Seçimler ve Sonuçlar
06 Ocak 2013, 20.10 A- A+İfade güçlüğü çektiğiniz anlar oldu mu? Hakim olduğunuz konuyu anlatamadığınız ya da sizi bir türlü anlamak istemeyen insanlarla karşılaştığınız. Kendi düşüncelerinin önüne set çekip sizi katiyen anlayamayanlar…
Kısa süre öncesine kadar, her ne olursa olsun konuşarak çözüme kavuşmayacak bir şeyin olmadığına inanırdım. Ama bu durum yalnızca karşınızdakinin sizi dinleyebilmesine ve anlama kapasitesini sergileyebilmesine dayandığını göz ardı ettiğim, oluşan afetlerden yakındığım anlar oldu.
Kendini ifade edememenin dışında, mütemadiyen olumsuz düşüncelerle karşısındakini yıldırmaya çalışıp enerjisini çalan, türlü oyunlarla sizi yıpratmaya çalışan insanlar çoğunlukta.
Her konuşmamızda ortaya attığım her fikre itirazla karşılık veren (mecburi) bir arkadaşım vardı. Memnuniyetsiz, daima olumsuz düşünüp aynı zamanda olumsuzlukları çağıran biriydi. Bu yaklaşımı yalnızca bana değil, etrafındaki herkes için aynı olan bir tutumdu. Herkese şüpheyle bakmak ve devamlı kuşkulanmak onun için çok sıradandı. Ne yazık ki çok geçmeden ektiği olumsuzluk tohumlarının meyvelerini yemeğe başladı.
Düşüncelerimizle evrene olumlu ya da olumsuz sinyaller gönderdiğimize inanırım. Ve fatura eylemin peşinde köpek yavrusu gibi dolaşır durur.
Konuya iş yaşamıyla ilgili bir örnekle devam edelim. İyi olabilmenin iki yolu vardır. Ya bizden daha iyi olanların önünü kesip kendimizi gösteririz ki bu kısa zamanlı bir galibiyettir. Ya da daha iyi olabilmek için çalışıp çabalayıp emek harcamalıyız.
Kendini, Bizans oyunları oynayarak sizden daha zeki görenler ilk yolu seçerler. Belki ilk başta herkes tarafından da daha zeki sanılabilirler ama uzun vadede kaybetmeye mahkumdurlar. Rakipleri hakkında olumsuz şeyler söylediklerinde farkında olmadan onların reklamını yaptıklarını anlamazlar.
Diğer yolu seçenlerse eksiklerini yok edebilmek için alternatif çözümler üretirler. Emek ve çabaları dikkat çeker. Rakipleri hakkında konuşmak yerine ortaya koydukları alternatifler onlara ışık tutar. Zaten ortaya koyduklarıyla fark yaratan insanlar, kendilerini ifade etmekten rakipleri hakkında konuşmaya fırsat bulamazlar. Başka bir deyişle ‘’ Bir insan çok şey yapıyor olsa, onları anlatmaktan başkalarını kötülemeye zaman bulamaz.’’ Demek istiyorum.
Özellikle bu konuyla ilgili şöyle bir durum daha vardır: işi, hayatını idame ettirmek için ‘’araç’’ olmaktan çıkarıp ‘’amaç’’ haline getirdiğimizde farkında olmadan mutsuzlukları da çağırmış oluruz. Çünkü hayata dair ne varsa hepsi bu noktada etkilenecektir. Hani çok işkoliğim diye gezinen insanlar vardır. Hayatlarının önem derecesinin en üst katmanına işi koyup geriye kalanları ikinci plana atarlar. Ne etrafındaki insanların gereksinimlerinin farkına varırlar ne de asıl görmeleri gerekenleri görebilirler.
Her şeyin bir bedeli vardır. Ve hiç şey bedava değildir. İnatla olumsuz tutumlarını sergilemeye devam eden insanlara birinin bunu ısrarla söylemesi lazım. Güzel elbiseler, havalı aksesuarlar, pahalı arabalar, kazanılması istenen itibar, daha iyi koşullar, evlenmek istenen eş, duyulmasını istediğiniz güven, etrafınızda olmasını istediğiniz insanlar; hepsinin maddi veya manevi bir bedeli vardır. Hepsi de bir bedel ister. Fakat çoğu kişi bedel ödemesinin gerektiğinin farkında bile değilmiş gibi yaşamaya devam ediyor.
YORUMLAR