KAR ZAMANI...
17 Aralık 2012, 23.20 A- A+
Ben sevmiyorum yazı, beni bunaltan güneşi… Mevsim dediğin kış olmalı… Üşümeli insan… Alnını buğulanmış cama dayayıp seyre dalmalı sokakları, kaldırım kenarlarında su ile akıp giden sarı yaprakları, etrafı saran beyazı…
Beyaz demişken… Çok ama çok uzun zaman oldu kartopu oynamayalı ya da kardan adam yapmayalı. Kısacası karın keyfini çıkarmayalı….Uzun zamandır o etrafı sarıyor ve ben sadece seyredebiliyorum.
Kar bir kez yere düşmeye görsün…. Düşen karı ziyan etmemek için büyük bir uğraş içerisine girecek olan çocuklar sarardı etrafı… Kartopu savaşlarına ve kardan adam yapma telaşına fazla dayanamazdı anaların ördüğü yün eldivenler… Birkaç kez kartopu yapmaya gör, kar topak topak eldivene yapışmaya ve yavaş yavaş parmaklar buz tutmaya başlardı. Parmaklar ıslanan eldivenin verdiği acıya dayanamayacak hale gelene kadar inatla, neşe içerisinde yılmadan kar toplamaya devam ederdi yün eldivenli çocuklar… Sonra ıslanan o yün eldivenler çıkarılıp montların ceplerine sokulurdu. Bunun acısı ise eve dönerken buz tutmuş elleri biraz ısıtabilmek için montun cebine sokulduğunda çıkardı:)
Benim hiç deri eldivenim olmadı… Gerçi hiçbirimizin olmadı… Bir tek Akif’in vardı. Ona da dedesi yurt dışından hediye getirmişti… O yaşlarda hala sahip olduğumuz paylaşma güdüsüyle sıra ile giyerdik bu deri eldiveni ve ısıtırdık buz tutmuş parmaklarımızı… Ama ne yalan söyleyeyim ben daha çok severdim yün eldivenlerimi. Çünkü yün eldivenlerle karı top haline getirebilmek daha kolaydı. Deri eldivenlerde parmaklar arasından kar kayıp düşerdi:)
Hey gidi:) Çok kardan adam yaptım, bir o kadar da yarım bıraktım. Allah’tan “yemeğini bitir sakın yarım bırakma yoksa ağlayıp peşine düşer” gibi saf yalanlar; yarım bırakılan kardan adamlar için geçerli değil! İstemem öyle peşimde kardan adam falan…. Çünkü erkek egemen bir yapıya sahip olduğumuz için kardan kadın yok, kardan adam var. Ne işi var havuç burunlu adamın peşimde…
…………………………………………………………………………………………………...
Gerçekten neden hiç kardan kadın yok? Tamam, olay abartılıp mini etekli, makyajlı olsun falan demiyorum ama kardan kadın neden yapılmaz? Bak taktım şimdi kafaya:) Buldum… Sanırım kardan kadının eriyip yok olmasından korkulduğu için hiç yapılmıyor. Bir an düşünsenize… “ Ya abi, fıstık gibi kadının sol bacağı eridi. Koş abi koş bari gerdanını kurtaralım. “ ( Bunları ne diye araya serpiştiysem artık sebebini ben de bilmiyorum, hep havuç burunlu adam yüzünden oldu…)
………………………………………………………………………………………………
Ne anlatacaktım ya…Heee! Zor iştir kardan adam yapmak. Öncelikle malzemeyi temin etmek gerekir. Kar sorun değil ancak burun için havuç, gözler için kömür ve sanki üşüyormuş gibi bir de atkı ile bere bulmak gerekir. Ayrıca kardan adam yapılırken bu malzemeleri nereye kullanacağını bilmeyenler için aşağıda ki malum şarkının hep bir ağızdan söylenmesi şarttır:)
Kardan adam yapalım
Burnuna havuç takalım
Üşüyor bu havada
Boynuna atkı saralım
Kardan adam yapalım
Gözüne kömür takalım
Üşüyor bu havada
Şapkayı giydir başına
( Hadi itiraf edin… Sözleri okurken ezbere bildiğiniz bu şarkıyı mırıldanmadınız mı? İçinizde bir özlem oluşmadı mı? Ya da bende mi bir gariplik var:) )
Özledim… Karlarda yuvarlanan çocuk olmayı, bir arkadaşımın başını kara gömmeyi, el ve ayaklarımın bir parçası olan parmak uçlarımın üşümesini, kardan adamın sertleşmiş başının orta yerine havucu zorla tıkmayı, kartopunu ve yün eldivenlerimi…
Okul sıralarında bizlere ezberletilen malum deniz kıyısına paralel olan dağlardan esen rüzgarın taşıdığı sert yağmurdan kar ile buluşmanın yakın olduğunu anlıyorum. Ama yine sadece seyretmek düşecek bana onu da biliyorum…
Kalın sağlıcakla… İki dünya saadeti dileklerimle… TuRK…
Beyaz demişken… Çok ama çok uzun zaman oldu kartopu oynamayalı ya da kardan adam yapmayalı. Kısacası karın keyfini çıkarmayalı….Uzun zamandır o etrafı sarıyor ve ben sadece seyredebiliyorum.
Kar bir kez yere düşmeye görsün…. Düşen karı ziyan etmemek için büyük bir uğraş içerisine girecek olan çocuklar sarardı etrafı… Kartopu savaşlarına ve kardan adam yapma telaşına fazla dayanamazdı anaların ördüğü yün eldivenler… Birkaç kez kartopu yapmaya gör, kar topak topak eldivene yapışmaya ve yavaş yavaş parmaklar buz tutmaya başlardı. Parmaklar ıslanan eldivenin verdiği acıya dayanamayacak hale gelene kadar inatla, neşe içerisinde yılmadan kar toplamaya devam ederdi yün eldivenli çocuklar… Sonra ıslanan o yün eldivenler çıkarılıp montların ceplerine sokulurdu. Bunun acısı ise eve dönerken buz tutmuş elleri biraz ısıtabilmek için montun cebine sokulduğunda çıkardı:)
Benim hiç deri eldivenim olmadı… Gerçi hiçbirimizin olmadı… Bir tek Akif’in vardı. Ona da dedesi yurt dışından hediye getirmişti… O yaşlarda hala sahip olduğumuz paylaşma güdüsüyle sıra ile giyerdik bu deri eldiveni ve ısıtırdık buz tutmuş parmaklarımızı… Ama ne yalan söyleyeyim ben daha çok severdim yün eldivenlerimi. Çünkü yün eldivenlerle karı top haline getirebilmek daha kolaydı. Deri eldivenlerde parmaklar arasından kar kayıp düşerdi:)
Hey gidi:) Çok kardan adam yaptım, bir o kadar da yarım bıraktım. Allah’tan “yemeğini bitir sakın yarım bırakma yoksa ağlayıp peşine düşer” gibi saf yalanlar; yarım bırakılan kardan adamlar için geçerli değil! İstemem öyle peşimde kardan adam falan…. Çünkü erkek egemen bir yapıya sahip olduğumuz için kardan kadın yok, kardan adam var. Ne işi var havuç burunlu adamın peşimde…
…………………………………………………………………………………………………...
Gerçekten neden hiç kardan kadın yok? Tamam, olay abartılıp mini etekli, makyajlı olsun falan demiyorum ama kardan kadın neden yapılmaz? Bak taktım şimdi kafaya:) Buldum… Sanırım kardan kadının eriyip yok olmasından korkulduğu için hiç yapılmıyor. Bir an düşünsenize… “ Ya abi, fıstık gibi kadının sol bacağı eridi. Koş abi koş bari gerdanını kurtaralım. “ ( Bunları ne diye araya serpiştiysem artık sebebini ben de bilmiyorum, hep havuç burunlu adam yüzünden oldu…)
………………………………………………………………………………………………
Ne anlatacaktım ya…Heee! Zor iştir kardan adam yapmak. Öncelikle malzemeyi temin etmek gerekir. Kar sorun değil ancak burun için havuç, gözler için kömür ve sanki üşüyormuş gibi bir de atkı ile bere bulmak gerekir. Ayrıca kardan adam yapılırken bu malzemeleri nereye kullanacağını bilmeyenler için aşağıda ki malum şarkının hep bir ağızdan söylenmesi şarttır:)
Kardan adam yapalım
Burnuna havuç takalım
Üşüyor bu havada
Boynuna atkı saralım
Kardan adam yapalım
Gözüne kömür takalım
Üşüyor bu havada
Şapkayı giydir başına
( Hadi itiraf edin… Sözleri okurken ezbere bildiğiniz bu şarkıyı mırıldanmadınız mı? İçinizde bir özlem oluşmadı mı? Ya da bende mi bir gariplik var:) )
Özledim… Karlarda yuvarlanan çocuk olmayı, bir arkadaşımın başını kara gömmeyi, el ve ayaklarımın bir parçası olan parmak uçlarımın üşümesini, kardan adamın sertleşmiş başının orta yerine havucu zorla tıkmayı, kartopunu ve yün eldivenlerimi…
Okul sıralarında bizlere ezberletilen malum deniz kıyısına paralel olan dağlardan esen rüzgarın taşıdığı sert yağmurdan kar ile buluşmanın yakın olduğunu anlıyorum. Ama yine sadece seyretmek düşecek bana onu da biliyorum…
Kalın sağlıcakla… İki dünya saadeti dileklerimle… TuRK…
YORUMLAR
Kardan kadın yapmak mı:)) O kadar kolay mı ya? Eriyen hangi parçamızı toplayacaksınız;)
Eskisi gibi kar yağmıyor buralara. Dağlarda görüyoruz ancak ve şehre gelene kadar o kar yağmur oluyor:( Hatta yağmur bile olamıyor, arada çisenti şeklinde yağıyor işte.
Yazı ben de sevmiyorum. Kar'ı seviyorum ama ilk yağdığı bir kaç günde seviyorum sonrası yolların hali berbat, görüntü berbat. En güzeli yağmur. Sürekli yağsa hiç şikayet etmem ama dışarıda çalışmak zorunda kalan insanları da düşününce benim için keyif olanın, onlar için zulüm olduğunu anlayabiliyorum.
Kar yağdığında kendine bir tek günü ayır bence. Belki çocukluğunda ki gibi olmayacaktır, ama yaşlandığında en azından orta yaşında yaptıkların yeni bir hatıra olarak kalacaktır;)
Başlığa bakınca soğuk, ama okuyunca insanın içini bir bardak çay kadar ısıtan sıcacık bir yazı. Sağol canım.