Merhabalar. Öncelikle sizin ve oğlunuzun başından geçmekte olan bu olay için üzüldüğümü bildiririm. Benim bir yakınımında başına buna benzer bir olay gelmişti ve vatandaşlık haklarımızı kullarak M.E.B. e gittik soruşturma açıldı v.s. ama sonuç sevindirici oldu. Şimdi siz o okulun müdürüne gitseniz o müdür tabikide öğremenini savunacaktır. Bu üzücü olaydan öğretmenin haberi varda müdürün yokmu sizce ? Bu tür olaylar çok yaşanır oldu günümüzde bence benim nacizane fikrim ve önerim en iyi bildiğiniz doğru ne ise onu uygulayın. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması dileğiyle...
Umut201 yazınızı içim acıyarak okudum. Size sadece empati yapmadım "sempati" de duydum.Yani olayı başından sonuna kadar sizin gibi hissettim.Ne yazık ki o yaşlarda" akran zorbalığı" oldukça yaygın görülüyor.Bence sevgili umut201 bu olay için yöntemlerinizi belirlerken oğlunuzun " bana süt çocuğu derler" korkusunu çok ön plana çıkartmayın derim. Çocuklar zaten ona fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamışlar ve uygulamaya da devam edecek gibi görünüyorlar. Bu nedenle öncelikle okul yönetimi ile işbirliği yoluna gitmelisiniz. O öğretmenin doğru kişi olmadığı konusundaki endişelerinize katılıyorum. Olayın çok yönlü bir şekilde araştırılması çocuklar arasındaki ilişkilerin ayrıca varsa o öğretmen ile çocukların özel bir ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor.Bunun yanı sıra bir avukat ile konuşarak onun önerilerini dikkate almanızın çok yararlı olacağını düşünüyorum. Size sabır, güç kuvvet ve soğukkanlılık diliyorum. Sevgilerimle.
sayin umut201 yazinizi okudum inanki caresizligin ne kadar zor bisey oldugun bi kez daha anladim. bizim ülkemizde nedense gösteris, güc göstergesi, bu yüzden sozyellesemiyoruz. kalip bu kaliptan cikamiyoruz.okul okul tahsil tahsil bu kisileri okumus l diye adam sifattina koyuyolar. kesinlikle okumaktan yanayim bunu asla aksi bi düsüncegem yok. beni tepkim cocugunuz döven cocuklara ve aylelerin icin söylüyorum okumus diye onlari adam yerine koyarlar ilerde. ve bunlarada sahip cikan ögretmenler müdürler neden onalrin gücleriyle ayakta durmak icin. bence size tafsiyem bu olayi sineye cekmeden mutlaka duyarli bi devletimiz vardir. bence bu yazinizi onlarada iletin. bu bakan olur, basbakan olur, cumhurbaskani olur, umarim güzel bi sonusla evladinizin acisina böyle melhem olursunuz saygilarimlaaa.....
yaşadığınız bu üzücü ve yıpratıcı olayı içim ezilerek okudum ve şunu farkettimki artık bu tür olaylarla karşılaştığımız zaman şaşırmıyoruz artık sadece üzülmekle kalıyoruz yani alışkanlık boyutunda sıkça yaşanan vahim vakalar olmuş ne acı.artık daha fazla ebeveyn ve çocuk yara almaması için kesinlikle tepkisiz kalınmaması gereken bir konudur ve sonuna kadar hakkınızı arayın derim.saygılar
Yaşadıklarınız çok kötü olsa da, yapabileceklerinizi düşünüyorum. Bence ilk olarak, okul müdürünü uyarmakta fayda var. Okul yönetimi için yapılmış bir şikayet, onun yönetici notunu kıracağı için, sonrasın da size serzenişte bulunup sizin de notunuzu bir şekilde kırmak isteyebilir. Yani çocuğunuzun... Eğer yönetime yaptığınız şikayetten sonuç alamazsanız o zaman ilçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bir dilekçeyle başvuru yapabilirsiniz. Çok kısa sürede size döneceklerdir. Sizi başka bir okula davet edip,şikayet gerekçelerinizi dinlerler. Ve öğretmen için yaptığınız şikayeti sadece okul müdürü bilir.
Her ne olursa olsun hakkınızı aramanız çocuğunuz içinde iyi bir örnek olacaktır. Bu arada o öğretmeni neden sevmediklerini de çok iyi anladık. Çok yazık!
Bunlar halledilmeyecek şeyler değilde, çocuğunuzun ruhunda bıraktıkları yarayı iyi etmek biraz zaman alacak gibi. Çok geçmiş olsun, bununla geçmiş olsun..
Yaşadığınız şeye üzüldüm ama sessiz kalırsanız sizin çocuğunuz ve onun gibi belki de niceleri buna yaşamaya devam edecek. Öncelikle çocuğunuza başkalarının hakkında söylediklerinin çok önemli olmadığını anlatmaya çalışın. Okul müdürünün de bu konuda bilgisi olmalı ve kesinlikle disiplin kurulunun çalışmasını isteyin. günümüzde adı sadece disiplin kurulu olan ama işlevini yitirmiş bir bölüm var. Eğer bu kurul çalıştığını hissettirirse okullarda bu yarz şiddetin azalacağı kanısındayım
bu ülkede böyle malesef.. okul müdürü bi akrabanız olsaydı o çocukları atarlardı okuldan. ama tanıdığınız olmadığı için bir şey yapamıyorsunuz. dayı'n olmadı mı hep sen suçlusun. Allah yardımcınız olsun.
yapacağınız hemen her türlü girişim bu sorunu muhtemelen çözemeyecektir. dayak sona erse bile psikolojik şiddet devam edecektir. çocukluk ve gençlik tecrübelerime dayanarak size çözümü söylüyorum. birinci çare oğlunuzun okulunu değiştirmek. ki buda çözüm olmayabilir. ikinci ve en etkili çözüm oğlunuzun o üç çocuğu dövmesi. tek başına gücüde yetmeyeceği için işe önce oğlunuzu bir dövüş sporları kursuna yazdırarak başlamalısınız. sonrada cebine biber gazını koyup sırtını sıvazlayıp okula yolcu etmelisiniz. sonrada koltuğunuza kurulup müdür beyden gelecek olan "okula gelebilirmisiniz oğlunuz üç çocuğu haşat etti" telefonunu bekleyebilirsiniz.
Bir annenin ya da babanın en en en çok etkileneceği olaylardan biri bu umut201. Çaresi tabii ki var. Birincisi, oğlunuza bunu iyi anlatmak. Sizin her durumda yanında olduğunuzu hissettirmek( ki en güzelini yapıyorsunuz zaten, konuşmak, okşamak ve susmamak). Baba da güven sembolü olarak devreye girmeli konuşmalı onunla. Size, her durumda güven duyacağını bilmesi, anlaması açısından. Bu, olayın sizinle ve çocuğunuzla gelecekte yaşayacağı her sıkıntının nasıl giderileceğine rehber de olacak.
Gelelim okuldaki soruna. Mimli denilen o çocuklar sorunlu olabilir, bu okuldaki her veliyi, her eğitimciyi ilgilendiren bir şey yani. Asıl mesele, birlikte hareket edip; olayı hiç biri, başta sizin çocuğunuz olmak üzere, hiç biri zarar görmeden halletmek.
Hukuktan önce, işin psikolojik boyutu bulunup halledilebilir bu konu bence.
Bu anlamda, her okulda olduğunu sandığım PDR uzmanı devreye sokulmalı. Bütün çocukları aynı anda almaz o uzman kişi, tek tek konuşur , asıl sorunu bulur, görevi de budur. Gerekirse çocuğunuzun ( belki de hiç çaktırmadan ona) bir çocuk ve ergen psikoloğu ile konuşmasını sağlayın.
Nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ama bu çok gerekli bir ihtiyaç şu anda. Bu izin derinleşmemesini sağlar çocuğunuzda. Kendinde hata olmadığını, bazı insanların sorunlu olduğunu ve bunun halledilebilir bir şey olduğunu anlaması bakımından.
Sizin çok duyarlı bir anne olduğunuz yazıdıklarınızdan o kadar belli ki, en iyi psikoloğu sizsiniz şu anda. yine de uzman yardımını hafife almayın.
Üzülmeyin ( demesi kolay değil biliyorum) , üzüldüğünüzü de ona hissettirmeyin.
Sevgilerimle.
Ataya.
Beni gerilere götürdünüz. Üzülerek, isyan ederek okudum.
Bu olaylar, ne yazıkki eskiden beri var ve giderek toplum adına daha da endişe verici boyutta artıyor.
O yaşlardaki çocuklar, doğalarından gelen dürtülerle toplum içinde görünme çabasıyla bazı davranışlara giriyorlar; kimi derslerinde, kimi sosyal aktivitelerde başarıyı seçip sivrilmeye yönelirken ne yazık ki, gerek izledikleri diziler -Kurtlar Vadisi bu konuda en kötü örnektir, diziden sonra çocuklarımız birer Polat havasına bürünmüştür özenerek.- gerek oynadıkları bilgisayar oyunlarıyla küçük çete reisliklerine soyunmaktadırlar. Balığın baştan koktuğunu da vurgulamak isterim...
Ne yazık ki, bizlerin "Aman kimseyle kavga etme, dövüşme, kimseye vurma." telkinleriyle sokağa yolladığımız çocuklarımız, tam tersini öğütleyen "Vur, çarp, dayak yersen bir de ben döverim seni." öğütleriyle beslenen çocuklarla aynı ortamdayaşamak zorundalar...
Çare ne peki? Yorumlara baktığımda sessiz kalmama konusunda ortak fikirde olduğumuzu gördüm. Zamanında, 2 öğretmen ve bir gurup öğrenci ile alakalı bu tip girişimlerim olmuş ve olumlu sonuçlar almıştım. Okul Müdürü, İl Milli Eğt. Müdürlüğü, Valilik, o üç çocuk ve onların ailelerine ulaşıp konuşmanızı öneririrm.
Bu arada bir öneri daha: Oğlunuzu, bir savunma sporu öğrenmesi için kursa yazdırın. Korkmayın, oralarda saldırıp dövüşmeyi değil kendini ustaca savunmayı öğrenecektir. Bu sporların çoğunda ayrıca önemli ölçüde hümanist felsefe de aşılanmaktadır. Tabii buna siz de onunla sürekli konuşarak katkı sağlamalısınız.
Bu kurslarda başarılı olması, çocuğunuzun, sarsılmış olan-çok çok önemli- kendine olan güvenini sağlamakta çok yararlı olacaktır.
Kolay gelsin.
Mebrur,
yorumunuzu üzelerek okudum. Umarım şakalaştınız ama bu konu şaka kaldıracak şey değil.
Bu "Gemisini kurtaran kaptan" tavrınız, toplumdaki şiddeti içinden çıkılmaz hale gelmesini sağlamaktan başka işe yaramadığı gibi çocuğu da çok mutsuz bir hayata sürükler.
Önerilerinizden biri benim bir önerime benzer görünse de çok çok farklı yerlerde duruyoruz sizinle.
Siz "Dövüş sporu" demişsiniz, ben "Savunma" diyorum.
Bu sporlar, çeşitli adlar altında, çeşitli tekniklerle öğretiliyor, sağlam bir araştırma, uzman sporcu önerileriyle en doğru olanı seçmek çok zor değil.
Umut,
siz ve oğlunuz için en güzel biçimde çözülmesini diliyorum tekrar. Bize de sonuçları yazmanızı rica ediyorum.
O öğretmeni bi yerde yakalayıp ağzını burnunu kırardım, yeterince akıllıysa "neden" diye sormazdı.
Aslında sizde de hata var sırf tanıyorsunuz diye uzman olmayan birine konuyu açmamalıydınız.Atayanın da belirttiği gibi her okulda bir rehber öğretmen var diye biliyorum. Eminim ki daha uygun daha zararsız bir çözüm yolu bulurdu. Hiç olmadı, o üç çocuğu bu kadar cesaretlendirmezdi. Onlar da çocuk, doğru/yanlış bir şekilde kendilerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Sat agraha nın bahsettiği kursları biliyorum, bizzat tecrübe de etmişliğim vardı çocukken(shaolin, wing chug, karate, judo vs seçerseniz daha da iyi, "yaşasın adam dövebilecem artık" diye gittiğim shaolin kung-fu dan felsefeye merak sararak ayrılmıştım:) ),Yani o yerler hakkında ne söylüyorsa doğrudur. Bence sizde katılın o kurslara, lazım olur... :)
çok zor durumdasınız eger bu sorunu çözdüyseniz ltfn bunuda bize bildirin benim yegenimin böyle bi sorunu oldu sorun yaratanla ve annesiyle görüştüm eh biraz tehdit vardı konuşmalarımda ama sorunda bitti spora göndermenizde evet care olabilir güvende gelir cocugunuza
Sayın umut201 ;
Öncelikle merhaba yazınızı okurken bir annenin içten içe haykırışlarını duyar gibi oldum.
Çocuğunuz ve birçok çocuğumuzun okul hayatlarında karşılaştığı olaylardan bir tanesini yazınıza aksettirmişsiniz.Şunu söylemek isterimki bu tür şiddet eylemlerini yapanlar kadar göz yumanlarda suçlu konumunda bulunmaktadır.
Öğretmenin öğrenciye şiddet uygulaması Ceza Yasası'na (TCK) göre suçtur. Üstelik bu yalnızca fiziksel şiddet değil. Bağırmak, korkutmak, aşağılamak da şiddet kapsamında.
Ayrıca öğrenciye yönelik şiddete tanık olan ya da bundan haberdar olan öğretmenler, diğer kamu görevlileri de bu durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadırlar.
Bildirmeyene iki yıla kadar hapis cezası istemi ile yargılanma yolu açık tutulmuştur.
TCK'nin "Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" başlıklı 279. maddesi'nce
"Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
( İlgili kanun Maddeleri Aşşağıdaki Linkte tarafınıza sunulmuş olup suçun içeriği ve niteleğince ilgili makamlara başvuruda bulunabilirsiniz..)
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.5237&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=
Saygılar..
Yazınız
çok önemli, keşke paragraf geçişlerini ayarlasaydınız, gözüm yoruldu.
Haklarını
arama kısmını geçin, kesinlikle bir sonuç alamazsınız. Çocuğunuzun kendine olan
öz güveni gelmesi şart, bunun üzerine çalışın. Çocukta eksik olan yönleri açığa
çıkarmazsanız ilerisi için hoş olmayan sonuçlar meydana çıkar. Bazı meziyetler
doğuştan değildir. Zamanla onları çalışarak elde edersin.
Her gün
tv lerde çocukları olumsuz yönde etkileyen dizilere bakılırsa şaşmamak gerekir.
Kendilerine rambo bıçağı Polat bıçağı ya da onun bunun gibi tokat atma taktiklerini
kendi akranları üzerinde denemekten geri kalmıyorlar.
Önce
en sondan başlamak istiyorum. ‘’Öğretmen’’ den öğretmene fark vardır. Benim de
kızım farklı bir durumla karşılaştı. Öğretmeni bayandı ve bir dönem boyunca
elinde tutup dışarıda dolaştırdığını söylesem abartı olmaz.
Kısa bir örnek vermek istiyorum. Askerde bir
arkadaş vardı. Girdiği tüm kavgalardan dayak yiyip ağlıyordu. Bir gün
sorduğumda ‘’ben hayatımda hiç kimseyle kavga etmedim’’ demişti.
Ben yatılı
okuldan okudum inan anam-babam da yanımda değildi. Kavga etmediğim gün, dayak yemediğim
gün, dayak atmadığım gün en şanslı günümüzdü.
Babasının
rolü burada çok önemlidir. Çocuğun küçük olması anne şefkatiyle yaklaşmanız, annelik
duygularını sayarsak, geri kalmanız düşünülemez. Daha çok babasının ön plana çıkması
iyidir. Maça götürsün, elinde tutup dolaşsın, balık tutmaya gitsin. Yani anlayacağınız
babasıyla daha fazla zaman geçirsin ‘’süt kuzusu’’ ‘’ana kuzusu’’ psikozundan kurtulmak
açısında faydalıdır. Yoksa o dayak yer ağlar, sizde yediği dayaklara
ağlarsınız.
Bakın
burası çok önemli ben oğlunuzu kavgacı bir kimlik kazandırın demiyorum.
Özgüvene bağlı, öfke kontrolü için bir spor yapsın, hem bedenini, hem zihnini
geliştirme açısında çok faydası olacaktır.
Bırakın
okuldaki çocukların ne dediği, siz eğer onlara göre hareket ederseniz onlar her
defasında kendilerini farklı geliştirirler. Siz çocuğunuz öyle bir konuma
getirin ki akranlarının ağzı açıkta kalsın. Bu sefer onlar ona ayak uydurmaya
çalışırlar…
Yazıyı sabah okudum , yorumu yazıp yazmama konusunda çok tereddütlerim vardı ama yazıp kurtulayım. Tereddütüm ve de korkum şundandır , insanlara soru sormaktan çok korkuyorum gelecek cevap bazen üzücü olabiliyor karşıdaki için. Affınıza sığınarak sormak istiyorum , evin reisi bu konu hakkında neler yapıyor ? Bence asıl görev onun , çocuk ileride aslan babam nasıl diyecek ki şimdi olaylara el atmazsa ?
Kendimden ufak bir örnek okul hayatım boyunca hiç bir arkadaşımdan dayak yemedim o zamanlar abim korurdu beni sadece bir kez öğretmenden dayak yedim oda ilk ve son oldu o da babam sayesinde.
Dip not: Umarım üzüleceğim bir cevap gelmez.
Bu olay Cuma günü yaşandı. Pazartesi günü ne yapacağımı düşünüyorum. Müdüre mi gitmeliyim. Yoksa vatandaşlık haklarımı kullanıp İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne mi..
ilçe emniyet müdürlüğüne git
Bu bloğumu yazdıktan sonra çok fazla eksiklerim olduğunu gördüm. Buna sebep ise yorum yazan arkadaşlarımın kafalarında oluşan soru işaretleriydi. Merak edilen bu düşüncelere ki umarım bazılarını atlamam, cevap vermek istiyorum. Belki oğluma evde bir süt kuzusu gibi davranıldığını hissettirdim. Bunun tam aksi bir davranış içinde olduğumuzu söylemeliyim. Oğlum iyi bir takımın alt kadrosuna gitmektedir. Hayatını futbol üzerine kurmuş bile diyebiliriz. Bu yüzden tuttuğu takımın maçlarına babasıyla beraber gittiği gibi bazen ailece de gideriz. Babasıyla çok şeyi paylaştığını söyleyebilirim. Bir o kadar güvendiğini de. Belki bloğumda herşeyi tek başıma göğüslüyor gibi gösterdim ki bu büyük bir hataydı. Bunu da lütfen blog yazma acemiliğime verin..
Ama yorum yazan arkadaşlarımdan bir eksiğimizi öğrendim. Bu da bir savunma sporuna gitmesi gerektiği.
Gün içinde pek çok arkadaşıyla diyaloğa girdim. Oğlumun derslerinin hepsi 100 olmasa da başarılı bir çocuk olması yüzünden bunları yaşadığını farkettik. Oğlumu yaşıtlarından bir yaş küçük okula gönderdik. Ana sınıfındaki zekasına bağlı olarak öğretmeninden bu şekilde bir yol gösterilmişti. Şu an yaşıtlarıyla aynı sınıfı paylaşmadığı için şiddete maruz kalıyor ne yazıkki..
Yorum yazan her arkadaşıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Olumlu düşüncelerinin hepsinden yararlanacağım. Buna inanmanızı rica ediyorum. Ve sonucu burada, kendi yazmış olduğum bu bloğumda elbette belirteceğim. Aksi halde öylesine yazılmış bir blogdan farkı kalmayacak bu yazdıklarımın.
Yazılanlardan dolayı içimin rahatladığını bilmenizi isterim. Buna vesile olan her arkadaşıma da tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla..
ergenlik çağlarında delikanlılık hissi ağır bastıgından bir babanın arkasına sığınmak ağır gelir gence. Ama ilerde anlar babalık hissiyatını. O yüzdendir ki biz ebeveynler ne olursa olsun hem arkasında hem önünde olmalıyız ki bu kim olursa olsun koruma iç güdüsüdür kardeşim. Siz bir baba olarak elbetteki koryacaksınız da savunacaksınız da. Sessiz kalmak değildir çözüm. Saygılar tekrar
YORUMLAR
Her ne olursa olsun hakkınızı aramanız çocuğunuz içinde iyi bir örnek olacaktır. Bu arada o öğretmeni neden sevmediklerini de çok iyi anladık. Çok yazık!
Bunlar halledilmeyecek şeyler değilde, çocuğunuzun ruhunda bıraktıkları yarayı iyi etmek biraz zaman alacak gibi. Çok geçmiş olsun, bununla geçmiş olsun..
yapacağınız hemen her türlü girişim bu sorunu muhtemelen çözemeyecektir. dayak sona erse bile psikolojik şiddet devam edecektir. çocukluk ve gençlik tecrübelerime dayanarak size çözümü söylüyorum. birinci çare oğlunuzun okulunu değiştirmek. ki buda çözüm olmayabilir. ikinci ve en etkili çözüm oğlunuzun o üç çocuğu dövmesi. tek başına gücüde yetmeyeceği için işe önce oğlunuzu bir dövüş sporları kursuna yazdırarak başlamalısınız. sonrada cebine biber gazını koyup sırtını sıvazlayıp okula yolcu etmelisiniz. sonrada koltuğunuza kurulup müdür beyden gelecek olan "okula gelebilirmisiniz oğlunuz üç çocuğu haşat etti" telefonunu bekleyebilirsiniz.
Bu olaylar, ne yazıkki eskiden beri var ve giderek toplum adına daha da endişe verici boyutta artıyor.
O yaşlardaki çocuklar, doğalarından gelen dürtülerle toplum içinde görünme çabasıyla bazı davranışlara giriyorlar; kimi derslerinde, kimi sosyal aktivitelerde başarıyı seçip sivrilmeye yönelirken ne yazık ki, gerek izledikleri diziler -Kurtlar Vadisi bu konuda en kötü örnektir, diziden sonra çocuklarımız birer Polat havasına bürünmüştür özenerek.- gerek oynadıkları bilgisayar oyunlarıyla küçük çete reisliklerine soyunmaktadırlar. Balığın baştan koktuğunu da vurgulamak isterim...
Ne yazık ki, bizlerin "Aman kimseyle kavga etme, dövüşme, kimseye vurma." telkinleriyle sokağa yolladığımız çocuklarımız, tam tersini öğütleyen "Vur, çarp, dayak yersen bir de ben döverim seni." öğütleriyle beslenen çocuklarla aynı ortamdayaşamak zorundalar...
Çare ne peki? Yorumlara baktığımda sessiz kalmama konusunda ortak fikirde olduğumuzu gördüm. Zamanında, 2 öğretmen ve bir gurup öğrenci ile alakalı bu tip girişimlerim olmuş ve olumlu sonuçlar almıştım. Okul Müdürü, İl Milli Eğt. Müdürlüğü, Valilik, o üç çocuk ve onların ailelerine ulaşıp konuşmanızı öneririrm.
Bu arada bir öneri daha: Oğlunuzu, bir savunma sporu öğrenmesi için kursa yazdırın. Korkmayın, oralarda saldırıp dövüşmeyi değil kendini ustaca savunmayı öğrenecektir. Bu sporların çoğunda ayrıca önemli ölçüde hümanist felsefe de aşılanmaktadır. Tabii buna siz de onunla sürekli konuşarak katkı sağlamalısınız.
Bu kurslarda başarılı olması, çocuğunuzun, sarsılmış olan-çok çok önemli- kendine olan güvenini sağlamakta çok yararlı olacaktır.
Kolay gelsin.
yorumunuzu üzelerek okudum. Umarım şakalaştınız ama bu konu şaka kaldıracak şey değil.
Bu "Gemisini kurtaran kaptan" tavrınız, toplumdaki şiddeti içinden çıkılmaz hale gelmesini sağlamaktan başka işe yaramadığı gibi çocuğu da çok mutsuz bir hayata sürükler.
Önerilerinizden biri benim bir önerime benzer görünse de çok çok farklı yerlerde duruyoruz sizinle.
Siz "Dövüş sporu" demişsiniz, ben "Savunma" diyorum.
Bu sporlar, çeşitli adlar altında, çeşitli tekniklerle öğretiliyor, sağlam bir araştırma, uzman sporcu önerileriyle en doğru olanı seçmek çok zor değil.
Umut,
siz ve oğlunuz için en güzel biçimde çözülmesini diliyorum tekrar. Bize de sonuçları yazmanızı rica ediyorum.
Aslında sizde de hata var sırf tanıyorsunuz diye uzman olmayan birine konuyu açmamalıydınız.Atayanın da belirttiği gibi her okulda bir rehber öğretmen var diye biliyorum. Eminim ki daha uygun daha zararsız bir çözüm yolu bulurdu. Hiç olmadı, o üç çocuğu bu kadar cesaretlendirmezdi. Onlar da çocuk, doğru/yanlış bir şekilde kendilerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Sat agraha nın bahsettiği kursları biliyorum, bizzat tecrübe de etmişliğim vardı çocukken(shaolin, wing chug, karate, judo vs seçerseniz daha da iyi, "yaşasın adam dövebilecem artık" diye gittiğim shaolin kung-fu dan felsefeye merak sararak ayrılmıştım:) ),Yani o yerler hakkında ne söylüyorsa doğrudur. Bence sizde katılın o kurslara, lazım olur... :)
Sayın umut201 ;
Öncelikle merhaba yazınızı okurken bir annenin içten içe haykırışlarını duyar gibi oldum.
Çocuğunuz ve birçok çocuğumuzun okul hayatlarında karşılaştığı olaylardan bir tanesini yazınıza aksettirmişsiniz.Şunu söylemek isterimki bu tür şiddet eylemlerini yapanlar kadar göz yumanlarda suçlu konumunda bulunmaktadır.
Öğretmenin öğrenciye şiddet uygulaması Ceza Yasası'na (TCK) göre suçtur. Üstelik bu yalnızca fiziksel şiddet değil. Bağırmak, korkutmak, aşağılamak da şiddet kapsamında.
Ayrıca öğrenciye yönelik şiddete tanık olan ya da bundan haberdar olan öğretmenler, diğer kamu görevlileri de bu durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadırlar.
Bildirmeyene iki yıla kadar hapis cezası istemi ile yargılanma yolu açık tutulmuştur.
TCK'nin "Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" başlıklı 279. maddesi'nce
"Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
( İlgili kanun Maddeleri Aşşağıdaki Linkte tarafınıza sunulmuş olup suçun içeriği ve niteleğince ilgili makamlara başvuruda bulunabilirsiniz..)
http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.5237&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=
Saygılar..
Yazınız çok önemli, keşke paragraf geçişlerini ayarlasaydınız, gözüm yoruldu.
Haklarını arama kısmını geçin, kesinlikle bir sonuç alamazsınız. Çocuğunuzun kendine olan öz güveni gelmesi şart, bunun üzerine çalışın. Çocukta eksik olan yönleri açığa çıkarmazsanız ilerisi için hoş olmayan sonuçlar meydana çıkar. Bazı meziyetler doğuştan değildir. Zamanla onları çalışarak elde edersin.
Her gün tv lerde çocukları olumsuz yönde etkileyen dizilere bakılırsa şaşmamak gerekir. Kendilerine rambo bıçağı Polat bıçağı ya da onun bunun gibi tokat atma taktiklerini kendi akranları üzerinde denemekten geri kalmıyorlar.
Önce en sondan başlamak istiyorum. ‘’Öğretmen’’ den öğretmene fark vardır. Benim de kızım farklı bir durumla karşılaştı. Öğretmeni bayandı ve bir dönem boyunca elinde tutup dışarıda dolaştırdığını söylesem abartı olmaz.
Kısa bir örnek vermek istiyorum. Askerde bir arkadaş vardı. Girdiği tüm kavgalardan dayak yiyip ağlıyordu. Bir gün sorduğumda ‘’ben hayatımda hiç kimseyle kavga etmedim’’ demişti.
Ben yatılı okuldan okudum inan anam-babam da yanımda değildi. Kavga etmediğim gün, dayak yemediğim gün, dayak atmadığım gün en şanslı günümüzdü.
Babasının rolü burada çok önemlidir. Çocuğun küçük olması anne şefkatiyle yaklaşmanız, annelik duygularını sayarsak, geri kalmanız düşünülemez. Daha çok babasının ön plana çıkması iyidir. Maça götürsün, elinde tutup dolaşsın, balık tutmaya gitsin. Yani anlayacağınız babasıyla daha fazla zaman geçirsin ‘’süt kuzusu’’ ‘’ana kuzusu’’ psikozundan kurtulmak açısında faydalıdır. Yoksa o dayak yer ağlar, sizde yediği dayaklara ağlarsınız.
Bakın burası çok önemli ben oğlunuzu kavgacı bir kimlik kazandırın demiyorum. Özgüvene bağlı, öfke kontrolü için bir spor yapsın, hem bedenini, hem zihnini geliştirme açısında çok faydası olacaktır.
Bırakın okuldaki çocukların ne dediği, siz eğer onlara göre hareket ederseniz onlar her defasında kendilerini farklı geliştirirler. Siz çocuğunuz öyle bir konuma getirin ki akranlarının ağzı açıkta kalsın. Bu sefer onlar ona ayak uydurmaya çalışırlar…
Kendimden ufak bir örnek okul hayatım boyunca hiç bir arkadaşımdan dayak yemedim o zamanlar abim korurdu beni sadece bir kez öğretmenden dayak yedim oda ilk ve son oldu o da babam sayesinde.
Dip not: Umarım üzüleceğim bir cevap gelmez.
Bu bloğumu yazdıktan sonra çok fazla eksiklerim olduğunu gördüm. Buna sebep ise yorum yazan arkadaşlarımın kafalarında oluşan soru işaretleriydi. Merak edilen bu düşüncelere ki umarım bazılarını atlamam, cevap vermek istiyorum. Belki oğluma evde bir süt kuzusu gibi davranıldığını hissettirdim. Bunun tam aksi bir davranış içinde olduğumuzu söylemeliyim. Oğlum iyi bir takımın alt kadrosuna gitmektedir. Hayatını futbol üzerine kurmuş bile diyebiliriz. Bu yüzden tuttuğu takımın maçlarına babasıyla beraber gittiği gibi bazen ailece de gideriz. Babasıyla çok şeyi paylaştığını söyleyebilirim. Bir o kadar güvendiğini de. Belki bloğumda herşeyi tek başıma göğüslüyor gibi gösterdim ki bu büyük bir hataydı. Bunu da lütfen blog yazma acemiliğime verin..
Ama yorum yazan arkadaşlarımdan bir eksiğimizi öğrendim. Bu da bir savunma sporuna gitmesi gerektiği.
Gün içinde pek çok arkadaşıyla diyaloğa girdim. Oğlumun derslerinin hepsi 100 olmasa da başarılı bir çocuk olması yüzünden bunları yaşadığını farkettik. Oğlumu yaşıtlarından bir yaş küçük okula gönderdik. Ana sınıfındaki zekasına bağlı olarak öğretmeninden bu şekilde bir yol gösterilmişti. Şu an yaşıtlarıyla aynı sınıfı paylaşmadığı için şiddete maruz kalıyor ne yazıkki..
Yorum yazan her arkadaşıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Olumlu düşüncelerinin hepsinden yararlanacağım. Buna inanmanızı rica ediyorum. Ve sonucu burada, kendi yazmış olduğum bu bloğumda elbette belirteceğim. Aksi halde öylesine yazılmış bir blogdan farkı kalmayacak bu yazdıklarımın.
Yazılanlardan dolayı içimin rahatladığını bilmenizi isterim. Buna vesile olan her arkadaşıma da tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla..