gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Oğlum...

06 Ocak 2013, 01.08
A- A+

Öğle yemeği için okuldan eve gelen oğlum kapıyı açtığımda yüzüme dahi bakmadı bu kez.

İçime bir sıkıntı çöktü o an. Sabah öperek koklayarak okula gönderdiğim oğlumda bir sorun vardı belli ki. Anne olanlar bilir yüreklerindeki o sıkıntının nasıl olduğunu. Okulda bir şey olduğuna emindim artık. Çünkü hızla odasına gidip, yastığı yüzüne kapatarak hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Yanına gitsem mi, yoksa bırakayım ağlasın sonra mı gitsem yanına düşünceleriyle oda kapısında biraz bekledim kararsızlık içinde. Oğlum ne oldu dediğimde anne sus sus ve git diye hıçkırıklara daha çok boğuldu. İçim sızlayarak bakıyordum. Henüz 13 yaşında. Neler yaşıyor içinde kimbilir. Pek çoğunu anlatmadığı ne fırtınalar yaşıyor ..

Sessizce mutfağa yöneliyorum. Oturuyorum sandalyeye. Hıçkırıklarını duyuyorum. İnsanın canı böyle yanar mı. Oğlum ağlıyor, canım acıyor. Hıçkırıklar yavaşlıyor ve kesiliyor. Anne diye cılız bir ses. Beklediğim o ses zaten, bekliyorum çağırmasını. Koşuyorum odasına. Başı hala yastığının altında gizli. Eğiliyorum yatağının yanına. Ellerini alıyorum avuçlarımın arasına. Okşuyorum, öpüyorum hiç sesimi çıkarmadan. Konuşsam git diyecek gibi geliyor. Yastığının altından çıkarıyor başını.Ela gözleri kıpkırmızı olmuş. Yaşlar hala yanaklarında. Ne oldu bitanem diyorum. Yeniden ağlama kriziyle cevap veriyor bana. Anne beni dövüyorlar. O kelime odadan yüreğime iniyor. Dövüyorlar beni anne. Diyemedim size üzülürsünüz diye. Panik içindeyim o an. Kim, neden, ne zaman nasıl sorularım arka arkaya geliyor. Beni duymuyor bile. Anne neden benim boyum çok uzun değil diyor hıçkırıklar arasında. Ama sen daha ufaksın oğlum diyorum ama beni dinlemiyor bile. Sınıflarında benim de tanıdığım üç iri yapılı ve biraz da tembel  olan çocuklar tarafından dövülüyormuş. Ve benim haberim bile olmadı bundan. Kendime mi kızayım, o çocuklara mı o an. Tamam canım diyorum tamam ben görüşeceğim sınıf öğretmeninle. Olmaz diye bağırıyor olmaz.. Sonra bana süt çocuğu diyorlar. Ne yapayım peki diyorum söyle bana. Bilmiyorum diyor ağlamalar içinde. Sarılıp zorla elini yüzünü yıkıyoruz. Bana söylemenin rahatlığını seziyorum yüzünde. Paylaşması sanki biraz rahatlatmış gibi hissediyorum. Yemeğini zorla yemesini sağladıktan sonra okuluna tekrar yolluyorum. Balkondan arkasından el sallarken ne kadar ufak aslında diye düşünüyorum. Bana mı öyle geliyor bugün.. bilmiyorum.. Ama çok ufak geliyor. Başı önünde, çantası sırtında, ayakları geri geri giderken okula gitmesini içim acıyarak izliyorum.

Ne yapmalıyım. Doğru bir karar vermeliyim. Okulunda görüştüğüm bir öğretmen var. Zaman zaman evime gelen, sohbetimiz olan biri. Ama okulda hiç sevilmeyen, buna rağmen benim pozitif tavrımla sohbetimiz olan bir öğretmen.  Çaldırıyorum hemen telefonunu. Derse girmeden ulaşmalıyım. Hal hatırdan sonra sorunu anlatıyorum. Hiç merak etmeyin siz diyor.

Ne olur konuşun o üç çocukla diyorum. Şiddet uyguluyorlar diyorum. Onlar okulda da mimli diyor. Bir nevi çete oluşturdular diyor. Ve benim üzülmememi söyleyerek kapatıyoruz telefonu. Biraz rahatlıyor gibiyim ama içimdeki sıkıntı yine de çok büyük o anlar. Öğleden sonra iki dersleri olan çocuklarımı bekliyorum balkonda yine endişeyle. Oğlumu görüyorum kardeşiyle gelirken. Yüzü allakbullak. Eve girince odasına koşuyor yine. Sen diyor … hocayı mı aradın. Evet diyorum. Bizi çağırdı rehberliğe diyor. En çok da bana bağırdı diyor. Onlar seni dövüyorsa vardır bir sebebi dedi diyor. Kimse durduk yerde vurmaz dedi diyor. Bundan güç alan üç çocuk da evet öğretmenim bize bazen sözle sataşıyor dediler diyor. İnanamıyorum buna. Şiddeti tasvip eden bir öğretmene derdimi anlatmış ve medet ummuşum. Ama bunu oğluma belli etmeyip belki öyle söylemesi gerekmiştir diyorum. Anne çıldırdın mı diyor. Dövülen benim diyor. Üstelik 1 haftadır onlardan dayak yiyordum ama size söylememiştim diyor. Yüreğimi kıskaçlar sarıyor. Beni sürekli aşağılıyorlar diyor. Anlatmaları arttıkça oğlumun,  artık duyamaz durumda oluyorum sanki. Beynim zonkluyor.

Bu olay Cuma günü yaşandı.  Pazartesi günü ne yapacağımı düşünüyorum. Müdüre mi gitmeliyim. Yoksa vatandaşlık haklarımı kullanıp İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne mi..

Olaylar daha mı çok büyür endişe içindeyim. Asla bu duruma kayıtsız kalmayacağım asla.

Sadece yapmam gereken yanlış bir karar vermemek. Tıpkı o öğretmene açtığım telefon gibi bir yanlış daha yapmak istemiyorum. Pazartesi günü kararımı vermiş olarak bir adım atacağım. Oğlum şimdi okula gitmekten korkuyor. Yine dövecekler endişesiyle. O çocuklarla konuşmam için okula gelmemi de istemiyor alay edilme korkusuyla..

 

Pek çok öğretmeni tenzih ederek bu öğretmenin davranışını yazdım. Ne yazık ki böyle öğretmenler de çoğunlukta. Kısaca, ölen daima suçludur mantığıyla bir yaklaşımda bulunan öğretmenleri ve bir de eğitimci olmaları sıfatıyla kınıyorum..

Okuyan herkese saygılarımla…

YORUMLAR

06 Ocak 2013, 10.06
Merhabalar. Öncelikle sizin ve oğlunuzun başından geçmekte olan bu olay için üzüldüğümü bildiririm. Benim bir yakınımında başına buna benzer bir olay gelmişti ve vatandaşlık haklarımızı kullarak M.E.B. e gittik soruşturma açıldı v.s. ama sonuç sevindirici oldu. Şimdi siz o okulun müdürüne gitseniz o müdür tabikide öğremenini savunacaktır. Bu üzücü olaydan öğretmenin haberi varda müdürün yokmu sizce ? Bu tür olaylar çok yaşanır oldu günümüzde bence benim nacizane fikrim ve önerim en iyi bildiğiniz doğru ne ise onu uygulayın. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması dileğiyle...
06 Ocak 2013, 10.41
Umut201 yazınızı içim acıyarak okudum. Size sadece  empati yapmadım "sempati" de duydum.Yani olayı başından sonuna kadar sizin gibi hissettim.Ne yazık ki o yaşlarda" akran zorbalığı" oldukça yaygın görülüyor.Bence sevgili umut201 bu olay için yöntemlerinizi belirlerken  oğlunuzun " bana süt çocuğu derler" korkusunu çok ön plana çıkartmayın derim. Çocuklar zaten ona  fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamışlar ve uygulamaya da devam edecek gibi görünüyorlar. Bu nedenle öncelikle okul yönetimi ile işbirliği yoluna gitmelisiniz. O öğretmenin doğru kişi olmadığı  konusundaki endişelerinize katılıyorum. Olayın çok yönlü bir şekilde araştırılması çocuklar arasındaki ilişkilerin ayrıca varsa  o öğretmen ile çocukların özel bir ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi gerekiyor.Bunun yanı sıra bir avukat  ile konuşarak onun önerilerini dikkate almanızın çok yararlı olacağını düşünüyorum. Size sabır, güç  kuvvet ve soğukkanlılık diliyorum. Sevgilerimle.
06 Ocak 2013, 12.07
sayin umut201 yazinizi okudum inanki caresizligin ne kadar zor bisey oldugun bi kez daha anladim. bizim ülkemizde nedense gösteris, güc göstergesi, bu yüzden sozyellesemiyoruz. kalip bu kaliptan cikamiyoruz.okul okul tahsil tahsil bu kisileri okumus l diye adam sifattina koyuyolar. kesinlikle okumaktan yanayim bunu asla aksi bi düsüncegem yok. beni tepkim cocugunuz döven cocuklara ve aylelerin icin söylüyorum okumus  diye onlari adam yerine koyarlar ilerde. ve bunlarada sahip cikan ögretmenler müdürler neden onalrin gücleriyle ayakta durmak icin. bence size tafsiyem bu olayi sineye cekmeden mutlaka duyarli bi devletimiz vardir. bence bu yazinizi onlarada iletin. bu bakan olur, basbakan olur, cumhurbaskani olur, umarim güzel bi sonusla evladinizin acisina böyle melhem olursunuz saygilarimlaaa.....
06 Ocak 2013, 12.13
yaşadığınız bu üzücü ve yıpratıcı olayı içim ezilerek okudum ve şunu farkettimki artık bu tür olaylarla karşılaştığımız zaman şaşırmıyoruz artık sadece üzülmekle kalıyoruz yani alışkanlık boyutunda sıkça yaşanan vahim vakalar olmuş ne acı.artık daha fazla ebeveyn ve çocuk yara almaması için kesinlikle tepkisiz kalınmaması gereken bir konudur ve sonuna kadar hakkınızı arayın derim.saygılar
06 Ocak 2013, 12.17
Yaşadıklarınız çok kötü olsa da, yapabileceklerinizi düşünüyorum. Bence ilk olarak, okul müdürünü uyarmakta fayda var. Okul yönetimi için yapılmış bir şikayet, onun yönetici notunu kıracağı için, sonrasın da size serzenişte bulunup sizin de notunuzu bir şekilde kırmak isteyebilir. Yani çocuğunuzun... Eğer yönetime yaptığınız şikayetten sonuç alamazsanız o zaman ilçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bir dilekçeyle başvuru yapabilirsiniz. Çok kısa sürede size döneceklerdir. Sizi başka bir okula davet edip,şikayet gerekçelerinizi dinlerler. Ve öğretmen için yaptığınız şikayeti sadece okul müdürü bilir.

Her ne olursa olsun hakkınızı aramanız çocuğunuz içinde iyi bir örnek olacaktır. Bu arada o öğretmeni neden sevmediklerini de çok iyi anladık. Çok yazık!
Bunlar halledilmeyecek şeyler değilde, çocuğunuzun ruhunda bıraktıkları yarayı iyi etmek biraz zaman alacak gibi. Çok geçmiş olsun, bununla geçmiş olsun..
06 Ocak 2013, 12.24
Yaşadığınız şeye üzüldüm ama sessiz kalırsanız sizin çocuğunuz ve onun gibi belki de niceleri buna yaşamaya devam edecek. Öncelikle çocuğunuza başkalarının hakkında söylediklerinin çok önemli olmadığını anlatmaya çalışın. Okul müdürünün de bu konuda bilgisi olmalı ve kesinlikle disiplin kurulunun çalışmasını isteyin. günümüzde adı sadece disiplin kurulu olan ama işlevini yitirmiş bir bölüm var. Eğer bu kurul çalıştığını hissettirirse okullarda bu yarz şiddetin azalacağı kanısındayım
06 Ocak 2013, 13.11
bu ülkede böyle malesef.. okul müdürü bi akrabanız olsaydı o çocukları atarlardı okuldan. ama tanıdığınız olmadığı için bir şey yapamıyorsunuz. dayı'n olmadı mı hep sen suçlusun. Allah yardımcınız olsun. 
06 Ocak 2013, 13.15

yapacağınız hemen her türlü girişim bu sorunu muhtemelen çözemeyecektir. dayak sona erse bile psikolojik şiddet devam edecektir. çocukluk ve gençlik tecrübelerime dayanarak size çözümü söylüyorum. birinci çare oğlunuzun okulunu değiştirmek. ki buda çözüm olmayabilir. ikinci ve en etkili çözüm oğlunuzun o üç çocuğu dövmesi. tek başına gücüde yetmeyeceği için işe önce oğlunuzu bir dövüş sporları kursuna yazdırarak başlamalısınız. sonrada cebine biber gazını koyup sırtını sıvazlayıp okula yolcu etmelisiniz. sonrada koltuğunuza kurulup müdür beyden gelecek olan "okula gelebilirmisiniz oğlunuz üç çocuğu haşat etti" telefonunu bekleyebilirsiniz.

 

06 Ocak 2013, 13.28
Bir annenin ya da babanın en en en çok etkileneceği olaylardan biri bu umut201. Çaresi tabii ki var. Birincisi, oğlunuza bunu iyi anlatmak. Sizin her durumda yanında olduğunuzu hissettirmek( ki en güzelini yapıyorsunuz zaten, konuşmak, okşamak ve susmamak). Baba da güven sembolü olarak devreye girmeli konuşmalı onunla. Size, her durumda güven duyacağını bilmesi, anlaması açısından. Bu, olayın sizinle ve çocuğunuzla gelecekte yaşayacağı her sıkıntının nasıl giderileceğine rehber de olacak. 

Gelelim okuldaki soruna. Mimli denilen o çocuklar sorunlu olabilir, bu okuldaki her veliyi, her eğitimciyi ilgilendiren bir şey yani. Asıl mesele, birlikte hareket edip;  olayı hiç biri, başta sizin çocuğunuz olmak üzere, hiç biri zarar görmeden halletmek. 
Hukuktan önce, işin psikolojik boyutu bulunup halledilebilir bu konu bence. 

Bu anlamda, her okulda olduğunu sandığım PDR uzmanı devreye sokulmalı. Bütün çocukları aynı anda almaz o uzman kişi, tek tek konuşur , asıl sorunu bulur, görevi de budur. Gerekirse çocuğunuzun ( belki de hiç çaktırmadan ona) bir çocuk ve ergen psikoloğu ile konuşmasını sağlayın.

Nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ama bu çok gerekli bir ihtiyaç şu anda. Bu izin derinleşmemesini sağlar çocuğunuzda. Kendinde hata olmadığını, bazı insanların sorunlu olduğunu ve bunun halledilebilir bir şey olduğunu anlaması bakımından.
Sizin çok duyarlı bir anne olduğunuz yazıdıklarınızdan o kadar belli ki, en iyi psikoloğu sizsiniz şu anda. yine de uzman yardımını hafife almayın. 
Üzülmeyin ( demesi kolay değil biliyorum) , üzüldüğünüzü de ona hissettirmeyin. 
Sevgilerimle.
Ataya.
06 Ocak 2013, 13.57
   Beni gerilere götürdünüz. Üzülerek, isyan ederek okudum.
Bu olaylar, ne yazıkki eskiden beri var ve giderek toplum adına daha da endişe verici boyutta artıyor.
O yaşlardaki çocuklar, doğalarından gelen dürtülerle toplum içinde görünme çabasıyla bazı davranışlara giriyorlar; kimi derslerinde, kimi sosyal aktivitelerde başarıyı seçip sivrilmeye yönelirken ne yazık ki, gerek izledikleri diziler  -Kurtlar Vadisi bu konuda en kötü örnektir, diziden sonra çocuklarımız birer Polat havasına bürünmüştür özenerek.- gerek oynadıkları bilgisayar oyunlarıyla küçük çete reisliklerine soyunmaktadırlar. Balığın baştan koktuğunu da vurgulamak isterim...
Ne yazık ki, bizlerin "Aman kimseyle kavga etme, dövüşme, kimseye vurma." telkinleriyle sokağa yolladığımız çocuklarımız, tam tersini öğütleyen "Vur, çarp, dayak yersen bir de ben döverim seni." öğütleriyle beslenen çocuklarla aynı ortamdayaşamak zorundalar...

Çare ne peki? Yorumlara baktığımda sessiz kalmama konusunda ortak fikirde olduğumuzu gördüm. Zamanında, 2 öğretmen ve bir gurup öğrenci ile alakalı bu tip girişimlerim olmuş ve olumlu sonuçlar almıştım. Okul Müdürü, İl Milli Eğt. Müdürlüğü, Valilik, o üç çocuk ve onların ailelerine ulaşıp konuşmanızı öneririrm.
Bu arada bir öneri daha: Oğlunuzu, bir savunma sporu öğrenmesi için kursa yazdırın. Korkmayın, oralarda saldırıp dövüşmeyi değil kendini ustaca savunmayı öğrenecektir. Bu sporların çoğunda ayrıca önemli ölçüde hümanist felsefe de aşılanmaktadır. Tabii buna siz de onunla sürekli konuşarak katkı sağlamalısınız.
Bu kurslarda başarılı olması, çocuğunuzun, sarsılmış olan-çok çok önemli- kendine olan güvenini sağlamakta çok yararlı olacaktır.
Kolay gelsin.
06 Ocak 2013, 14.12
Mebrur,
yorumunuzu üzelerek okudum. Umarım şakalaştınız ama bu konu şaka kaldıracak şey değil.
Bu "Gemisini kurtaran kaptan" tavrınız, toplumdaki şiddeti içinden çıkılmaz hale gelmesini sağlamaktan başka işe yaramadığı gibi çocuğu da çok mutsuz bir hayata sürükler.
Önerilerinizden biri benim bir önerime benzer görünse de çok çok farklı yerlerde duruyoruz sizinle.
Siz "Dövüş sporu" demişsiniz, ben "Savunma" diyorum.
Bu sporlar, çeşitli adlar altında, çeşitli tekniklerle öğretiliyor, sağlam bir araştırma, uzman sporcu önerileriyle en doğru olanı seçmek çok zor değil.

Umut,
siz ve oğlunuz için en güzel biçimde çözülmesini diliyorum tekrar. Bize de sonuçları yazmanızı rica ediyorum.
06 Ocak 2013, 14.51
O öğretmeni bi yerde yakalayıp ağzını burnunu kırardım, yeterince akıllıysa "neden" diye sormazdı.

Aslında sizde de hata var sırf tanıyorsunuz diye uzman olmayan birine konuyu açmamalıydınız.Atayanın da belirttiği gibi her okulda bir rehber öğretmen var diye biliyorum. Eminim ki daha uygun daha zararsız bir çözüm yolu bulurdu. Hiç olmadı, o üç çocuğu bu kadar cesaretlendirmezdi. Onlar da çocuk, doğru/yanlış bir şekilde kendilerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Sat agraha nın bahsettiği kursları biliyorum, bizzat tecrübe de etmişliğim vardı çocukken(shaolin, wing chug, karate, judo vs seçerseniz daha da iyi, "yaşasın adam dövebilecem artık" diye gittiğim shaolin kung-fu dan felsefeye merak sararak ayrılmıştım:) ),Yani o yerler hakkında ne söylüyorsa doğrudur. Bence sizde katılın o kurslara, lazım olur... :)


06 Ocak 2013, 15.03
çok zor durumdasınız eger bu sorunu çözdüyseniz ltfn bunuda bize bildirin benim yegenimin böyle bi sorunu oldu sorun yaratanla ve annesiyle görüştüm eh biraz tehdit vardı konuşmalarımda ama sorunda  bitti spora göndermenizde evet care olabilir güvende gelir cocugunuza
06 Ocak 2013, 15.11

Sayın umut201 ;

Öncelikle merhaba yazınızı okurken bir annenin  içten içe haykırışlarını duyar gibi oldum.
Çocuğunuz ve birçok çocuğumuzun okul hayatlarında karşılaştığı olaylardan bir tanesini yazınıza aksettirmişsiniz.Şunu söylemek isterimki bu tür şiddet eylemlerini yapanlar kadar göz yumanlarda suçlu konumunda bulunmaktadır.

Öğretmenin öğrenciye şiddet uygulaması Ceza Yasası'na (TCK) göre suçtur. Üstelik bu yalnızca fiziksel şiddet değil. Bağırmak, korkutmak, aşağılamak da şiddet kapsamında.

Ayrıca öğrenciye yönelik şiddete tanık olan ya da bundan haberdar olan öğretmenler, diğer kamu görevlileri de bu durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadırlar.

Bildirmeyene iki yıla kadar hapis cezası istemi ile yargılanma yolu açık tutulmuştur.

 TCK'nin "Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi" başlıklı 279. maddesi'nce

"Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." 

 ( İlgili kanun Maddeleri Aşşağıdaki  Linkte tarafınıza sunulmuş olup suçun içeriği ve niteleğince ilgili makamlara başvuruda bulunabilirsiniz..)

http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.5.5237&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=

Saygılar..


06 Ocak 2013, 17.10

Yazınız çok önemli, keşke paragraf geçişlerini ayarlasaydınız, gözüm yoruldu.

Haklarını arama kısmını geçin, kesinlikle bir sonuç alamazsınız. Çocuğunuzun kendine olan öz güveni gelmesi şart, bunun üzerine çalışın. Çocukta eksik olan yönleri açığa çıkarmazsanız ilerisi için hoş olmayan sonuçlar meydana çıkar. Bazı meziyetler doğuştan değildir. Zamanla onları çalışarak elde edersin.

Her gün tv lerde çocukları olumsuz yönde etkileyen dizilere bakılırsa şaşmamak gerekir. Kendilerine rambo bıçağı Polat bıçağı ya da onun bunun gibi tokat atma taktiklerini kendi akranları üzerinde denemekten geri kalmıyorlar.  

Önce en sondan başlamak istiyorum. ‘’Öğretmen’’ den öğretmene fark vardır. Benim de kızım farklı bir durumla karşılaştı. Öğretmeni bayandı ve bir dönem boyunca elinde tutup dışarıda dolaştırdığını söylesem abartı olmaz.

 Kısa bir örnek vermek istiyorum. Askerde bir arkadaş vardı. Girdiği tüm kavgalardan dayak yiyip ağlıyordu. Bir gün sorduğumda ‘’ben hayatımda hiç kimseyle kavga etmedim’’ demişti.

Ben yatılı okuldan okudum inan anam-babam da yanımda değildi. Kavga etmediğim gün, dayak yemediğim gün, dayak atmadığım gün en şanslı günümüzdü.

Babasının rolü burada çok önemlidir. Çocuğun küçük olması anne şefkatiyle yaklaşmanız, annelik duygularını sayarsak, geri kalmanız düşünülemez. Daha çok babasının ön plana çıkması iyidir. Maça götürsün, elinde tutup dolaşsın, balık tutmaya gitsin. Yani anlayacağınız babasıyla daha fazla zaman geçirsin ‘’süt kuzusu’’ ‘’ana kuzusu’’ psikozundan kurtulmak açısında faydalıdır. Yoksa o dayak yer ağlar, sizde yediği dayaklara ağlarsınız.

Bakın burası çok önemli ben oğlunuzu kavgacı bir kimlik kazandırın demiyorum. Özgüvene bağlı, öfke kontrolü için bir spor yapsın, hem bedenini, hem zihnini geliştirme açısında çok faydası olacaktır. 

Bırakın okuldaki çocukların ne dediği, siz eğer onlara göre hareket ederseniz onlar her defasında kendilerini farklı geliştirirler. Siz çocuğunuz öyle bir konuma getirin ki akranlarının ağzı açıkta kalsın. Bu sefer onlar ona ayak uydurmaya çalışırlar… 

06 Ocak 2013, 17.29
Yazıyı sabah okudum , yorumu yazıp yazmama konusunda çok tereddütlerim vardı ama yazıp kurtulayım. Tereddütüm ve de korkum şundandır , insanlara soru sormaktan çok korkuyorum gelecek cevap bazen üzücü olabiliyor karşıdaki için. Affınıza sığınarak sormak istiyorum , evin reisi bu konu hakkında neler yapıyor ? Bence asıl görev onun , çocuk ileride aslan babam nasıl diyecek ki şimdi olaylara el atmazsa ? 
   Kendimden ufak bir örnek okul hayatım boyunca hiç bir arkadaşımdan dayak yemedim o zamanlar abim korurdu beni sadece bir kez öğretmenden dayak yedim oda ilk ve son oldu o da babam sayesinde. 
  Dip not: Umarım üzüleceğim bir cevap gelmez.
06 Ocak 2013, 19.54
Bu olay Cuma günü yaşandı.  Pazartesi günü ne yapacağımı düşünüyorum. Müdüre mi gitmeliyim. Yoksa vatandaşlık haklarımı kullanıp İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne mi..

ilçe emniyet müdürlüğüne git
06 Ocak 2013, 20.03

Bu bloğumu yazdıktan sonra çok fazla eksiklerim olduğunu gördüm. Buna sebep ise yorum yazan arkadaşlarımın kafalarında oluşan soru işaretleriydi. Merak edilen bu düşüncelere ki umarım bazılarını atlamam, cevap vermek istiyorum. Belki oğluma evde bir süt kuzusu gibi davranıldığını hissettirdim. Bunun tam aksi bir davranış içinde olduğumuzu söylemeliyim. Oğlum iyi bir takımın alt kadrosuna gitmektedir. Hayatını futbol üzerine kurmuş bile diyebiliriz. Bu yüzden tuttuğu takımın maçlarına babasıyla beraber gittiği gibi bazen ailece de gideriz. Babasıyla çok şeyi paylaştığını söyleyebilirim. Bir o kadar güvendiğini de. Belki bloğumda herşeyi tek başıma göğüslüyor gibi gösterdim ki bu büyük bir hataydı. Bunu da lütfen blog yazma acemiliğime verin..

Ama yorum yazan arkadaşlarımdan bir eksiğimizi öğrendim. Bu da bir savunma sporuna gitmesi gerektiği.

Gün içinde pek çok arkadaşıyla diyaloğa girdim. Oğlumun derslerinin hepsi 100 olmasa da başarılı bir çocuk olması yüzünden bunları yaşadığını farkettik. Oğlumu yaşıtlarından bir yaş küçük okula gönderdik. Ana sınıfındaki zekasına bağlı olarak öğretmeninden bu şekilde bir yol gösterilmişti. Şu an yaşıtlarıyla aynı sınıfı paylaşmadığı için şiddete maruz kalıyor ne yazıkki..

Yorum yazan her arkadaşıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Olumlu düşüncelerinin hepsinden yararlanacağım. Buna inanmanızı rica ediyorum. Ve sonucu burada, kendi yazmış olduğum bu bloğumda elbette belirteceğim. Aksi halde öylesine yazılmış bir blogdan farkı kalmayacak bu yazdıklarımın.

Yazılanlardan dolayı içimin rahatladığını bilmenizi isterim. Buna vesile olan her arkadaşıma da tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla..

06 Ocak 2013, 20.30
ergenlik çağlarında delikanlılık hissi ağır bastıgından bir babanın arkasına sığınmak ağır gelir gence. Ama ilerde anlar babalık hissiyatını. O yüzdendir ki biz ebeveynler ne olursa olsun hem arkasında hem önünde olmalıyız ki bu kim olursa olsun koruma iç güdüsüdür kardeşim. Siz bir baba olarak elbetteki koryacaksınız da savunacaksınız da. Sessiz kalmak değildir çözüm. Saygılar tekrar
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın