Bir Ankara sabahı...
04 Ocak 2013, 16.53 A- A+Bir Ankara sabahı...
Belli ki aceleyle çıkmışım, esmiş kafam dalmışım yollara, yollar beni
sürüklemiş ve o bilinmez günlerime buruşturup atmış.
Elimde bir ceket, soğuk, üşüyorum…Hemen bir sigara yaktım, bir tane daha, bir tane daha…İçimden küfrettim bir ara kendime “bu soğukta ne yapıyorum” diye…
-Metro bileti nereden alınır?
-Şu yolu takip et, hemen sağda; yalnız söyle tek yön olduğunu…
Galiba zor atmıştım Cebeci’ye kendimi…Yol uzadı da uzadı...
Ankara karlarını saklamış belli ki; eskiden buralara çok yağardı. Anakara’ya ilk geldiğimde Ulus’ta buzda kaymış ve düşmüştüm. Canım o kadar yanmıştı ki, ağlamamak için çok üşüyor numarası yapıp atkımı gözlerime sıkıca kapatmıştım.
Abidinpaşa…Dikimievi'nin bittiği yerde, uzunca bir yokuşla başlıyor.
Ellerimi cebime soktum, kafamı göğsüme iyice sokuşturdum ve bu yol hiç bitmesin diye yalvararak; korkularıma, özlemlerime, aşkıma, utancıma, sebepsiz ayrılığıma doğru utangaç gözlerimle ilerlemeye başladım…
Sana geldim dedim içimden sevgilime, içim kan ağladı.
“Eğer tam yokuşu çıkıp da bizim eve gitmek istersen, bir beş dakika kadar yürümen gerekir.” Kendime evi tarif ediyordum. Bilmeden, görmeden yürüdüm sanki…
Yürüdükçe canım yandı, Bu bakkal hiç olmasaydı şurada dedim; şu sokak, şu yol hiç olmasaydı, sen hiç olmasaydın keşke, ben hiç olmasaydım…
Yine de yürüdüm; umutlarımı, hayallerimi, bıraktığım yerde kalan eskilerimi toplama umuduyla yürüdüm. Yürüdükçe küçüldüm, eski bir çaput kadar değersiz, anlamsız ve pis hissettim kendimi…
Ne çabuk bitti şu yol, ne çabuk da geldim şu eve. Baktım ve baktım…Baktıkça yüreğimin yükseldiğini, sonra tekrar yere düştüğünü ve her defasında acıdan kıvrandığımı hissettim…
Ayak izlerini aradım, havayı öyle içime çektim ki belki senden bir şey kalmıştır diye… Oturdum apartman kapısının önüne, artık üşümüyordum…Kafamı ellerimin arasına aldım, saçlarımı yolarcasına çekiştirdim, canım acıdıkça hafifledim…Gel dedim aşağıdayım…gel sevgilim aşağıdayım dedim, haykırdım, bekledim bekledim ama gelmedin. Evde mi yoktun…nerdeydin..nereye gitmiştin…
Boş bir evin önünde dolu gözlerle geçmişi aradım.
Ankara! Biten alınlarımı artık gerçeğe dönüştüremez misin…
Bir Anakara sabahıydı; delirmiş gibi koşarken Abidinpaşa’ya, tökezledim ve düştüm bir kapının önüne…Canım yandı ağladım, ağladıkça canım yandı…
YORUMLAR
Sevdaymışsın konakladığın rüzgârlarda
Oysa sen yalansın Ankara
Sokaklarında adım başı
Ayrılık nidaları
Sen katilsin Ankara
Sana dökülen satırlarım gecelerinden kara
Sen avuçlarımda iki damla kan
Salaş yalvarmalarımın faili
Koynumda sakladığım isyan
Ankara, Ankara
Sen miadıydın bir zamanlar aşkın
Şimdi paslı soğuklarda ölüm tadın
Geçmiş yalanıdır hatıraların
Kapatın kapılarını üstüme zamanın
Kalmasın içimde hicranı hiçbir aşkın…
(alıntı)
yapacak bişey yok dark. biten anıların artık bi daha yaşanmaz. yaşlı gözlerle behzat ç. izlemeye devam...