Bilirsin teknoloji özürlüyüm .Kendinden bir şeyler bulacağını biliyordum ...Öperim canım.Yarın fuara gidiyor muyuz :))

Ataya :  Beğenin ve yorumun beni mutlu etti. Ne mutlu bana ki aslında vermek istediğim mesajın canalıcı paragrafını en sevmişsin..:) Aramızda kalsın ben de en çok orayı sevdim....Meleklerimizi ve şeytanlarımızı kah dövüştürecek kah seviştireceğiz...Ben teşekkür ederim samimiyetin için....

21 Kasım 2012, 12.52
Bu hikaye bana çoğumuzun bildiği "Siyah ve Beyaz Köpek" hikayesini hatırlattı. 
İyi ve kötü düşüncelerimiz  içimizde sürekli bir kavga  içerisindedir aslında. Ancak hangisinin galip geleceği o anki performanslarıyla değil, birey olabilme sürecimizde hangisini daha çok beslediğimizle alakalı. 
Hikayedeki kahramanın,melek ve şeytanlarını dövüştürdüğü mekandan hafiflemiş olarak ayrılışına bakarsak, kendini geliştirme sürecinde meleğine biraz daha  toleranslı davranmış olduğunu  anlıyoruz.
Hypatia'm canım arkadaşım,
Her zaman ki gibi harika bir hikaye ortaya çıkarmışsın.
Aslında hepimizde var olan ama kelimelerle ifade edemediğimiz düşünceleri müthiş yaratıcılığın ile kağıda döküyorsun. Bu da ayrı bir heyecan katıyor biz okuyucularına.
Yoksa sen bizim içimizi okuyan o "Tercüman Melek" misin?
Seni seviyorum
En sıkı takipcin JET :) 

21 Kasım 2012, 17.54

JET :)))))

Sen bence takip etmeyi bırak da artık yaz arkadaşım.Tozlu raflardan indir kalemini :))) Yüreğinde ve dimağında biriktirdiklerini bana yorum yaparak harcama :))

Zira hicap duyuyorum bu kalemin sadece yorum yapma noktasında kullanılmasından.

Alternatifli bakabildiğini bildiğimden sıcak bir teşekkür ediyorum sana...Bilirim ki bir eksiklik ya da fazlalık sezseydin asla bu kelimeleri sarfetmezdin.Beğenine mazhar oldum he mi :))

İyi de ben de  senin ürettiklerine yorum yapmak istiyorum....NEREYE SAKLADIN KALEMİNİ!!!!!!!!!

Çıkar çabuk yerinden...sıkılıp oflamaaaaa puflamaaaaa.... :)))))))))))))))))))))

De hadi bekliyorum....Güzel yazılarda buluşmak dileklerimle....

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın